bugün

bu tarz filmleri sevmeyenleri bunaltabilecek ama esasında tadına bir varanlara bir şölen yaşatabilecek yönetmen.
Zaman ve mekan kavramını filmlerinde yeniden icat etmiş, yaşamında leziz eserler vermiş, italya'nın Rimini kentinde dünyaya gelmiş usta yönetmen. 1993'te Roma'da kalp krizi ile bu dünyaya addio demiştir.

ilk filmlerinde bile yoğun olarak hissedilebilen tarzı taklit edilmesi bile zor olacak kadar özgün ve eşi benzeri olamayacak kadar da sıradışı olmuştur*.

Kadınlarla hep bir alıp veremediği olduğunu düşünmüşümdür ama aslında (güzel veya çirkin) tüm kadınlara aşıktır.
kendi hayatından kısa partları filmlerine yansıtmayı ba$armı$,aslında filmlerinde ya$ayan insan..
bütün filmleri,18.uluslararası Ankara film festivalinde gösterilecek olan italyan asıllı büyük yönetmen.12/22 nisan 2007 tarihleri arasında
Ben gerçeği herkesin kendisinin bulması gerektiğine inanırım.
Federico Fellini

Sinemaya önce Rossellini nin -Yeni Gerçekçiliği- ortala koyan ilk filmlerinin senaryolarına katılarak başladı. Fellini, Pietro Germi ve Alberto Lattuada nın yanında yönetmen yardımcılığı yaptı. ilk filmi,1951 de A. Lattuada ile birlikte gerçekleştirdiği Varyete Işıkları dır. 1973 te çektiği Amarcord belki bütün bir Fellini sanatının özüdür. Yönetmen bu filmde sinemasının temel öğelerinden birini, beklide birincisini oluşturan çocukluk-ilk gençlik çağlarına doğru görkemli bir yolculuğa çıkar ve(filmin adının anlamı gibi) anımsar. Ardından 1976 da Kasanova gelir. Fellini nin Kasanova sı Kasanova mitosunu ters yüz eder. Bu aşırı makyaj ve ağir giysiler altında terleyen, bir palyaço gibi duran korkulu,kompleksli, eşcinselliğe eğilimli bir tür anti-Don Juan dır. Filmde bir tür feminist bakış açısı kendini hissettirir.

Fellini, Yeni Gerçekçi yönetmenler arasında gerçek bir ortamın içinde şiirsel bir atmosfer arayıp bulan tek yönetmendir denilebilir. ilk filmlerinde kahramanlarını olumsuz tiplerden çıkartmış, en suçlanacak davranışlarda bile bir hoşgörü, bir kurtuluş payı bulmuştur. Sonraki filmlerinde ise daha kişisel bir sinema yaparak geniş bir hayalgücünü gerçekcilik ile ustaca karıştırıp şaşırtıcı mekan anlayışı ile de kendine özgü bir dünya yaratmıştır.

Filmlerinden Bahsedelim;

1 - Ginger e Fred / Ginger ve Fred (1986);

Bir zamanlar Fred Astaire ve Ginger Rogers in taklidini yaparak üne ulaşmış iki yaşlı sanatçının, günümüz medyası içindeki serüvenlerini ve bir Tv eğlence programına konuk olmalarınının öyküsünü anlatan gerçekçekçi bir sinema anıtı.

2 - 8 ½ / Otto E Mezzo (1963);

8 ½ filminin seti hazırdır, çekimler başlamak üzeredir ancak 40 yaşındaki Fellini henüz ne anlatacağını, nasıl bir film yapacağını bilmemektedir. Prodüktörü Rizzoli'ye projeden çekildiğini açıklayan bir mektup yazar. Ancak aynı gün setteki teknik ekip bir parti verir ve kadehler Fellini ve yeni başyapıtına kaldırılır. Fellini; "Benim yüzümden işlerini kaybedeceklerdi. Bana "sihirbaz" diyorlardı. Benim sihrim neredeydi peki?" der ve içinden gelen cılız bir sese kulak verir.

O kadar nostaljik o kadar unutulmaz sahnelerle süslü ki. Anlatmak istesem gücüm yetmez. Bir sihirbazın el çabukluğu bu olsa gerek.

3 - Fellini's Roma / Fellini'den Roma(1972)

Federico Fellini neden en büyük hikaye anlatıcılarından birisi olduğunu, korkutucu ve kişisel bir anılar zinciri olan ve aşık olduğu şehir Ölümsüz Şehir Roma'ya adadığı bu devasal filmde gösteriyor. Bu gösterişli otobiyografi, fantezi dünyasını yansıtan bölümler ve şatafatla dolu.

4 - La Dolce Vita / Tatlı Hayat(1960);

Büyük tartışmalara yol açmış ticari ve sanatsal başarı getirmiş bir Fellini işi. Eğer eşsiz Roma sokaklarını, 60 gençliğini arıyorsanız bir seyir deneyimi sizi tatmin eder.

5 - La Strada / Sonsuz Sokaklar(1954);
Kasabadan kasabaya dolaşıp temsil veren bir cambazla yardımcısının hikayesi. Fellini nin ilerde geliştireceği bir dünyanın ilk belirtilerinde sefalet, az gelişmişlik ve duygusu.

6 - Amarcord / Hatırlıyorum (1973);

Faşist dönemini yaşayan bir kasabadan kesitler. Anılarından yararlanarak Fellini, ilginç tipler, inanılmaz,gülünç ve acı olaylarla dolu küçük bir italyan Kasabasını anlatıyor.

7 E La Nave Va / Ve Gemi Gidiyor (1983);

Fellini nin gemisi karton bir gemi. Her zamankinden büyük bir özenle seçtiğini söylediği yolcular da, karton insanlar aslında. Artık var olmayan zamanda yitip gitmiş ve bize dokunaklı, ilginç gelen insanların seçildiği bir Fellini filmi.

8 - I Vitelloni / Ayaklar (1953);

Genç bir yönetmenin ustalığının en önemli kanıtı. Fausto kadın düşkünüdür, Alberto feminen bir soytarıdır, entelektüel Leopoldo yazar olma tutkusuyla yanar, Riccardo şarkıcıdır ve Moraldo içe dönük ve eleştirel bir tiptir. Ruhu hep küçük(çocuk) kalan erkeklerin dünyasına genel bir bakış filmi.

9- La Citta Delle Done / Kadınlan Kenti (1980);

Sinema sanatının farklı bir boyutunu yansıtan bu film, cinsellik, fantezi ve heyecan dolu tavırlarıyla, izleyiciyi dehasıyla kendine hayran bırakıyor.

10 - Giulietta degli Spiriti / Ruhların Jülyeti (1965);

Ruhlarla, hayallerle ve anılarla dolu olan yönetmenin ilk renkli filmi.

Fellini, bu filmi çok sevdiği eşi ve ilham perisi Giulietta Masina için çekmiştir. Federico Fellini ve Giulietta Masina 1943 de evlenmiş ve Fellini nin 1993 deki ölümüne kadar ayrılmamışlardır. Giulietta Masina, eşinin ölümünden 5 ay sonra yaşama veda etmiştir.
kalp krizinden yitirdiğimiz yönetmen *
dört kez En iyi Yabancı Film Oscar'ını alan, 1993'de Roma'da kalp krizinden ölen yönetmendir.
düşleri ve gerçek ötesini sinema sanatıyla buluşturan ve geleneksel olanın dışına çıkıp bu sanata farklı bir yön veren büyük sinemacı.
sinemanın gerçek matadorudur. la strada ve 8.1/2 ile gönlümü kazanmıştır. ayrıca la strada'nın gelsomina sı Giulietta Masina ile evlenmiştir. süper adamdı rahmetli.
(bkz: la strada) diye bir filmi vardır beyfendinin. doydugunu hisseder insan birseylere.
sinema dünyasının en iyi yönetmenlerinden biridir, eserlerine bir ytl lik gazete ile sahip olunabilinmektedir.

(bkz: ustaya çırak muamelesi yapanlar)
(bkz: ustalara saygızlık kuşağı)
II. Dünya savaşı sonrasının en önemli sinema yönetmenlerinden birisi olan italyan.
my brute tabirince Rossellini'nin pupil'idir. itayan sinemasının, en kendini bilen yönetmenleridendir. çektiği filmlerle, sanki sinema kariyerinin başında çizdiği bir yolu izler gibidir. Başyapıtı şüphesiz 8 buçuk'tur. Ama LA Dolce Vita'sı da yönetmenden şimdiki çağ insanlarına bir armağandır.
kendi hayatını anlattığını söylediği kadınlar kenti,ruhların jülyeti,sekiz buçuk filmiyle kimi izleyici tarafından çok beğenilen kimi izleyicininse çok sıkıcı bulduğu yönetmendir.italyanın sinema dünyasına kazandırdığı en büyük yönetmendir.
hayalleri ve rüyaları kendine malzeme edinip kendi tarzını yaratan büyük yönetmen. kendi sinema dilini yaratan nadir isimlerden biri.

(bkz: amarcord)
marcello mastroianni fetiş oyuncusudur. beraber çalıştıkları ilk film olan La Dolce Vita için Fellini'den senaryo isteyen Marcello eline tutuşturulan bir karikatür neticesinde bir daha Fellini'den senaryo istememiştir.
Adı duyulduğunda hep vavv fellini denilen ama filmlerinin sıkıcı olduğunu dile getirmenin göt istediği yönetmen.
(bkz: ginger e fred)
(bkz: otto e mezzo)
(bkz: la strada)
(bkz: la citta delle donne)
(bkz: giulietta degli spiriti)
(bkz: amarcord)
(bkz: la dolce vita)
(bkz: e la nave va)
(bkz: i vitelloni)
çocukken evden sirke kaçmış, karikatüristlik yapmış, karnaval havasında rüyaların tutkulu hayalcisi...

--spoiler--
Gerçeği abartmaktan, süslemekten, güzelleştirmekten hoşlandığımı bütün dostlarım bilir. Bazı insanlar bu yüzden yalancı olduğumu söylüyorlar. Benim gibi düşlerin ve görüntülerin dünyasında yaşayan birisi için gerçeğe sadık kalmak ancak doğaüstü, aşırı bir zorlama olabilir.


Asıl katıksız anlamda Yeni-Gerçekçiliğin benim için almamı: insanın kendini ve başkalarını araştırması, bütün yönlere, hayatın bulunduğu her yöne doğru bir araştırma.



Tek gerçeklik düşlerdir.
Düşlerimiz bizim gerçek yaşamlarımızdır.

Duyduğum tek sorumluluk duygusu, cehalet ve aptallık tarafından üretilen vasatlıktan kaçınmaktır.

Bir insanın gerek kendisi ve gerek başkalarıyla ilişkileri, gerekse de hayatın gizemleri konusundaki bütün araştırmaları tinsel ve gerçek anlamda dinsel bir araştırmadır.



Son yok. Başlangıç yok. Sadece hayatın sonsuz tutkusu var.

Film ; kendi kendimi araştırmamı sağlar. Aslında hiçbir zaman çözümü bulmayı istemem. Ne yapayım çözümü? Yaşam belirtisi bu değil mi; aramak, durmaksızın aramak...

--spoiler--
fellini sıklıkla roma'daki ispanyol merdivenlerine gider çocukluğunu geçirdiği bu yerden, etrafa bakardı. insanların jargon, jess ve mimiklerini gözlemlerdi ve bunlardan nasıl film türetebileceğini kavramaya çalışırdı.

ona göre; her insanın düşleri, hayalleri, sevdaları, çekince ve korkuları vardı. filmlerinde klasikleşen anlatılardan sıyrılıp; bu genel varoluşları aksettirirdi. isveç'liler tutkunu diye, sütü; amerikalılar seviyor diye, aksiyon ve güldürü yü filmlerinde tema edinmedi.

bununla birlikte; roma imparatorluğu ve tarihini en nüansa bezenmiş şekilde ele alan bu yönetmen; kendi düşlerini dünyaya izlettirmeyi başarabilmiştir.
mustafa karnas laf arasında "fellini bir leğende en iyi deniz savaşı sahnesini çekmişse, ben iki duvarda bir alamut kalesi’ni neden yapmayayım?" demiş. fellini'nin hangi filminden bahsetmiş mustafa abimiz bir bileniniz varsa beni aydınlatsın.
ingmar bergman'ın etkilendiği yönetmenlerden biridir. en iyi filmi la strada en keyifli filmi ise amarcord. bütün kadınlara aşık olduğu sözü doğrudur. nitekim amarcord filmindeki şişman satıcı kadını izleyenler seksten soğur. fellini ise o kadının bile içinde olduğu fanteziler kurmuştur.
8.5 filmi ile takdirimi toplamış yönetmendir. la strada filmi de çok güzeldir.
--spoiler--
bu tarz filmleri sevmeyenleri bunaltabilecek ama esasında tadına bir varanlara bir şölen yaşatabilecek yönetmen
--spoiler--

bir türlü tadına varamadığım yönetmen. bana göre oldukça tatsız tuzsu esasen. bir Alejandro González Iñárritu değildir.
--spoiler--
''iyi bir filmin kusurları olması gerekir. hayat gibi, insanlar gibi.''
--spoiler--