bugün

sergei eisenstein'in 1925 tarihli filmi. basrolunde aleksandr antonov vardir. sinema tarihinin kilometre tasidir. turkce'ye potemkin zirhlisi diye cevrilmistir. kullanilan kurgu teknigi ve kamera acilariyla gunumuz sinemisanin cikis noktasidir bu film.
sinema tarihinin en önemli filmlerinden kabul edilir. filmin asıl önemli unsuru kurgusudur. bugün bildiğimiz anlamdaki kurgunun yapıtaşı olmuştur. belli bir başrol yoktur aslında. bu olsa olsa zırhlının ta kendisidir. film 5 bölümden oluşmaktadır. bu bölümler:
1- insanlar ve solucanlar
2- körfez dramı
3- ölüm adalet istiyor
4- odessa merdiveni
5- deniz filosuyla karşılaşma

bu film bir propaganda filmidir. ayriyetten filmdeki sembolik anlatımlar da sinemada çığır açmıştır. en ünlü ve önemli bölümü odessa merdiveni'dir. bu sahne birçok yönetmen tarafından daha sonra taklit edilecektir. film gerçek bir hikayeye dayansa da, odessa merdivenindeki katliam aslında hiç olmamıştır. ama filmi izleyen çoğu kişi, bunu gerçek zannetmiştir. ayrıca potemkin zırhlısı'ndaki isyan aslında başarısız olduğu halde, filmde başarılı gibi gösterilmiştir ki bu da filmi izleyenler tarafından gerçek zannedilmiştir.
yalnız sessiz sinemanın değil, sinema tarihinin de en önemli filmlerinden biri, belki de birincisidir. sergei eisenstein bilinen bir olayı sanki bir belgesel gibi anlatmış, ama konuyu bir dram gibi işlemiştir.
kapanış sahnesi, filmin, izleyiciyi ne kadar içine çektiğine/çekebildiğine bir işarettir. (bu sonuca nereden vardığımı, önümüzdeki bir iki ay içinde ekleyeceğim bir edit'le açıklamayı umuyorum. hakkımda hayırlısı... )

editevski: filmi bir kere daha izlememe müteakip gerekli editi yapıştıracağımdır. me gusta'ya selam olsun!
yönetmenliğini sergei eisenstein, senaristliğini nina agadzhanova'nın yaptığı 1925 rusya yapımı ekim devrimi filmidir.

[alıntı]
potemkin zırhlısı, birçok yerde adından tüm zamanların en iyi filmi olarak söz ettirmiştir ve kurgu dilinin ilk örneği olarak tarihe geçmiştir. çarlık subaylarının mürettebata kurtlu ve bozuk et yedirmesi üzerine denizcilerin başlattığı isyan, tüm odessa'yı sarar. bunu hazmedemeyen çarlık ordusu da odessa merdivenlerinde halkı katleder. filmde yer alan bu şiddet ve gerilim sahneleri sinemada ilkleri yaratırken, pek çok yeni montaj tekniği de başarıyla kullanılmıştır. film, dönemin olanakları düşünüldüğünde, yaşanan savaşı çok etkili ve canlı bir biçimde anlatmıştır. öyle ki pek çok ülkede yasaklanan film için; nazi'lerin propaganda bakanı goebbels bile "eşi benzeri olmayan şaheser. bu filmi izleyen insan bir bolşevik olabilir." demiştir.
[/alıntı]
citizen kane ile beraber, dunya sinema tarihi'nin baslangicinin hangisi oldugu uzerine elestirmenlerin birbirlerine girdikleri film.
ilk siyasi propaganda filmi olarak anılır.sergei eisenstein'ın diğer filmleri gibi ısmarlama bir filmdir. filmin her sahnesinde sembolik bir kavga çatışma vardır-deniz dalgalarında dahi- ayrıca açık açık yumrukları havaya kaldırarak propagandasını yaparak kenara çekilmiyor eisenstein. kurgu tekniğiyle de sinemada çığır açıyor bu filmle.sinema öğrencilerinin tek tek sahne çözümlemeleri ile her imgelemi çözerek izledikleri ve sonunda bıktıkları bir film olmuştur. fakat her seviyeden sinema seyircisi için muhtemelen en tüyler ürpertici sahne-hem teknik hem konu açısından- merdivenlerden düşen bebek arabası sahnesidir.
niyet ettim allah rızası için entel olmaya.

eisenstein'sız sonuçlanamazdı bu 'neye niyet neye kısmet'li macera. sıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olacağımın farkındaydım. baskılar beni yıldıramazdı. ömrümün en uzun, ömrümün en siyah-beyaz seanslarından birinde; entelliğe biraz daha yaklaşacaktım, sinemania kokacaktım sonunda. sıkılsam da çaktırmaycaktım, kime? kendime. "hımm, gerçekten devrim niteliğinde bir film, sembolik anlatım ve müzikal sentez harkulade. kesinlikle sinema tarihinin en iyi 3 filminden biri" gibi laflar hazırlamalıydım.

hazırlamalı mıydım?

hacımın yağı, geçelim bu işleri geçelim. açık seçik ifade ediyorum: çook sıkıldım.
gerim gerim gerildim. bayım bayım baydım. terim terim terledim. ve fakat belirtmeden geçmemeliyim ki; ilköğretim tarih müfredatı hiçbir şey öğretmemişse bile bana, şunu sıkı sıkı tembihledi: "evlat, tarihi olaylar, yaşandıkları dönemin şartlarına göre değerlendirilir. bunu bil. bunu söyle. alırım aklını!". bunun içindir ki; ne kadar baysa da, 1920'ler gibi bir dönemde, sinema sanatına yön veren bir ilke imza attığı için tebrik ederim eisenstein'ı. merdiven sahnesi için hele, duble tebrik ederim.

oysa niyet etmiştim allah rızası için ent...
çocuk arabası inişi sahnesinin çoğu sinemasever tarafından hemfikir vaziyette milat olarak görüldüğü sergei eisenstein 'ın başyapıtı. ilk propaganda filmlerinden. şu malum 17 dvdlik devrim sinemasının en önemli halkası.
dönemi içinde değerlendirildiğinde filme niye bu kadar önem atfedildiği daha rahat anlaşılıyor diye de hep ifade edesim gelmiştir. * *
10 üzerinden 9!
filmdeki tek renk, potemkinde dalgalanan kızıl bayraktır. odessa merdivenleri kısmı tekrar tekrar izlenmeli. elbette dünya sinemasının en iyi filmi değil. filmde ses yok.
herhangi bir başrol oyuncusunun olmaması gibi bir özelliğe sahip, 20. yy'ın başındaki rus devriminden bir kesit aktaran film. ciddi ciddi sosyalizme ya da komünizme kanınızı ısındırır.

--spoiler--

elinde haç olan yaşlı amcayı halen çözemedim.

--spoiler--
dönem rusya'sının kültürel bir kesitini anlatan, kurgunun ön plana çıktığı film.

http://www.sinemazingo.co...in-potemkin-zirhlisi-1925
francis bacon'un bu filmden etkilenerek tablolarında 'çığlık atan figürler' kullandığı söylenir.
Dünya sinema tarihinin en önemli başyapıtlarından biridir ve devrim niteliğindedir. Sergei Eisenstein' ın tüm dehasını ortaya döktüğü bir filmdir. Özellikle Odessa Merdivenleri sekansında bebek arabasının merdivenden sürüklendiği ve bir çocuğun annesinin gözü önünde kalabalığın altında ezildiği sahneler unutulmazdır.

Film kurgusal ve teknik açıdan da sinemada bir dönüm noktasıdır. Günümüzde artık ileri teknoloji ve bilgisayar efektleri ile hiç düşünmeden veya rastlantılar sonucu farklı görseller yakalanabiliyor ancak o tarihlerde bunların hiçbiri yoktu. Özellikle odessa merdivenlerinden inerken yavaş yavaş belirginleşen halk ve potemkin direklerinde kendilerinin asıldığını hayal eden mürettebatın görüntüleri Eisenstein' ın nasıl bir deha olduğunu açıkça gözler önüne serer. Daha önce hiç yapılmamış ve hayal bile edilmesi zor olan görüntülerdir bunlar o dönem sinema tarihi için. Dönemi göz önüne alındığında film her açıdan olduğu kadar teknik olarak da şok edicidir.
izledikten sonra bolşevik'lere katılmaya karar verdiğim film.
1958 yılında Belçika'nın Brüksel şehrinde açılan Dünya Fuarında "tüm zamanların en büyük filmi" olarak ilan edilmiş filmdir.

http://www.youtube.com/wa...mbedded&v=V3YixuPu0U4
Tamam iç açıcı bir senaryoya sahip değil tamam bir propaganda filmi ama gerek kurgu bölümünde gerek sembolik anlamlar bakımından bu film mihenk taşıdır. Bu tarz önemi olan bir film için (bkz: citizen kane)
(bkz: potemkin zırhlısı)
Kurgunun kurgu olduğu zamanların filmidir eskiden sinemaya takım elbise ile gidilirdi ah eisenstein ah.

http://amatorreklamci.blo...n-ve-kurgu-yaklasimi.html
bugün belki bu filme laf söylemek bize düşmez ama gerçekten zayıf bir hikayesi var.
filmi izlenilebilir kılan: Eisenstein’in teknik anlamdaki başarısı, hikaye anlatıcılığıdır. Yani sinema tarihin en önemli filmlerinden biri olarak kabul edilmesi tamamen bundan ötürüdür Kokmuş etten değil.