Tıbbi açıklama olarak:
El ayak göz vs organların koordine olarak çalışmasını anlatan bir terim var: Praksi.
Praksi yetisi kadınlarda , tıbben de gösterilmiş ki, erkeklere göre genel olarak düşük düzeyde.
'ama şiir yazma' ile bitiyor en son, hep daha çok seven büyütür aşkı, hep daha çok seven ezilir, o yüzden şiir filan yazmayın. bir kadını şiir yazacak kadar sevmek, yani o ilk kelimeye başlama cesaretini göstermek çok ayrı şeydir. çünkü bugüne kadar hissettiklerinin, düşlerinin, düşmelerinin ilk izlerini bırakırsın o kağıda. hem şairin mesleği kavuşamamak, ne kadar çok beklersen o kadar olmaz, hani hissedersin ki 'beklemesem gelecek' dersin, öyle bir his oturur içine, bir gün gelir beklememeyi dilenirsin ama onu da beceremezsin, vazgeçişi kabullenemezsin. birini severken önce susarsın, korkarsın, sonra gün gelir konuşarak anlaşırız dersin, o zaman konuşursan kaybedersin çünkü biraz daha korkarsan, biraz daha seversen, biraz daha susarsan anlarsın ki kelimeler hiçbir halta yaramıyor, yaradan kelimeleri dünyalık işler için yaratmış. sonunda en başa dönüp susarsın, o da susar, geceleri yaşarsın, gündüzleri geceyi beklersin. o yüzden 'kahrın da hoş' diyemeyeceksen şiir de yazma, kimseyi de sevmeye kalkışma, 'aşk'ın hakkını ödeyemezsin.
Zaten sizin izlediğiniz yandaş medya kanalları kesin doğru söylüyordur, yemin ediyorum ki açsam a haber'i izlemeye çalışsam kusarım, siz nerede yaşıyorsunuz lan derim. iktidar yalakalığı yapan çakallara sesleniyorum: devlet benim devletim adı Türkiye, millet benim milletim adı Türk milleti, din benim dinim adı islam, ben şu yaşımdan sonra yalanı doğruyu, hakkı hukuku sizin gibi bezirganlardan, iftiracılardan öğrenecek değilim. Yaradan akıl vermiş düşün diye; okuyup düşünmeyen, onaylayıp sorgulamayan sizlerin bu beyne ihtiyacı yok.
* 'Bursa'dakiler akıllı olsun Reis hadlerini bildirir'miş.
Bir yaradandan korkarım, müslümanlığın gereği de budur. Merhameti ve azabı sonsuz olan odur. He tabii sizler, sizin fikir erbablarınız malum şahsı 'adeta ikinci peygamber' görüp 'salavat' getirdiği için gayet normal kuldan korkmanız. Korkmayın titreyin, sizden korkan namerd olsun, haramzadeler, devletin malını yediniz bitirdiniz, elinize yüce kitabı alıp kendi çıkarlarınıza alet ettiniz.
'Şeytan sizi Allah'la aldatmasın.' Nasıl Fetö insanları Allah ile kandırdıysa, sizler de diğer tarikatlar da aynı yoldasınız. Sorsan hepsi kanaat önderi ama ne hikmet zırhlı Mercedes S'den aşağı inemiyorlar.
adamlar evlerine bayram tatiline gidiyor, orada yaşamadıkları refahı yeminle burada yaşıyor, geceleyin çarşamba'ya çık, her yer suriye, önceden oto kiralama olan dükkanların tabelalarında şimdi arapça yazılar var. herbirinin elinde 3 çocuk kucağında 2 bebek. 3'lü paket halinde geziyor bizim muhacir(!) kardeşlerimiz, olası bir sıkıntıda da hemen ayar vermeye çalışıp üstüne yürüyorlar. çok değil 15-20 seneye azınlık oluruz canım ülkemde, açık söyleyeyim her gördüğümde '******** gidin' der gibi bakıyorum, bugün her yerde enflasyon %50 civarıyken, bir de bizim aklı âli liderimizin 3 milyon daha gelebilir sözleri gerekli adımlar atıldığının(!) tam teminatı. önce kendi 'türk evladı'na bakacaksın, soracaksın kalemin kitabın var mı, önce 'türk anası'na soracaksın, anam bir ihtiyacın var mı? önce benim milletimi giydireceksin, yedireceksin. üç beş kendini bilmeze peşkeş çekmeyeceksin benim vatanımı, her yediğin haltta dala budağa tutunmayacaksın, 'o yaptı, bu yaptı' demeyeceksin.
saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın
saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen
tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin
gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir
sen kaç köşeli yıldızsın
...
benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma
ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
bir tek köşen bile ayrılmamışken bana
Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim
...
güldün, rengarenk yağmurlar yağdı
insanı ağlatan yağmurlar yağdı
yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak
yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı
...
- bir kere, sadece bir kere 'seni seviyorum' der misin?
+ ... (şaşırmış şekilde bir süre bekler)
- seni seviyorum de lan!
+ (kısık bir sesle) seni seviyorum.
- yalan söylüyorsun.
polis filminde musa rami (haluk bilginer) ve funda (özgü namal) konuşması. hiç aklımdan silinmez.
bir 7-8 kilo fazlam var, halısahada iyi koşarım ama sıkıntı şu ki cidden o hızdayken biri hafif dokunsun, menzilinden çıkmış füze gibi savrulurum bir tarafa.
halil sağolsun, ayı nın uçanını da gördük, zımba gibi goldü. ama şu bir gerçek ki volkan köşelere çok hakim bir kaleci değil zaten, yani şikebahçeliler pek beklemesin kurtarmasını.
soysuz köpekler, geçen gün biri arabamın arkasına atv'sini park etmiş -bakın atv diyorum- gelmiş yan tarafta nargile kafede nargile içiyor şerefsiz. dedim çektirin şunu çıkacağım, geldi diyor ki benim değil, ulan puşt anahtarı cebinden çıkardın, ananın mı? itoğlu itler bir de kafa tutuyorlar, bir tane değiller, 3lü paket halinde geziyorlar ***ler bir de. neyse ******oldu gittiler. türk'üm, dibine kadar da milliyetçiyim. bugün türk milletini ve milliyetçiliğini bu hale getirenlerin allah bin belasını versin. bu köpeklere ayda 1000 lira para veriyorlar, onu da kafe köşelerinde zıkkımlanıyor itler. ********* gitsinler çıktıkları deliğe.
bunlar muhâcir ha, yerim öylesini, saçlarda bir ton jöle, hepsinin altında 5 kişi binilebilen bir motor, her köşe başında nöbet tutuyor sanki ***ler.
-fener'e 'var'
bursaspor'uma yok
-masmavi boğazın nadide(!) çocuklarını kayırmaya devam.
-en sinir olduğum da şu ki malum kanalda yorum yapanlardan biri de adilane davranıp demiyor ki o yanlıştı, bu yanlıştı diye. onlar da istanbul kulüplerini kayırıyorlar.
-ortalama bir oyun var, demiyorum ki bursa kesin kazanmalıydı; ama şu da var ki biz beklenenden çok çok iyi oynadık, fener de her zamanki gibiydi, maçın hakkı beraberlikti.
-fener bu sezon bir halt yapamaz ayrıca onu da belirteyim.
-'hedef 1 milyon penaltı' da iyiymiş hani.
-yarasın eyyamcılara, ulan bir şeyi de hakederek elde edin lan.
-bir de unutmadan ağlayan fenerlilere ferhan şensoy'un 'pardon' repliğiyle cevap vereydim çok iyi olurdu. '********* be rıfat abi' ...
-iyi eksilemeler şikeciler, cümleten iyi geceler.
Çırpınırdı karadeniz Bakıp Türk’ün bayrağına Ahhh ölmeden bir görseydim Düşebilsem toprağına Sırmalar sarsam koluna inciler dizsem yoluna Fırtınalar dursun yana Yol ver türk’ün bayrağına Türkistandan esen yeller Şimdi sana selam söyler Vefalı türk geldi yine Selam sana türk’ün bayrağına Kafkaslardan aşacağız Türk’lüğe san katacağız Türk’ün şanlı bayrağına
onun bunun çocuğu söylemidir, herkesi şikayet etmeye davet ediyorum. sözlükte bir ekip var, istiyorlar ki ta onikiden içlerinden geçelim *** kurularının. hayır anlamadığım, o kadar ****** bir sözlük ki girilen entryler kontrolden geçmiyor.
belirsizlik, iyi ya da kötü olması insanı seçimlere yönlendirir, ama belirsizlik insanın için kemirir, arada bırakır. her an her dakika zorlar aklını, yüreğini. yani -mış gibi olmasıdır bir anlamda, olmaması ya da olması insana elbette bir şeyler katar ama -mış gibi olanlar insanın yüreğini tam orta yerinden düğümler, çıkamaz içinden. hani diyor ya 'olmamasına razıyım, oluyormuş gibi olmasın yeter'. belirsizlikte insan iki kutbu da düşünür, hisseder. zaten bütün sıkıntı burada başlar, kendini hem içler acısı bir halde görür hem de tahayyül edemeyeceği derecede iyi, bütün bu kutup arşınlamalar yıpratır insanın içini. belirsizlik bir anlamda ölümü tatmak gibi bir şey. yani cennet ve cehennemin ortasında bir yerdeyiz, yaptıklarımızla bir tarafa yaklaşıyoruz ya da uzaklaşıyoruz ama bunu bilinçli olarak yapmıyoruz. işte belirsizlik bu hisse yaklaşmak gibi, esasında öldürüyor ama geride bir bedene hapis bırakıyor.