keraneci
225 (ilaç gibi)
ikinci nesil silik 2 takipçi 15.30 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    kırmızı tangalı kız

    4.
  1. bir varmış bir yokmuş. zamanın birinde bir kırmızı tangalı kız varmış. aşifte mi aşifte şırfıntı mı çırpıntı bir kızmış bu. Bütün orman kendisine kesikmiş. kendisi şehirde yaşarmış ancak ormanda yaşayan babaannesini ziyaret etmeyi de ihmal etmezmiş. kırmızı tangalı kızın göründüğü günden beri ormanda çok şey değişmiş. gamlı baykuş gamı kederi bırakmış, robin hood zenginden alıp fakire verip veremeyeceğini değil kırmızı tangalı kızın kendisine verip veremeyeceğini düşünür olmuş. ayrıca ormanda kötü kalpli bir kurt da yaşarmış..

    kırmızı tangalı kız bir gün yine babaannesinin kulübesine yürüyormuş ormanda. sepetinde çeşit çeşit dildolar, toylar, ağız topları falan varmış. kötü kalpli azgın kurt bunu görmüş ve kestirmeden gidip babaannenin evine gitmiş. babaanneyi hasta yatağından kaldırıp bir dolaba hapsetmiş ve yorganın altına girip kırmızı tangalı kızı beklemeye başlamış.

    kırmızı tangalı kız olay yerine gelmiş eve girmiş bakmış bir de ne görsün. kurta sormuş. babaanne senin dilin neden bu kadar uzun? -seni daha iyi yalayabilmek için. Bababaanne neden benimle konuşurken bir elinde buz kalıbı göğüs uçlarında gezdiriyorsun? [kurt cevaplamış] -ateşim var biraz yavrum sirkeli havlu yaptım düşmedi. Peki babaanne neden yatağın 4 tarafında demirler bu kadar uzun? -Seni yatağa daha iyi bağlayabilmek için! demiş ve yataktan çıkmış. -seni tanıdım kurtsun sen alçak kurt ne yaptın babaanneme demiş. imdaat imdaaat demiş. ama heyhaat! orman ahalisi çok adi abazanlarmış. yardım etmemiş sadece seyretmekle yetinmişler.

    kırmızı tangalı kız: şehri terketmiş yarı kurt yarı adam bir çocuk doğurmuş(yaa şimdi anladınız kurtadam nerden geliyor onu da sonraki hikayemizde göreceğiz)

    kurt: robin hood'a yeşillenmiş şerefsizliğinden. maalesef robin'in oklarından haberdar olduğunda çok geçmiş.

    babaanne: hala kilitli kaldığı dolabın içinde.
    4 ...
  2. porno aktorlerindeki saat takintisi

    1.
  3. eveeet değerli okuyucularım. uzunca bir sürenin ardından yepyeni bir başka tespitimle siz sevenlerimin karşısındayım(hep böyle güzin abla gibi giriş yapmak istemişimdir). Biliyorum beni çok özlediniz. Ama şunu bilin ki değecek(çıkamıyorum lan bu moddan)

    Dikkatli izleyicilerin gözlerinden kaçmamıştır bu ayrıntı. Peki neden? neden? neden? diye sorarım hep. Gece uykularımdan aynı filmlerdeki gibi yatağımdan dikelmiş bir biçimde "hayııır!" diyerek uyanırım.

    Bir yere mi geç kalıyorsunuz?
    -Şu hatunu zikeyim de çocuklarla bilardoya gideceğiz daha. Bakıyim, 3 dakikadır doggy deyim belim ağrıdı iyice. 10 dakka sonra maç da başlıyor bak yaa.

    Sanıyorum yaratıcılıktan yoksun film yönetmenlerinin son 50 yıldır porno sektörüne katmaya çalıştığı doğal gösterme çabasının bir parçası bu saat. Doğal mı göstermeye çalışıyorsunuz? Bu spor salonundan kaçıp zikişe gelmiş üçgen vücut abiler ile doğallık nereye kadar? Bu adama saat taksan ne takmasan ne. ayrıca benim bileğime taktığım saati adam afedersin şeyine takar. Bu mu doğallık? metal konstrüksüyon eklemeli 15 inç zikleri ile bu adamları oynatırsan doğallık kalmaz. göbekli, siki taşşaana gerçek anlamda denk ilişki halindeki favori repliği "hhhhhh" olan* o kadar adam tanıyorum ki. ne tanıycam lan! lafın gelişi işte.

    Ha aslında başka bir başlığa konu olabilecek bir konu daha var: pornocu hanım kızlarımızın ayakkabılarından ölümüne vazgeçmemeleri. Partneri düşük performans gösterirse ökçe kısmı ile cezalandırmaya hazırlıklı bir insan görünümü çizmektedir bu ayakkabının giyinik kalması durumu. Ya da işi bitince hemen kalkıp gitmek için çıkarmazlar. Memur zihniyetli porno sektörünün karşısındayız.
    4 ...
  4. uludağ sözlük e sevgilisi olmayanların takılması

    3.
  5. benim. sevgilim yok. istisna da değilim yani. sevgilim olsa ne işim var lan sözlükte? internette ne işim var amına koyim? kırda, bayırda koşar ağaçların arkasından sevgilime mahsun kırmızı gül edası ile "cee-ee" yaparım. kısacası sevgilisi olmayıp da sözlükte ona buna komik görüneyim, sevgilimle sevişemiyorum bari "yaran entryler"e "helal olsun dedirten entryler"e biri beni bakınızlasın da orgazm olayım şeklinde davranmak gereklidir.
    2 ...
  6. tayyip muhalifligi icin siyaset ogrenen agresifler

    16777215.
  7. son 4-5 yılda çevremde gördüğüm siyasetçilerin artışını bağladığım sebep. nasıl bir nefretmiş aferim en azından apolitize olmuş gençlik sayesinde küllerinden yeniden doğacak galiba.
    bir dokunuyorum birine hemen şakımaya başlıyor iç konjonktür dış konjonktür, cari açık, küresel sermaye relevansı öeeh amna koyim. sen değil misin lan 3 sene öncesine kadar mahallede sümüğünü pantolonuna silen ? herkes bir protest kardeşim, üniversite de aynı durumda. böyle bakıyorum tayyip nefreti fışkırıyor insanlardan. ne acaip adamlar yaa. protestliğinden nefretinden domates doğrayamaz lan bunlar, bakkaldan peynir isteyemez a.k. ben fazla partizan değilim nötrüm bu konularda, iyi yaptılarsa "aferim tayyip", lolo işlere girerlerse "iyi bir sanatcisin tayyip"
    ama cidden körü körüne eleştirip akp karşıtlığını protest olmak sanan dürzüleri de sevmiyorum. ben hastaneye giden bir insanım. ailemden çevremden ötürü. yani cidden işler hiç eskisi gibi değil. ilk ve ortaöğretimde artık öğrenciler servis için kitap için para ödemiyor. nispeten derslik sayısı artmış. öğretmen adayıyım ordan biliyorum. bunları da söylersen "efendim iç dengelerin ekvalibrumu..." ile başlayan bir kötüleme cümlesi hemen yapıştırıyorlar. sinirli olmayın olum bu kadar. rahat olun yaa. vallahi 50 yi göremeyeceksiniz bu gidişle.

    edit: ne oldu? entry yi okuyanlar ya da okumaya bile zahmet etmeyip kötüleyenler oldu, çünkü ben onlara göre karşılarındaki adamım. tayyip karşıtı değilsem rakipleriyim. olumlu oylayanlar da bu bizden dediler. işte ben bu denli kümeleşmeye karşıyım. ortası yok mu bu işin? illa kendimi bir yere ait mi görmem lazım? bu kadar da bağnaz olmamak lazım. tayyip konusunda da bu kadar bağnaz olup ilericilikten uygarlıktan bahsetmemek lazım.
    0 ...
  8. sandalyeden dusen klavyeye kola doken yazarlar

    1.
  9. bu yazarları gördükçe damarlarım çekiliyor, tüylerim dik dik gözlerim yaş yaş oluyor. nasıl bir ortamda nasıl insanlarla beraberim ilahi yarebbel-alemin diyorum. eğer bir yazıya, bir olaya çok güldüysek bunu ifade edebilmeliyiz bunun da o kadar kolay bir yolu var ki denedikten sonra memnun kalmazsanız 8 gün içerisinde götünüzün kenarlarında buz kalıbı gezdirebilirsiniz. çünkü verdiğim çözüm bile işe yaramıyorsa sizi memnun etmenin bundan başka yolu olmadığını düşünürüm;

    "çok güldüm", "çok komikti" gibi söz öbekleri sizin durum karşısında çok güldüğünüzü rahatlıkla ifade edebilir. çok güldüm bile yetmiyorsa bunu klavyeden düşerek mi ifade edelim yani? ayrıca nasıl bir gülmedir bu götünüz başınız ayrı mı gülüyor da sandalyeden düşebiliyor bu yazarlar. çok gülmekten daha öte ne olabilir ki angut? ayrıca klavyeye nasıl kola dökebiliyorlar? insan değil misiniz? ciddi anlamda soruyorum insan değil mi bu yazarlar onlarda el değil de toynak falan mı var? anlayışla karşılarım çünkü öyleyse son kulvarda*.

    temsil ettikleri ekolün tarihçesini bile inceledim amuna koyim. bütün gün evde annemle oturuyoruz zaten iş yok güc yok okul yok. ya örgü örmesini öğreneceğim ya da şu anda olduğu gibi onun bunun mallıklarını deşifre edip "hahaha bakın lan şunlara ne kadar salaklar, oysa ben çok zekiyim" modunda otuzbir çekeceğim. tarihçe şu. 2000 li yıların başlarında kopuyorlardı "aaağbi gördüğüm anda koptum olayı" adamlarıydı bunlar. daha sonra çok tiki ortamlarına düştü bu laf. en son olarak da ibonun bile kopartmalı türküsü ile piyasada yerlerini "yarılan yazar ekolü"ne bıraktılar. günümüzde de neslini devam ettiren bu ekol serengity düzlüklerinde ve galapagos un mağaralarında belgeselciler tarafından film edilmektedir. çünkü bir iç çatışmaya girdiler ve "ne yarılması, neremizden yarılıyoruz, kim yarıyor" gibi çağrışımlarla günümüzdeki son hali olan sandalyeden düşen kola püskürten götünden ocak yakan süper mario brosun da bölüm sonlarında görülebilen yazarlara terfi ettiler..
    gülelim eğlenelim bu dünya kimseye kalmaz ama insan gibi.. gerçekleşmemiş olayları gerçekmiş gibi yapmayalım.
    2 ...
  10. tebrikler 10 milyonuncu ziyaretcimiz oldunuz

    1.
  11. internet aleminin değişilmezi. hatta şahsen benim internet diyince ilk aklıma gelen şeylerden biriydi eskiden. şimdilerde sadece crack sitelerinde ve pornografik içerikli sitelerde görülebiliyorlar. sayıları iyice azaldığı için o kadar üzülüyorum ki. zannetmeyin ki porno sitelere şeyimin hevasını düşündüğümden giriyorum. sırf allı morlu, kırmızılı yeşilli bu renk cümbüşü pop-upları görmek, onlara bakıp ufka dalmak için giriyorum. o kadar dramatik ve melankolik girdim ki mevzuya şu ana aslında çılgın sedattan bir aşk şarkısı yakışırdı duruma doğrusu.
    Fazla yaymayalım bahsimizi. benim asıl merak ettiğim husus hiç kimse bunlara insanlık tarihi boyunca tıklamış mıdır? çünkü sadece tebrik etmekle kalmaz milyonlarca doları da ayaklarımıza serer bu site sahipleri. "tebrikler on milyonuncu ziyaretcimizsiniz tıklayın ve 1 milyon dolarınızı alın" veya "10 milyonuncu ziyaretcimizsiniz tıklayın güney afrika da bir ülke bağlayalım size" gibi fantastik vaatlerde bulunan bu pop-uplara hiç kimse itimat etmedi. en fazla yaklaşan seçim zamanlarında haydar baş olmuştu. doğurulan çocuk başına 20 bin dolar veriyordu, 10 bin dolarlık da bir vatandaşlık hava parası öngörüyordu. nerde milyon dolarlar nerde haydar baş.

    şimdi düşünüyorum da. ulen belki adamlar hakikaten vereceklerdi. hiç tıkladık mı? -hayır. belki her birimiz milyon dolarlık adamlar olacaktık ben de afrikaya yeni bir soluk falan getirecektim. oh dostum hep şu itimatsızlktan geliyor başımıza. geçenlerde en zenginler listesi açıklandı belki bu listedeki adamlar bu pop-uplara tıklamış insanlar. bu paraları veren adamlar da hayatı çözmüş servetlerinin onları nirvanaya çıkaramadığını görmüş vazgeçmiş insanlar. yanarım milyar dolarlık kaçan servetlere.
    3 ...
  12. kerhaneci

    49.
  13. son oylamalar sonucu karması çikita muz olan yazar. ulan ya eksi oylayın biraz ya artı kurtarın beni buradan.
    yardımcı olayım;
    fenerbahçe en büyük takımdır.
    atatürk de eleştirilebilmeli.
    fethullah yobazdır.
    laiklikten nefret ediyorum.
    din afyondur. camideki bok kokusu.
    9 ...
  14. sonra da patlattim espriyi

    1.
  15. Güneşli bir Pazar günüydü. isviçre Alplerinde yetişen milyonda bir görülen çok nadir bir ineğin sütünden yapılmış beyaz peynirim bir köşede, mavi köşede ise egenin genç kızlarının ellerinin kokusu sinmiş zeytinlerim. Kahvaltım özenle hazırlanmıştı. Günün tüm gazeteleri okumam için getirtilmişti. Sıcak bir duş iyi gelirdi doğrusu. Hemen duşa girdim sıcacık suyun kıvrımlarımda yılansı bir kıvraklıkla süzülüp beni zevkten.. ıhım ıhım. internetten bir arkadaşımın geçen ay italya dan yolladığı bornozumla kurulanıyordum. Yoksa italya'dan bir arkadaşımın internetten yolladığı bir bornoz muydu bu? Allahım kafam çok karışık. internetten nasıl yollayacak koskoca bornozu ne ahmağım. Belki .rar lamıştır öyle yollamıştır? Hahhaa ben ve esprilerim.. O an bornozun içinde kıpırdayan bir şeyi hissettim. Hemen Monica belluci'yi bornozun içinden çıkarıp gitmesi için ikna ettim.

    john lee hooker ın bir taş plağını gramofonuma takmıştım, fakat bozuktu. dünyadaki tüm eski plakları toplayıp onlarla scratch yapmaya yemin etmiş komuşumuzun oğlu bu plağı da aşçıdan ödünç almış ve bozmuştu. Vivaldi takıp kendime geldim. Posta gazetesini açtım hemen. Haydar dümen e gelen yazıları okumaya başladım yeni bir şey yoktu. "sevgilim pantolonuma boşaldı hamile kalır mıyım?" diyen bir kız. "erkek arkadaşım kulağıma attırdı acaba zarım yırtılmış mıdır?" diyen başka bir kız. "merhaba hocam ben 13 yaşında bir gencim penisim 35 santim ve çevremdeki tüm kızları sikiyorum bu normal mi?" diye soran bir genç. O sırada başbakanın telefonda olduğunu söylediler. Hemen "bağlayın" dedim.
    Başbakan ne zamandır karşılıklı muhabbet edemediğimizden dem vurdu. Bizim 2 kardeş olduğumuzu doğrusunun 3 çocuk yapılması olduğunu da ekledi. "ananı da al bu akşam bize geliyorsun, bitti" dedi ardından ekledi. "o ne lan arkada çalan, hangi makam o?"
    Ben de patlattım espriyi "kaymakam"

    Emniyet tanımı: laf arasında kullanılan bir söz öbeği.
    10 ...
  16. peki ya aşk var mı aşk

    1.
  17. Peki ya aşk var mı aşk
    Sabahtan akşama kadar magazin izlediğim için önce temel bilgileri vermeliyim size bu konuyla ilgili ki anlayabilesiniz. Magazincilikte 2k 2n 1s kuralı vardır. Başta elektron konfigürasyonu gibi duran bu kuralı yazmış olduğum "main principles of celebrity world" -may 2002, isimli kitapta ayrıntılı şekilde işledim. Bayinizden isteyiniz ..
    Nedir bu kuralın açılımı? "Kim kimi nerede ne zaman sikti" bu düsturu benimsemiş olan magazin muhabiri arkadaşlar "ünlü, ünsüz, kadın, erkek, elektrip süpürgesi , wc-matik" demeden soruyorlar. Başka soru mu yok hemşerim? Avını sabırla bekleyen panter gibi 4 saat gece ayazında kaldığınız için mi böyle sorular soruyorsunuz? Mahvettiniz lan magazin dünyasını, basmakalıp şeyleri izliyoruz günde 13-14 saat boyunca sizin yüzünüzden. Sorunun cevabı da basit ve çeşitli. Çünkü "instruction of popular culture and making blowjob" isimli kitabımı okumuş olan her ünlü önüne sunulan şu seçenekleri çok iyi değerlendirir;

    -çocuklar! Lütfen, bakın geç kalıyoruuum. (zaten bardan çıkmışsın, sabahın 5
    'inde nereye geç kalıyorsun? Ne iş yapıyorsun sen? Çorbacısın da bizi mi yiyorsun ezik popçu bilmemkimin altına yatan manken kızım diye)
    - arkadaşlar olsa sizden mi saklayacağım? Göğsümü gere gere türk halkına söylerim( varlığım türk varlığına armağan olsun falan diye eklemeliydin)
    - sana ne lan benim özel hayatımdan? ... .. (bu noktalı yerler hep sansürlenir tam olarak ne diyor nasıl küfür ediyor belli değil, ediyor mu oda meçhul)

    Soru yanlış cevaplar yanlış. Oysa "sizin için mehtap hanım(artık bu hanımlar moda. Kimsenin soyadına ihtiyaç kalmadı) Orçun kunek in siki çok küçük" demiş diye dedikodular var ne diyorsunuz deseniz bu insanları can evinden vursanız. Zaten zil zurna iken bunlar çıkarıp malafatı istanbul sokaklarında izlerini kaybettirseler biz de daha izlenebilir şeyler görsek. Yani o anlamda değil lan. Sik meraklısıymışım gibi yazdım. Bana ne milletin bilmemnesinden.
    1 ...
  18. balkona bakan yaya ile göz göze gelinen an

    1.
  19. Balkona bakan yaya ile göz göze gelinen an
    Yılın çoğunluğunu balkonda geçiren ya da balkon da çok vakit geçiren veya az vakit geçirip de bu olaya şahit olan kişiler demek istediğimi şıp diye anlayacaklardır. 150 metrekarelik evde değil 3 metrekarelik bir alanda ömrümü geçirmiş olmam bana hep fuzuli verdiğimiz ev kiralarını sorgulatır. Kira dediysem 1-2 bin ytl falan değil(olmuyor işte 1-2 milyar diyebiliyorsun da bu sırıtıyor)

    Gene böyle bir gün balkonda oturuyorum . tarator, beyaz peynir, ton balığı ve salata da bana eşlik ediyor . bunların yanına ne gider? Süt içiyorum. Aytek marka. Üzerinde tarım bakanlığının izni yok, son kullanma tarihi ve üretim tarihi yok. Galiba şikayet edilmemek için adres de vermemişler. 0592 .. ile başlayan garip bir telefon numarası bulunuyor sütte. Merak ettim aradım. Çağrı cihazı çıktı. Mümkün olan tüm boşluklarda pastorize olduğu yazıyordu. yani pastorize olmadığı garanti idi. Eğer artık saplanmış olduğum şu süt konusundan çıkıp konuma geri dönebilecek olursam; bu hiçbir zaman anlam veremediğim olayın asıl anlamlandıramadığım kısmı nasıl olup da bir insanın yürürken balkonlara bakabiliyor olması olduğunu söyleyeceğim. Sokakta neye bakılır? -arabalara bakarsın sana gelip çarpmasın diye, -yolundaki insanlara bakarsın onlara gidip çarpma diye(192 cm ve 110 kg lık bir cisim olduğum için onlar adına kendimi araba sınıfına sokabilirim aslında. Zaten polisler falan da çevirip ehliyet soruyorlar, bu halde trafiğe çıkamazsın diyorlar. Hep benle dalga geçiyorlar, çok mutsuzum). Ya da efendime söyliyim bir hanımkız görürsünüz göte kilitlenirsiniz. Balkonlara bakmak da neyin nesi? Daha ne balkonlara baktım yürürken ne bakan birini tanıdım ama bizim apartmanın önünden onlarca kişi geçerken kafalarını kaldırıp tarıyorlar etrafı. Ne görmeyi planlıyorsun balkonda. Nasıl bir gözetleme toplumu olduysak artık. 04 keraneci falan diye adım bile olabilir etrafta belki de bilemiyorum.
    Günün birinde bu benim balkona bakanlara çabuk kaç kuduz köpek hemen arkanda diyip hoplatacağım. Hahaha enayi yürrüüüü diye arkasından bağıracağım.
    Apartmana bim tarafındaki yoldan yanaşan genç ve güzel kız, etrafa gülücükler saçmakta idi. Baktığı yerde çiçekler açıyor, cennet fıskiyeleri fışkırdıyordu(satırlarca bu insanları itin götüne sok, olay kız olunca hemen götlekliğin kralını tanıma. ikiyüzlülüğümün farkındayım). Kız gülümsüyor, dünya değişiyor , yaklaşıyor ve bakışlarını bana doğru iyice keskinleştiriyordu. Oha bahçe kapısını da açıp içeri girdiğinde bu kadar sikici olduğumun farkında olmadığım için şaşırmıştım. El sallayıp merhaba dediğinde ise artık saniyeler sene gibi geliyordu. Doğruldum ve iyice sırıtarak "merh..." Dediğimde ise benimle beraber üst kattan Nuriye teyze de "yavrum hoş geldin" diyordu. Aman allahım lanet olsun böyle dünyaya. Lanet olsun kelimelerin hep ilk hecesine vurgu yapan şerefsiz dilime. Bu durumdan nasıl kurtulabilirdim? Acaba "merhaba apartmanımıza hoş geldiniz" dermiş gibi yapan sevecen, masum, köylü çocuğunu oynasam nasıl giderdi bu ortama. Çaresiz içeri geçtim televizyonun uzaktan kumandası ile manasız kanal değiştirmler yapıyordum babamın "sikerim senin seyredeceğin televizyonu ver şu kumandayı it" uyarısı ile kendime geldim. Kız üst kata geçmiyordu. Bir süre daha apartmanın önünde Nuriye teyze ile konuştu ve bahçe kapısının sesini duyduğumda gittiğini anlamıştım. Sanırım balkondan içeri geçişim ile birlikte evin kapısında pusu kurup tam o geçerken onu içeri çekip tecavüz edeceğimden korktu. Öyle bir niyetim yoktu. Çünkü ev kalabalıktı.
    Netice itibarı ile bunlar hep tecrübe bir daha yoldan geçen insanlarla göz göze gelmiyorum. Balkonuma baktıklarını hissettiğimde başka bir yere bakıyormuş gibi yapıp tam ona şaak diye hareket çekiyorum. O kişiyi de durumun şaşkınlığı ile "ulan bana mı yaptı, yok canım beni görmedi bile, ya yapdıysa .., yok yok yapmadı" gibi soru işaretlerine boğup ufuktan ayrılışını izliyorum... insanın zamanı boş parası bol olmasın.
    3 ...
  20. harika vurdu muthis cikardi

    1.
  21. sanıyorum bunu kullanan emre tilev. süper bi laf. zaten top direkle adeta sevişti diyebilen bi adam bunu da der yani. vuran kim çıkaran kim? vurup topun peşinden koşuyor sonra kendisi mi çıkarıyor? hakikaten müthiş bir olay olurdu.
    1 ...
  22. teletubbies

    84.
  23. teletubbies gelmiş geçmiş en psiko-manyak karakterleri bünyesinden çıkarmıştır. sıkı sıkı sarılan, popoları yerle temas edince ses çıkaran, karınlarından hd kablosuz tv yayını yapabilen yaratıklardan bahsediyorum. öyle bi illettir ki yakalanınca değiştiremiyorsun da. bbc prime da hala var arada denk geliyorum. 15 Dakika teletubbielerin veda zamaninı izliyorum. ayrıca etkisine alıyor.

    ev arkadaşım yemek yaparken arkadan sarilalim siki siki diyip yapıştığımda kepceyi yemiştim kafaya. sevgi yüklü embesilleştirici bir etkiye sahip bir dizidir.
    3 ...
  24. cocuklari koruma adi altinda internette sansur

    1.
  25. Ben de dahil tüm liberalleri umutlandıran AKP hükümetinin yediği son bok. Aslında ne son olur ne ilk ama Avrupa Birliği, fikir özgürlüğü, fikri açıklama ve fiiliyata geçirme özgürlüğü diyerek liberal kesimi tavlayan akp nin aslında işine gelince özgürlükçü işine gelmeyince yasakcı olabileceğini gösteren olaylardan bir tanesidir bu. peşinen söylüyorum ben akp karşıtı biri olmadığım gibi tayyib in efendi icraatlerinin hakkını verebilecek kadar da objektifim.
    bazı şeyler o kadar masum ki. çocuklarımızı koruyoruz kisvesi altında her bir sikimi denetleme aşkıyla yanıp tutuşan iktidarları çok gördük gerçekten. bu hükmetmek, iktidar olmak nasıl birşeyse yönetememeyi bir zaafiyet sayıyor sanıyorum. çocuk böyle korunmaz. devletin asli görevi çocukları korumak falan değildir. ben de o zaman diyorum ki çocuklarını korumak için devlete emanet edecek kadar dangoz olan ailelere sansür getirilsin. çocuğu anne baba korur devlet değil. devlet çocuğa verip başka bireyinden alamaz. çok müzdarip olan aileler çocuklarının programlarına filtre programlarından birini yükleyebilir. yüklesin de, bazı siteler(örneğin uludağ sözlük) cidden çoluk çocuk için değil. ama bunu devlet kendi eliyle yapmaz. özgürce pornografik içerikli siteye girmek isteyen kişiden bu hakkı devlet ne hakla alır? youtube dan diyelim ki atatürk e küfredilen videoyu izleyip bunun hakkında yorum sahibi olmak isteye kişi bunu neden yapamıyor? o küfrü görüp kendisinin de mi bir küfür patlatası gelir?
    dünya dan ne kadar küçük düşmüş göründüklerinin farkında değiller..
    çin de bazı programlar var ailelere veriliyor, internete girdiklerinde onu çalıştırmazlarsa suç işliyorlar polisler gözaltına alıyor o insanları. en sonunda varmaya çalıştığımız şey bu mu? özgür türkiye hayalimize ne olacak? çok çok değişik alanlarda çocukları ve insanları korumak adı altında baskı yapılıyor.. bu işin sonu hayır değildir.

    çimlere bok atan bir insanla sigara atan bir insan aynı cezayı alıyorsa bu işin adı çevreyi kirletmeyi engellemek değil sigara içeni baskı altına almak demektir.
    0 ...
  26. nesil muhabbetinin bokunu cikartmak

    1.
  27. nedense zaten yazım kalitesi düşük olan sözlüğümüzde sıkça karşılaştığımız bir şey bu nesil muhabbetleri. yeter ki arada 1 nesil fark olmasın. yaraa yedi o altta kalan nesil. yazıları bile okunmadan, beşinci nesil sözlüğün anasını sikti, dördüncü nesil sözlüğün ebesinin lülesini emdi. üçüncü nesil ve uludağ sözlüğün sımsıcak seksi fotoğrafları için tıklayınız vs. vs.
    Ulan ne kadar meraklıymışız ekşi sözlüğe özenmeye. adamlar altıncı nesle bunu yaptı diye herkes bir sonraki neslin gelmesini ve ona yeni çocuk muhabbetleri çekmeyi planlıyor. önce adam akıllı yaz da sonra ona buna bok at. doğru düzgün yazsan bile kimseye bok atma hakkı vermez ki bu sana. nasıl bir ego tatmini ise bu. sözlükten onun bunun sikindirik yazıları ile taşşak geçmek için cadı avına çıkıyorsan mesele sendedir demektir. git bi otuzbir çek rahatla, japon balığı al besle. çok derdin varsa götüne falan sok. nefret ediyorum nesil muhabbetlerinden.
    ben ikinci nesilim de sikim mi büyüyor öyle olunca? şöyle bir bakıyorum da "hey maşşallah" neyse. büyümüyor tabi.
    8 ...
  28. spikerlerin kafalarinin devamli oynamasi

    1.
  29. özellikle sabri ugan ve ali kırca da görüyorum bunu fakat istisnasız hepsinde az ya da çok olabiliyor. sadece mehmet ali birand abimizde prompter denilen cihazı sikine sallamadığı için bir azalma söz konusu. azalma diyorum çünkü galiba mehmet ali birand'ın kafası doğuştan oynak olmalı.
    spikerlerdeki bu "fatih'in haliçe indirdiği yağlı kalaslara maruz kalmış gemi" benzemesinin sebebi söylediğim gibi prompter cihazı. adamların kafası her yöne bağımsızca hareket edebiliyor. sanki kafalarıyla biz izleyicilere voodoo büyüsü yapıyorlar. çünkü bir süre sonra ister bunun farkına varın ister varmayın sadece kafaya odaklanmaya başlıyorsunuz. kafaya ve onun hareketlerine. bizi uyutuyolar ey halkım. en pis haberleri bile kabullenir olduk o kafa yüzünden.
    günlük hayatlarında da böyle manyaklaşmıştır bu insanlar;

    -abi ne düşünüyorsun son ayda enflasyonun yüksek çıkması konusunda.
    + bu ay enflasyondaki bu artış piyasaları çok kötü etkiledi. bir an önce mali disiplini koruma çağrısı yapan uzmanlar endişeli...
    -hay amınıza koyim yaaa, ulan manyak ettiniz beni, nalet olsun kanal binasının önüne berber açtığım güne. göt ayrı oynuyo baş ayrı...
    4 ...
  30. yazı okurken kursor ile sürekli işaretlemek

    1.
  31. Tam olarak ne dediğim anlaşılmıyor gibi görülebilir ama bunu yapanlar hemen ne demek istediğimi anlamışlardır. Evet hatta bunları okurken bile yaptığınız bir işlem bu. Hala yaptığınız bir şey. Bunu bile okurken yapıyorsun, eeaah yeter amına koyim bırak şu fareyi de yazıyı oku kardeşim artık.
    Makale, adult forum, sözlük farketmez. Mauseun sol butonu boş durmasın diye bir yandan da konsantre olmaya o şekilde alıştığımız için heralde bunu yapıyoruz. bir spor ile uğraşmış olanlar bilirler. mesela basketbolda faul atışı öncesi topu sektirmek de tamamen konsantre olmak için yapılan birşeydir. kursör ile yazı işaretleme de.
    bazı sitelerde görüyorum. içerik çalınmasın diye bazı sivri-zeka adminler sitelerinin yazı kısımları çalınmasın diye sağ tuş, sol tuş kilitlemişler.ancak yazıyı işaretleyemeyince doğal olarak geriliyorum, tansiyonum artıyor, odaklanamıyorum, soğuk soğuk terlemeye başlıyorum ve siteyi terkedişim 2 dakikayı geçmiyor. bacağı kesilmiş bir atlet gibi, boyun kasları aldırılmış bir haber spikeri gibi* ya da siki kesilip köpeklere atılmış* bir pornstar gibi oluyorum.
    sözlük psikologlarının yardımına açığım. Artık kursörümü rahat bırakmak istiyorum.
    80 ...
  32. kitap okurken hissedilen ctrl f ihtiyaci

    1.
  33. "Benim gibi sürekli kitap okuyan insanlar için..." ile başlayan bir cümle kurmayacağım tabi lan. Andaval mıyım o kadar? Başlık da sanki öyle durdu gerçi. Biz kitap okuyan genç siviller rahatsızız dermiş gibi olmuşum.
    Her neyse; kütüphanede ders çalışırken, araştırma yaparken, veya gazete okurken spesifik olarak birşey için bakıyorsanız Ya da bir an için okuduğunuz yerinizi kaybettiyseniz bu ihtiyacı duyarsınız. iç-sesinizin size söylediği şeyi sadece benim gibi pimpirikler mi hissediyor bilmiyorum. Hangi ses?, ne söylüyor? dediğinizi duyar gibiyim. Öncelikle kes sesini beni dinle. Başçavuşun sol taşşağı osurmuyor burda. yani diyor ki "ne var lan ekikiki ctrl+f yaparım bulurum hemen sayfada". Beyin nasıl bilgisayara konsantre olduysa artık üzerinde yazı olan her kağıt parçasını monitörden okuyor sanıyor heralde. Ya da benim beynim öyle sanıyor. Ne enayiymiş lan ahaha. işte tam olarak ctrl+f yapmanızı öneren içsesinize vereceğiniz bu cevap yürekler acısıdır. acaba nedir? nedir? dediğinizi duyar gibiyim. Aranızda konuşmayın adamı hasta etmeyin... eliniz istemsizce ctrl tuşuna gider,heyhat! ortada ne ctrl var ne klavye. benim gibi ctrl ye serçe parmağı ile f e de baş parmağı ile basan bireyler o kalakalmayı çok iyi anlayacaklardır. bruce lee nin ejderin öpücüğü filmindeki saldırmadan önceki el hareketi gibi.
    tek sevinebileceğiniz şey ise sadece ctrl+f e basmayı düşündüğünüzü kimsenin anlamamış olması. peki ya? peki ya dün gece televizyonun uzaktan kumandasını kaybettiğinizde onu çaldırarak bulmaya çalışmanıza ne demeli? hiçbir şey denilmez. ben bu konuya içerim arkadaş..
    4 ...
  34. uc satirdan fazla yaziyi okumayan yazarlar kulubu

    1.
  35. Açmaya çalıştığım başlık üç satırdan fazla olan entry yi okumayan uludağ sözlük yazarları idi. Böyle fantastik bir başlığı açmaya çalıştığımda tabiki "50 karakterden fazla başlık açılmaz 100 karakter hiç açılmaz yuh!" şeklindeki site uyarısını aldım.

    Sözlüğün problemi nedir genç sosyalist yazar?
    - yobazlar, sözlükte çok yobaz var yobaaaaz amuğuza goycaam oluum. dev-sol, dev-yol, dev-e, 7 başlı dev. hepimiz birleşeceğiz rooaaaarahhhhhh.!

    şeklindeki sayborgvari yanıtımızı alırız hemen.

    Sözlüğün problemi nedir sevgili mü'min kardeşim?
    - gominizler! hepsi gominiz, ataist, anarşit. bir de çok fazla seksist var hep akıllarından seks çıkmıyor. dinimiz elden gidiyor.

    gitse bile böyle ağzından tükürükler saçarak elinde tutamazsın.

    Bunlar siyasi sorunlar olabilirler. sorun derken tartışılması gereken şeyler olabilirler. Ancak hiçbiri sözlüğün sorunu değil. Hatta sizler de çoğaltabilirsiniz. "sözlüğün sorunu nedir sevgili ... kardeş" şeklinde. Oradaki noktalı yere ne getirirseniz getirin. ister milliyetçi ister atatürkçü ister pornstar değişmeyecektir. Bu sözlüğün en büyük sorunu kimsenin 3 satırdan fazla okumaması. Komik olması beklenen bir entry 3 satırdan fazla ise okunmaz. Politikse de durum değişmez. Hiçbir şekilde 3 satırdan uzun olan entryler genele yayılmaz. Sonra sayfa sayfa entry düzer bunlar 150 yerden de bakınızlarlar başlıklarını ama ne gam? neden sen kimseyi okumazken insanlar seni okusun?
    komik birşey anlatırken bile 3 satır yazıya veya 5 satırlık diyaloğa indirgemek zorundasınız. Bakın şöyle entrylere hep 2-3 satır. neden? çünkü insanız sözümüz dinlensin, kabul edilsin, fark edilelim istiyoruz. Fakat okumayan bir topluluğa yazıyoruz bu sitede.
    bu şekilde ancak 50 santimlik bir havuzda tartışabiliyorsunuz . O havuzda çocuk da tartışır, hırsız da, orospu çocuğu da.Bunun ortaya çıkardığı sığlığı görmüyor musunuz?
    3 ...
  36. dikkat cekecek entry yi ayri baslikta acmak

    1.
  37. Direk söyleyeyim bunun dünyanın en adi işi olduğuu falan söylemiyorum. Ben de yaptım zaman zaman, durum gerektirir yine yaparım. Maalesef bu başlığı öyle isimlendirdim ki insan modellemesi yapıp olaya eleştiri katacakmışım gibi duruyor.
    öyle değil sadece durum tespiti yani "bu da var" deme çabası.
    Çoğu zaman önemli ve dikkat çekmesi muhtemel entry yi ayrı başlıkta açmak doğrudur. Bazen de nasıl söyleyeyim insanız lan işte, emek verdiğimiz şey yüceltilsin, övülsün isteriz. harika bir espri bulmuş adam mesela japonların siklerinin ufak olması gibi bir başlıkta bunu dillendirmek istiyor. Önce entry yi kurgulamış çünkü herifçioğlu. Önce espriyi bulmuş, harcatmak istemiyor;
    "oluum var yaa caponların çükleri acaip kısa lan, hee çükleri çok kısa olan bir halk,işte o halk kim mi? japonlar pohahaha swh" şeklinde komik entrysini başlığına giriyor. iyi tamam da kardeşim, espri bulmuşsun lafımız yok çok komik. Fakat japonya başlığı ne sikime dermandır diye sormazlar mı adama? Her spesifik durum için ayrı başlık açılacaksa nerede kaldı sözlük olma iddiası.
    atam izindeyiz haftaya döneriz başlığının altına komik birşey yazamazsın ki evladım. bu başlığın sadece kendisi komik. o halde ne yapmalı bunu atam izindeyizin altına entry olarak girmeli.
    şunu da unutmayalım ki kendi başlığına değil başkasının açtığı başlığa entry girip onu haftanın en iyilerine sokan kişi daha fazla itibar görür ortamlarda. diyebilir miyim? diyebilirim. dayanaklarını sundum sizlere. yani bunları neye dayanarak söylüyorum? belediyenin bana vermiş olduğu koltuğuma dayanarak söylüyorum. poahaha komikmiş başlık açmalıyım.
    2 ...
  38. ciplakligin kadinlari kullanmak olarak algilanmasi

    1.
  39. en aydınından en yobazına kadar geniş bir yelpazede ülkemizde yankı bulabilen bir algıdan bahsediyoruz. Neden-sebep herkesin bu konu üzerinde fikri var. Aynı anda cinselliğin de kullanılmasını ayıp bir tabu olarak görüyoruz maalesef.
    oysaki çıplaklık veya kadın çıplaklığı kime göre kötü? kadınları çıplak olarak gösteren ya da cinsellik vurgusu ile onları ön plana çıkaran bir yönetmene sen kadınları kullanıyorsun diyebilir misiniz? Sanat için soyundum tırıvırılarından bahsetmiyorum. Fakat sanat için olmasa bile kadın çıplaklığı ve cinselliği benim için yaşamdaki en estetik görünüşün ya da duygunun dile getirilmesidir.
    O halde kadınların cinsellikleri ile barışık olamayan erkekler neyi öne sürerek bunu söyleyebiliyorlar? kadınları çıplak olarak gösteren kişiyi tam olarak neyi yapmakla itham ediyorsunuz. Bu çok saçma.
    Birisi çok iyi bir insana gelip dese ki "sen iyi olmayı kullanıyorsun" ne kadar saçma olur değil mi? o kadar saçma. "Çıplaklık süffer bir şeydir bence ebru gündeş de don giymemeli, özgürce geleceğe koşmalıyız ayrıca" gibi bir şey söylemiyorum. Sadece arada geçebilen cinsellik teması ile neden bu kadar barışık olmadığımızı anlayamıyorum.
    Birisinin çıkıp "kadın sadece seks yapmaya yarar" demesini onadığımı söylemediğimi anlayabilecek kadar kalifiye zekalara hitap ettiğimi bildiğim için ısrarla üzerinde durmuyorum.
    Bu aslında gizli bir sindirmedir. Kadına deniliyor ki sakın ola cinsel kimliğinle ortaya çıkma ahlaklı ol, namuslu ol. Gidip filozof olmalısın ya da matematikçi.. Gizli gizli bir cinsellik sindirisine yol açıyor bu. Estetik unsurlarıyla öne çıkarılan kadınlar bu durumdan mutlu ise, kendilerini estetik olarak tanımlamak istiyorlarsa kadınlar kullanılıyor diyebilir miyiz bu nasıl bir andavallık? Kullanılsa kullanılsa erkekler kullanılıyordur. Erkeklerin libidosu ve testosteronları kullanılıyordur. Bu çıplaklık tartışmasının özellikle erkeklerin dillerine pelesenk olduğunu da görmezden gelmeyin. Kadınların çıkıp "bizi çıplak şekilde teşhir ediyorlar, çok mağduruz" dediğini duymadım.
    Filozof olmak isteyen kadının kimse önünü bağlamıyor, gitsin olsun. Rahat bıraksın erkekler kadınların yakalarını artık. Kendi basiretsizliklerini ve zaaflarını sanki kadınları kullanan insanların şerefsizliğine bağlıyorlarmış gibi yapmasınlar.
    Evet şehvet ve çıplaklık-erotizm görsel sanatlarda, pazarlama stratejilerinde işin kolayına kaçmak olabilir. Bırakalım da yönetmenler birbirleri ile tartışsın bunu eleştirsin. Ancak cinsellik öne çıktığı için değil işin kolayına kaçıldığı için yapsınlar bunu.
    Sosyal bir yaraya parmak basıyormuşcasına kadınların çıplaklığını onların "kullanılması" olarak yorumlamak basit düşünmektir. Artık düşünecek yazacak birşey kalmadığının göstergesidir.
    1 ...
  40. enteresan askerlik anıları yalanları

    13.
  41. - birgün yine helikopterden helikoptere atılıyorum. Aynı zamanda uçaksavarı almışım omzuma havada vuracağım mevziyi, bir atlamışım moruk, emniyet kordonu kısa gelmesin mi diğer helikoptere varamadan düşüşe geçtim, ani bir hareketle cebimden çıkardığım kordonu ekledim helikopterin altına iki ayağımla vurarak havalandım. neyse ki uçaksavarı karşı helikoptere atmışım. arkamdan çıkardığım bazukayla vurdum hedefi.

    ulan kim temizliyor bu tuvaletleri, kim soyuyor patatesleri o zaman? hepiniz mi jonh rambo kıvamında bir kahramanlıktan öbürüne süzülüyorsunuz.
    4 ...
  42. kotu entry vs formata aykiri entry

    1.
  43. araya vs yerleştirip belki 70 karakterde açabileceğim bu başlığı bu kadar kısa ve fonksiyonel açabilmenin verdiği salakça gururu hissederek başlıyorum. ünlü yunan düşünür julius versus* e selamımızı çakalım.
    ben böyle bir başlığı açıyorum fakat benim de açmazlarım var. bu son cümle içindeki metaforu bilerek yapmadım. Kötü kime göre kötüdür? diye sorabilirsiniz. Ancak ben de formata aykırı kime göre aykırıdır? diye sorarım. Sorarım sormasına da kodaman ve ensesi kalın mod arkadaşımız "bana göre kötü tabi nihahaha, şu karşıdaki ufak dağları da ben yarattım zaten" gibi bir tepkiyle beni tepe taklak huzurundan siktir edebilir.
    Benim için önemli olan kümülatif sözlük başarısı. Her formata aykırı olan entry yi sözlüğe zararlı bulmuyorum. birinin başlığının altına "orospu çocuğu yazar kişisi" şeklinde bir bakınız girilmesi tabiki formata aykırı bir entry dir ve zaten kötü de bir entry dir.
    o halde diyebiliriz ki format dediğimiz şey tek başına kötü entryleri ayıklamaya yetmiyor. örneğin benim mizah anlayışıma göre 55 numara forma giydiği için miami heat oyuncusu jason williams başlığına "öz samsunludur. hatta çarşambanın domates tarlalarında bile görülmüştür. 55 numara giyer" gibi bir entry yazılabilmeli. Ancak formata aykırıdır. çünkü yanlış bilgi içerdiği görülüyor. insanları embesil yerine koymanın da anlamı yok. herkes biliyor ki bu adam zaten samsunlu olamaz. domates tarlasında yevmiyeli amelelik yapmaz. alır 500 dönüm arazi şeftali falan diker, daha karlı bir iş. bu sadece bir örnek. formata aykırı olabileceğini düşünebileceğiniz onlarca entry formu yazabilirsiniz örnek olarak. Entry olarak çok başarılı entry ler girilebilir. Kime göre neye göre demeyin. Artık kaliteli entry yi zaten şıp diye anlayamayacaksanız boşuna da yazmayın. Karanlıkta florasan görevi görebilecek afro-amerikan amı gibi parlayacaktır böyle entryler.
    Buna karşın what is the matrix gibi bir başlığa "cevabi hocam,matrix is everywhere dir." şeklinde entry girmek legaldir. Fakat tam anlamıyla götüme benzeyen bu ve benzeri entryler sözlüğümüzün gerçek problemidir. Yoksa hangi entry ekşi sözlük tabiriyle götümüze girebilir aşamasından sonra götümüze girdi aşamasına geçti burada? Hiçbir entry. o halde format da format diye götümüzü yırtmaktansa kötü entryleri bir şekilde oto-kontrol ile mi olur yoksa yazılı kurallar ile mi olur bilmiyorum yok etmeliyiz. Bunu yapamazsak ne kadar çırpınırsak çırpınalım bu sözlük, yazarların okuduğu sözlükten öteye geçmez. Yani sokaktaki adamın ilgisini çekemeyiz.Ekşi sözlükgibi itü sözlükgibi bankacısının, öğretmeninin vesairesinin okuduğu bir yer değil sadece online interaktif sözlüklerde yazar olanların okuduğu bir yer olabilir.
    gammaz yeteneği olan arkadaşlar. her siki gammazlıyorsunuz, cadı avına çıkmış orta çağ köylüsü gibi formata aykırı entry aramayın. kötü entry arayın. yazara mesajla ulaşın. sıkıntılarını söyleyin. entry nin teknik olarak kötü olduğuna ikna edin. bence yol bu olmalı.
    3 ...
  44. eh iste butonunun sisme bayana benzemesi

    1.
  45. basmadığım ya da bastığımı hatırlamadığım bu butonun abazan bünyelerde yarattığı tepki tam olarak budur. gündelik yaşamımı da düşündüm. bazen bazı şeylere gerçekten "eh işte" diyen biriyim. hiç bu ağız şekliyle eh işte dediğimi hatırlamıyorum. mesela bakkalda düşünün kendinizi "770 gram oldu beyaz peynir iyi mi?" diye soran bakkala "eh işte" dedikten sonra ağzınızı bu hale sokup bakkalın gözünün içine baktığınızı düşünün. bakkal demez mi ki adama, "peşin mi?, kredi kartı mı?, yoksa ağızla mı ödeyeceksin?" diye. 10 sene önce karısı vefat eden hacı hüsnü amca orucunu benim ağzımla mı açsın yani? Benim ağız da öyle böyle bir ağız değil çok güzel bir ağız. neden söyledim bilmiyorum bunu.
    Hasılı eh işte butonu bu haliyle son derece sakıncalı. ama neden diye sormadan edemiyorum neden dikine bir çizgi değil de yuvarlak bir ağız. zall böyle mi eh işte der. doğrusu zall ile tanışmak isterim.
    3 ...
  46. basligin eksi oy almasi

    1.
  47. iki a4 kağıdı büyüklüğünde yazdığınız bir giriş entrysi bulunan başlığınızın saniyeler içinde 5-6 tane eksi oy o alması olayı. Böyle açıklamaya çalıştım çünkü bu kadar kısa zamanda heralde okuyamaz kimse uzun yazıları. sözlükte bot gibi dolaşan embesil yazar ekolünden geliyor çoğu. eğer bir başlık söz konusuysa tümünü okumadan ne artı ne eksi oy verdiğimi hatırlamıyorum. garip olan bir o kadar da artı oy alması bu yazıların. "Ne zaman okudunuz ne zaman yorulmadınız beyler anlamıyorum ki" diyesi geliyor insanın. ben bayağı bayağı diyorum hatta. sonra ordan annem sesleniyor "yok oğlum evde pirinç kalmamış akşama makarna yapıcam" diyor.
    özellikle futbol veya siyaset içeren başlıklarda yaşanıyor bunlar. kendi başıma çok geldiğinden de değil. başlığı açan yazarın oylarını takip ediyorum, çok boş zamanı olan biri olduğum için böyle fetişzevklerim var.
    Demek birisi kadınlar ve erkekler dünyamız o kadar güzel ki gibi bir başlık açıp 2. sayfanın sonuna "hepinizin anasını sikim, alayınız orospu çocuğusunuz" dese hiçbirimizin itirazı olmayacak.
    4 ...
  48. actigi basligi gostermek icin cirpinip duran yazar

    1.
  49. yazar kişisi sürekli olarak verdiği sikindirik bakınızlarla dikkat çekemeyeceğini anlamıştır. nick altı başlıklarına da "kankam benim" ,"canım kankikoşum, badim benim iyi ki doğdun", "yalanası hatun kişi" yazmaktan da bıkmış olmalı ki, eli yüzü düzgün olan ya da öyle inandığı bir başlık açar.
    tamam der içinden oldu bu iş, mükemmel bir modelleme buldum. "düşen insana gülen orospu çocukları" harika bir başlık. içine biraz protestlik biraz agresiflik katıp 20 den fazla "ulan" da yazdıktan ve her cümleyi "dır, dur" ile bitirdikten sonra ağır sultanın bile ilgisini çekerim. düşünsene sultanla şömine başında karanlıkta yenen romantik bir akşam yemeği. acaba sultan 5 kadehten sonra verir mi der içinden. umut eder genç yazar.
    fakat o da nesi? Hızla sol framede aşağılara düşen başlığı kimse tarafından okunmamıştır bile. aman tanrım der "roberto carlos bindirmeye geliyor" başlığı bile geçmiştir onu. sol frameden aşağı süzülen başlığına mı acısın yoksa üst dudağına süzülen göz yaşını mı silsin. fakat cin bir arkadaş olduğu için hemen parlak fikirler belirir kafasında.

    yaran başlıklar
    yaran entryler
    düşen insan
    köpeğim buffy
    jennifer lopez

    gibi başlıklara başlığını bakınızlar. ama hayır. yine olmuyor, yine umursanmıyor. enrysini siler siler tekrar yapıştırıp tekrar aynı başlığı açar, nasılsa kimse anlamaz diyerek. halbu ki herkes bu ibneliği hayatında en az bir kere yapmıştır. bu faaliyet uludağ sözlük yazarlarının haccı gibi birşeydir. başlığına sürekli entry girer. üstte tutar. hayır bu iş bu kadar der herşeyi anladım. bildiği herşeyi yeniden sorgular yazar. Akşam bilgisayarını kapatıp uykuya dalarken olgunlaştığını hisseder. Bu işe yaramayacak der içinden ne kadar küçük düşürdüm belki de kendimi başka birşeyler yapmalıyım. yarın ilk iş başlığıma sonradan girdiğim entryleri de silip silip yeniden yazmak olacak.
    olaylar gelişmez...
    7 ...
  50. hiç bakmayan kız

    1.
  51. "bakmıyor mu nereye bakmıyor hiç?, kördür lan o" kabilinden ve türevinden espri çıkarmaya çalışacak ibnelere hiç katlanamayacağımı söyleyerek hazırladığım lafları yazmaya başlıyorum. Her 10 erkeğin 8 i bu durumu önemsemeyeceğini, gerek benimle taşşak geçerek, gerek benim gerizekalılığımdan ve abazalığımdan dem vurarak söyleyeceklerdir. Sözlük gibi her 100 erkeğin 70 inin hamamlık abaza olduğu bir ortamda bu sayı doğal olarak artar. Hepinizin içinizi, ciğerinizi biliyorum olum ayak çekmeyin. Alayınız bozuluyorsunuz işte böyle durumlara.
    "Hehehe bakmıyormuş da bu enayi de ona bozulmuş" gibi tepkileri çekmemek garip bir durum olurdu zaten. Geçelim mevzuya;
    Dert ettim amına koyim var mı ötesi? içime dokundu. Alt tarafı yolunu kaybetmiş bir turistim ben. Köhne mi köhne, sikindirik mi sikindirik bir internet kafeden e-postalarımı kontrol ediyorum(ağır abiyim ya, işadamı havası, msn açmıyoruz, e-postama gelen spamları siliyorum diyemedim de) 2 kız arkadaş içeri daldı hemen tam karşımdaki bilgisayara oturdular. O sırada tam olarak hangi ünlü bilmiyorum birinin seksi fotoğrafları için tıklıyorken gelmeleri mi etkili oldu bunda bilmiyorum. tam karşıma oturan fizik yoksunu toplasam 1 buçuk metre boyundaki güzel yüzlü kız sanki internete girmiyor, meclise sunulmak üzere yasa tasarısı teklifi hazırlıyor. Arada gözlük(police marka, organik cam, anti-refle) üstünden kesiyorum hiç oralı olmuyor. o halde nereli oluyorsun der gibi kaşlarımı çatarak bakıyorum, bana mısın demiyor. Sanayım be güzelim, seninim dercesine dudaklarımı yalıyorum. yok! yok! yok! istifini bozmadan, benim onu kestiğimin de farkında olarak, ciddi bir şekilde bakmamaya devam ediyor. Bunun beni daha da sinirlendirdiğini içten içe görüyor. Mutlu oluyor. Öyle öküz gibi kadınlara değil insanlara bakmaya biriyim zaten. Ancak baksın istiyorum, harp alanından mağlup ayrılan komutan edasıyla boynu bükük çıkmayacağım bu internet-kafeden. Bir kere yanlışlıkla olsa dahi baksın, daha bakarsam adam değilim. Bunun o kadar da iyi farkında ki. Dikkatimi onun üzerinde toplamama devam etmek için bu işkenceyi uzattıkça uzatıyor..Arada galetasını yiyor. Ama o anda ben onu sanki dudağının kenarında buz gezdiriyormuş gibi görüyorum. Israrla çevreye bakıyor. O an arkamda duran ağlayan çocuk portresine bak bari. Onu da yapmıyor. Neden? Çünkü o istikamette ben varım. bunu bana baktığına yorup galibiyetimi kutlarım diye korkuyor. Israrla her tarafa mütemadiyen bakmaya devam ediyor ki, tesadüfen bile olsa üzerinden gözümü gezdirebileceğim bir adam değilsin havası sezdiriyor.
    Sürekli olarak bana bakıp bakmadığını takip edemeyeceğim için ve de manyak bir insan olduğumdan mütevellit takılı olan webcami ona doğru çevirip bir yandan işlerimi görüyor, diğer yandan da monitörden onu takip ediyorum...
    Sonunda ne mi oldu? Bakmadı. Siktirdi gitti. Yahu bir kere bak hele bak. Belki kiralık katilim, seni bıçaklıycam sen dışarı çıkınca 50 metre sonra. Kim olduğumu bile bilemeyeceksin bakmadığın için. Hırlı mıyım hırsız mıyım orospu çocuğu muyum ne olduğum belli değil. Bakmadan öyle siktir git. Aferin sana. Ne kötü göt ettin beni.
    Nerde lan benim bağ bıçağım...
    1 ...
  52. stevemcqueen

    610.
  53. osursa olay olan türk büyüğü;
    -vaay ne anlatmaya çalıştı acaba bu osurukla. bence modern toplum felsefesine postmodern bir tarizdi bu. osuruğun sonlarına doğru 4. perdeden uşşak makamına geçiyor olması da ezilen halkların hakkını aramaktı, emperyalizm karşıtı şovalyelikti düpediz.
    adamı da rahat bırakın kendinizi de amına koyim. "ooo yine gelmiş, gelmiş mi? gelmiş. ne demiş? türbaan. voooov, stevemcqueen özgürlük anlayışına bambaşka yorumlar getiriyor. -hadi ordan steve özgürlük anlayışı olmayan zavallı mal odun bir piçtir." diye adamın üzerinden tartışma bile yaratılıyor ya en çok ona tilt oluyorum. geleceğim varsa da gelmem ben böyle ortama mesela.

    domalın hepinizi sikicem dese verecek yazarlar var neredeyse. "bizi domaltarak aslında aktarmaya çalıştığı bilginin ve bilen insanın ancak önünde eğilinir düsturunu kavradığıma göre domalmalıyım" falan derler. ben de seviyorum, stevemcqueen yazdıysa tekrar okuyorum ama sevenin de sevmeyenin de bu kadar köşelerde olması saçma geliyor bana.
    5 ...
  54. liberalizm

    86.
  55. artık genel geçer dünya normlarında biliyoruz ki sosyalizm insanları mutlu etmekte yetersiz kalabiliyor. mutlu edebilir, ama bunu benimsetip ideal şekilde uygulatan hiç bir ülke görmedik henüz. hep baskı ve cinayetler gördük. varsa iletin iletimi editleyim. Ancak kapitalizm de sömürüyü benimsediği için insanları mutsuz ediyor. halkı mutlu da olsa bu başkalarını mutsuz etmekten geçiyor.
    oysa liberal demokrasi, liberal ekonomiyi benimsemiş olan bir çok(hepsi değil) avrupa ülkesinin vatandaşlarının yaşam standartları ortada. yılda 70 bin usd kazanan bir ülke vatandaşının özgürlüğünü 10'a 2 şeklinde yorumlayıp, stalinin onmilyonlarca insanı katletmesini, küba'daki internet yasaklamalarını, sinema yasaklamalarını özlemleyip bunları özendirmeye çalışacaksın.
    bu hiç insanı ortaya alan bir anlayış değil. sistemi ortaya alan bir davranış. dünya da artık 2 çeşit siyasi akım var. ya kapitalist ve insan haklarına saygılısın ya da liberal ve insan haklarına tutkunsun. insan haklarına saygı bile duymayan bir sistemi özlemlemek şirin göstermek hiç çağdaş bir anlayış değil. zaten artık böyle bir kutup yok. ben devlet için yokum. sikerim devleti diyebiliyorum liberalizmde. devlet karşıtı olması beklenen fosil solcular ise devleti ortaya koyup halkı sikebiliyorlar. fark burda bence.

    özgürlükler ve insan haklarını inanılan en kutsal değerlerin en üstüne oturtmuş bir düşünce akımıdır. özgürlükler konusunda kısıtlamalı ve totaliter olabilen sosyalizmi hayli eleştirir. muhafazakarlığa ve geriye dönüşçülüğe de bir o kadar karşı duruş sergilemektir.
    ülkemiz gibi sosyal eğitimi düşük ülkelerde bu adamlara genelde ne emmeye ne gömmeye geliyor diye hakaret edilir. ya muhafazakar olacaksın ya solcu özgürlükçülük başlı başına bir ideoloji mi olurmuş denir.
    engin ardic, mehmet barlas, mehmet altan gibi yüzakı temsilcileri ülkemizde mevcuttur fakat fehmi koru gibi takkeli liboşlar da yok değildir.
    liberalizm iyidir. dünyada en iyi uygulayan ülkeler iskandinav ülkeleridir. zaten onlarda kişi başı gelirin ve mutluluğun en yüksek olduğu ülkeler. ikisi arasında bence çok güçlü bir ilişki var.
    0 ...
  56. sinop

    42.
  57. sanırım nükleer santrali yoğun karşı çıkmalar sonucu mersin'e kaydırtmış ildir. ya da muğla'ya tam bilmiyorum. 120 km lik samsun yolundan başka dünyaya açılır yeri olmayan bu şirin ilimizin bu kepaze yolunu görmelisiniz. nükleer kurulsa çok değişik olurdu burası. şehir de ihya olurdu. sinoplular bilemediler. hep allahın siktir ettiği yer olarak kalmayı yeğliyorlar. gerçekten mahrumiyet bölgesi gibi sinop. zor yatırım çeker bir daha. türkiye turizminde sinopluların en azından yaz toplaşka yeridir. öyle ahım şahım bir iç turizmden söz edilemez. dünya turizmi derseniz (: işareti koyarım. yine de çok seviyorum. yazları geliyorum acayip seviyorum. keşke kurulsa nükleer reaktör. insanlar solculuğuna seval geleceğini sanıyor.. yazık. red alertaçın da oynayın az feyz alın.
    0 ...
  58. bunu yapan adam hatali yapmis

    1.
  59. canımız ülkemiz türkiye'mizin her yanında boy gösteren "usta" tayfasının ağzına pelesenk olmuş bir iş bilirlik lafıdır. fraksiyonları şöyledir;

    "oooovv ne yapmış bu adam yaa bu borunun dirseği böyle mi geçirilir, siz ne yaptınız be abii."
    "vay a.k şu çerçevenin kanallarına bak kim açmış bu kanalları."

    yalandan yere anlayamayacağımız götten sallama teknik tabirler kullanırlar ki o işte ne kadar uzman oldukları anlaşılsın;

    - 2 gündür açılmılmıyor bilgisayar beyefendi servise götürmeden önce bir size baktırayım dedim belki o kadar kötü değildir durumu diye.
    + bu anakart şase yapmış, bobinleri temizlenip buji zımparalanmalı, ben yapamıyorum servis ne yapsın buna (!)

    yeter ki uzman olsun insan ülkede ne yaptığı da önemli değil;
    -offf hacı kim taktı bu dalağı yaa dalak böyle mi takılır allasen. şuna bak, damarlara bak!
    +diyosunuz doktor bey?
    -diyorum tabi, esasen ben damar olgusuna da karşıyım fiberobtik kablo yeni trend.
    1 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük