cardano tabanlı ilk token olarak piyasaya çıkan olan ve netflix, spotify, microsoft, amazon gibi uygulamaların abonelik bilgileri üzerindeki gürültüyü azaltmayı ve bu sayede sağlıklı veri aktarımı yapmayı amaçlayan bir projedir.
18 mayıs'ta listelenmeye başlayacak olan projeye referans ile katılarak "hiçbir ücret" ödemeden 10 token hediye alabilirsiniz. 18 mayıs'a kadar sürecek olan bir ön talep etkinliği olduğu için herhangi bir ücreti yoktur.
halkı siktiğinin resmi olan tapeler ortaya çıkmasına rağmen hala malum partiye oy verirler de kişisel bir olaydan dolayı bir partiyi pornocu ilan ederler.
Ondan sonra da muktedir olmuş gibi türbanlıların kime oy vermesi, kimlerle birlik olması gerektiğini tayin etmeye çalışırlar.
yavrum, bu dünyada sizin inancınızdan da ırkınızdan da üstün şeyler var:
adalet gibi
hak gibi
hukuk gibi
insanlık gibi.
algılayamadığınız için milletin sikinin keyfine göre taraf seçiyorsunuz.
başörtüsü yasağından dolayı ne hikmetse pakistan'da değil de abd'de okumuştur. GAvur olan abd. Hani şu islam dünyasını karıştıran, ayrılıkçı, haçlı olan. Umarım anlamışsınızdır.
abdest aldığı, takkeyle durduğu fotoğraflar "fetöcü" olduğunun işaret etmiş. artık milleti camiye gittiği için terörist olarak itham etmeye de başladık. an itibariyle nirvanaya erişmiş bulunmaktayız.
O değil de 90'lardaki insanlar da fetöcü sayılıyorsa benim de sonum geldi demektir. Çünkü ak parti ile cemeat kankayken cemeatin evlerinde kalmıştım fi tarihinde. Yaprağı yediğimin resmi budur.
Arkadaş keşke bende de ismini sözlemek istemediğim ak partililerin yüzsüzlüğü olsaydı da 3 yıl önce "ne istediler de vermedik?" dedikten sonra şimdi tüm muhalifleri "fetöcü" ilan etseydim.
____
Beyler şu andan itibaren camilerde çekilmiş fotoğraflarımı ve swarm çekinlerini siliyorum. Mazallah fetöcü falan olurum sonra.
özellikle deprem açıklaması ile ne kadar muasır ve medeni olduğunu gösteren kitaptır. sanırım bu sözleri yazarken japonya'nın deprem bölgesi olduğu halde iskandinavya'da deprem olmadığından haberi yoktu. Buyrun:
Ekleme: Küçükken bir komşu kızı vardı. Ayın bulutun arkasında kalmasını "Ay eriyo!" diye açıklardı. işte o kız bunları derken 5-6 yaşlarındaydı. Bu adam ise 50 belki 60 küsur yaşlarında buna benzer bir açıklama yapıyor.
güler misin ağlar mısın? yoksa büyük alim mi dersin?
18. yüzyılda ortaya çıkıp da günümüz islam anlayışının birçoğunu bidat olarak yorumlamak da ayrıca mantıklıdır. Her yıl milyarlarca doları "dawa" (davet) adını verdikleri vahabi misyonerliğine yatıran önemli bir devlete de sahiptir.
ayrıca kendilerini gerçek müslüman görmekle beraber vahabi olmayanları "eksik" kabul etmişlerdir.
Haşiye: Sünni'yi şii'yi, şii sünni'yi eksik görür. Bunlar sünni kökenlidir ama kendilerini sünni'nin de sünni'si görerek kendileri dışındaki sünni toplulukları zayıf görürler.
bir fen lisesi ya da sosyal bilimler lisesi formatında az ama öz yapılması gerekirken devrin siyasi konjoktürü gereğince mantar gibi her yere açılmış ve nitelik olarak zamanın meslek lisesi formatına erişmiştir.
türkiye genelindeki birçok il ve ilçe millî eğitim müdürlükleri sırf mevcut iktidara yaranmak için şartlarını zorlayarak ve ihtiyaç olmamasına rağmen imam hatip liseleri açmıştır ve ülke genelindeki öğretmen norm kadrolarını bu lise türüne doğru şişirmişlerdir. O derece de dindar ve vatanseverdirler.
Bunları yaptıklarını nereden bildiğimi sorarsanız eğer; ben bir öğretmenim. O acayip olaylara bizzat şahit olduk.
türkler tarih boyunca kendilerinden olmayanlara karşı müthiş bir muhabbet beslemişlerdir. bunun neticesinde her seferinde onlardan bir şey alma yoluna giderek bir çeşit zenginlik oluşturmuşlarsa da bazı olumsuzlukları da olmuştur. bu durum belki de en çok dil noktasında kötü bir hal almıştır.
11. yüzyılda Türkçeden şüpheleri olmaya başladı. Oysaki Kaşgarlı, en az arapça kadar güçlü bir dil olarak anlattı Türkçeyi.
13. yüzyılda Anadolu sahasındaki Türk edipler Türkçeyi yetersiz görmüştür.
15. yüzyılda hala yetersiz görüyorlardı. Oysaki gıpta ettikleri farsçanın türkçe karşısında güçsüz olduğunu ortaya koyuyordu nevâî.
16. yüzyılda türkiibasit dediler; olmadı, olamadı.
19. yüzyılın 3. çeyreğine kadar yine yetersiz gördüler.
Sonra aklıselim bir topluluk çıkıp bu vaziyete "dur" dedi. dile yerleşen sözcüklerin dilde bırakılıp yerleşmeyenlerin atılması savunuldu millî edebiyatçılar tarafından. hatta ilerleyen zamanlarda ziya gökalp "leyl sizin, şeb sizin, gece bizimdir" derken bu ülkenin profesörleri bile adamın ne dediğini çözemeyerek "çelişkiye düşüyor" diye aşağıladı.
Ardından 20. yüzyılda "son arapseviciler" kalkıp "bunlar uydurukça. kelime türetiyorlar" demeye başladı. isimlerini biliyorsunuz. birisi çok iyi kumar oynar diğeri de Türkçenin sırlarına vakıftır. Ama ikisi de lingüist değildir. Naif edebiyatçılar sizi.
Sanırsınız ki diğer dillerde kelimeler hep gökten inmiştir. Mesela Arapça 5 bin yıldır hiç yeni kelime bulmamış. o derece!
Eski Türkçede muazzam sözcükler var; çekip alıyoruz (-ki dil devriminde Çağatay türkçesinden birçok sözcük alınmıştır). Buna da uydurukça diyorlar.
Eski Türkçede bulamayınca kelime türetmenin en kolay olduğu dil ailesi olan Ural - Altay'ın gücüne dayanarak yeni sözcükler ortaya koyuyoruz. Buna da uydurukça diyorlar.
Tamam kabul; bazı sözcükler gerçekten uyduruldu: benzetim yoluyla türetilen egemen (hegemon) ve imge (image) gibi. işbu sözcüklere gelen ekler maalesef tarihsel gelişime uygun değildir. Ancak dile yerleşti mi? yerleşti. O zaman bitmiştir.
Ne olur, şu dil hakkında her önüne gelen konuşmasın. Bir dil hakkında rezil görüşlerimiz var bir de din.
_____
Güzellik mi arıyorsunuz? Ben size çok hoş bir şey yazayım. belki yaygınlaştırırsınız.
Türkçede "söz" kelimesi yazıyla anlatma manası taşırken "söy" ise (bu tarz kullanımı yazılı kaynaklarda yok sanırım) sesle anlatma manasındadır.
Mesela; yazarken "sözlemiş" oluyoruz ancak konuşurken "söylemiş" oluyoruz.
algısal problemler yaşayanların arapsevicilikleri ilginç noktalara vardı.
Boşnak, Arnavut, Makedon, Pomak gibi unsurlar Türklük ile fazlasıyla samimi olup islamî unsurları Türklerden aldığı için insani ve medeni yönleri daha ağır basmaktadır. Oysaki hz. peygamber'in dahi "evcilleştiremediği" bir topluluğu sahiplenmeye çalışıp "boroso mohocorlor olkoso" demek ile "ben gerizekalıyım, hiçbir şeyden anlamıyorum" demek aynıdır.
ingilizler, Arap milliyetçiliğini oluşturmak için iki toprağa bu tohumu ekti: Mısır ve Suriye. Ancak tarihsel birliktelik ve aşırı kaynaşma neticesinde Mısır'daki Arap milliyetçiliği ingilizlere karşı gelişirken (hâlâ Türkleri çok severler. Gidin konuşun, illaki birinin bir akrabası türk olduğunu duyacaksınız. 8. yy'den 19'a kadar siyasi olarak oradaydık. Nerede bu Türkler?) Suriye'deki tohum tutmuştur. Buna binaen Suriyeliler bizleri çok severler (!)
Elbetteki mazlumlara kapılar açılır. Bu millet her daim bunu yapmıştır.
geçen yıl 10 milyar çekin sayısını devirirken bunun %20'lik kısmını türkiye oluşturmuştur. Yani dünya genelinde en çok çekin türkiye'de yapılmıştır ve yapılmaya devam etmektedir. bana göre snepçet (snapchat) ile birlikte sıvarm uygulaması en gereksiz iki sosyal medya uygulamasıdır. Keşke foursquare'den ayırmasalardı. Zira foursquare gibi bir uygulama, çekin kısmının ayrılmasıyla atıl bir duruma düştü.
sıvarm'da yapabileceğiniz şeyler: çekinlemek, fotoğraf atmak, arkadaş etiketlemek, puan kazanmak, etiket kazanmak.
Erkekler için kız düşürme mecrasına dönmüş olsa da bir mekanın "görünür" kılabilmek için bolca çekin yapardım. Bazen tanımadığım kişileri, özellikle kadınları, ekleyip onların konumlarını düzenlerdim.
Bir keresinde Trabzon'da bir kadın hekim beni ekledi. bolca çekin yapıyordu. ancak bir süre sonra çekin noktaların kural dışı yerler fark ettim. Özel mesaj gönderdim:
bolca gülücük, samimiyet ama sonrasında ibretlik bir yanıt geldi:
"Vah vah. Çok büyük işmiş doğrusu!"
Yav arkadaş sövmek istemiyorum ama her gün ortalama 10 çekin yapıyorsun. bir tek tuvalette görmedim seni. yani uygulamayı bu kadar kullanıyorsun ancak yardımcı olunca niye tersliyorsun beni? Hayır, bi' de sen ekledin beni.
Sonrasında şahsı sildim. Sanırım küstahlığı kaldıramıyorum. Belki merak edenler olur; 8. seviye bir süper kullanıcıyım. 85 bin mekân düzenlemesi yaptım. Hobi olarak yaptığım bu işten büyük mutluluk duyuyorum. Kopya mekanlar, sahte yada pornografik kullanıcılar, saçma sapan resim ya da fotolar, gereksiz yorumlar bolca uğraşım oldu.
Trabzon, Balıkesir, Gümüşhane ve Bayburt (evet Bayburt, ne var?) bana çok şey borçlu.
Roma ve çinvakanüvislerine bakacak olursak antropolojik bir birliktelikten (ırk) çok, siyasi bir birlikteliğe (millet, budun) dayalı topluluktur. Aslında aynı mantık hala geçerlidir. Ziya gökalp "ırkçılık atlarda aranır" derken bunları çok iyi bilerek söylemiş olmalı.
eski türkçede namaz ritüeli için kullanılan kelimedir. buna binaen de yalnızca "eğilme" anlamı değil bir nevi reverans yani "saygıyla eğilme" anlamı taşır.
islam ıstılahındaki karşılığı "sala" olan ve Türklerin islamiyet ile tanışmasını sağlayan Farsların etkisiyle dilimize geçen dinsel terimlerden birisidir.
etimolojik olarak namaz sözcüğü farsçada "saygıyla eğilme, boyun eğme" anlamı taşır. bu sözcük de yine aynı dil ailesine mensup sanskritçede "namas/namaskar" kelimesiyle bağlantılıdır. belki birçoklarınızın bildiği hintçedeki "namaste" sözcüğü de yine bu kelime ile akrabadır. Hintçedeki nihai anlamı ise "saygıyla eğilme - selam"dır.
Arapçadaki sala sözcüğü ise köken olarak "eğilme, bükülme" gibi anlamlara gelmektedir ve "ibadet" anlamına gelen nihai manasını islam ile birlikte kazanmıştır.
Belki aranızda işbu sözcüğün Türkçesini merak edenler vardır. Karahanlı Türkçesine ait metinlerde namaz/sala kelimeleri yerine kullanılan sözcük "yükünç"tür. Bu kelime de Türkçedeki yük- fillinden "pasiflik meçhullük eki" -n ile oluşturulan yükün- filine -ç yapım eki getirilerek yapılmıştır. Anlamı ise "saygıyla eğilme"dir -ki bu anlamına ile Farsçaya denk düşmektedir.
Gerek dil öğretimi gerekse de kültürel aktiviteleri ile çok başarılı bir uygulama. Öğretmeden bırakmayan yapısıyla tam öğrenme kuramı'na fazlasıyla selam çakıyor. uygulamayı satın alarak çevrimdışı kullanıma ve daha birçok özelliğe sahip olmak çok güzel. Kime tavsiye ettiysem herkes bana duacı oldu.
Bir de iğrenç espriler eşliğinde gelen bildirimleri var. Gülmüyorum hafız; zorla mı:
"Eltin John, kaynım minogue. Bu espriyi kim yaptı?"
Şimdilerde arama gücünü Bing'den alan çevreci arama motoru. Ayrıca 10 milyon ağaç barajını aşarak bizlere büyük bir mutluluk yaşatmıştır. Lütfen bu motoru kullanın, kullandırın. Kapsamlı arama yapamıyor diye dışlamayan. En basitinden gogıl'a girecekseniz bile bu uygulama üzerinden girin ve her bir arama için dünyaya bir ağaç hediye edin.
insana, insanlığa ve dünyaya yönelik umutlarımız yeşerten bu güzel uygulamayı yapan ve bu projeyi destekleyen herkese binlerce teşekkürü borç bilirim.