bugün

eşdeğeri ibnelik olan argo tabir. işi yokuşa sürme, planı bozma gibi anlamları vardır.
7 tane hayatının baharında insanın ölümüyle sonuçlanan bir kaza hakkında, kendini aklamak amaçlı "yarıçıplaktılar" yorumunu yapmaktır.
Ölen 7 kişi hakkında haber yaparken tamamen gereksiz olarak "yılbaşı gecesi eğlenen gençler faciaya kurban gitti" demek yerine " yılbaşı gecesi eğlenen ve ALKOL alan gençler" demek ya da " yılbaşı gecesi KIZLI - ERKEKLi eğlenen gençler" demek tam bi orospu çocukluğudur. Bu orospu çocukları bi de şunu yaptılar: istanbulda geçenlerde öldürülen bar sahibi 24 yaşında ki gencin ölüm haberini de " bar sahibi olan ve DÖVMESi olan genç öldürüldü. " Ulan orospu çocukları adam dövmesi olduğu için öldürülmedi ya da o 7 öğrenci alkol alıp kız arkadaşlarıyla vakit geçirdikleri için ölmedi. Kendinize gelin yoksa annenizi serbest bırakmıcam.

edit: imla
Temelini ve Felsefesini anlatan bir bölümün Lombakta olduğu şey. (bkz: rospu çocuğu memo)
Türkiye'de övgü sözcüğü olarak bile kulanılan argonun kralı.
Ne güzel söylüyor şarkıyı, orospu çoçuğu, hayranıyım.
Ne kadar tutarlı konuşuyor orospu çocuğu,hastasıyım.
Gazeteci Oğuz Güven'in 12 Eylül 1980 darbesinin öncesi ve sonrasını konu eden, 78 kuşağını anlattığı "Zordur Zorda Gülmek" adlı kitabında anlatılır.

(bkz: Diyarbakır Cezaevi)

FALAKA: Yaygın ve sürekli uygulandı. Ayak tabanı, ellerin içi gibi vücudun kaslı bölümlerine kalas, cop, zincir, saz sapı, pik demir vb. vurularak gerçekleştirilirdi. Bu yöntem, ayak tabanlarını ve el ayalarını patlatır, kaba yerleri ezer, morartır, tırnakları sökerdi. El ayak gibi herhangi bir yeri kırar, sakat bırakırdı.



KÖPEK SALDIRTMA: Tutuklu çırılçıplak soyulur, kurt köpeği üzerine saldırtılırdı. Köpeğin ilk kaptığı yer bacak arası olurdu.



ZlNCiR: 20-25 metre uzunluğundaki zincirin uçları iki tutuklunun boynuna bağlanır, tutuklular sırt sırta verdirilerek ters yönde hızla itilir. Tutuklu tek ayağından zincire bağlanır, bu zincir yüksek bir yere asılır, tutuklu bayılıncaya kadar askıda kalırdı.



GERME: Tutuklunun bir bacağı merdiven kenarlığına bağlanır, diğer bacağı da açık bırakılan koğuşun gözetleme deliğine bağlanıp kapı kapatılır, tutuklunun bacakları koğuş kapısının eni kadar gerilir ve öyle kalırdı. Koşuşturulur, zincir tam gerilince, her iki tutuklu da sırtüstü yere düşerdi.



AYAKTAN ASMA/TEPE: 50-60 kişi havalandırmaya alınırdı. Gardiyan "tepe ol" komutu verince tüm tutuklular üst üste bindikten sonra, bir tutuklu da üst üste yatan tutukluların üstüne çıkar, istiklal Marşı'nın on kıtası okutulurdu.



KULE: Havalandırmaya çıkan tutuklular altı kişilik daire oluştururlardı. Bunların üzerine 3-4 kat olacak biçiminde tutuklular çıkarıldıktan sonra, gardiyanın "yıkıl" komutuyla kule oluşturan tutuklular kendini yere bırakır ve böylece tutukluların değişik yerlerinde kırılma, incinme ve çıkık olurdu.



RANZA ALTI: Gardiyanlar ellerinde kalaslarla koğuşa girip, "ranza altı ol" komutunu verince, koğuşta bulunan tutukluların hepsi ranzaların altına girerdi. Herhangi bir yerlerinin açıkta kalmaması gerekiyordu. Ranzaların altına tüm tutuklular sığmadığı için kiminin eli, kiminin kolu dışarıda kaldığından, gardiyanlar ellerindeki kalaslarla tutukluların dışarıda kalan kısımlarına vurmaya başlardı.



KANTAR: Tutuklular havalandırmada çırılçıplak soyundurulup tek sıra halinde dizilirler, sıranın ön tarafında duran tutuklu sırt üstü yatırılırdı. ikinci tutuklu, yatan tutuklunun testis ve erkeklik organlarından tutarak yukarı kaldırır, tutuklunun kaç kilo geldiğini söylemesi istenirdi. Tüm tutuklular birbirini tartana kadar bu işlem devam ederdi.



KERVAN: Havalandırmada, tutuklular tek sıra dizilir, her tutuklu önündeki tutuklunun sırtına bindirilir, bacakları, altındaki tutuklunun boynundan aşağıya sarkıtılır ve kulaklarından tutması istenirdi. Gardiyanın komutuyla tutuklular yürümeye başlar ve bu işlem tutuklular ayakta duramayacak duruma gelene kadar sürerdi.



SEHPA: Tutuklu gece koğuştan alınıp, koğuş koridorunda gardiyan ve subaylardan mizansen olarak oluşturulan bir mahkemede sorgulanırdı. Mahkeme, tutukluyu idam cezasına çarptırır, ikinci katın merdiven kenarlığına bir ip geçirilip, ipin ucuna tutuklunun boyun kemiğini kırmayacak düzeyde kalın bezden bir ilmik takılır, tutuklunun boynu bu ilmiğe geçirilir ve temsili infaz gerçekleştirilirdi. Tutuklu tam boğulacağı sırada ip açılırdı.



COP SOKMA: Gardiyanlar copu zeytinyağına batırır ve yağlı copu tutuklunun makatına zorla sokardı. Sonra bu copu kendisine ya da bir başka tutukluya yalatırlardı.



ÇEK-ÇEK: Tutuklu çırılçıplak soyundurulur ve erkeklik organına bir ip takılırdı. Gardiyan ipin diğer ucunu alıp hızla koşar, tutuklu da zorunlu olarak gardiyanın peşinden koşar.



LAĞIM SUYUNA SOKMA: Tecrit bölümünün alt katındaki bazı tuvaletlerin delikleri tıkanır. Hücrelerin pisliği ve lağım suları burada biriktirilir, diz boyu kadar oluşturulan pisliğin içine tutuklu atılır ve pislik yedirilirdi.



KiTAP OKUMA: Koğuşta bir tutuklunun eline kitap verilir, tutukluya avazı çıktığı kadar yüksek sesle tek tek sözcükler okutulurken, diğer tutuklular bu sözcükleri tekrarlarlardı. Sabahtan akşama kadar yapılan bu işlem sırasında, tutuklular ayakta durmak zorundaydı.



MARŞ SÖYLETME: Cezaevinde bulunan herkes elli'yi aşkın marşı ezberlemek zorundaydı. Bu marşlar tutukluların ses telleri tahriş oluncaya kadar söyletilirdi.



ÖL DEDiĞiMDE: Tutuklu havalandırmanın orta yerine çıkarılır, hazır ol durumuna geçirilirdi. Gardiyanın "öl" komutuyla tutuklu kaskatı, eklemlerini kırmadan yere düşürülürdü. Bu işlem gardiyanın keyfine göre tekrarlanırdı.



SiGARA iÇiRME: Bunun çok çeşitli yöntemleri vardı. En çok uygulananları şunlardı: Koğuşta kalan tutukluların eline beş adet sigara verilir, sigaraların tümü yakılarak devamlı ağzında tutulurdu. Gardiyanın "çek-bırak" komutuyla sigaralar bitinceye kadar içirilir, sigaralar-filtreleri dahil- tutuklulara yedirilirdi. Bu sırada koğuş pencereleri kapatılır, havasızlık ve dumanla boğulma ortamı yaratılırdı.



BANYO: Tutuklular çırılçıplak soyundurulur ve tek sıra halinde banyoya götürülürdü. Banyoda sabun kullanılmazdı. Hortumla tazyikli su tutukluların üzerine fışkırtılırdı. Daha sonra tutuklular koridora çıkarılır, "Yat-sürün" komutuyla tutuklular yerlerde süründürülerek koğuşlarına götürülürdü.



SAYIM DÜZENi: Tutuklular günde en az beş kez sayılırdı. Her sayımdan önce, tutuklular sayım düzenine geçer, sayım talimi yaptırılır, yüksek sesle tekmil verilir, rahat-hazır ol ile, çöker kalkarlardı.



GECE NÖBETi: Geceleri her koğuşta mevcuda göre 2-7 kişiye kadar tutukluya sırayla nöbet tutturulurdu. Nöbet sırasında devriye gezen gardiyanlar, koğuşun mazgal deliğini açar, nöbetçi tutuklunun mazgaldan dışarı elini uzatmasını ister, tutuklunun ellerine cop veya kalasla istediği kadar vururdu.



LOKOMOTiF: Tutuklular havalandırmaya çıkarılır, iki kişi çırılçıplak soyundurulur, bunlardan birisi domalıp iki eliyle diz kapaklarını tutar, diğeri de arkadan bunu kucaklardı. Gardiyanın "uygun adım marş" demesiyle her iki tutuklu havalandırmada dolaşırlar, diğer tutuklular zorunlu olarak bunları izlerdi.



PiSLiK YEDiRME: Her havalandırmanın ortasında bir lağım çukuru vardı. Lağım suları ve insan pislikleri burada toplanırdı. Tutuklulara bu çukurdan avuç avuç pislik alıp yemeleri istenirdi.



iŞEME: Havalandırmada bir tutuklunun yere yatması istenir, diğer tutuklulara, yerde yatan tutuklunun yüzüne işemesi istenirdi..



TECAVÜZ: Cezaevinde görev yapan gardiyanlar, genç tutuklulara merdiven altlarında zorla tecavüz ederlerdi. Ayrıca iki tutuklu çırılçıplak soyundurularak birbirlerine tecavüz etmeleri istenirdi.



HASTANE: Hastanede de cezaevindeki kurallar geçerliydi. Hasta, tuvalete götürülmez, yatakta da hazır ol vaziyetinde yatardı.



VEREM: Veremlilerle, sağlam tutuklular birbirinden tecrit edilmez, aynı kapta yemek zorunda bırakılırdı. Aynı battaniyenin altında yatırılırlardı. Veremlilerin balgamları tahlil yapılacak bahanesiyle toplanır, karavanadaki yemeklere karıştırılır ve bu yemekler tüm tutuklulara yedirilirdi.



AYAKTA BEKLETME: Bu yöntem cezaevinde her gün geçerliydi. Sabah saat 05'den akşam 17-19'a kadar tutukluların oturması yasaktı.



KONUŞMA YASAĞI: Koğuş içindeki iki kişinin birbiriyle konuşması, tutuklunun gülmesi ve düşünür gibi görünmesi yasaktı. Böyle bir suçu işleyen tutuklulara yukarıdaki işkence yöntemleri uygulanırdı.



GECE BASKINI: Nöbetçi subay ve gardiyanlar, gece geç saatte tutukluların koğuşuna girerek, uyku sırasında tutuklulara cop veya kalaslarla dayak atarlardı.



AVUKAT-ZiYARET DAYAĞI: Avukat görüşmesine ve diğer görüşmelere gidip gelirken tutuklulara dayak atılırdı. Görüşlerde hiçbir şey konuşulmaması tembih edilirdi. Tutuklular avukatlarıyla savunma konusunda görüş alışverişinde bulunamazlardı.



MAHKEME DAYAĞI: Tutuklular mahkemeye götürülürken cenaze arabasına bindirilirlerdi. Elleri arkadan kelepçeli olurdu. Cenaze arabasına binerken ve çıkarken gardiyanlar tarafından dövülürlerdi.

sen cehennemde yanarken odunlarını atmak umarım bana düşer kenan paşam.
çok küfür eden bir insanım,
ağzımdan küfür eksik olmaz!
ama kime küfür ederim bilir misin? tanıdığım insanlara!
mesela orospu çocuğu olduğundan emin olduğum bir insanın annesine rahat bir şekilde
bu durumdan mutlu olarak, orospu çocuğu diyebilirim. bunu hiç çekinmeden, büyük bir özveri
ve rahatlıkla yaparım...

lakin, çoğu zaman boşveririm! orospu çocuğu, zaten orospunun çocuğudur! o bu ayıbı biliyordur zaten!
kendisinin bir annesi olduğunun farkında olduğu kadar, annesinin de orospu olduğunu biliyordur!
ve benim o'na, bunu söylemem fazladan bir anlam ifade etmez!

şimdi, gün ölüm günü! kimin ölüm günü? maykıl ceksın efsanesinin!

bazı beyinsizler ölümünün ardından sevinçli şarkılar söylemeye başladılar.
içlerindeki nefret kendilerini öyle sarmış ki, onu akıtacak yer arıyorlarmış resmen!
kinle kavrulmuş yüreklerini rahatlatmak, yeni kinlere yer açmak için,
şu sıralar kusuyorlar tüm nefretlerini, yüzlerindeki iğrenç silüetin görünmediği
bu sanal ortama! eminim onların bu halini görsem, ben de kusardım!

bir insanın ölümüyle belirir bu örümcekler, karanlık çöktüğü zaman çıkarlar ortalığa!
başka zamanlarda kendilerini gösterecek kadar becerikli, yiğit ve cesur değillerdir.
tek başlarına bir hiç oldukları için, topluca hareket edebilecekleri, böyle birlik günlerini seçerler,
ayinleri için!

maykıl çocuk tacizcisi!
maylık orospu çocuğu!
maykıl siksin sevenlerini!

e be amına koduğumun yavşağı,
adam öldü! sen ona çocuk tacizcisi diyorsun! ki böyle bir suç kanıtlanmadığı halde!
tamam siktir git üzülmemişsin! ve üzülmediğini, bu adam "yavşak bu adam orospu çocuğu!"
diyerek, adamın ölüsü gömülmeden ne diye haykıra duruyorsun! yavşaksa, yavşak! tacizci ise,
tacizci! e be göt lalesi, siktir git, siktir git de bikaç gün sonra gel! insanız lan,
o da insan! televizyon dünyasının, müzik dünyasının gördüğü en büyük adam ölmüş, e be bok suyu!
bırak da gençliğimizi yaşatmış adamın ardından üzülelim!
e be namusun bekcisi, e be binlerce mil ötesindeki çocukların tek savunucusu!
senden başka adalet adamı kalmadı mı, ey gündüzlerin çocuğu!

her kelimende midem biraz daha bulanıyor, her cümlenle biraz daha kusuyorum senin o göremediğim yüzüne!
sen, sen ki, gecelerin nöbetçisi!

bir kaç kelime daha et de,
bulutlara tırmanayım!!!
kalitelisi ve kalitesizi olan fiili durumdur, kısaltmasını yaptırmayın bana.
kutsal değerlere küfür etmek; kutsal değer mi? o ne ? hep kutsal değerden bahsedip duruyorsunuz, ne bu; ben allahsızım, götümün üstüne oturur koltuk altım terleyene ve kokana kadar yetmiş minyonun barındığı geneli müslüman olan bir ülkenin sözlüklerinde, forumlarında "özgürlük" , "özgür düşünce" vb.. kalıpları arkasına sığınarak aptal ve gereksiz şeyler yazarak dinine bağlanmış annesinden daha değer verdiği dinini namusu saymış kişilerin sinirlerini hoplatırım. başka ne yaparım ben? ;

- müslümanlarla tartışırken hep müslümanlığı yanlış tanımış, yanlış uygulayan insanları örnek gösteririm. bak bu türbanlı ama neler yapıyor görüyorsun? gör türbanıları derim..

- bu insanlar hep dinin gereksiz bir şey olduğunu savunurken müslümanlıktan yola çıkar. hristiyanlık, musevilik gibi dinlerde var halbuki yer yüzünde? gördünüz mü gene başlıkta gözüken o sihirli 3 kelimenin sırrını..
üçlemenin üçüncü aşamasını belirten durumdur,

iyi çocuklar,
bizim çocuklar,
o çocukları.
istenildiği her zaman yapılacak bilecek bir davranış olmakla beraber kader olduğu da söylenebilir....
budur;

http://tinyurl.com/lxxseq
pkk'lılık.
annesi her ortamda başkalarıyla dügün videosu çekebilene deir.
parayla değildir.
parayla yapılmaz kişinin içinde vardır.Ne yapsan ne etsen bu durum kendısınden asla gitmez.zenginlik yada fakirlik yada nufuzlu bır mevkıye sahıp olmak asla durumu degıstırmez.
anonim babanın çocuğu.
tam okuldan kaçarken devamsızlık vb. sebeplerden dolayı okulda kalan arkadaşın hocaların yanında nereye gidiyon oğlum ders matematik laaan diye bağırmasıdır.
tek attığın atın yarıştan çıkması durumu.
kahveden arkadaşlarımla kısaca piç diyoruz biz bunlara.

bir de ruhu piç olanlar var ki annelerinin ellerinden öperim. ki bu ruhu piç olanlara orospu çocuğu diyenin alnını karışlarım o derece çünkü kıymetli anaları vardır.
Arslan Bulut' un 18 Ocak 2010 günlü "Haiti'de Batı medeniyeti sınav veriyor!" başlıklı köşesinde değindiği orospu çocukluğudur batılıların: "doğan Haber Ajansı'ndan Engin Akgürbüz'ün haberine göre büyük depremden sonra Haiti'ye yardıma gelen Kanadalı ekip, kurtarılacak Kanadalı bulamayınca geldikleri kurtarma ekipmanları ile birlikte Kanada'ya döndü..."
kanadalılar okumuşsa bu haberi utanmalı kendilerinden... ecdanını sktiminin bulanıkları...

ayrıntı için: http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=11694
(bkz: gecenin köründe abarth egsoz öttüren çılgın genç)
bedava olduğundan, çok yaygındır. paralı yapılırsa hem engellenmiş olur, hem devlete ek gelir sağlar.
şu sıralar sözlükte bolca yapılan.
bazen güldüren görüntülere yol açan fırlamalığın bir üst level'i.*
http://tinyurl.com/yesyto8