ucuz olsun da sudan olsun demeyin derim. bütçeniz düşük de olsa ikinci el alarak nispeten kaliteli bir elektro gitara sahip olabilirsiniz. kalitesiyle hem içinize siner, çalmaktan soğumazsınız hem de eğer orta kalitenin üzerinde bir gitar aldıysanız fiyatını düşürüp zarar ettirmez.
not: mesela sıfırı yaklaşık 1200tl olan ibanez gr350mz yi 600 tl ye aldım, çok da memnunum.
bir öğrenci evi düşünün. evde yaşayan öğrencinin yeterli bir gelir kaynağı yok fakat bolca eşyası var ve geçinebilmek için düzenli olarak eşyalarını satıyor. eline geçen sıcak parayla da arkadaşlarına bir şeyler ısmarlayıp kendini iyi halliymiş gibi gösteriyor. arkadaşlarının bazıları evin artık bomboş kalmış odalarını göremezken bazı kör olmayan arkadaşları satılacak bir şey kalmadığını, arkadaşının aslında zor durumda olduğunu üzüntüyle fark ediyor. bu durumu arkadaş ahalisine açıklarken evci arkadaş sorun yok ben kira borcumu bitirdim diyor. kör arkadaşlar hemen aşağıdaki köfteciye olan kocaman borçtan habersiz gülümsemeye devam ediyor...
"hükümetimiz en azından insaflı bir hırsız ki kurşun geçirmez ehliyet için ödenecek olan 101 lirayı 15 liraya düşürdü." gibi tepkiler bekleyerek 15 lirayı meşrulaştırma planının son halkasıdır.
utanıyorum böyle bir adamdan, böylesine at gözlükleriyle haşır neşir birisinin adına entry girmekten. keşke insanlarımızın özgür iradeleri olsaydı ya da az da olsa düşünebilen bir organizma olduklarının farkına varabilselerdi de buraya "52." entryi girmiyor olsaydım. fakat elden ne gelir ki; halkın aklını durulamak için kirlilerle uğraşmak gerek, medeni insanın gayesi halkla ilişkilidir ne de olsa, gülüp geçemiyorsun. ben de gülüp geçmedim ve naçizane birkaç dize yazdım:
bir adam tanıyorum; gözleri kapalı,
insan olmasının nedeni meçhul bu adam;
ezelde ve ebediyette,
insan türüne bir hakarettir bence.
ve de körlükten evrimsel süreç içinde
kafasının arkasından bir göz çıkmış olmalı.
yanımda ne bir kitap ne de bilgisayar vardı, olması gerektiği gibi gece karanlıktı da ve ben bu psikoloji halinde otobüsteki tek film olan "avatar"ı sabaha kadar üç kez izledim. işte o an çaresizliğin ne olduğunu öğrendim.
"biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olamayacağız... hepimiz heba oluyoruz... bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş... reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşindeyiz... nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz... bizler tarihin ortanca çocuklarıyız... bir amacımız yok; ne büyük savaş ne de büyük bir buhran yaşadık... bizim savaşımız ruhani savaş... ve bunalımımız kendi hayatlarımız..."
tyler durden (fight club)
bu satırları okudukça başlık daha anlamlı geliyor...
ey tanrım sen şüphesiz her şeyi görüp bilensin ve de tabi ki yaptıklarımın karşılığının cehennem olacağını da henüz ben doğmadan bilebilirdin. cehennemde sonsuza dek yanacağımı bile bile beni neden yarattın?
en başta kendisinin utanması gerekirken onun yerine utananların bir avuç "insan" olması türkiyeliler için ayrı bir utanç konusudur ve de bu durum, utanç içerisindeki insanlara eğitimin demirbaş gerekliliklerden olduğu hususunda önemli bir örnek teşkil eder.