iuscivile
900 (olay adam)
üçüncü nesil yazar 2 takipçi 32.50 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    güller perişan

    1.
  1. Arkadaş Zekai ÖZGER şiiri..

    yırtarak geçiyor kalbimizden
    hayatı da törpüleyen zaman

    şuramızda birşey var
    acıya benzer
    umuda benzer
    böyle günlerde hayat
    hem acıya, hem acıya benzer
    gün ölümle başlatıyor hayatı
    her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor
    her sabah ölümü anlatıyor gazeteler
    sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf
    yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor gövdeme
    beynim sabırla keskin
    iğdişliyor haber bültenlerini, yorumları, sahte ölüm ilanlarını
    bizim ilanlarımız çoktan verilmiştir
    gelirse de bilinir nerden ve nasıl
    böyle ölümün yücedir adı
    ha kanağacı canım, ha gelincik tarlası
    çünki ölümün kanıdır besleyen
    bir başka baharın tohumlarını
    şuramızda birşey var
    bizi onduran şey
    acıya saran
    umudu kuşatan

    kalbim: kalbim mi desem
    var kalbim: yaşayan ben
    hayatla ölümle cinayetle
    gazetelerde, radyolarda, eski üniversitelilerde
    eski prof hocalarla
    yaşayan ben: geç mi kaldık/kabul edemem
    ah benim sevgili annem
    oğlunda elbet yurtseverden
    birgün bırakırda sizi yüzüstü
    yüzüstü değil: elbette bizüstü
    bırakır da: kötü sarmaşıkları, yaban güllerini
    bırakır da: sekizyüzlük hırtları, şunları, bunları
    giriverir senin sıcacık kucağına
    yani hem sana karşı, hem senin için
    giriverir o yanılmaz tarihçinin yaprağına
    ölüm mü dedim annem
    ölüm senin gibi güzel annelerin
    senin gibi güzel çocuklar feda etmiş
    o tarih atlasında
    bir kırmızı gül olur ancak
    koksun diye çocukların bahçesi

    şuramızda, tam şuramızda
    kanserli bir virüs gibi kanımıza karışsa da bizi yaşatan günler perişan

    işte bir bir kırıyorlar dalıylan
    yeryüzünün olgunlaşan meyvelerini
    çünki biliyorlar vakit dar
    oysa dalları kırılmayan ölür mü sonsuz ağaç
    hayatı pekiştiren kökümüz var
    dünyayı emeğe kazandırmak için
    hayata ve ölüme sonsuz bir anlam veren
    kanağacına sözümüz mü var

    biz şimdi gidiyoruz gibi ya dostlar
    birgün döneriz elbet
    acısız, adsız

    ölümsuyu sürünün
    sürünün ölümsuyu
    bir ölü bir dirinin kanıdır
    besler hayatsuyu

    şuramızda, tam şuramızda
    tarihe nasıl anlatsam

    ey anneleri korkutan
    bizi yaşatan kan

    günler perişan*
    1 ...
  2. yasam ve yanilsama

    1.
  3. bir hüseyin atabaş şiiri..

    Gözlerine bakıyordum o karmaşada;
    gözlerin, sincapları ürkek
    Kuşları çığlık çığlığa ormanlardı.
    Üstelik senin koynundaki bahar güneşi
    Benim yüreğimin üzerindeki yazdı!..

    Tüm özlemler özerkti varın sayın ki...
    Umutlarsa tutsak kalmaya yazgılı;
    "Bas'ü bad'el mevt" sözü
    Ölüp dirilmenin sanal adı!
    Gidecek daha çok yolumuz vardı oysa,
    Yazık ki atılmıştı ömrün tüm köprüleri.

    Yine de kendi külünden filizlendi
    Serçesini özleyen ağacın dalı.
    imgesini arayan şair şiirle kucaklaştı.

    Ben aşka ve şiire yalnızlıklarla başladım,
    Ve anladım ki günün birinde
    Bilinse ömrün sonu işin tadı kalmazdı;

    Bir yanılsamadır yaşam hadi gülümse*
    2 ...
  4. bunca ayriliktan sonra

    1.
  5. bir ahmet telli şiiri..

    O yorgunluğun kitaplarındaki
    umutsuz sevgiler miydi düşleri eskiten
    bir kez miydi tam yüreğimize saplanışı
    o kemirgen kuşkuların
    o yabanıl uğultuların

    Ömürboyu yalnızlık yargılısının
    buluvermek birden kerem sevdasını
    canımızın çekirdeğinde
    üstelik
    bunca ayrılıktan sonra

    Soyunup bütün kitaplardan
    hüzünden ayrılıklardan
    aşmak istesek de masal dağlarını
    tutabilir miyiz yelesini
    o tanrısal atların

    Dinlenirken sevginin billur ırmağında
    güneş kararıyor apansız
    çatlıyor yüreğimizde yalnızlık tohumu
    ve gurbet
    batırıyor dişlerini etimize.*
    0 ...
  6. kaybedenin onde gideni

    1.
  7. carsi siyanure de karsi

    1.
  8. yaratıcı bir çarşı pankartı:

    kaz dağları'nın üstü altından daha değerlidir.. çarşı siyanüre de karşı..

    http://img100.imageshack....image=arsiyanrekarlh4.jpg
    1 ...
  9. yann martel

    1.
  10. kanadalı yazar.. 2002 yılında pi'nin yaşamı* isimli kitabı ile booker ödülünü kazanmıştır..
    0 ...
  11. emmanuel pahud

    1.
  12. flütü ağlatan fransız müzisyen..
    1 ...
  13. bahtiyar akyilmaz

    1.
  14. gazi üniversitesi hukuk fakültesinde idare hukuku profesörüdür.. akademik hayatının büyük bir bölümünü selçuk üniversitesi hukuk fakültesinde geçirmiştir.. selçuk hukuktayken dersiden kalan öğrenciler yüzünden okul dolup taşsa, artan öğrencilerini konferans salonlarında* sınav yapsa, sınav kağıdının arkasına kendi fotoğrafını fotokopi ettirip öğrencilerini sınavın orta yerinde kahkaha krizine soksa, şort-terlik-tesbih üçlüsüyle fakülte simalarında görülse de her daim sevilesi, saygı duyulası, sohbet edilesi biridir.. akademik kimliğinin yanı sıra entellektüel kimliği ve ressam kişiliğiyle de gönülleri fethetmiştir.. çekemeyenler narsistlik olarak değerlendirse de yazdığı hukuk kitabının arka kapağında yine kendisinin yaptığı huş ağacı isimli suluboya tablosunu kullanmış ve iç karartan hukuk kitaplarına bir nebze olsun farklı bir bakış açısıyla yaklaşmıştır.. kendisi gibi akademisyen olan tarihçi eşi gül akyılmaz da kulislerde ismi sıklıkla duyulan hocalandandır..
    1 ...
  15. hasip akgul

    1.
  16. görme kılavuzu isimli kitabı ile gönülleri fetheden yazar, gerçek bir aydın.. şu dünyada yalçın küçük'ü ondan çok seven insan görmedim ama kendisini yalçın küçük'ten daha çok sevdiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.. her daim okunulası, eserleri başucu yapılası bir yazardır.. oğuz atay ın yaşam oyunu isimli bir kitabı da bulunmaktadır..
    0 ...
  17. yücel yarımbatman

    1.
  18. molok

    1.
  19. arabayi almanlardan kariyi balkanlardan alacaksin

    1.
  20. adeta "bütün genellemeler yanlıştır" sözünü boşa çıkartırcasına söylenmiş.. bu söze göre doğrusu, bütün genellemeler yanlıştır değil; bu hariç bütün genellemeler yanlıştır olmalı..*
    0 ...
  21. soz sana bir daha hic olmus gibi bakmayacagim

    1.
  22. Pelin Özer şiiri..

    Söz, sana bir daha hiç
    ölmüş gibi bakmayacağım

    Kalın kitabı garajda yaktığını biliyorum
    Şarapçılar dansetmiş ateşinde
    Bana seni en çok korkutan sözcüğü söylersen
    Söz, sana bir daha hiç ölmüş gibi bakmayacağım

    I.

    Üşümene gerek yok, haydi gel yorganın altına
    Ayaklarıma dolanan başın mıydı, rüzgâr mı
    Çok zaman geçmiş doğumundan bu yana
    Adımın anlamını yorgun tahtalara yazıp durma.

    Unutulmuş gibi inlemeni ben istemedim hiç
    Uyuşup kalmışsın girişi olmayan mağaranda
    Ateşi bana sorma, yüzümdeki noktayı kazıma
    Sana paslanmayan bir dilek tutacağım güç bulduğumda.

    II.

    Bu arlanmaz müzik bana uğultunu hatırlatıyor
    Suları vurup dövmüşsün sesini bir gece
    Sözümü ezerek yükseldin sonra piyano tuşundan
    Sana doğmamış melek sabrıyla bakacağım.

    Böyle sorular sorman yanlış, hiç bilemeyiz
    Belki daha sevişmeden yanıyordur kanatları
    Ama burnuma değen yağmurdan hiçbir şey anlamadım
    Sana hiç uçmayanların sefaletiyle uzanacağım.

    III.

    Fısıltının karşılığı fırtına sözlüğümde
    Yalnızca başımı okşarsan dalarım derin uykuya
    Tırnaklarımı parkeye tükürdüm, üzerine basma
    Sana kayıp gitmemiş bir bakış göndereceğim uyandığımda.

    Gitarına kan sıçramış parmağımdan, susmalısın artık
    Kırık parçaları ayakkabı kutusunda sakla sessizce
    Tek yöne giden biletleri yırtıp yakmadan ısınmayacak yemek
    Sana kaynayan çorbalar da sunacağım hastalandığında.

    Sabahları yüksek sesle yıkacaksın duvarı
    Tabana döşenmiş mozaiklerden peygamberböceği
    Yırtılan gökten hasta kanatlılar dökülecek
    Sana hiç lekelenmemiş, kaymayan bir yol yapacağım.

    Kalın kitabı garajda yaktığını biliyorum
    Şarapçılar dansetmiş ateşinde
    Bana seni en çok korkutan sözcüğü söylersen
    Söz, sana bir daha hiç ölmüş gibi bakmayacağım*
    0 ...
  23. yas degistirme torenine yetisen oyle bir siir

    1.
  24. edip cansever'in tomris uyar'a yazdığı şiir..

    Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç
    Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de
    Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle
    Ve yarışırsa ancak Monet'nin
    Kadınlarına yaraşan giysilerinle
    Gördüm de
    Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

    Öyle kısaydı ki adımların, diyelim bir yaz tatilinde
    Bir otel kapısının önünde, tahta bir köprünün üstünde
    Bir demet çiçekle paslanmış bir kedi arasında
    Öyle kısaydı ki adımların
    Şöyle bir bardak yıkayışının vaktiyle
    Ölçülür ve denk düşerdi ancak
    Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

    Yok bir yanıtın "nereye" diyenlere
    Bir buz titreşimi gibi sallantılı ve şaşkın
    Ve çabuk bir merhaban vardır bir yerden gelenlere
    O bir yerler ki, diyelim çok uzak olsun
    Sen gelmiş gibisindir oralardan, otobüslerden
    Yollardan, deniz üstlerinden topladığın gülüşlerle
    Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

    Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki
    Hani Etiler'den Hisar'a insek bile
    Bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın
    Çok yaşında her zamanki çocuksun gene
    Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

    Mart ayında patlıcan, ağustosta karnıbahar
    Mutfağın mutfak olalı böyle
    Bir adın vardı senin, Tomris Uyar'dı
    Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene
    Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma
    Oysa güneş pek batmadı senin evinde
    Söyle
    Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.*
    1 ...
  25. yavuz atar

    1.
  26. selçuk üniversitesi hukuk fakültesi'nde anayasa hukuku profesörüdür.. sivil anayasayı hazırlayan kurulda yer almasına çok şaşırmadım zira 367 konusunda anlaşamadığım tek hocamdı.. sıkı liberalist olmasının yanısıra hükümete yakınlığı ile de dikkat çekmektedir.. konya barosu albümünde yer alan fotoğrafı ise evlere şenliktir..
    0 ...
  27. acibiber

    1.
  28. aramıza yeni katılmış dördüncü nesil yazar, bir yerlerden gözüm ısırıyor sanki..* acaba türkçeye ayyuka vurmak* deyimini kazandıran kişi ile akrabalığı var mı?*
    0 ...
  29. ihtiyar oldum

    1.
  30. bir aşık mahzuni şerif türküsü..

    Daha anamdan doğmadan
    Neden ben ihtiyar oldum
    Yedi yaşıma değmeden
    ihtiyar oldum ihtiyar oldum

    Ey doktor bana acıma
    Elin vurma ilacıma
    Ak düştü siyah saçıma
    ihtiyar oldum ihtiyar oldum

    Adımı dillere yaydın
    Söz verdin de geri caydın
    Ey sevgili gözün aydın
    ihtiyar oldum ihtiyar oldum

    Mahzuni şerif bilmeden
    Yorulur bu yola giden
    Yetmiş yaşlı çocuğum ben
    ihtiyar oldum ihtiyar oldum*
    1 ...
  31. allah türkçe bilmiyor mu

    1.
  32. bir aşık mahzuni şerif türküsü..

    ey arapça okuyanlar
    allah türkçe bilmiyor mu
    ingilizce fransızca
    hakka hitap olmuyor mu?

    çalişanlar geri kalmaz
    çalişmayan bir halt bilmez
    yalnizca fikirler ölmez
    peygamberler ölmüyor mu?

    bizimdir bu bahçe, baglar
    bizimdir bu yeşil daglar
    cani sag olsun softalar
    boşa namaz kılmıyor mu?

    dost gezer dostluk baginda
    biz olur bizlik daginda
    gavurun merih çaginda
    alem bize gülmüyor mu?

    bir bülbül getirmez yazi
    yalnizca bülbül avazi
    mahzuni korkmadan sazi
    softalara çalmiyor mu?*
    26 ...
  33. titanik in kaptanının rte olması

    1.
  34. gelir dağılımında adeletsizliğin hat safaya ulaştığı bir ülkede yaşıyoruz ki bunun en bariz örneği daha 5 sene öncesine kadar bu ülkede dört resmi dolar milyarderi olması, bugünse resmi olarak! yirmi altı dolar milyarderinin olmasıdır.. açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren milyonlarca insana rağmen.. titanik de böyle değil miydi? üstte 1. sınıf yolcular, altta ezilenler..

    bu ahval ve şerait içinde, demokrasiyi gideceği yere kadar götüren bir araç olarak gören rte, bu gemiyle nerelere gitmez ki? %10 seçim barajının olduğu bir ülkede, seçimin hemen akabinde çıkıp halka demokrasi dersi veren rte, bu gemiye nice anlamlar yüklemez mi? ananı al git buradan, burası sakatatçı değil kardeşim, çağırın şu sahtekarı diye hitap ettiği vatandaşlarını o gemiye kaçıncı sınıf yolcu olarak bindirir acaba, onlar için de bir kez olsun sayın kelimesini kullanır mı? şehitlere kelle diyen bir zihniyet, kaptanı olduğu gemi batınca ölenlere ne der acaba? askerlik yan gelip yatma yeri değil diyen bu kişi, kaptanlık koltuğunun yan gelip yatma yeri olmadığını bilmez mi acaba? bir yandan devlet ticaret yapmamalı diyen diğer yandan da tüccar siyaset diye bas bas bağıran aynı zamanda ben ulkemi adeta pazarlamakla mukellefim diyen bu zat, akdeniz'den geçerken, gemisini ermeni soykırımının destekçisi fransa'ya özelleştirir mi dersiniz?

    vakti zamanında chp'yi eleştirirken, chp dönemindeki kuraklıktan, yoksulluktan bahseden, bunun üzerinden prim yapmaya çalışan rte -devirdiği çamlar sayesinde bizim nesli küresel ısınmayla bizleri tanıştıran kaptan-, sayende kuraklık hat safada, buzdağı da kalmadı çarpıcak.. bakalım nasıl batıracaksın gemiyi.. lan yoksa oğluna aldığın gemi...

    (bkz: gemi biraz sağa mı çekiyor kuna)
    4 ...
  35. mary wollstonecraft shelley

    1.
  36. meşhur feminist mary wollstonecraft ile anarşist düşünür william godwin'in yazar olan kızları. en ünlü eseri frankenstein'dır*.
    1 ...
  37. aydin cavus

    1.
  38. yanıbaşındaki tavusbaba türbesinden midir bilinmez, mistik bir havası vardır.. sabaha karşı insanı üşüten bir rüzgar eser bu tepeden.. gecenin bir yarısı olmasına aldırmaz, tırmanırsın arnavut kaldırımlı yokuşu.. ağaçların altında bir yere oturup seyretmeye başlarsın şehrin göz kırpan ışıklarını.. derken karşı dağın eteğindeki mezarlık takılır gözüne.. canından bir parçanın orada yattığını hatırlarsın birden ve gözyaşların içine akmaya başlar ilk günkü gibi.. aradan yıllar geçmesine rağmen tepeye her tırmanışında gözün takılır mezarlığa ve hep o gece aklına gelir..
    0 ...
  39. bugün ve bugün

    1.
  40. bir özdemir asaf şiiri..

    öyle çabuk geçiyor ki günler.
    hele sen de bir bak hayatına.
    daha dün doğmuşuz sanki.
    yeni okula başlamışız,
    yeni sevmişiz.

    öyle çabuk geçiyor ki günler.
    hele sen de bir bak hayatına.
    yarın bitecek sanki her şey.
    yarın ölecek gibiyiz.

    daha doymamışız yaşamasına.
    günlerimiz dün bir, bugün iki.
    sakın bir şey bırakma yarına.
    yarın yok ki.*
    4 ...
  41. bes kurusa ask sarkilari

    1.
  42. bir ahmet oktay şiiri.

    Bir yalnızlık büyütürdüm saksıda
    kalandı çok eski günlerden
    bir bana yetsin, hıncımı arttırsın
    aşkımı pekiştirsin diye sevince.
    Günüydü, gelip durdu hüznümün önünde
    gidilmemiş bir saklı deniz sandım.

    Kıpırdamazdı yapraklar geceyle
    tüketirdi çiçeği, kuşu sevdiremeyen konyak
    bana neydi gülmeler, şarkılar
    otobüs durakları, alandaki kalabalık
    geldi durdu, alana merhaba dedim.

    Bir göz bozgundur yerine göre
    vururdu pencereme rüzgâr,
    ben hep öyle bir gözdüm
    çığlığını kendine saklayan.
    Düş kurmazdım, beklemezdim şurda burda,
    çiçek demetleri, bisikletler geçmezdi
    apansız geliverdi sokağıma.

    Hıncım bana kalsın gayrı
    sen yalnızlığımı götür.
    Bana çay demlemeyi öğret
    elimi yüzümü yıkamayı,
    ağzıma rakı koydurma.
    Hıncım bana kalsın diyorum
    çünki ben bu kenti kendimde büyüttüm
    bir barbarın vahşi ateşiyle,
    çünki yapılarının taşında onulmazlığım
    çünki şarkılar kanımın bedeli.

    En sevdiğim kelimeler gibisin
    örneğin öfke gibi
    hani bir zamanlar
    dağda ve sokakta açan.
    Örneğin umut gibi
    günde, gecede yitip durduğumuz
    zeytin dalını dal eden.
    Örneğin aşk gibi
    denizlerin üzerinde yürüten.
    Örneğin kavga gibi
    yüreğimi sıkı, saçlarımı kara tutan
    kayaları yumuşatan kavga gibi.

    Denizler benim kadar kıpırdayamaz
    bak şimdi parklardayım
    bir çocuğun menevişli gözlerinde.
    Hüzünleri bırakmanın günü
    günü çığlığı olmak dünyanın,
    hüznümü iki kat ediyor ama
    gecede alnıma dayalı alnın.*
    2 ...
  43. zamana benzedik

    1.
  44. bir şükrü erbaş şiiri..

    Mutluluğun geniş kapılarında
    Hayatın sürgüleri var.
    (Daracık ömrümüzde geniş sıkıntılar)

    Usul gülüşlerimizde hüzün lekeleri
    Küçük ayrıntılara yöneldik nicedir.
    (içedönük duygulu karamsar)

    iki yüzümüz vardı iki güzelliğimiz
    Umut ve Sevgi, kırmadan aynaları
    (Alın kırışığımızda aynı suçun izi var)

    Yalnızlık biricik benzerliğimiz oldu
    Payımıza düşen o yanlış ilişkilerden.
    (Herkese acısı kadar)

    Ne konuşmalarımızda tat kaldı
    Ne susmalarımızda bir hikmet
    (Hep aynı boşluğa açıldı dar kapılar)

    Olur olmaz şeylerden alınır kırar olduk
    Zamana benzedik iyice, çekilmesi zor.
    (Aynaların ardında aynı kirin pası var)
    3 ...
  45. queen of the night

    1.
  46. mozart'ın sihirli flüt'ünden* gece kraliçesinin aryasıdır. maria callas yorumu muhteşemdir ve benim için tektir. her ne kadar maria callas'ın yerini tutmasa da yerli soprana sertab erener'in de hakkını yememek lazımdır. buyrun sözleri:

    Der Hölle Rache kocht in meinem Herzen,
    Tod und Verzweiflung flammet um mich her!
    Fühlt nicht durch dich Sarastro Todesschmerzen,
    So bist du meine Tochter nimmermehr.
    Verstoßen sei auf ewig, verlassen sei auf ewig.
    Zertrümmert sei'n auf ewig alle Bande der Natur,
    Wenn nicht durch dich Sarastro wird erblassen!
    Hört, Rachegötter, hört der Mutter Schwur!*
    0 ...
  47. sansurtturme sair abuuu

    1.
  48. bir akgün akova şiiri.

    ben bi' oto tilkisiyim yuregi e 5
    gerede bolu yolunda pirtlamişim mandalina anamdan
    ilk cay molasinda
    toz olmuş bi'tir tekeri altina birakip cibilligimi
    kamyonun golgesinde
    ceyrek cig tanesi gibiymişim abuu
    serceler toplaşmişlar başima
    kuşlar ansiklopedisi'nde resmimi aramişlar cirk cirk
    yokmuşum
    bozulup gaga yapmişlar
    can acisi uz're
    otturmuşum minik agzimi acil ingaaa durumu
    bulunmuşum
    saygiyla ve sevgiyle aniyorum
    şiir bahanesiyle anami
    anami ve
    mutlaka ve mutlaka trafik polisi olan babami
    belki de şofördu eşşoglu
    reklamlara kanip seciyo'du dizel yag markasini
    en azindan muavindi tahminim it
    saygiyla ve sevgiyle
    yetim'anede subiş'anede memiş'anede
    tekmeyle duşup yumrukla kalkarak
    ana/baba kismi boş nufus cuzdanimi
    saygiyla ve sevgiyle kalaylayarak

    bu yuzden
    ilkokul bandosunda trampet calamadim abuu
    yaşgunumu kurugunumu bilemedim
    ric'iderim'i teş'kur ederim'i ogrenemedim
    osur dilerim abuu
    bu yuzden soba ustunde kur'tulmuş don gibi kokar gunlerim
    ot'matik cam'şir mak'nesini
    ben otuz bir cekerken
    gaz'te ciplaklarinin altindaki satiş ilanlarinda
    gordu yalniz
    pencereli cop kutusu sandi cakozlayamadigindan
    bu yuzden
    ust uste gelen beyin kanamalari gibi duştu gecmişim
    kimse gel otur demedi bana hep git
    hep defol
    hep offf kim bu serseri
    hep caliş dediler hic iş
    hep ogut verdiler hic us
    hep yikan dediler hic su
    bi'kar karambol kiş gunu
    iki tavuskuşunun katline ferman yazip ac midemle
    gulhane parki'nda pişirip yemedigimden
    fişlediler karakol karakol
    ustune
    cop inince kelleme tatli yerine
    yildizlar
    yildizlar
    yildizlar

    ve kor bi' atin agaclikta koştug'nu gordum
    gokyuzunu parselleyip satiyo'lardi onlari gordum
    1 mayis'i taksim meydani'ndan caldilar olanlari gordum
    bekledig'ni gordum bi'kelebegin olumu orumcek aginda
    bagirdim polis amcami cagirdim kodese attilar abuu
    beni abuu
    gece olduydu
    bi'zurafanin boynuna tirmanip kactim
    ben abuu
    tum arabalar horluyo'du otoparka fenerlendim abuu
    yildiz kayniyo'du gecenin bellegi micmişim işiklarina
    samanyollarini kavşaktan yirtip kayarken biri
    dilek tuttum abuu

    "bu gece bi' mercedes teybi nasip eyle şair abuu
    aynasizlarin eline duşurme
    karakolda otturme
    dişlerimi avcuma dokturtme şair abuu
    bu şiiri gozun gibi koru
    izmarit piriltisi
    kimselere sansurtturme şair abuu"*
    0 ...
  49. civangir l

    1.
  50. bir küçük iskender şiiri.

    yalınayak alkol kamplarında
    hayatımız bir komplikasyon

    bir o adada bir bu adada karaya vurdu yüzün
    ah bir gözü dönmüş hüzün
    gibi üzerime sıç'rayan okyanus yunusları
    bir dalıp çıkmaları acı karşılaşmalar
    gibi sularında köpük köpek ömrümüzün

    ben buruşuk ipek mendil kaldım
    bileklerimin iç kısmını öpemez kimseler
    tuttu sürükledi beni ibne ince sülün bir maytap
    matrak bir tanrıyla salaş bir kulun şakalaşması
    gibi siktiri boktan ayrılıklar.
    onlar bir duble rakı daha söylediler
    onlar bir duble rakı daha anlatılar
    bir elimi götürüp saçlarına taktım ben senin
    bir elimi götürüp siyah eldivenlere astım
    dudaklarına hafif deydirdiğin ben mendil kaldım

    ter içinde uyandım ben sana
    topuklarım göğsünde tıknaz güllere bükülmüş
    dirseklerim senden uzanıyor sarsılıyor boşlukta
    bir uçaklar düşüyor seviştiğimiz yatağa
    bir uçaklar havalanıyor sen savruldukça yatakta
    sonra kalkıp iniyoruz merdivenlerden
    topluyoruz çözülen hislerimizi

    son anda
    geçen günlerin hatırına bir erguvan iniltisi*
    3 ...
  51. yasamakta direnmek

    1.
  52. bir attila ilhan şiiri.

    ıslak bir otomobil sabah karanlığında
    seni kaybedilmiş bir oyuna iletirken
    inadın nagant gibi koltuğunun altında
    oynamakta direnmek ne demek düşündün mü?

    en hızlı manşetlerin en gergin saatında
    tırmandığın ipin nereden çürüdüğünü
    ne gün kopacağını kestiremeden
    inadın nagant gibi koltuğunun altında
    tırmanmakta direnmek ne demek düşünün mü?

    ya sırtlan dişleri kontes ağızlarında
    en kral öpüşmeyle gelen ya çakal salyası
    bulaştığın her kadın ayrıca kirletirken
    sevişmekte direnmek ne demek düşündün mü?

    bu çabuk değişen deliler borsasında
    tanrının simsiyah yeryüzüne tükürdüğü
    karşılıksız adamlar her gece yarısı
    deprem gürültüleriyle ansızın yıkılırken
    inadın nagant gibi koltuğunun altında
    yaşamakta direnmek ne demek düşündün mü?
    3 ...
  53. otoyoldaki kavsakta kavrulmus ruh saticisi

    1.
  54. ismet Özel'in of not being a jew isimli şiir kitabında yer alan güzel bir şiir.

    Altmış sene yaşadım bir tek anım bile yok
    Anılması korkulu yerlerdedir meşhedim
    Faka bastım kaydı don çakar almaz çark amok
    Oldum cennet aşısı binbir günah işledim

    Anım yok. Bırakacak mirasım Hak getire
    Rızkımla takometre sırf bu yüzden akraba
    Müstantik olam dedim çalkap giyem setire
    Uydurarak başımı örülmüş her çoraba

    Örselerdi bir çorap kör nefsimi kabartan
    Nesi körlük hangisi kadınların kaprisi
    Yasa dışı bir zifaf bengi sulardan artan
    Lâf çakmışlar çivisiz matematik köprüsü

    Hiç Mao'nun, Lenin'in günahını almayın
    Vitrinin çocukları Marquis de Sade yuttular
    Ten sırrına ermeden başka telden çalmayın
    Pezevenklik etmeyen iblisi de üttüler

    Muamma mı göründü sana dünya işleri
    Kanunların ruhunu okumak zor mu geldi
    Haydi nem kap buluttan ve başlat yağışları
    Ne yaptı Conte Cavour sen de yap Garibaldi

    Satıver anasını anâsır mı olucan
    Gel bu ruhtan satın al bedavacılık etme
    Yut bu ruhu dökülsün barsağından solucan
    Ne kalsın trahomun ne tutsun seni sıtma

    Modası bu dertlerin çoktan geçti diyorsan
    Riskliyse ruhu yutmak tezgâhtan gölgeni çek
    Şehre git şehirden al çünkü şehirli insan
    Tınlatır boş fıçının egzoz ritmiyle köçek

    Üşüş ey kavruk ruha benim transit yolcum
    Diren ey kimliğinle polis saldırısına
    işçim köylüm esnafım dar gelirli memurum
    Ben ruh kavurduğumca para yakıp ısına

    Şunu bil ki ruh satan başka eller sahtekâr
    Hepsini déclassé say ipten kazıktan kopmuş
    Asrî çağda onları lükse boğmakla Hünkâr
    Zindan ettiği Muğla sürgüne saldığı Muş

    Püf noktası neden ruh kavrulmadan satılmaz
    Çünkü çiğ ruh bulantı sebebi sevdalarda
    Çiğ ruh bakteri dolar alaşıma katılmaz
    Öpüşürken siğildir elinle sev dalar da

    Durayım ruh satmaya bütün yelkenler forsa
    Müşteriye havasını almadan bakmayayım
    Façama kıymam diyen görsün ne hali varsa
    Hoş koku duymadıkça temenna çakmayayım

    Nerelerden kalkmışım yokum konulan yerde
    Ansızın anısızım aşklarım vesikasız
    Uygunsuz yakalanıp örtündüğüm bu perde
    Ne kadar kandırıcı bir o kadar yakasız

    Vara iksir vara tin vara tılsım vara kut
    Ha gayret kanat takıp uçmama ramak kaldı
    Ateş yakın su uzak ara yerdeki barut
    Alay komutanıydı müdür bey ve bakkaldı

    Ben benim benle doğdu ruh satanlar ruhsatı
    Bildirildi benimle kıvam cehr uşşağına
    Anım yok. Ha şimdi bilsin ruh ruhun kaç katı
    Boşuna mı dikildik otoyol kavşağına.*
    1 ...
  55. ruhun

    1.
  56. nazım hikmet şiiri.

    ruhun bir ırmaktır gülüm
    akar yukarıda dağların arasından
    dağların arasından ovaya doğru
    ovaya doğru ovaya kavuşamadan bir türlü
    bir türlü kavuşamadan uykusuna söğütlerin
    geniş köprü gözlerinin rahatlığına
    sazlıklara yeşil başlı ördeklere
    düzlüklerin yumuşak başlı kederine kavuşamadan
    kavuşamadan ayın ışığındaki buğday tarlalarına ovaya doğru akar
    akar yukarıda dağların arasından
    bir yığılan bir dağılan bulutları sürükleyip
    geceleri iri iri yıldızları taşıyarak
    dağbaşı yıldızlarını
    mavi güneşlerinide dağbaşı karlarının
    akar köpüklene köpüklene
    dibinde ak taşları kara taşlara karıştırıp
    akar akıntıya karşı yüzen balıklarıyla
    dönemeçlerde kuşkulu
    uçurumlara düşüp şahlanarak
    kendi uğultusuyla deli divane
    akar yukarıda dağların arasından
    dağların arasından ovaya doğru
    ovaya doğru ovayı kovalayıp
    ovaya kavuşamadan bir türlü.*
    4 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük