ibrahim gül ün manaları içinde saklı olan, okuması keyifli şiiri.
Ne tuhaf değil mi?
Ruh ve beden ayrılmış kendinden
Anlatımı zorlaşmış, manânın artık
Ne tuhaf değil mi?
Zaman ve mekan aynı olmuyor gayrı
içimdeki seni yaşarken...
Kalp bu bazen atar, bazen durur
Seni yaşamak doya doya, bendeki ilk gurur
Gözlerinin ateşi can ta sineme vurur
Ne zor şey imiş seni sana yazmak...
Duygulara sordum seni, tarifte zorlandı
Ta içime indim, kendime tadım kalmadı
Ömre çelme taktım, ecele sözüm olmadı
Ne zor şey imiş seni sana tattırmak...
Gülüşünde tatlılık bedene işledi
Saçlarındaki duruş, ömüre direndi.
Can seni tadınca, aşk hayata keskince bilendi.
Ne zor şey imiş seni sana yaşatmak...
Konuşman, ruha işliyor karşılıksız
Mimiklerin, saflığa sevkediyor katışıksız
Çare umar oldu bu hale, hem de zamansız...
Ne zor şey imiş seni sana konuşmak..
Dil susar, göz ağlar, özlem var ya.. yıkar beni
Beden yanar, ruh ıstırapta, cansın bu ya yakar beni
Zaman kovar, mekan aciz, yaşanmamışsın ya satar beni
Ne zor şey imiş ey yar seni sana anlatmak..
çocukluk yıllarını avrupa da geçirmiş olan yazardır. liseyi bursa da yüksek öğrenimini istanbul üniversitesi'nde tamamlamıştır. iki lisan bile dr. sevim asılgil, 1988 de muayenesini kapatarak kendini yazarlığa adamıştır. çeşitli gazete ve dergilerde yazıları neşredilmiştir. toplumun değer yargılarını ön plana çıkaran edebi romanlarıyla da dikkatleri çekmiştir.
hoca nın kızı elif erbakan altınöz ın sözüdür.saadet partisi kayseri kadın kollarının toplantısında konuştur hanım kızımız. akp yi yerden yere vurmuştur.
--spoiler--
şimdiye kadar eleştirmedik, şunun çocuğununu bu işi varmış, onun çocuğu böyle yapmış, şöyle giyinmişler, böyle giyinmişler diye haklarında dedikoku yapmadık. ancak, ülke adına yapılan yanlışlıklara artık sessiz kalamayız. bir zamanlar kardeştik diyerek, yapılan haksızlıkları görmezlikten gelemeyiz. biz değiştik, gömlek değiştirdik" diyerek iki kez oy aldılar. ancak, milli görüş gömleğini çıkaranların yaptıkları ortada. önemli olan insanın benimsediği, temsil ettiği görüştür. zaten gömlek çıkarılınca tılsım bozuluyor.
--spoiler--
milli görüş dediğin bosnaya giden yardım paralarını iç edip lüks içinde saltanat sürmek ise biz yokuz. türban sorununu ortaya atıp bu kızların okullarından atılmasını sağlamaksa yine biz yokuz.
bu saadet partisi kadar nankör parti görmedim. sizin o beğenmediniz akp liler 28 şubat ta sizi rezi rüsva eden darbecileri şimdilerde canına okuyor. bunu bile görmezden geliyorsunuz.
gidip bir aynaya bakın ne mal olduğunuz anlarsınız.
ben cumhurbaşkanının yerinde olsaydım hocanın cezasını affeden kağıda imza atmazdım.
uçakların ortasındaki iki çıkış kapısının yanında yer alan ön tarafı açık üçlü koltuk sırasıdır. normal koltuklara göre üç beş kuruş ilave ücretle satılırlar.
son amsterdam thy uçak kazası da gösterdi ki uçağın en güvenli yeri bu koltuklar.
uçakla seyahat edecekler üçün beşin hesabını yapmayın bu sınırlı sayıda ki koltukları tercih edin.
amsterdam da yaşanan thy uçak kazasında yaralı olarak kurtulan kabin amiri.
sol ayağının bileğinden kesildiği öğrenilmiştir. yazmak çok zor yaşamak çok daha çok zor. yüce rabbim çok acil şifalar versin. çok ama çok geçmiş olsun.
diyarbakır da oturan kardeşlerimiz devletinize sahip çıkın, bu devlete bir şans verin. açlık, sefalet ve fakirlik sizin kaderiniz olmasın. eminim akp kazanırsa diyarbakır da çok şeyler değişecek.
iki adet fotoğraf ve 6 ay geçerli pasaportla üç gün içinde bir ay süreli on gün kalmalı turistik olarak alınan vize. bir de giriş yapılacak şehrin kiev veya odessa olarak belirtilmesi şarttır.
ticari vizelerde ise ekstadan davet yazısı gerekmektedir.
doğu anadolu'da, çay içilirken genellikle şeker çaya karıştırılmıyor,
kıtlama yapılıyor. bunun çıkışı ise çok ilginç eskiden iran'da çaya
tatlandırıcı olarak hurma ve üzüm katılıyordu.
ingilizler iran'a şeker satmaya kalktıklarında bunu başaramadılar. sonra
iranlı mollalarla irtibat kurdular. ingilizler mollaların vereceği fetva
karşılığında kazancın % 10 unu teklif ettiler
nitekim bir cuma namazı'nda (iran'da cuma namazları o bölgenin en büyük
camisinde ve çok kalabalık olarak kılınıyor) cuma hutbesi'nde mollalar şu
vaazı verdi: "siz allah'ın nimeti olan hurma ve üzümü nasıl olur da çaya
katarsınız! bundan böyle çaya şeker katacaksınız!" bu vaazdan sonra
iranlılar çaya şeker katmaya başladılar.işler yoluna girince ingilizler
mollalara verdiği % 10 payı satışların iyi gitmediği gerekçesiyle vermemeye
başladı.
bunun üzerine mollalar ikinci bir fetva verdi cuma
hutbesi'nde: "gâvur icadı şekeri çaya katmak caiz değildir!" bu fetva üzerine iranlılar evlerindeki şekerleri sokaklara döktü.
ingiliz firmaları bunun üzerine baktılar olacağı yok, mollalarla yeniden
masaya oturdu. fakat mollalar bu sefer % 20 pay istedi. ingilizler çaresiz
kabul etti.
mollalar cuma hutbesi'nde bu sefer şöyle fetva verdi: "biz size
çaya şeker katmayın dedik ama sokaklara dökün de demedik, şekeri sokağa
dökmeyeceksiniz, şekeri çaya batıracak ve böylece gâvur icadı şekere boy
abdesti aldıracak ve öyle içeceksiniz!
siyasi bir kimlik olarak aşırı kürt milliyetçiliğini seçen dtp nin akli vazifesi olmayan temsil hakkıdır. güneydoğu da oy sayısında ön sıralarda olması kimseyi aldatmasın. aldıkları oylar köylerde ve varoşlarda okuma yazman bilmeyen, evinde tv olmayan sadece karnını doyurmaya çalışan kesimin oylarıdır. tam manada dtp nin görüşlerini inceleyip oy veren filan yok. köylerde geçim derdine düşmüş bir teyzemizin oyunu sadece "ben de kürtçe konuşuyorum" diye almak bir kesimi temsil hakkı doğurmaz güzel kardeşlerim. bu okuma yazma bile bilmeyen amcalarımıza, teyzelerimize nereye oy atacakları işaretlenip ellerine verilmişken kalkıp da "kürt halkının oylarını alıyoruz" demek hangi delikanlılığa sığar sormak lazım.
son yapılan 22 temmuz seçimlerinde oy kullanmaya gittiğim okulun bahçesinde oy kullanan kürt kökenli birçok komşu, eş dost filana "kime oy verdiniz" diye sorduğumda birçoğu akp dedi ama bir kişi bile dtp demedi. yanı yanı başımda kürtçe konuşan bu insanları dtp asla temsil edemez böyle bir hakkı da yok.
son sözüm kürtçe hakkında olacak. bu dil yazı olarak çok az kullanılmaktadır. öğrenen insan için türkiye şartlarında çince öğrenmek gibidir. çok da bir özelliği yok. genelde konuşma dilidir ve yeni yetişen kürt çocuklarının birçoğu da anası babası konuştuğu halde öğrenmek dahi istemiyorlar. benim annem babam konuşuyor ama biz dört kardeşiz ama hiç birimiz bir kelime dahi bilmez. bilmeye de niyetimiz yok. bilsek ne olacak hiçbir işimize yaramayacak.
kürtçe bu devletin vatandaşlarının kullandıkları bir dildir ve benim için çok güzel türkü dinleme vasıtasıdır.
türk kürt kavgasını bırakın artık da kürtçe türkü ve kürtçe rock dinleyin daha keyiflidir.
schengen vizesine tabidir. şirket evrakları, iki adet arka fonu beyaz fotoğraf ve otel uçak rezervasyonu ile daha önceden schengen vizeniz varsa kolaylıkla alınabilir. ilk defa schengen vizesi alacaksanız tüm evraklarınızın orjinalini gösterme zorunluluğunuz var.
üstad ibni teymiyye nin kıbrıslı rahip pavlus un hıristiyanlığın sahihliğini savunan bir risalesine cevap olarak yazdığı kıymetli eser. anlayana , aklını allah ın kudret tecellisi istikameti doğrultusunda kullanana.
--spoiler--
her nedense azrail resmedilirken veya görüntülenirken ürkütücü siyah bir kıyafete bürünmüş olarak gösterilir.
iskelet görünümlü eline de büyükçe bir tırpan verilir böyle bir resmi ve şekli ilk defa kim yapmıştır, bilemem ama, mutlaka batılı bir ressamın fırçasından çıkmıştır çünkü inanan bir insanın gözünde azrail böyle değildir. bir kere azrail bir melektir ve arş-ı alâyı taşıyan meleklerden birisidir.
melekler allah ın elçisidir, kendi başlarına iş yapmazlar, başlarına buyruk hareket etmezler, emir altında çalışırlar, allah onlara hangi görevi vermişse onu yaparlar kurân, melekleri anlatırken, onların hiçbir şekilde allah a isyan etmediklerini, verilen emri anında yerine getirdiklerini bildirir (tahrim suresi, 66:6) azrail i anlatırken de, sizin için görevlendirilen ölüm meleği, canınızı alır, sonra da rabbinize döndürülürsünüz" (secde suresi, 32:11) şeklinde tarif ederek görevini tanımlar.
bunun için inanan insan azrail den ürkmemeli, korkmamalı, onu kötü ve korkunç görmemeli ve göstermemeli necip fazıl ın dediği gibi demeli: "bu dünyada nakış, lezzet, ne varsa küsüm; / gözümde son marifet, azrail e tebessüm"
--spoiler--
yeni asya gazetesinde yayınlanan bir röportajda şunları söylemektedir;
--spoiler--
eskinin islâmcılar bütün ilkelerinden vazgeçmiş bir yapı içindeler. artık devletin bütün kurumlarında bunlar var. her bakımdan seküler hale gelmiş durumdalar. bir zamanlar cihad hareketi deyip para toplanan kanallar tamamen seküler hale gelmiş durumda. bunlar için artık bir ses sanatçısı, bir âlimden daha değerli.
islami söylemleri temsil etmek, bizim gibi köylülere kaldı.
--spoiler--
ticari vizeleri şahsen çağıran bir acayip ülkenin vizesidir. dört sayfalık vize formunun yanında ingilizce dilekçe, ticari davet yazısı, iki fotoğraf, şirket evrakları ile bir günde alınabilır.
turistik başvurularda şahsen gelmeye gerek yok. vize formu, iki fotoğraf, ikametgah, otel uçak rezervasyonu, dilekçe ve banka hesabı yeterli.
ticari vizeye bir aylık tek giriş verirken, turistik vizeye altı aylık çok giriş vermekteler. allahım sen sabır ver. herkes gider mersin e bunlar gider tersine.
akademik geçmişi merak edilen yazarlardır. kuran ın ayetlerinden bir kesitini yazıp üstüne yorum yapmak için okuduğunuz kitapları, ders aldığınız hocaları ve bitirdiğiniz üniversiteleri, yayınladığınız tezleri söyleyin. biz de engin fikirlerinizi okumakta tereddür etmeyelim.
ne yazık ki bir mail adresi ve bir kullanıcı adıyla yazar olan herkes kuran ayetleri hakkında ileri geri ne varsa yazabiliyor.
kuran müfessirlerin hayatlarını açın okuyun, okudukları kitap sayısı binlerle ifade ediliyor.
birçok çok kıymetli islam alimi kuran ayetleri tefsir etmeye yeterlilikleri olmasına rağmen hata yaparım korkusuyla cesaret bile edemezken bazı insanların ağzından çıkanı kulağı duymaz şekilde yorum yapmaları sadece cahil cesaretidir.