iki gündür kendilerine sövmekten dilimde tüy bitti. Zaten her festivalde sövüyorum ama şu iki gün tam bir sinir harbi. Hala da sorun devam ediyor. Bu ülkedeki açık ara farkla en boktan işletme. Hani metro turizm bile yanında vasat kalır o kadar kötü. Arayıp sövmeye kalkıyorum adam pişkin pişkin şikayetiniz alındı diyor. Ne dense yarabbi şükür diyecek vaziyetteler. Hizmet bedeli, işlem bedeli adı altındaki hırsızlıklarından bile geçtim. Yapmaları gereken işi yapsalar yetecek.
98'de yani daha 10 yaşımdayken komşunun lig maçlarını izlemek için aldığı cine 5 dekoderiyle birlikte her ay gelen cine 5 dergisine bakardım. malum playboy tv sebebiyle 2 sayfada yayın akışı nedeniyle yalnızca üst kısmı çıplak kadınlar olurdu. Ülkenin ne hale geldiği konusunda bir tespit içermekle birlikte sabah gazetesinin arka sayfasından kestiğim bir üstsüz kadın fotoğrafım bile vardı. Star gazetesi erotik fotoğraflar içeren ek veriyodu lan.
Seneler geçti bana sırf playboy tv de yayınlanan çıplak vücuduna yağ sürüp yatakta yuvarlanan bir kadının videosunu izletmesi için arkadaşıma bütün oyun cd'lerimi verdim. Tuhaf bir şekilde pornoya hep ilgim oldu.
Sonra vcd dönemi başladı. Bugün saniyesine tahammül edemeyeceğim filmler. Dağa kaymaya gidenlerin birbirine kayması, kütüphanede üst rafa ulaşmak için merdiven dayayan kızın külotunun görünmesiyle yükselen lipido temalı eserler...
pornografik dergiler, dergilerdeki resimlerle alakasız seks hikayeleri, 0900'lü hatlar...
Uyduda erotik kanallarla süreç devam etti. Birbirini yıkayan üç kadını oturup mal gibi izlemeler.
Bugün 25 yaşındayım ve 2 tb'a yakın porno arşivim var. 100 den fazla porno yıldızının adını ezbere biliyorum. cinsel fantağzilerimin başrolünde bile jessie andrews, ferrara gomes, sasha rose falan var.
Pornonun zararlarına gelirsek dini yönü siktir edin. Sikiş sokuşun olduğu yerde din olmazsa olmaz ama yine de siktir edin. Zararları birincisi eldekiler hiçbir zaman yetmiyor. Atıyorum oral seks sahnelerinden zevk alıyosanız bu gagging, deep throat hatta facial abuse, vomit'e kadar gidiyor.
Bazıları pornonun cinsel sapıklıkları ortaya çıkardığını yazmış. Yok öyle bi şey. adam tecavüzcüyse tecavüz pornolarından zevk alır. tecavüz pornosu izleyip tecavüzcü olan adamın zaten potansiyeli vardır.
Normal bildiğiniz cinsel ilişkinin pek zevk vermediği doğru. Ordaki gibi duvarlara dayamalı, ayakta oral seksli, ordan girip ordan çıkmalı cinsel ilişkileri gerçek seks sanmaya başlıyosunuz. Gerçeği öyle değil. Suratına tükürülmesinden zevk alan bi bayanın size denk geleceğini sanmıyorum.
Diğer yandan bir kere başladınız mı durması çok zor.
Ben mi? Bugün sasha grey in kitabını alıp okuyorum. Jessie andrews in albümünü itunes'tan indiriyorum. Stoyanın behind the scene videolarını izliyorum. rebeca linares'in offical sitesine para bayılıp üye oluyorum. Hatta doğum günümü ilk kutlayan freeones oluyor. avn'leri izliyorum. riley reid'in ödül vermesiyle heyecanlanıyorum.
Bu boka bulaşmayın falan dediğim yok. Porno izlemediğiniz zamanlarda atomu parçalamıyorsanız iki pornonun zararı yoktur.
Pornonun kendi sınırları içerisinde uç noktalara ulaştığı anlardandan örnek verip de pornoyu kötülemeye çalışanlar da ağır işsizler. Yok kadın bardağa işiyip kendi sidiğini içiyomuş da. Kimse kimseye bunları zorla izletmiyo. Masturbasyon sonrası hissettikleri pişmanlık duygusunu böyle aşmaya çalışan ergen sürüsü işte...
en iyi erkek oyuncuyu daniel day lewis, en iyi filmi argo aldı. hem eleştirmenler birliği ödülünü hem altın küreyi almış bir argo geliyor oscara. lincoln'ün işi zor.
-en iyi kadın oyuncu: jessica chastin (zero dark thirty)
-en iyi film (komedi veya müzikal): les miserables
-en iyi erkek oyuncu (komedi veya müzikal): hugh jackman
sefiller i izlemedim ama silver linings playbook'un almamasına sevindim. çok klişe bi filmdi.
-en iyi kadın oyuncu (komedi veya müzikal): lena dunham (girls)
-en iyi animasyon: brave
-en iyi kadın oyuncu (dizi): claire danes (homeland)
-en iyi yabancı film: amour
-en iyi erkek oyuncu (komedi veya müzikal): don cheadle (house of lies)
-en iyi senaryo: django unchained
-mini dizi veya tv filmi en iyi yardımcı erkek oyuncu: ed harris (game change)
-en iyi yardımcı kadın oyuncu: anne hathaway (les miserables)
en iyi kadın oyuncu müzikal veya komedi: jennifer lawrance (silver linings playbook)
mini dizi veya tv filmi en iyi erkek oyuncu: kevin costner (Hatfields & McCoys)
en iyi şarkı: skyfall (adale)
en iyi müzik: life of pi
en iyi dizi: homeland
en iyi erkek oyuncu (dizi): damian lewis (homeland)
mini dizi veya tv filmi en iyi kadın oyuncu: julianne moore (game change)
en iyi mini dizi veya tv filmi: game change
mini dizi veya tv filmi en iyi yardımcı kadın oyuncu: maggie smith (downton abbey)
en iyi yardımcı erkek oyuncu: christoph waltz (django unchained)
mini dizi veya tv filmi en iyi yardımcı erkek oyuncu: ed harris (game change)
en iyi yardımcı kadın oyuncu: anne hathaway (les miserables)
''Bir imanlının şüpheci birisinden daha mutlu olması, sarhoş bir adamın ayık olandan daha mutlu olmasından başka bir şey değildir.'' George Bernard Shaw
Film bu sözün onaylanması gibi geldi bana. ilk hikaye gerçekten güzel ve etkileyici bir hikaye. Hani pi yazara diyor ya ''seni tanrıya inandıran bir hikaye anlatacağim'' diye işte o tarz bir hikaye. Bir bengal kaplanıyla aynı sandalda hayatta kalma mücadelesi harika bir fikir zaten. Ama diğer yandan gerçek olanın bu olmadığını anlıyoruz finalde. Mesele hangisine inanmak istersin meselesi değil. Mesele ya yalanlara inanır mutlu olursun ya da gerçeklere inanır mutsuz olursun meselesi.
ilk hikaye zaten gerçek dışı bir çok nokta barındırıyor. Denizin ortasında günlerce aç kalan bir kaplanın 13 yaşındaki çocuğu yememesi temelde zaten gerçek dışı. Kısacası inancınız pi'nin kaplanla olan mücadelesi gibi sıradışı olabilir, musa denizi yarmış, ay ikiye bölünmüş olabilir, ama yalan işte; yalanlarla mutlu mu olmayı seçersiniz yoksa acı gerçekleri mi? pi'nin gerçekte bir katil olmasını mı?
Bugün açlığa doymak'ı izledim. ilk gününden gittim gördüm. Fena film değil aslında çok sayıda hata yok ama yapılan tek tük hatalar filmin en kritik anlarında gerçekleşiyor. Film en kritik virajları alamamış bu yüzden 'iyi' değil. Örneğin hazar ergüçlünün bombalı eylemini yaptığı sahne. Adamın karısıyla çocukları ölüyor. Öncesinde çocuğa ayakkabı bakacağını söylüyor kadın. Osmanbey civarında yaşayan aile alışveriş yapmaya gop a mı gidiyor ne arıyor o arka sokaklarda, gecekondularda; ilginç. Mevcut aile orta-üst sınıf olarak tabir edilen sınıftan ama çocukların koliyi yırtıp yokuştan kaydıkları yerlere yolu düşüyor. Diğer hata sırf dram olsun diye eyüp'ün otopsi odası mıdır ne sikimdir oraya girmesi. Kızının kopuk kolunu eline alıyo falan. Dingonun ahırımı orası gelen geçen giriyo. O da sırıtmış filmde.
Kuzey Güney'in simayı güzel oynamış yalnız onun da önlenemez yükselişine seyirci yetişemiyor resmen. Daha dün normal vatandaşken birinci gün solcu oluyor ikinci gün bombalı eylem üçüncü gün ölüm orucu. Ne çabuk! Daha dün örgüte giren adama ne çabuk güvendiniz.
Bu saydığım hatalar çok ciddi hatalar. Filmin dinamikleri bunlar resmen ve hata affetmeyecek noktalar. Yine de bunlara rağmen kötü değil. Film çok riskli bir konuya dalmış muhafazakarlık, solculuk, polislerin ölümleri, polislerin öldürdükleri... Çok riskli konular bunlar. Çizgiden azcık kaysanız iki taraftan birinin propagandası haline dönüşebilir film. Sena'nın karakola gittiği ve polisle hemşeri çıkmasıyla polisin yardımcı olmaya çalışması güzel bir ayrıntıydı. Kurumun kokuşmuşluğu güzel vurgulanmıştı. Devrimciler hafif karikatürizeydi ama ciddi çok var öylelerden. Her siki slogana dönüştüren kalıplaşmış cümleleri beşbin kez söyleyen devrimci çok fazla.
Özetle fena film değil. iki saati aşan süresine rağmen sıkılmadan izlenebilir bir film olmuş.
vizyona girmesine 5 gün kalan filmdir. bu yılın amour'la birlikte en çok merak ettiğim filmi. Yalnız türkiyede pek siklenmiyor sanki. Aynı hafta the master'la birlikte tim burton filmi (frankenweenie) ve william friedkin filmi (killer joe) de vizyonda olacak. Seçimini the master'dan yana YAPMAYANLARIN ip NUmarasını tesPit ettiricem. not: dayım mafya
Ben 23 yaşındayım ve male ım. Boyum 1.70 kilom 80 den fazladır. Açıkçası ayıyım. Film izlemekten ve yemek yemekten hoşlarım. Hoşlandıklarım dışında da herhangi bir şey yapmam. Espiritüelim eğlenceliyim ve genel de neşeliyim. sevdiğimle çılgınca şeyler yapmaktan hoşlanırım. Yatakta harikayım sınır tanımam. Her türlü pozisyona gelirim. Zenginim ve paramı kızlarla yemek istiyorum ama kız bulamıyorum. Orta seviye porno bağımlısıyım. Memeden ve oral seksten hoşlanırım. Kendi evim var dayalı döşeli 65mt2 merkezi kaloriferli. Sevgiye aşka muhtacım.
Sınırlarının olmaması ve geniş olman çok önemli. içsel açıdan tabi. Dışsal açıdan ben iki kişiye yetecek kadar genişim zaten. Kol bacak sırt kılsız tüysüz olsun bilhassa bıyık da olmasın. Harun abi istemiyorum. Brunette olmanı tercih ederim ama cute blonde da olabilirsin. Gülümserken very sweety ol. Yaş olarak 18-26 boy olarak 2.10 cm ideal. (Oha) Göğüsler küçük (avuçiçi kadar) olurken göbekdeliği içeri doğru ama çok da derin olmasın.
Son bölümde (72. Bölüm) şule, behzat'a ikinci öğretimde okuduğunu söylüyor halbuki gerçekte hacettepe üniversitesinde felsefe ikinci öğretim yok. Keşke azıcık araştırsalarmış.
Bok gibi olmuştur. Özellikle haritası hiç olmasa daha iyi. Akmerkezi bulamıyor yav, eskişehir diye bambaşka bi yer gösteriyor o kadar boktan. ipad için youtube app i zaten yok iphone a yüklenen de arama yapmıyor telefonun dilini değiştirmek gerekiyor. Google'a karşı bu tutumla tekelleşme yolunda ilerlese de kullanıcılarını kaybeder küçük vadede kazandırır bunlar.. Yakında kendi arama motorunu da yapar apple. Bi dönem arama.com falan tarzı motorlar vardı onlar tadında olur artık. Beni rahatsız etme özelliği açıkken arayan olunca karşı tarafa meşgul sesi gitmesi de nasıl bi zekanın ürünüdür. Ben arasam birini meşgul çalsa arayıp dururum. Çenesini sikiyim bu herif ne konuşuyo bu kadar derim öyle saçma bi özellik.
kızıl kmerlerin amerikadan destek aldığını ortaya çıkaran bizzat amerikan medyasıdır. "amerika komünistlere neden yardım etsin ki" demeden önce açıp araştırmak gerekir.
Amerika, Vietnamda savaşırken ve vietnam'a karşı koyamazken, vietkong Gerillaları kamboçya'ya kaçtı diyerek kamboçyayı bombalıyor. bu arada amerikanın kamboçyayı bombalaması sırasında 800.000 insan ölüyor. Kamboçya'da 'vietnam yüzünden bizi bombaladılar' diyip vietnam'a düşman oluyor. Vietnam savaşının yıllarca sürdüğünü amerikanın kendi halkından bile destek alamadığını gözönünde bulundurursak amerika 'düşmanımın düşmanı dostumdur' diyip kızıl kmerlere destek veriyor. Bu destek öyle gizli falan değildir açıktan erzak ve silah yardımı yapılmış ve pol pot amerikaya bir anda yakınlaşıvermiştir.
Haa burda katliamı akladığım falan yok. Asıl katliamın amerikayla başladığını ve amerika eliyle devam ettiğini söylüyorum. Kamboçyada katliamı yapanlar eğitimsiz, hiçbir baltaya sap olamamış bir sürüydü. Ne komünist ideoloji ne de teori vardı. iş bu serserilerin, aydınları katletmesiydi. Yıllar süren üst sınıf nefretinin eyleme dönüşmüş haliydi.
bu staj defteriyle zamanında dalga geçerdim ''bügün lahmacuna salata koydum dürdüm yidim'' yazcam ben falan derdim. şimdi başıma geldi ve hiç komik değil. aksine sinirleniyorum. yazmaya başlamadan önce öyle bi tasarlamak istiyorum giriş uzasın ki gelişmede 'eee ne yazcam amk' diye düşünmeyim. örnek;
1. gün
çalışanlarla tanıştım
2. gün
büroyu tanıdım
3.gün
büroyu tanımaya devam ettim (geniş bayaa)
4.gün
çalışanlarla samimiyeti ilerlettim.
5.gün
belgeleri, dosyaları falan inceledim çok beğendim
Kapitalizmi eleştirirsiniz ama utanmadan nimetlerinden de faydalanırsınız temalı komünizm karşıtı söylemlerinden biri. Çok klişe lan. Kapitalist matbaaya bildiri, afiş, dergi bastıran komünist, kapitalist tekstil şirketine bayrak bastıran komünist, kapitalist şirketin megafonuyla slogan atan komünist diye uzar gider. Yazık lan.
bugün, polisin yıllardır süren (güya münferit) tacizlerine, tecavüzlerine, katliamlarına, işkencelerine; küçük çapta da olsa bir şeyler söyleyebilmiş örgüttür. 'polis öldürünce mi adalet sağlanıyor' kafasındakiler adalet olmadığı için polis öldürüldüğünü anlamazlar tabi yine de olsun; cephe var savaşmaya.
edit: iş bu emniyete bağlı polisler Hasan Selim Gönen'i sokak ortasında katlettiler haberin var mı? gazetelerde çatışma dendi. görgü tanıkları ne dedi? polis çekti vurdu sokak ortasında dedi. şimdi sen tutup da ''terörist değil mi iyi olmuş'' diyorsundur tamam, örgütün ne demesini bekliyosun ''e biz de az değiliz hakettik'' mi diyecekler. eğer 'iyi olmuş gebermiş terörist' diyorsan bırak hümanizm ayaklarını. elbette intikam almak isteyeceklerdir. haa diyorsun ki iki tarafında şiddetine karşıyım, o zaman samimiyetine inanırım. zavallı polis 5 ay sonra da evlecenekmiş haberlerini yapan duygu sömürücüleri, gazi de 17 kişi katledildi 17 kişi. onlar evlenmeyecek miydi, hayalleri yok muydu. gazi de yemek yerken öldürülen işkenceci polisti haberin var mı? direk hedefe yönelik saldırıydı. o polisler insanlara işkence yaptı. o polisler erkeklerin penisine elektirik verdi, kadınların vajinalarına fare soktu, tecavüz edildi. sonra o tecavüzcüler emniyet müdürü oldu. ona buna terörist demek moda oldu zaten. bi şeylere karşıysan teröristsin zaten bu ülkede. demokratik hak falan kalmadı buralarda. daha yeni, anadolu üni de öğrencilere saldırıldı, daha dün 4+4+4 mitingine saldırıldı. demokrası kalmadı buralarda. artık nazi almanyasıyla akp türkiyesi arasında bi fark göremiyorum.
120 kilo olduğum için her seferinde beni geren aktivite. bastığım an o tahta yaylanmıyor mu aha diyorum içimden şimdi kırılcak denize düşcem siktir olup gitcem. Hala hayattaysam yeterince vapurdan inmediğimdendir.
