juventus'un deyim yerindeyse eze eze yendiği maç olmuştur. bir milan taraftarı olarak ayrıca beni çılgına çevirmiştir o ayrı konu. iddia ediyorum dünyanın en beyhude, en zevzek ve en gereksiz topçusu pato'dan mı yoksa dünyada futbol oynaması gereken son kişi olan emerson'dan mı medet umacak milan anlamadım gitti. sahada adam akıllı oymaya çalışan bir tek maldini vardı o yaşına başına bakmadan. gerçekten sağlam mücadele etti ama neye yarar yanındaki adam kazma olduktan sonra. bu maçla beraber milan'ın şampiyonluk yarışını bir kenara bırakın şampiyonlar ligi de gene tehlikeye girdi kanımca. seneye tekrardan uefa yolunu tutabilir gibi gözüküyor.
hiç bitmesin diye içten içe dua ettiğim ve birkaç hayal kırıklığı dışında çok eğlendiren bir program olmuştur. her seferinde şöyle bir denk gelip 5 dakika katlanamadan direkt olarak zapladığım disko kralı dün geceki program sayesinde kesintisiz * 4 saat izletmiştir kendisini. klibi dönen şarkıcılar arasında gözlerim nazan yeşiltan, rengin ve jale'yi aradı bu programda. keşke onlardan da birçokları ah canım ahmet gibi çat kapı dalsalardı programa. bir de söylemeden edemeyeceğim gülay hanım sen gelmez oldun 'dan başka hiçbir şarkıyı canlı söylemesin mümkünse yahu bu kadın yüzünden kanal değiştirmedim dedim ya cesaretin var mı aşka'yı söylerken sesini kısmak zorunda kaldım.
bu hafta o dönemin haber programları, dizileri, eğlence programları yılbaşı, bayram kutlamaları üzerinde pek durulmadı. gönül isterdi ki en azından programın bir saati bunlara ayrılabilirdi.
belediye otobüsü için söylüyorum insanı yaşadığına bin pişman eden durum. mide bulanır ve kafa bi milyon olur. hele bide ters koltuklara oturmuşsanız üstelik mevsim yazsa ve güneşli tarafa oturmuşsanız ve tabiki otobüs sauna gibiyse yaşamanın hiç mi hiç anlamı kalmaz.
sportmenlik dışı hareketle suçlanıyor kendisi komik sebeplerle bir kaç komik tarafından. yıllar önce cafu roma'dayken topu sektirerek nedved'i deyim yerindeyse perişan edip çarşıya pazara yollamıştı. linke minke gerek yok youtube'a cafu yazdığınızda karşınıza çıkacak olan ilk video da bu hareketin videosudur. merak ediyorum eskiden beridir hep koyu fb'li olduğunu düşündüğüm, oyunun durdurulup lincoln'e sarı kart gösterilmesini savunan hakem eskisi metin tokat cafu'ya o maçta hakem olsa idi kaç ay uzaklaştırma verirdi acep kendisi sportmenlik dışı harekette bulunmaktan.
ilk kez olarak fransızcadan girdiğim sınavdır. tahmin ettiğim gibi ilk 30 soruluk bölümde olan gramerde ve boşluk doldurmacalarda epey zorlandım. pek sık rastlanmayan celle dont, suivant lesquelles gibi demostrative pronoun lar bayağı uğraştırdı. ayrıca nispeten kolay olan metin kısmı da tahmin ettiğim gibi kpds'nin ısrarla üzerinde durduğu yoksulluk, küreselleşme ve ekoloji gibi konulardan gelmesi aslında metni okumaya başlamadan dahi metnin gidişatı hakkında kafamızda birşeyler oluşmasına vesile oldu. unutmadan bu yılın mayıs ayında yapılan kpds'den hem metinleri hem de gramer ve boşluk doldurma kısımları nispeten daha zordu.
sahura kalkmayanların ramazan boyunca ağızlarına sakız ettikleri hedef tahtası mesleği icra ederler. neye benzerler, kimdir, nedirler, ne değildirler duyan bilen yok bahşiş almaya gelene dek tek bildiğimiz sadece ve sadece gece saat üçte tıngırdattıkları davuldan çıkan ses ki sabah olunca da zihnimizden de uçup giderler. bu geceki randevuya kadar kafamızı meşgul etmez pek. genelde merak edilmeyen bir husus da bu heriflerin gece böyle milletin kafasını sikmekten başka gündüzleri neyle uğrastıkları. heralde tüm gün boyunca gece boyunca milleti nasılda perişan ettiklerinin geyiğini yapıyolardır en fazla diyerekten kestirip atılır kafa yorulmaz bu geceye kadar.
neyse son sekiz dokuz senedir her ramazan geldiğinde dikkat ederim hep aynı adamlar bahşiş almaya gelirler bizim mahalleye. birisinin elinde uzunca bir baston diğerinde de davul hep aynı olay aynı sahne tekrarlanır durur.(burası herkese tanıdık gelen sıradan ramazan davulcusu ev ahalisi sahnesi.) gene sekiz dokuz yıldır davulcular her sene semt pazarının yanındaki araziye iki büyük naylon çadır kurup çoluk çocuk ne varsa doldururlar içine. otobüsle geçerken her zaman dikkat etmişimdir acaba napıyolar, o çoluk çocuğun orada işi ne diye. çadıra kurdukları o soba çadırı yakmıyo mu acaba vs. vs.. gerçi şimdi yaza döndü ramazan sobadan kurtuldular ama. neyse geçen gün gene dolmuş bekliyorum. 9-10 kişilik çoluk çocuk kadından oluşan grup geldi yanıma aynı dolmuşa bindik kimisi ayakta kimisi oturuyor. çingene olduklarını düşündüğüm grup kalabalık olmanın verdiği güvenle başladılar sohbete. bende bir köşede dinliyorum onları. bizim semte yaklaşınca çocuklardan biri:
- aha serap senin çaldığın yere geldik!
( o ara ben dumur olmaktayım)
bir başka ses:
-olim aha şu yukarısında da dün ben çaldım.
( vay anasını..)
neyse ordaki çoluk çocuk kaldıkları yere yaklaşıncaya kadar birbirlerine çaldıkları yerleri gösterip durdular. semt pazarında top oynayan ekipteki diğer arkadaşlarının yanında bittiler iner inmez. ramazan davulcularının yaşları 10-12 civarında olacakları bazılarınında kız olacağı hiç mi hiç aklıma gelmemişti o zamana dek. gerçekten hiç kafa yormamıştım. ama davulcu gurubun hemen hemen iki mahalleyi, yüzlerce sokağı 15 dakika içinde çalıp bitirmesi için gayet inandırıcıydı çocukların da davul çalmaları.
birileri kasten mi yaktı orasanı bilemem ama. göz koyanın da elinde patlaması muhtemel yangındır. zira yanmış kül olmuş ormanın orta yerine konduracağınız villaların ne kadar albenisinin olacağını varın siz tahmin edin. 100-150 yıl sonra buralar zoru başarır tekrar ormana bürünür manzarasını bulan villalar paraya para demez diyosanız orası ayrı. ayrıca türkiye'de yapılaşma için hiç de orman yakma zahmetine girmeye gerek olmadığını da belirteyim yeri gelmişken. zaten turizmi geliştirme adına doğayı sikmenin de serbest olduğu gerçeğini bilmeyen yok. söz konusu bu duruma binlerce örneğinin arasından bir örnek olsun diye şu an yangının halen devam ettiği olimpos'tan beyciğe doğru tırmanıp ininılmaz manzara eşliğinde sırf manzaraya doya doya bakma adına arabayı bırakıp yaya olarak daha da yukarılara tırmanırken soyu tükenmekte olan dev lübnan sedirlerinin arasında inanılmaz eğimli bir arazide bir anda toplu konutla karşılaştığımı söyleyebilirim. ayrıca o toplu konutlarda da gördüğüm kadarıyla in cin top oynadığını veya yılda bir kaç hafta kullanılmak üzere kondurulmuş yüzbinlerce yazlıktan sadece bir kaç zevksiz örneği olduğunu da ayrıca belirteyim.
bazı godoşların sadece kadınlara bahşedilmiş bir vaziyet olarak gördükleri ve tanımlarken bu olayda yüzde elli pay sahibi olan erkekleri hiç mi hiç dahil etmedikleri bir sorunsaldır.
çocuk doğurmak için gereken kurallar ise:
1. yediyüz tane hayat kadını ile beraber olmuş 3 4 tane kız bozmuş bir erkek birey.
2. amiyane tabirle patlatılmamış birinin üzerinde hiç mi hiç zıplatılmamış bir hatun.
amerika'da düzenlenmiş olan 1994 dünya kupasında turnuva başlamadan sakatlanan takımın kaptanı franco baresi 'nin yerine o turnuva boyunca final maçına dek italya millli takımının kaptanı olarak sahaya çıkmıştır. o derece hayvandır ve tecrübedir kendileri.
formasında digao yazmaktadır. bir maçta forma giymişliği vardır. bu adamı milan'ın nerden buldu ve ne amaçla oynatıyo diye merak ederken kaka'nın kardeşi çıktı herif. bek olsa neyse ama defans mevkisinde italya'da forma bulma şansı neredeyse yok gibi olan digao yakın bir zamanda abisi kaka'ya rağmen ülkesinin yolunu tutacaktır.
görüntüsü itibariyle kavunla domatesin çiftleştirilmiş hali gibi olan tadı ise ayrı bir mevzu olan meyvedir zira dolapta yıllanmış çiğ bir patlıcandan kocaman bir ısırık alınmasının ağızda bırakacağı lezzettan daha iyi olmayan bir lezzete sahiptir.
dayanıklılık ve gücün vücut bulduğu dünyanın abartısız en komple futbolcusudur. defansın sağında, orta sahada hatta forvet dahil diğer mevkilerde bile oynayabilecek kapasitede bir adamdır. ayrıca nerede oynarsa oynasın takımının her maç en fazla şut atan ve gole en yakın futbolcusudur.
tabiri caizse futbol tarihinin son 15 yıllık dilimine baktığımızda karşımıza dünyanın en iyi sağ beki olarak çıkan futbolcudur. aynı dönemlerde aynı mevkide oynamış ya da oynamakta olan herkes onun gerisinde kalmak zorunda kalmıştır. vitrine çıktığı 1994 dünya kupasından bu zamana değin defansif özelliğinden ziyade ofansif özelliğiyle ön plana çıkmıştır hatta oynadığı dönemde forvetim diyen bir çok isimden bile gole ve pozisyonlara daha yakın olmayı başarabilmiştir.
ayrıca brezilya formasını 20 kez dünya kupasında olmak üzere 142defa ile en fazla giymiş bir efsanedir. maaleseftir ki eninde sonunda bir bek oyuncusu olması sebebiyle gerek kulüp takımlarında gerekse milli takımda çok fazla ön plana çıkma şansına sahip olamamıştır.
bugün bile iyi bir sağ bek tasvir edilirken türkiye'de "türk cafusu", adada "scottish white cafu" tabirleri kullanılarak bu futbolcunun hakettiği konum kendisine her zaman ayrılır.
38 yaşındaki bu büyük efsanenin hakkında ise gene son 20 yılın en önemli antrenörü olarak gösterilen sir alex ferguson 2005 yılındaki şampiyonlar ligi maçından sonra:
"Cafu's performance was important - he must have two hearts the way he keeps going."
ayrıca alex ferguson ne zaman bırakacağı hususunda cafu ne zaman bırakırsa o zaman diyerek cafu'nun daha uzun yıllar top koşturacağını ima etmiştir. fakat ne yazık ki cafu'nun avrupa'daki futbol yaşantısı yarın oynanacak olan milan-udinesse maçı ile son bulacaktır büyük ihtimalle. bir ihtimal brezilya'da bir iki sene daha oynar ama bu onun futbol arenasından kopmasına engel olmayacaktır.
bir futbolsever olarak bu yaşına rağmen geldiği takdirde türkiye'de ali tandoğan gibi sabri gibi sağ beklerden kesinlikle çok daha verimli olacağını düşünmekteyim. zaten kendisinde de futbol oynama isteği halen devam etmektedir ki şans verilmesi halinde 2010 dünya kupası nda oynamak istediğini beyan etmiştir.
edit: son maçında da takımının üçüncü golünü atmıştır.
marketten şampuan yerine alınan saç kremini farketmeden birkaç hafta kullandıktan sonra başınıza gelebilecek kesinlikle korkunç bir hadisedir kendileri. ayrıca normalde diplere pek fazla uygulanmaması gereken ne işe yaradığı muamma olan bu krem bokunu saç derinize daha etkili olsun, iyice dipleri temizlensin, kepek, yağ kalmasın diye büyük bir gayretle adeta saç diplerini parmaklarınızla kazıya kazıya uygularsanız avucunuz daha fazla saçla dolmuş olacak ve dünya malından soğumanıza ve adeta hayata küsmenize sebep olacaktır.
yıllarca everton'da oynadıktan sonra geçen sezon glasgow rangers'a gelen ve burada 3 numaralı formayı giyen 1970 doğumlu emektar futbolcu. ayrıca 38 yaşında olmasına rağmen halen iskoç milli futbol takımının formasını giymektedir.
sembol şarkılarından biri olan himno del ac milan bu sezon sağda solda her çaldığında ağıt gibi gelen ve bu sene tam bir çöküş yaşayan avrupa'nın en fazla kupa sahibi olan kulübüdür. bu duruma sebep olarak en başta gerek muhtemel beşincilikleri gerekse avrupa şampiyonasına erken havlu atmaları gösterilebilir fakat en acısı hemen hemen 35 yaşını devirmiş hatta kırkına merdiven dayayan efsanelerin futbola bu başarısızlıklar serisinin ardından muhtemel vedalarıdır. italya 90, amerika 94, fransa 98'in yanı sıra euro 92, 96, 00'den günümüze kalan son önemli! örnekleri de milan'ın yeni sezonda tazelenecek kadrosunun ve de kuvvetle muhtemel futbolun da dışına itileceklerdir. sevenlerinin bazılarının kendi çocukluklarına ait anılarının sürekli taze kalmasını sağlayan bazılarına ise halen kendini genç hissettiren bu kadrodaki emektarların miyadlarını doldurmak üzere oldukları veya çoktan doldurmuş oldukları gerçeği gerçekten bir sayfayı kapatmış olacaktır.
yanılmıyorsam mehmet demirkol da bu hususta ne zaman futbol sahalarında benden yaşlısı kalmaz o zaman gerçekten kendimi yaşlı hissedeceğim o yüzden hakan şükür, tugay hiç bırakmasın gibisinden bir laf etmiştir.
futbol tarihimizin altın sayfalarında yer alan vakti zamanında galatasarayın yapmış olduğu gün gibi ortada olan şikenin yanına bugün beşiktaşın yaptığının da yer alması gerektiğinin altını çizen yazar. her nedense bu konuda haddini bilmeyerek yaptığı yorumdan dolayı beşiktaşlılardan da ayrıca özür dilemesi gereken yazardır. maalesef liverpool maçının tecavüz olduğunu torunlarına bile anlatmaktan geri kalmayacağı kesin gibidir.
beşiktaşlıların tutundukları dal olan 8-0 lık gs-ag maçını sonsuza dek ağızlarına almamaları gerektiğini gösteren maç olmaya adaydır. bu ne müthiş bir hızdır, hırstır yahu 7 dakikada 3 gol, liverpool bile tecavüz ederken bu kadar aceleci davranmamıştı.