pkk lideri abdullah öcalan'a karşı gerçekleştirilen uluslararası komployu protesto etmek amacıyla 15 şubat 2010'da bedenini ateşe veren bir lise öğrencisi. bir de mektup bırakmış bu genç.
şu linkten mektuba ulaşılabilir; http://www.firatnews.com/...pel=nuce&nuceID=21921
Testere ile insan kesen Çocuk Mahkemesi'ne, Hrant Dink'i katleden Çocuk Mahkemesi'ne, rahipi öldüren çocuk mahkemesi'ne polise taş atan dgm'ye... bu nasıl bi adalet anlayışıdır?
bir çocuğun özgürlüğünden dahi korkan, onu kendisine tehdit olarak algılayan devlet sistemi bana göre akıl ve ahlaktan yoksundur. çok merak ediyorum dünyanın hangi ülkesinde beş yüze yakın çocuk taş atmaktan yargılanmaktadır acaba? Çocuk adaletsizliğin deneme tahtası olmamalıdır.
Demokratım diye geçinen onca insanın bu konuda kılını kıpırdatmaması, bu adaletsiz tutuma göz yumuyor olması manidar ve düşündürücüdür. Çocuğun ırkı dili yoktur. çocuklar için mahkeme binaları, hapishaneler yerine okullar inşa etmeliyiz.
kim bilir belki de annesi devletin resmi kurumlarında yavrucağı aşağılanmasın diye, xezal(kürtçede ceylan) değil de, ceylan koydu adını nüfus müdürlüğünde. yine de kurtaramadı anası onu, leviathanın bir havan mermisine gizlenmiş kanlı dişlerinden...
bakıyorum da bir tarafta ceylan, öbür tarafta havan mermisi. bu nasıl bir tartıdır tanrım? ceylan'ın ahı yerde ve sahipsiz kalırsa hepimizi tutacak ağırlıktadır.
7 mart 2010'da hayatını kaybetmiş dilbilimci, kürdolog.
''1891-1917 Kürt sorunu'', ''Emperyalizm ve Kürt sorunu (1917-1923) '', ''Kürdistan ve Kürt sorunu 1923-1940'' kitaplarının yazarıdır.
21 kasım 2004'te -12 yaşında- küçücük bedenine 13 kurşun saplanmış terörist(!) kardeşimdir.
5. sınıf öğrencisiydi. Takdir edersiniz ki evinin önünde kurşun yağmuruna tutularak öldürüleceği hayallerini süslememişti. Ayağındaki terlikleri son giyişiydi ve ölüme hazır değildi! bakın acıların en büyüğünü yaşamış makbule kaymaz oğlununun küçücük bedenine 13 kurşunun sıkıldığı anı nasıl anlatıyor;
--spoiler--
Eşim Ahmet şofördü. Ertesi gün yola gideceği için hazırlık yapmak istedi. Kamyona battaniye, yastık koymak için dışarı çıktı. Uğur da babasına yardım ediyor, sağında solunda koşturuyordu. Ayaklarında terlikleri vardı yavrumun. Bir anda silah sesleri duyunca dışarı fırladım. Baktığımda polisin biri oğlumun, yavrumun kafasını eliyle yere doğru eğmiş, ateş ediyordu. Kanlar içindeydi çocuğum. Eşim de cansız şekilde yanında yatıyordu. Ne istediler bizden...''
--spoiler--
diye haykırıyor dünyaya duyan var mı? 21 kasım'da kızıltepe'de babası ahmet kaymaz ile birlikte katledilen uğur kaymaz'ın katilleri henüz cezallandırılmadı.(yakalanmadı demiyorum. zira faili belli)
çocuğunun felsefeye ilgi duymasını isteyen her anne babanın mutlaka 14-17 yaş arası çocuklarına okutması gereken kitap. tabi bu, kitap çocuklara hitap ediyor anlamına gelmiyor. her yaştan insanın mutlaka okuması gereken bir kitap. her şeyden önce insana ''sorgu'' kavramını hatırlatıyor. tabi bunun bir kavramdan ibaret olmadığını da. akıcı bir dil ile sizleri felsefe ve felsefe tarhinin derinliklerine kadar götürüyor. benim felsefeye olan ilgim o kitap ile başlamıştı diyebilirim.
türk medyasında ulaşamayacağınız birçok habere rahatlıkla ulaşabileceğiniz bir kanal.
''bu kanalı canlı olarak nasıl izleyebilirim'' diyen arkadaşlar da mutlaka vardır aramızda. biz insanlık görevimizi yerine getirip onlar için 24 saat canlı olarak izleyebilecekleri bir link verelim.
parçanın sözleri pkk'nin en önemli figürlerinden biri olan mazlum doğan'ın kardeşi delil doğan'a aittir. şıvan perwer ve grup yorum da albümlerinde bu parçanın aslına yer vermişlerdir.
işin ilginci ve ne biliyor musunuz? bazı türkücülerin bu parçayı türkçeye çevririp altına utanmadan anonim yazmalarıdır. salt bu parça için geçerli değil, türkçeye çevrilmiş diğer kürtçe parçalar için de geçerli. mesele bunun türkçeye çevrilmesinden öte emeğe ve aslına yapılan saygısızlıktır.
bir ay kapatılma cezası alan gazete. bu da açılımın bir parçası olsa gerek. aslında kapatılan kürt çizgisindeki partilere benziyor. kapatıldıktan sonra daha büyük bir kitleyle dönüyor her ikisi de.
yalandır. che'nin sırt çantasından nutuk değil, troçki'nin 3 ciltlik rus devriminin tarihi adlı kitabı çıkmıştır. bu iddianın sahiplerine tavsiyem nutuk'un ilk kez hangi tarihte çevrildiğine bir göz atsınlar. dötten uydurma yalanlarla da bir yere kadar.
ayrıca kemalistlerdeki bu psikolojiyi de anlamış değilim. hem mustafa kemal dünyanın en büyük lideri diye yırtınacaksın hem de che'nin onu okuyor olması ile övüneceksin.
akp'nin parti çıkarlarını ülke çıkarlarının önüne koyduğu boş bir pakettir.
akp, insan haklarının ve temel hak ve özgürlüklerin zemini olacak, ülkenin farklı etnik, dini ve kültürel topluluklarına eşit mesafede duracak, farklı toplumsal kesimlerin haklarını güvence altına alacak çağdaş yeni bir anayasa hazırlayacağına, anayasada kendi çıkarlarının uygun değişikliklerin peşinden koşuyor.
Türkiye'nin herşeyden önce 12 Eylül darbe anayasasından kurtulması gerekiyor ki bunu da aklı başında olan herkes görüyor ve söylüyor.(aklı başında dedim. bizim birçok sözlük yazarı bu tanımlamaya girmiyor) Yeni bir anayasa için kamuoyu nezdinde mutabakat sağlanmış da bulunuyor. Fakat buna rağmen yeni anayasa bir türlü yapılmıyor. Her iktidar kendi çıkarlarına uygun bir takım değişikliklerle yetiniyor. AKP Hükümeti de kendisinden öncekilerin yolundan gidiyor. anlayacağınız akp'nin bu paketi bütün ülkeye değil, belirli bir kitleye sesleniyor.
pis milliyetçiliğinin hatta faşistliğinin zevahirini kurtarma formülü olarak emperyalizmi öne süren zihniyettir.
Şu emperyalizm yok mu? Bir gün bir geldiler, Ermenileri de onlar sürdüler ve ölümlerine neden oldular; sonra da gittiler. tabi tabi. Onlar tek başlarına yaptılar. ittihad terakki mi? iyi çocuklardır; Mustafa Kemal de ittihadçıydı canım! kesinlikle bütün suç emperyalizmin. Yüz binlerce Ermeni de büyük acılar çekti, onların acılarını da paylaşıyorum. Sonra bu emperyalizm var ya, ah ah... Kürt meselesi de onların icadı. Ordumuz mu? onlar da iyi çocuklardır tanırım.
tablo bu. ben de amiyane bir şekilde ifade ettim. onun için de şu emperyalizmin arkasına sığınmayı bırakın da yalanlarınızla yüzleşin!
bu insanlar en başından faşist olduklarının bile farkında değildirler. bu yüzden genel geçer söylem içerisinde ne kadar ötekileştirici karşı-propaganda söylemi varsa, bu kişiler ırkçı olduklarını da redderek, vatanseverlik sularında kulaç atıyormuş gibi, devlet ağzından; solcu kürtleri, milliyetçi kürtleri ve en önemlisi de tüm kürtleri kapsayacak bir ajanda ile kürt meselesinin bütün siyasi hak taleplerini faşizm olarak nitelendirmektedirler.
kürt söyleyince faşist, türk söyleyince de yoldan sapmış solcu bozuntusu. boyle bir mallık olur mu? devlet pkk ile oturup barış sürecini gerçekleştirsin demek, kan dursun demek, kürtler anadilllerinde eğitim alabilsinler demenin ne alakası var faşizm ile? savaş dursun diyoruz anasını satayım. var mı dünya üzerinde barış diyen, kan dursun diyen faşist bir topluluk? yok. ama kan aksın diyen faşistler ise çok. tam da kürtleri faşist olmakla suçlayanlardır kendileri.
bu 80'ler ve 90'lar sürecinde, kürt hareketi içerisindeki onbinlerce insan deli oldukları için mi çıktılar dağa? piknik yapmaya mı çıktılar? ama faşistlere göre, pkk ve haddizatında kürt hareketi, bir mallar sürüsü olarak dağa çıktı, onbinlerce insan sırf kendleri faşist desin diye tüm hayatını bırakıp dağlarda ölmeye gitti. bu kadar basit değil be ağalar. kan aksın, pkk bitsin demek, 30 yıldır kürtlerin katılımıyla ayakta kalan bir gerilla hareketine, türkiye meclisinde dahi bulunan legal kürt hareketine bunu söylemenin tek gittiği yer var:
kürtler üzerinde siyasi temsili gücü olan tüm varlıklar yok edilsin. kan aksın diyorsun ey ırkçı faşist!
not: söylemeyi unutmuşum pekeke, newroz gibi ifadeler de sizleri kürt faşisti tanımlamasına koymaktadır.
ülkücü irrasyonel bir mahluktur. gerçek üstülüğü akıl dışılığı türeyiş destanı'ndan geldiğini sanmakla başlar. ülkücü evrime inanmayandır. adem ile havva'yı da tanımaz, kurttan türemiştir ki tam da bu nedenle insan değildir. en büyük hayali tüm dünyanın türk olmasıdır, bu nedenledir ki turistlere tecavüz ederek onları türkleştirmeye çalışır. ülkücü vatan perverdir, kendisini satın almaya gelen abd filolarını denize dökenleri satırlarla doğrayacak kadar hem de. ülkücü yalancıdır çünkü bunları inkar eder. *
kurak ve yarı kurak bölgelerde, bazen yerli kayadan müteşekkil olan, bazen de ince bir enkaz örtüsüyle kaplı bulunan aşınım düzlükleri dik yamaçlı tek tepelerdir.
müslümanım deyip kendi desteklediği güruhun işlediği cinayetlerden bihaber olan cahilin söylemidir. kaldı ki müslümanlığın ölçütü adam öldürmemek mi olmuş? bu durumda saddam'ın işlediği cinayetleri nereye koyacaksınız?
birçok resmi evrakın nasıl da manipüle edildiğini bilmeyen tırreklerin onayladığı yalandır. tarih bilgileri ilkokul 8. sınıf inkılap tarihi kitabından ibaret olanlar kalkıp da tarihi ve tarihin doğurduğu sorunları çarpıtmasınlar. zira komik duruma düşüyorlar. bu durum neye benziyor biliyor musunuz? osman pamukoğlu'nun bölgelere göre verilen şehit sayısını çıkarıp resmi rakamları çürütmesne benziyor. hangisine inanalım bu rakamlardan?
halen burada kürtlerin orda burda savaşmadığını ispat etmeye çalışarak yazık ediyorsun kendine. kürtler kurtuluş savaşı'nda milyon tane şehit verseydi de değişen bir şey olmayacaktı. çünkü tek ulus, tek dil, tek renk temelleri üzerine bir ulus devlet kurup tehlike olarak gördüğün kürtlerin de başını her gördüğün yerde ezdin zaten. tarih buna şahittir. onun için de kürtlerin kurtuluş savaşı'nda verdiği şehit sayısı ile kürt sorunu'nu bağdaştırmak cehalet ile sığlığın harmanlaşmış çaresizliğidir.
masa başı tarihçilerinin yılmaz savunucusu siz at gözlüklü eziklere söyleyeceğim, tarihi gerçekten öğrenmek istiyorsanız, cuntacıların yazdıklarını değil de tarafsız adamları okuyun. başta yusuf halaçoğlu olmak üzere türk tarih kurumu'nun yıllardır tarihi olayları nasıl manipüle ettiğine ve saptırdığına hepimiz tanık oluyoruz. masallar diyarından alınan milli tarihin yalanları ile bir bir yüzleşeceksin ey zirzop herif.