bugün
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi11
- budweiser12
- hakim ziyech10
- bülent uygun9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı17
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- icardi190524
- düşün ki o bunu okuyor14
- iğrenç bir his tarif et31
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek21
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek41
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- bi derdim var9
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- anın görüntüsü8
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj14
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- sözlük kızlarının saç rengi17
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz21
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks22
- insanlar melek mi şeytan mı10
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız15
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz21
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi20
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi12
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- yazarların ruh hali9
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
bayrak
türk bayrağı, yıllar boyunca her çarpık mülkiyetin, her sahtekârlık kalesinin burcuna dikildi durdu. barışın güvencesi olmaya yakışacakken savaşın kışkırtıcısı olarak dalgalandırıldı
türk bayrağıyla ebedi sınavımız sürüyor.
hepimiz dünya milletlerinin bütün bayrakları bir yana, türk bayrağının, taşıyabileceğinden fazlasını yüklenmiş bir simge olduğunu biliyoruz.
simgelerin uygarlık yolunda mesafe katetmiş kültürlerde böylesine şevkle dalgalandırılıp seferberlik çağrısına dönüşmediğini de biliyoruz. seçimlerden önce büyük şehir meydanlarında yaşanan şahlanış karşısında batı medyasının türk bayrağının yükselişine nasıl baktığını hatırlar mısınız? yaşanan bu coşkunluk halinin diğer dünya dillerine tercümesini bbc'nin "türkiye'yi bayrak sallama çılgınlığı sardı", financial times'in "tepkiler türk özgüveninin çürük durumunu yansıtıyor. olay sonrasında pencerelere asılan türk bayrakları, abd'deki 11 eylül saldırıları sonrasında ortaya çıkan görüntüleri hatırlattı" yorumları özetliyordu.
türk bayrağının kutsallığı teması, cumhuriyetin her döneminde paçasını kaptırmış muktedirlerin yardımına koştu. sözgelimi, şanlı refahyol hükümeti döneminde, kıbrıs'ta bayrak direğine tırmanan bir rum vurulduktan sonra bizi kınayan abd dışişleri sözcüsü burns'ün "insan hayatı ve insan hayatının kutsallığı nihayette bir kumaş parçasının korunmasından daha önemlidir" sözleri de çiller'i çileden çıkarmış, daha önce "bayrağa uzanan eller kırılır" diyen hanımefendi burns'e kendince haddini bildirmişti. bayrak'ın sözlük karşılığı psikolojik harekât uzmanı muktedirlerin dikte ettiği milli duyarlılığı her zaman incitti. çünkü çığırından çıkmış simgeler dünyasında gerçeklik tehdittir.
yakın geçmişimize bir bakacak olursak; 12 eylül döneminin ancak şimdi gülebildiğimiz uygulamalarını, mhp'nin şehir sokaklarında bayrak dağıttığı günleri, sokaklarını travesti sakinlerinden temizlemek için camlarına bayrak asanları, orta yerde namütenahi bayrak sallayan, bayrak öpen türk popçularını, yıkıma direnmek için ihtilaflı binaların tepesine bayrak asan müteahhitleri unutmaya imkân bulamadığımızı fark edeceğiz. türk bayrağı, yıllar boyunca her çarpık mülkiyetin, her sahtekârlık kalesinin burcuna dikildi durdu. barışın güvencesi olmaya yakışacakken savaşın kışkırtıcısı olarak dalgalandırıldı.
şimdi de kanla boyanmış tüyler ürpertici bir bayrak karşısında sus pus olmuş oturuyoruz.
bu bayrağı, 16-17 yaşlarında 10'u kız kırşehirli 20 öğrenci iki ay boyunca hemen her gün biraraya gelerek, parmaklarını toplu iğnelerle delmek suretiyle kanlarıyla boyamış.
20 genç, iki ay boyunca ailelerinden ve öğretmenlerinden gizleyerek sürdürdükleri bu ortak üretimi tamamına erdirdiklerinde gururla ortaya çıkarmışlar. genelkurmay başkanı'nın eline nasıl geçtiğini bilemiyorum. bu çocuk kanıyla yapılmış bayrağı generalin elinde gördük. gözlerinde yaşlarla "biz işte böyle bir milletiz" diye iman tazeliyordu.bu korkunç olay karşısında mhp'li mehmet şandır bile "keşke gül resmi çizseler" diyecekti. kırşehir valisi, çocuklarıyla gurur duyuyor, onları "büyükanıt'ın sözleri türk milletinin sözleridir. büyük bir milletin evlatlarıyız. her genç böyle şeyler yapabilir" demeciyle kutsuyordu.
bir arkadaşımın muhteşem adlandırmasıyla kemalist kişilik bozukluğu'ndan mustarip kimi chp'liler de çocukların milli iradeyi göstermiş olduğunda hemfikirdi.
kanlı bayrak fikrini ortaya atan mürsel burak akyürek, "atalarımızın kanıyla oluşan türk bayrağını yeniden yapalım dedim. arkadaşlarım da kabul etti. kanımızın her damlasını kumaş emdi. kanımızdan bu bayrağı yaparken ne gözümüzden yaş geldi ne de acı duyduk"diyor. kanlarıyla bayrak yapan çocukların güzel ve aydınlık yüzlerine baktığınızda derin ve uğultulu bir korkuya kapılmamak mümkün değil.
iki ay boyunca her gün buluşan gençlerin bayrağını bir gazete de promosyon olarak türk halkına armağan edesiymiş. "ön yüzünde kanla yapılan türk bayrağı. arka yüzünde, alınlarından öpülecek örnek gençler yer alacak"mış.
büyükanıt'ın böyle bir eylemi 'türk milleti'nin tıynetine örnek olarak sergilemesi, yakındır, birçok lise ve ortaokuldan benzer bayrakların kendisine postalanmasına yol açacaktır. hatta gayretkeş ilkokul öğretmenlerinin yönlendirmesiyle 8-10 yaşında çocukların da elişi derslerinde kan işi bayrak, ay yıldız, 'vatan' kompozisyonlarını yakında vicdanımıza sermeleri kimseleri şaşırtmasın.
bu sonu gelmez korku filmi, kana inanan, kana tapan yeni nesiller üretmek için, türk-islam sentezinin de katkılarıyla durmadan yeni kapılar kurcalamaktadır.
bu çocuklara, bir araya gelip yapacak daha hayırlı işleri hatırlatmadan, onları kanlı bir tarikatın küçük müridleri olarak taltif ettikçe kemik yaşı ölçülmeye çalışılan genç katiller, vatanı, dini, milleti, gururu için silah parlatacak. parlatmaya devam edecek elbet.
kendilerini ifade etmek için bu aydınlık yüzlü çocuklar topluca etlerini kanatıyor.
sözün en kulağa ulaşanının kanla yazılacağı öğretilmiş onlara.
çağdaşlığın, laikliğin bekçisi bellenen en yüksek rütbeliler tarafından destek görüyor, bu ilkel ayin. mehmetçik olma fırsatını ellerine geçirebilecekleri yaşı beklemeye sabrı yetmeyen çocuklar, varlıklarını türk varlığına armağan etmiş oluyor. korkunç bir ayinle.
türk milleti, bu değildir. türk milletinin savaşa hazır kan torbaları olarak tasviri ülkemizin militarizasyonunda gelinen son noktadır.
sevgili kırşehirli çocuklar.
biraraya gelip kitaplar okuyabilir, filmler seyredebilir, dünyanın halini tartışabilir, aşklar yaşayabilirsiniz. parmaklarınızdaki sızı, aklın ve vicdanın yoluna inananların içini derinden sızlatıyor. sizden kan, can talep edenlere kulak vermeyin. kana tapan, kendini kanla tartan gençlerin omuzlarında yükselmeyecek bu acılı memleket.
bu memleketin ihtiyacı, daha fazla asker, daha fazla müstakbel şehit değil.
büyü ayinlerine alkış tutan çağdaşlık bekçilerine aldanmayın.
bu memleketin ihtiyacı, barış kültürünü en taze akıl ve vicdanla yerleştirmeye yeminli; hayatı her şeyin üstünde tutarak yaşayan ve birlikte eyleyen gençlerdir.
üstünüze kapanmış onca kapıyı zorlamak, size yedek asker muamelesi yapanlara hak ettikleri cevabı verebilmek, simgelerin şişirilerek gerçekleri boğduğu hayat tasavvurlarına direnebilmek elinizde.
sizden ölümün kutsallığını değil, hayatın yaşamaya değer olduğunu bir kez daha öğrenmek istiyoruz.
hepinizin gözlerinden hasretle öperim.
(bkz: yıldırım türker)
türk bayrağı, yıllar boyunca her çarpık mülkiyetin, her sahtekârlık kalesinin burcuna dikildi durdu. barışın güvencesi olmaya yakışacakken savaşın kışkırtıcısı olarak dalgalandırıldı
türk bayrağıyla ebedi sınavımız sürüyor.
hepimiz dünya milletlerinin bütün bayrakları bir yana, türk bayrağının, taşıyabileceğinden fazlasını yüklenmiş bir simge olduğunu biliyoruz.
simgelerin uygarlık yolunda mesafe katetmiş kültürlerde böylesine şevkle dalgalandırılıp seferberlik çağrısına dönüşmediğini de biliyoruz. seçimlerden önce büyük şehir meydanlarında yaşanan şahlanış karşısında batı medyasının türk bayrağının yükselişine nasıl baktığını hatırlar mısınız? yaşanan bu coşkunluk halinin diğer dünya dillerine tercümesini bbc'nin "türkiye'yi bayrak sallama çılgınlığı sardı", financial times'in "tepkiler türk özgüveninin çürük durumunu yansıtıyor. olay sonrasında pencerelere asılan türk bayrakları, abd'deki 11 eylül saldırıları sonrasında ortaya çıkan görüntüleri hatırlattı" yorumları özetliyordu.
türk bayrağının kutsallığı teması, cumhuriyetin her döneminde paçasını kaptırmış muktedirlerin yardımına koştu. sözgelimi, şanlı refahyol hükümeti döneminde, kıbrıs'ta bayrak direğine tırmanan bir rum vurulduktan sonra bizi kınayan abd dışişleri sözcüsü burns'ün "insan hayatı ve insan hayatının kutsallığı nihayette bir kumaş parçasının korunmasından daha önemlidir" sözleri de çiller'i çileden çıkarmış, daha önce "bayrağa uzanan eller kırılır" diyen hanımefendi burns'e kendince haddini bildirmişti. bayrak'ın sözlük karşılığı psikolojik harekât uzmanı muktedirlerin dikte ettiği milli duyarlılığı her zaman incitti. çünkü çığırından çıkmış simgeler dünyasında gerçeklik tehdittir.
yakın geçmişimize bir bakacak olursak; 12 eylül döneminin ancak şimdi gülebildiğimiz uygulamalarını, mhp'nin şehir sokaklarında bayrak dağıttığı günleri, sokaklarını travesti sakinlerinden temizlemek için camlarına bayrak asanları, orta yerde namütenahi bayrak sallayan, bayrak öpen türk popçularını, yıkıma direnmek için ihtilaflı binaların tepesine bayrak asan müteahhitleri unutmaya imkân bulamadığımızı fark edeceğiz. türk bayrağı, yıllar boyunca her çarpık mülkiyetin, her sahtekârlık kalesinin burcuna dikildi durdu. barışın güvencesi olmaya yakışacakken savaşın kışkırtıcısı olarak dalgalandırıldı.
şimdi de kanla boyanmış tüyler ürpertici bir bayrak karşısında sus pus olmuş oturuyoruz.
bu bayrağı, 16-17 yaşlarında 10'u kız kırşehirli 20 öğrenci iki ay boyunca hemen her gün biraraya gelerek, parmaklarını toplu iğnelerle delmek suretiyle kanlarıyla boyamış.
20 genç, iki ay boyunca ailelerinden ve öğretmenlerinden gizleyerek sürdürdükleri bu ortak üretimi tamamına erdirdiklerinde gururla ortaya çıkarmışlar. genelkurmay başkanı'nın eline nasıl geçtiğini bilemiyorum. bu çocuk kanıyla yapılmış bayrağı generalin elinde gördük. gözlerinde yaşlarla "biz işte böyle bir milletiz" diye iman tazeliyordu.bu korkunç olay karşısında mhp'li mehmet şandır bile "keşke gül resmi çizseler" diyecekti. kırşehir valisi, çocuklarıyla gurur duyuyor, onları "büyükanıt'ın sözleri türk milletinin sözleridir. büyük bir milletin evlatlarıyız. her genç böyle şeyler yapabilir" demeciyle kutsuyordu.
bir arkadaşımın muhteşem adlandırmasıyla kemalist kişilik bozukluğu'ndan mustarip kimi chp'liler de çocukların milli iradeyi göstermiş olduğunda hemfikirdi.
kanlı bayrak fikrini ortaya atan mürsel burak akyürek, "atalarımızın kanıyla oluşan türk bayrağını yeniden yapalım dedim. arkadaşlarım da kabul etti. kanımızın her damlasını kumaş emdi. kanımızdan bu bayrağı yaparken ne gözümüzden yaş geldi ne de acı duyduk"diyor. kanlarıyla bayrak yapan çocukların güzel ve aydınlık yüzlerine baktığınızda derin ve uğultulu bir korkuya kapılmamak mümkün değil.
iki ay boyunca her gün buluşan gençlerin bayrağını bir gazete de promosyon olarak türk halkına armağan edesiymiş. "ön yüzünde kanla yapılan türk bayrağı. arka yüzünde, alınlarından öpülecek örnek gençler yer alacak"mış.
büyükanıt'ın böyle bir eylemi 'türk milleti'nin tıynetine örnek olarak sergilemesi, yakındır, birçok lise ve ortaokuldan benzer bayrakların kendisine postalanmasına yol açacaktır. hatta gayretkeş ilkokul öğretmenlerinin yönlendirmesiyle 8-10 yaşında çocukların da elişi derslerinde kan işi bayrak, ay yıldız, 'vatan' kompozisyonlarını yakında vicdanımıza sermeleri kimseleri şaşırtmasın.
bu sonu gelmez korku filmi, kana inanan, kana tapan yeni nesiller üretmek için, türk-islam sentezinin de katkılarıyla durmadan yeni kapılar kurcalamaktadır.
bu çocuklara, bir araya gelip yapacak daha hayırlı işleri hatırlatmadan, onları kanlı bir tarikatın küçük müridleri olarak taltif ettikçe kemik yaşı ölçülmeye çalışılan genç katiller, vatanı, dini, milleti, gururu için silah parlatacak. parlatmaya devam edecek elbet.
kendilerini ifade etmek için bu aydınlık yüzlü çocuklar topluca etlerini kanatıyor.
sözün en kulağa ulaşanının kanla yazılacağı öğretilmiş onlara.
çağdaşlığın, laikliğin bekçisi bellenen en yüksek rütbeliler tarafından destek görüyor, bu ilkel ayin. mehmetçik olma fırsatını ellerine geçirebilecekleri yaşı beklemeye sabrı yetmeyen çocuklar, varlıklarını türk varlığına armağan etmiş oluyor. korkunç bir ayinle.
türk milleti, bu değildir. türk milletinin savaşa hazır kan torbaları olarak tasviri ülkemizin militarizasyonunda gelinen son noktadır.
sevgili kırşehirli çocuklar.
biraraya gelip kitaplar okuyabilir, filmler seyredebilir, dünyanın halini tartışabilir, aşklar yaşayabilirsiniz. parmaklarınızdaki sızı, aklın ve vicdanın yoluna inananların içini derinden sızlatıyor. sizden kan, can talep edenlere kulak vermeyin. kana tapan, kendini kanla tartan gençlerin omuzlarında yükselmeyecek bu acılı memleket.
bu memleketin ihtiyacı, daha fazla asker, daha fazla müstakbel şehit değil.
büyü ayinlerine alkış tutan çağdaşlık bekçilerine aldanmayın.
bu memleketin ihtiyacı, barış kültürünü en taze akıl ve vicdanla yerleştirmeye yeminli; hayatı her şeyin üstünde tutarak yaşayan ve birlikte eyleyen gençlerdir.
üstünüze kapanmış onca kapıyı zorlamak, size yedek asker muamelesi yapanlara hak ettikleri cevabı verebilmek, simgelerin şişirilerek gerçekleri boğduğu hayat tasavvurlarına direnebilmek elinizde.
sizden ölümün kutsallığını değil, hayatın yaşamaya değer olduğunu bir kez daha öğrenmek istiyoruz.
hepinizin gözlerinden hasretle öperim.
(bkz: yıldırım türker)
keşke ülkemiz saudi arabia gibi amerikanın 53. eyaleti olan bir arap emirliği olsa da şu namazımızı göstere göstere bir kılsak
latin harfi yerine arap harfi kullanabilsek,
4 karı alabilsek, karıyı gönül rahatlığıyla çarşafa sokabilsek, sokağa bile çıkarmasak
müslüman olmayan hiç bir şeye tahammül etmek zorunda kalmasak
taliban rejimini yaşasak diye düşünenlerin dötünden uydurmasıdır.
latin harfi yerine arap harfi kullanabilsek,
4 karı alabilsek, karıyı gönül rahatlığıyla çarşafa sokabilsek, sokağa bile çıkarmasak
müslüman olmayan hiç bir şeye tahammül etmek zorunda kalmasak
taliban rejimini yaşasak diye düşünenlerin dötünden uydurmasıdır.
ancak ve ancak hainlerin uydurabileceği kavramdır.
bakınız ne kadar ilginç ki,
pkk'lısı, liboşu, irticacısı, ermeni'nin ırkçısı, rum'un ırkçısı, abd-ab işbirlikçisi ...
hepsi kemalizm ve atatürk düşmanıdır.
hepsinde aynı ortak kuyruk acısı vardır.
hepsinde aynı gerçeğin ve kuvvetin korkusu vardır.
cumhuriyetin ilanıyla yedikleri tokatı hala sindirememişlerdir.
ülkeyi hala parçalayamamış olmarının acısını tatmaktadırlar.
o kadar yırtınmışlardır; ama ülke hala ayaktadır.
bakınız ne kadar ilginç ki,
pkk'lısı, liboşu, irticacısı, ermeni'nin ırkçısı, rum'un ırkçısı, abd-ab işbirlikçisi ...
hepsi kemalizm ve atatürk düşmanıdır.
hepsinde aynı ortak kuyruk acısı vardır.
hepsinde aynı gerçeğin ve kuvvetin korkusu vardır.
cumhuriyetin ilanıyla yedikleri tokatı hala sindirememişlerdir.
ülkeyi hala parçalayamamış olmarının acısını tatmaktadırlar.
o kadar yırtınmışlardır; ama ülke hala ayaktadır.
vatanın her taşı, toprağı kutsal iken, üzerinde yaşayan kürtler, aleviler vs. ya pis kokar, ya mumsöndücüdür". böyle bir kişilik, böyle bir bozukluk.
kimine göre bir kavram, kimine göre bir uydurma.
ama insana hey gidinin kemalizmi, bozukluğunda bile bir kişilik var dedirtiyor.
efendilerinin ağzından konuşan kişiliksizleri düşününce.
ama insana hey gidinin kemalizmi, bozukluğunda bile bir kişilik var dedirtiyor.
efendilerinin ağzından konuşan kişiliksizleri düşününce.
kürtçü ibnetorluktan yahut dinci totoşluğundan daha kötü olmasa gerek.
tıbbın çaresiz kaldığı anlardan biridir.
yer yer kemalistim belki. davranışlarımda da gösteririm bazen. bozuk değilim yok.
genel belirtileri şunlardır:
* türkiye cumhuriyeti'nin kuruluş dönemlerinde oldukça pragmatist davranmış mustafa kemal'in uygulamalarını sorgulanmaz bir konuma yerleştirmek.
* bu pragmatizmden onlarca farklı siyasal çizgi çıkabilecek olması mümkündür, çünkü söylediğimiz gibi politik manevra yüklüdür, pragmatisttir. ama kemalistlere baktığımızda genel olarak tam bağımsızlık gibi absürd bir kavram üzerinden kendi otoriteryen fikir dünyalarını dayatmaktadırlar. yani mustafa kemal görüntüsünü kazıyınca altından darbecilere kadar uzanan farklı yüzler çıkmakta ve mustafa kemal görüntüsü ile bu dünyayla bağdaşmayan fikir dünyalarını dayatmaktadırlar.
* sürekli aydınlanmadan ve aydın olmaktan bahseden müritleri, siyasi olarak sıklıkla belli dini motifler benimserler. çeşitli ritüellere ve sembollere saplanarak teolojik bir fikriyat üretmişlerdir. anıtkabir ziyaretleri ile hacca gitme, sıklıkla taşıdıkları mustafa kemal broşu ile de siyasi anlamda türban takma arasında ciddi bir analoji kurmak yanlış olmayacaktır.
şimdi bu bir dinse, ki öyledir, bunlara kişilik bozukluğu demek doğru olmayacaktır. bu da aynı müslümanlık gibi bir dindir, kendi rasyonalitesi içinde mantıklıdır. kişilik bozukluğu olan kısım bu dinsellikle aydınlanmacık arasında kurmaya teşne oldukları bağdır.
* türkiye cumhuriyeti'nin kuruluş dönemlerinde oldukça pragmatist davranmış mustafa kemal'in uygulamalarını sorgulanmaz bir konuma yerleştirmek.
* bu pragmatizmden onlarca farklı siyasal çizgi çıkabilecek olması mümkündür, çünkü söylediğimiz gibi politik manevra yüklüdür, pragmatisttir. ama kemalistlere baktığımızda genel olarak tam bağımsızlık gibi absürd bir kavram üzerinden kendi otoriteryen fikir dünyalarını dayatmaktadırlar. yani mustafa kemal görüntüsünü kazıyınca altından darbecilere kadar uzanan farklı yüzler çıkmakta ve mustafa kemal görüntüsü ile bu dünyayla bağdaşmayan fikir dünyalarını dayatmaktadırlar.
* sürekli aydınlanmadan ve aydın olmaktan bahseden müritleri, siyasi olarak sıklıkla belli dini motifler benimserler. çeşitli ritüellere ve sembollere saplanarak teolojik bir fikriyat üretmişlerdir. anıtkabir ziyaretleri ile hacca gitme, sıklıkla taşıdıkları mustafa kemal broşu ile de siyasi anlamda türban takma arasında ciddi bir analoji kurmak yanlış olmayacaktır.
şimdi bu bir dinse, ki öyledir, bunlara kişilik bozukluğu demek doğru olmayacaktır. bu da aynı müslümanlık gibi bir dindir, kendi rasyonalitesi içinde mantıklıdır. kişilik bozukluğu olan kısım bu dinsellikle aydınlanmacık arasında kurmaya teşne oldukları bağdır.
içinde bulunmaktan gurur duyduğum ruh bozukluğudur. cumhuriyetçi, laik ve milliyetçilik bu ruh bozukluğunun başlıca belirtilerindendir. vatan haini, şerefsiz kişilik bozukluğu olan insanlar yaklaşmamalıdır.
semptomlarından biri de bir yandan haklı olarak akp'nin kadrolaşmasını eleştirip, öbür yandan da devlet kurumlarının belirli bir resmi ideolojiye bağlı kadrolardan oluşmasını savunabilmeleridir.
ota boka kemalizme saldıran, bok atan ezik kişiliklerin sahip olduğu kişilik bozukluğudur.
atatürk'ün aleyhinde konuşan herkesi "tayyipçi, yobaz, fethullahçı" diye fişlemeleri.
kazığın en büyüğünü komunistlerden yiyorlar haberleri yok.
kazığın en büyüğünü komunistlerden yiyorlar haberleri yok.
Yanlış bir cümledir,her haliyle.Bir cümleyi insanoğlu 9 farklı şekilde yalnış anlamaktadır.Bunların içinde anlaşılmak istenen anlamın yaratılması da vardır ne yazıkki.Ne yazıkki bu kadar kolaya kaçamayız,anlatılmak istenen şeyi anlamak gerekirki herhangi bir şeyi paylaşabilelim,tartışabilelim.
(bkz: ne mutlu türküm diyene)
(bkz: ne mutlu türküm diyene)
başlıktaki mantık bozukluğu...
- sarhoş musunuz kuzum siz ?
- sarhoş musunuz kuzum siz ?
her bıyıklıyı atatürk sanmak. *
Bir Yıldırım Türker tanısı.
kafası karışık yıldırım türker arkadaşın hipersikim tanımı. aldığı bir gerçeği diğerine, başka birini diğer başkasına bağlayarak aklınca tespit yapmış. tamamı yalan yanlış neresinden tutsan elde kalır vaziyette. nasıl başlayacağımı bilemedim yeminle.
öncelikle; bayrak bizim simgemiz, kanımızla ve canımızla türkiye cumhuriyetini simgelemekte. batıdaki salak gazetecilerin ne düşündüğü zerre önemli değil. namusumuzdan bahsediyoruz bayraktan bahsederken, vatansız değiliz çünkü bu topraklar için canını feda edenleri unutamıyoruz.
ikincisi; eli kanlı salak katiller dediğin güruh; kemalizm için çırpınan neferleri öldürdükleri için yatmaktalar, öldüren eli kanlı katillerin kemalist olduğunu söylemek için düzenbaz olmak lazım, haksız mıyım?
üçüncüsü; kendince kandan bayrak yapmak yerine aşk yapın demek, tartışın gezin görün vs vs diye ahkam kesmek ne olaki? ne verdiniz bu memlekete, ne öğrettiniz? şimdi cart diye medeni olmalarını bekliyorsunuz.
son olarak : gerçekten kişilik bozukluğu tespiti yapabilecek babayiğit bir insan istiyorum özüyle sözüyle. peygamber değildir mustafa kemal ama bu salakça tespitleri haketmemektedir.
öncelikle; bayrak bizim simgemiz, kanımızla ve canımızla türkiye cumhuriyetini simgelemekte. batıdaki salak gazetecilerin ne düşündüğü zerre önemli değil. namusumuzdan bahsediyoruz bayraktan bahsederken, vatansız değiliz çünkü bu topraklar için canını feda edenleri unutamıyoruz.
ikincisi; eli kanlı salak katiller dediğin güruh; kemalizm için çırpınan neferleri öldürdükleri için yatmaktalar, öldüren eli kanlı katillerin kemalist olduğunu söylemek için düzenbaz olmak lazım, haksız mıyım?
üçüncüsü; kendince kandan bayrak yapmak yerine aşk yapın demek, tartışın gezin görün vs vs diye ahkam kesmek ne olaki? ne verdiniz bu memlekete, ne öğrettiniz? şimdi cart diye medeni olmalarını bekliyorsunuz.
son olarak : gerçekten kişilik bozukluğu tespiti yapabilecek babayiğit bir insan istiyorum özüyle sözüyle. peygamber değildir mustafa kemal ama bu salakça tespitleri haketmemektedir.
(bkz: #6994852) işte böyle bir hastalıktır. ya rabbim neler oluyor.
genelde anne baskın aile ortamında büyüyen insanların benimsediği siyasi akım.
muhafazakar demokrasi gibi bir kavramın varolduğunu zannedenlerin yaymaya çalıştığı sanal kavram.
kemalistler'in 1920'li yılların şartlarını savunduklarını ortaya atıyorlarsa, muhafazakarlar kaç sene öncenin şartlarını savunarak bir takım isteklerini öne sürüyorlar ona bakmak lazım.
aslında kavramların sabun gibi kaydırılıp, kendi dönekliklerine kılıf uydurmaya çalışan insanların parolasıdır bu, binlerce yıllık bağnaz fikirlerini modernlikle boyayıp göze hoş göstermeye çalışmak. örnek ister misiniz;
(bkz: muhafazakar eşcinsel)
önce iki kitap okumak lazım bazı konular hakkında atıp tutmadan önce. e, oksimoron olmak kolay değil elbette.*
kemalistler'in 1920'li yılların şartlarını savunduklarını ortaya atıyorlarsa, muhafazakarlar kaç sene öncenin şartlarını savunarak bir takım isteklerini öne sürüyorlar ona bakmak lazım.
aslında kavramların sabun gibi kaydırılıp, kendi dönekliklerine kılıf uydurmaya çalışan insanların parolasıdır bu, binlerce yıllık bağnaz fikirlerini modernlikle boyayıp göze hoş göstermeye çalışmak. örnek ister misiniz;
(bkz: muhafazakar eşcinsel)
önce iki kitap okumak lazım bazı konular hakkında atıp tutmadan önce. e, oksimoron olmak kolay değil elbette.*
Böyle bir bozukluk olduğunu düşünenin 'beyinsel kişilik bozukluğu' olduğunu düşündüren cümle.
bakınız : Yaradı yobaza keşkek.
bakınız : Yaradı yobaza keşkek.
güncel Önemli Başlıklar