yilmaz erdogan in bir siiri.sozleri:
"bir tek dileğim var mutlu ol yeter" sözünün
bir kamyon yükü
anlam taşıdığı günlerdi
kaldırımlar toz ve kağıt topakları
ankara'nın
ankara'nın sonbahar yaprakları
ayvalar sarı
hüzünler olgun
yaz yorgunu gövdeler serili betonlarda
ben yanımda çok acıklı
epey yol üstü sözler getirmiştim.
"sanki terk edilmiş bir viraneyim
her yanım dağılmış yıkılmışım ben"
okul önlük mevsimi
ve kaplanması kitapların
cumhuriyet gazetesiyle
bir ön beslenme çantası kompleksi
malum şu otlu peynir meselesi
saçlarını süt mısırı örgü yapmış
bir al yüz koca göz görüyorum.
sanki o tehlikeli yolun başındayım
aşk'a geliyorum!
ama yanıma hep
köy zılgıtlı sözler almışım
arabesk kalıyorum
her kent soylu aşkın karşısında
"bir kulunu çok sevdim" diyorum
"o beni hiç sevmiyor" diyorum
"kalbimi ona verdim
artık geri vermiyor" diyorum.
"pencere evin arkasındaki yolu aydınlatmak için ışıldıyor
ısıtan bir ışık, nereye giderlerse gitsinler
günün kahramanını bulmak istiyorlarlar
mm, fakat ya kötü birinin yoluna düşerlerse" bunları ben demiyorum lan james hetfield diyor. sizin kahramanlara ihtiyacınız var mı bilmem ama ırak'taki bebelerin, çocukların kahramanlara çok ihtiyacı var. hem de fazlasıyla. ızdırabı çiğniyor bu çocuklar, acıyı, şiddeti hem de fazlasıyla hatta çiğnemeden yutuyorlar. kötü birinin yoluna düştü bu çocuklar, bush denen deccal'ın yoluna düştüler, hem de sebepsiz. daha sıçtığı bokun ne olduğunu bilmeden bombaları, silahları çok iyi öğrendiler/tanıdılar. onlarla birlikte ağlamayı, haykırmayı, çığlık atmayı da çok iyi öğrendiler. bunların yanında inanılmaz bir nefret, bir kin kazandılar. "büyüyünce ne olacaksın" sorusu onlara bir şey ifade etmiyor. "bilimadamı, mühendis" olucam demiyecekler. şu anda bile belki çığlık atıp iç geçiyorlar, onları kurtaracak kahramanları bekliyordur. "anne" diye bağırıyorlardır. en acı olanı ise hala bir kahraman bekliyor olmaları. kahramanların eski bir masal da yaşadıklarını ve uzunca bir süre uykuya daldıklarını büyüyünce öğrenecekler. şimdi onlar için "her gece rüyalar ve uyandıran çığlıklar var".
yeni dalga devrimci olmaktan çok isyankardır. gözlerini toplumun temellerinden çok, günlerin köpüğüne çevirmiştir. yeni dalga gerçekten de birçok tabuya saldırmış, ahlaki ve siyasi sansürlere meydan okumuş, mali çevvrlerin ve sendikaların iktidar ve alışkanlıklarına karşı çıkmış bu da yetmemiş yıldız sistemini reddedip, teknik kalite yönünden özgürleşmiştir. şöyle ki, örnek vericek olursak: jean luc godard'tan bahsedebiliriz. bu adam serseri aşıklar'da bütün sıradanlığı içinde ve kendi kavrayaşı açısından bütün bir dönemi yoğunlaştırılmış olarak sunar. amaçssız ve değerlerden yoksunn, araba hırsızı, kazayla bir adam öldüren, kısa aşklar yaşayan ve hattaaa mübala olmaksızın bir hayvan gibi ölen genç bir adamın anlatıldığı bu hikaye, hem amerikan tarzına yönelik bir saygı gösterisi, hem paris üzerinde bir belgessell, hem de belmondo'nun başarıyla sunduğu umursamaz bir yeni gençliğin çekici portresidir.
misal başka bir örnek daha vermek gerekir diye düşünüyorum. fotoğrafçı agnes varda'dan bahsedelim: dünyaya yönetilen bu kaygılı dikkati ve anlatımdaki özgürlüğü temsil eder; bu özelliği daha çok, sinema hikayecikleri olan kısa filmlerinde ortaya çıkar. örnek eser: "kısa uç 1955 olması lazım tam hatırlamıyorum 1956'da olabilir. buna yakın bir vurguyla ama gerçeküstücülükten devralınmış bir şiirsellikle günlük yaşamı anlatan georges franju, belgesellerinde ve uzun metrajjlı filmlerinde toplumsal ve estetik iki yüzlükle savaşırken prevert tarzı bir anarşizmle kameranın kural dışı bakışını birleştirir. suratsız gözlerine eserinden de anlayabilirz bunu.
sok gazetesi'ndeki sukruye bilgin'in "cinsel sorunlar" adli kosesine yollanan garip bir yazi. kafana odunla vurunca da pekmez geliyor mu kafandan a cahil balta seni?... suna bakar misiniz; tahrik olunca penisinden sivi geliyormus!... len mal, lan okuz, sorununu yolladigin gazete sok gazetesi!... bu gazeteyi alip okuduguna ve de resimlere baktigina gore de cavusu tokatliyorsun demektir... eee daha ne zkime bu cahil cahil sorular?...
lan yoksa gazetenin cinsel sorunlar uzmanina mi asiliyorsun denyocan?... gun gecmiyor ki insanlar denyolasmasin...
edit: sadece bu degil bunun gibi bir suru ornek: (#1055126) uyari icin thanx.
habere bak! ibret alinmasi gerekir. capkinlar ibret alsin serefsizim... bugun bogalar, yarin niye zampara erkekler olmasin (ehem benim lan bu)?... her zaman ayar tutturmalisiniz arkadaslar... misal; bence bir erkek gunde en fazla 3 defa sevismeli... ama bakti ki off citir bir kadin daha karsina cikti e tamam 4 olsun... hadi diyelim bir fistik daha cikti ki; adriana lima olsun, 5 olsun... ama 6 olmaz.
alkol reklami boyle yapiliyor artik!... zamaninda bira reklami yasak oldugu icin kurnaz bira sirketleri bu sekilde reklam yapiyorlardi... simdi biliyorum ki icinizden sunu diyeceksiniz; "peki neden inek?..." e olum, "insanin hayatini bira kurtardi..." deseler olur muydu?... olmaz!... neden olmaz?... cunku mantigi yok.
peki inegi kurtarmasinin mantigi var mi?.. elbette lan onun da yok ama en azindan inekte kimse mantik aramaz ki lan. zaten bu hayvan mantikli bir hayvan olsan etinden sutunden faydalandirmazdi degil mi?... gun gecmiyor ki absurd bir haberle, reklamla karsilasmayalim...
pearl jam'in en basarili sarkilarindan biri. huzur verir, solosu insani alip goturur.sozleri:
unsealed, on a porch a letter sat
then you said, 'i wanna leave it again'
once i saw her on a beach of weathered sand
and on the sand i wanna leave it again, yeah...
on a weekend, i wanna wish it all away, yeah...
and they called and i said that i want what i said...
and then i call out again...
and the reason, oughta' leave her calm, i know
i said, 'i know what i wear, not a box or the bag'
ah yeah...can you see them?
out on the porch, yeah, but they don't wave
i see them, round the front way, yeah...
and i know and i know i don't want to stay
make me cry...
i see, ooh...i don't know why there's something else
i wanna drum it all away
oh, i said, i don't, i don't know a-where there's a boxer or the bag'
ah yeah...can you see them?
out on the porch, yeah, but they don't wave
i see them, round the front way, yeah...
and i know, and i know, i don't wanna stay alone...
i don't wanna stay...yeah...
i don't wanna stay... (2x)
i don't, don't wanna, oh...yeah...ooh...ohh...
metallica'nin s&m albumundeki leziz sarkisi. sarkinin girisi ayri superdir. sozleri:
don't you leave me father time
take me with you
tell me does your sun still shine
come squeeze the world and drip it down my throat...oh yeah
down my throat again....woah
you got to breathe man, breathe
coming up for air
breathe man, breathe
coming up for air
touch me so i think i'm here
skin my senses
barely breathing
minus human
please squeeze the world and drip it down my throat again
down my throat again.....woah
gayet dogru bir onermedir. kim ne yapsin lan termikler, joan brunt bilmem ne entryleri. o entryler yalnizlik icinde kalir. sadece baslik girilir ve kalir. ama anketler, tespitler oyle mi? ne guzeldir onlar. dusunsenize, "ip atlayan cocuklar, evlenilcek kiz tipi, sevisilecek erkek tipi" hakkinda entry girmek. icindeki acligi, real de yapamadiklarini buraya aktarip "acaba benimle ayni fikirde olan, ayni seylerden hoslanan biri varmi diye test etmek(kadin erkek farketmiyor)" hep bir seyler bekleyen, bir seyler yapmak isteyen, ne istedigini cumle aleme, yazarlara, okurlara anlatabilmek, eglenmek, gulmek ne guzeldir. siyasi dusunculerini, tuttugu takimlarini, sevdigi sanatcilari sol frame le paylasmak ne guzeldir. ne zaman yaramis lan bana? "pi sayisi, anagramlar bilmem neler" diyelim ki pi sayisindan, anagramdan anlayan yazarlarla ne paylasabiliriz? hic bir sey. ama kurtce, galatasaray hakkinda entry girdim mi: "bravo lan cok guzel yazmissin, yuru lan kim tutar seni" diye mesajlarla karsilasmak kadar guzel bir sey var mi?
asiti kacmis kola, cikarinbeniburdan, italiano, arjen robben bilgi icerikli entry girdide ne oldu lan? copypaste'cilikle suclamadiniz mi onlari? paylastigi bilgileri bile calintilikla sucladiniz. kim ne yapsin lan bilgiyi? ulan bu memleketin kacta kaci kitap okuyor da ozenelim bilgiye? kacta kaci kose yazarlarini okuyor? kacta kaci tiyatroya gidiyor? en nihayetinde anket bir ask degil mi bizde? yasasin anketler, tespitler.
kuralları kırılarak yazılan nestalik yazı. 17. yuzyil başlarında safeviler döneminde iran'da ortaya çıktı ve yalnız iran, afganistan sınırlı ölçüde de hindistan'da, özellikle yazışmalarda şikeste talik ve nestalikin yerine kullanılarak günümüze kadar geldi. bilinen en eski örneği, safavilerden şah 1. süleyman'ın valilerinden mürteza kulihan şamlu'nun yazdığı bir nottur.
dinledigim en boktan black metal grubu. sozler, besteler "of of" dedirtir. ulan bir grup hic mi ruh tasimaz? album yapmak icin yapilmaz, sarki soylemek icin sarki soylenmez, enstrumantal calmak icin calinmaz. kendilerini tebrik eder 1 milyon uzerinden sifir veriyoruz.
riva flv player ve Win AVI Video Converter programını indirildikten sonra ve tabiki yüklendikten sonra;
youtube den indirmek istediğiniz video nun altında url yazan yere kopyalıyıp http://www.savevid.com/index.php burdaki adrese yapıştırcaksınız. ve o adresden download edilir. http://www.savevid.com/index.php burda her sey yazıyor diyerekten entrye son veriyorum.
Not:aman downloand ederken dikkat edin lars ulrich'in kulağına giderse o downloandlar götümüze girebilir. ikinci bir napster faciası yaşamak istemiyorsanız dikkat edin.
4 aralik' ta piyasaya surulecek clip vs den olusan metallica dvd'si. arsive katilmasi gerekir.
01. one (7:41)
02. enter sandman (5:28)
03. the unforgiven (6:21)
04. nothing else matters (6:24)
05. wherever i may roam (6:05)
06. sad but true (5:26)
07. until it sleeps (4:32)
08. hero of the day (4:30)
09. mama said (4:51)
10. king nothing (5:26)
11. the memory remains (4:37)
12. the unforgiven ii (6:33)
13. fuel (4:35)
14. turn the page (5:49)
15. whiskey in the jar (4:43)
16. no leaf clover (5:33)
17. i disappear (4:28)
18. st. anger (5:50)
19. frantic (4:55)
20. the unnamed feeling (5:29)
21. some kind of monster (4:28)
bonus olarak da sunlar olacak:
2 of one - introduction (5:43)
one (jammin' version) (5:05)
the unforgiven (theatrical version) (11:29)
"metallica: some kind of monster" film trailer (2:27)