pazartesi günü beylikdüzü bimeks mağazasından satın aldığım bilgisayarın çarşamba günü yine bimeks mağazasına gelmesi gerekiyordu. çarşamba günü güneşli şubesinde, perşembe ve cuma günleri beylikdüzü yurtiçi kargo şubesinde bilgisayarım bekletildi. bugün bimeks'e gidip bağırınca mağaza müdürü yurtiçi kargoyu aradı ve "biz adrese geldik ama adreste kimse yoktu" gibi absürd bir cevap aldı. kocaman bir avm'nin içindeki yine kocaman bir mağazada nasıl olur da ürünü alacak kimse olamaz. yurtiçi kargo çalışanları işlerini yapmadıkları gibi sizi salak yerine koyup pişkin pişkin yalan söyleyebiliyorlar. kargo teslimat süresi 3 iş günüydü ve çoktan doldu. müşteri hizmetleri şube numarası vermek dışında bir şey yapmadı. beylikdüzü şubesi de telefonlarıma cevap vermiyor.
yurtiçi kargonun kendi sitesinden iki kez şikayet formu doldurdum fakat geri dönüş yapan olmadı. şikayetimvar.com'da şikayet oluşturdum ve site kendi kendine şikayet başlığımı değiştirip yayınladı. bunu yapan site iki gün sonra da kendi kendine sorun çözüldü deyip firma puanını arttırır.
kısacası yurtiçi kargo ürün teslimatı yapmayı, telefonlara cevap vermeyi, mağdur ettiği müşterilerine geri dönüş yapıp özür dilemeyi, sosyal medya hesabı yönetmeyi bilmeyen ve müşterilerini salak yerine koyup kandırabileceğini zanneden bir kargo şirketidir.
aklı olan kendi isteğiyle yurtiçi kargo ile çalışmaz.
50. yıl bölümünü izlerken varımı yoğumu (çok tuhaf bir kelime oldu) twitter'a döktüğüm için şimdi sakince yazabilirim.
--spoiler--
david'in "it's a machine that goes Ding" dediği sahnede "hağğ" diye bağırdığım doğru. aslında bölümün tamamında bu şekilde bağırdım sanırım. izlediğim en harika doctor who bölümüydü. fakat donna noble hanımın olmaması ciddi anlamda üzdü. 50. yıl bölümünde clara bile varken donna nasıl olmaz be dedim 75 dakika boyunca.
john hurt mütemadiyen sonik çıkaran doktorlara yerinde cevaplar verdi.
rose'un no more dediği sahneyi on beş defa daha ağzım açık izleyebilirim.
ayrıca üç doktorun birden dalek'e tornavidalarını doğrultması dalek'in tablodan fırlaması muh-te-şem-di.
ve sonunda "no sir, all thirteen." denilen sahne.
şu fani ömrümde bir daha ne zaman 13 doktoru bir arada göreceğim?
--spoiler--
sizleri ilgilendirmeyen bir bilgi: 75 dakika boyunca çişimi tuttum.
rexx sinemasından moda caddesine inen yolda yeşil tenteli sevimli yer. menüleri ikinci yenicilerin şiirlerinden oluşan kütüphanelerine kitap götürdüğünüzde size çay ikram eden pek güzel insanların yeni kafesi. üstelik ücretsiz film gösterimleri yapıyorlar ve bugün uçurtmayı vurmasınlar vardı. ayrıca dilediğinizi yazabileceğiniz panoları da var.
saat 3-4 civarı üst kat komşumuzun son ses dinleyip bizlere de dinlettiği şarkı. aynı zamanda her yerde çalmasından dolayı artık kusturacak olan şarkı.
sevgili günlük, iki gecedir beni aynı anda hem çok üzen hem de çok mutlu eden filmler izliyorum. bu filmler üzünce öyle bir üzüyor ki kalbimi buruşturuyor. daha sonra detaylıca anlatırım, şimdi uyuyayım.
serinin en sevdiğim filmidir. son sahnesiyle gözlerimizi doldurur.
--spoiler--
obi-wan: you were the chosen one! it was said that you would destroy the sith, not join them! bring balance to the force, not leave it in darkness!
anakin: i hate you!
obi-wan: you were my brother, anakin. i loved you.
--spoiler--