Milatlık bir tatlı olan "sütlü nuriye" tatlısına kakao serpip adına soğuk baklava demişler. Daha önce hiç sütlü nuriye yememiş olan bi grup insanda yeni bi lezzet keşfettiğini falan sandı abarttı. Gidin sütlü nuriye yiyinde kakaonun tatlıyı nasıl kepaze ettiğini bi anlayın bence.
sevgisiz büyümüş, kültürsüz, komplekslerini kıskançlık kisvesi ile bastırabilen, ezik, savunduğu hiçbir ahlaki değere kişilik ve aile olarak sahip olamamış; özetle manipülasyoncu bir pezevenk olduğunu anladığın andır.
Notre Dame Paris müzikali için biletix'den bilet aldığımda sistem en ön sırayı verince bir önceki tecrübeme dayanarak rahatsızlık duymadım. Şehir dışından sırf müzikal için gelip koltuğumu bulduğumda yaşadığım şokun tarifi yok, sahne ile koltuk arasındaki boşluğa 3 sıra koltuk ittirmişler, sahnrele arada 30 cm kadar bir boşluk var bacaklar asla sığmıyor. dahası önümde sahne duvarı duruyor başımı kaldırıp öyle bakmam gerekiyor. Oldukça hareketli bir gösteri olduğundan ilk yarıya kadar yuttuğum tozu ise tarif bile edemeyeceğim.
O günden sonra benim için zorlu performans sanatları merkezi değil hatta sanat tüccarı bile değil dümdüz aç gözlü, sanattan para kazanıp seyirciye zerrece saygısı olmayan,kalitesiz, rezalet bir yerdir burası. Şimdide giriş merdivenlerine minder atıp anfi diye yutturuyorlarmış insanlara. Her konuda en pahalıya en rezalet muameyi görmek istiyorsanız muhakkak gidin.
Eskiden ünlü insanlar size sesini, oyunculuğunu, dansını vs. beğendirmeye ve bu yolla para kazanmaya çalışırdı. Sonra sanatı aslında hiçbir yeteneği olmayan tiplere değişip boş beleş ünlüler yarattık. Ama onlarda yine olmayan sesini ya da oyunculuğunu falan pazarlamaya çalışıyordu. Sonra ne olduysa bir anda hepsi birden tencereden epilasyon aletine nemlendirici kremden külota kadar geniş bir yelpazede birseyler pazarlamaya başladılar. Sosyal medya fenomeni denilen şeyle, eski türk filmlerinde aniden trende çantasından traş bıçağı çıkarıp "abilerim ablalarım şu elimde görmüş olduğunuz" diye söze başlayan işportacıların arasında bir fark yok. Pardon! Bir fark var; trendekinin niyeti belli.
Vitaminlerimi aldığım online site. Ürünlerin kalitesi çok iyi ve son kullanma tarihleri konusuna onem veren biri olarak buradan çok memnun kaldım. Son kullanma tarihinin bitmesine ramak kalmış ürün yollamıyorlar. Maalesef bir kaç sitede bu sorunu yaşamış biri olarak tercih etmemin en buyük nedeni bu oldu. Kargoları çok hızlı 3 günde ürünlerim geliyor. Bir de son kargoma 3 adet kaliteli maske hediye koymuşlar tam da maskemin bittiği güne denk gelmişti acayip makbule geçti. Umarım hizmet kaliteleri hiç düşmez.
Her yaz olduğu gibi bu yaz daha başlamadan önce fahiş fiyat haberleriyle, sonra da "bir iki işletmeyi bodruma maletmeyin makul fiyatlarımız" palavralarıyla anılan tatil yöresi.
8 sene öncesi nefes alınmayan bir pansiyonun oda kahvaltı geceliği 250 liraydı. Oda dediysem yatağa sekebiliyorsun sadece pis karanlık ve rutubetli düşün. Ve yine masa dahi olmayan bir tabureli dönercide 1 porsiyon olduğu iddia edilen ama yarım porsiyon olan, bodrum iskenderi ayağına etten çok havuç doldurulan tabağa 50 tl vermişliğim var mecburen. Bunların menülerinde fiyatta yazmaz müşteriye bakıp ona göre kazık atarlar. Ve yine tam 8 sene önce su 5 minicik el kadar bir yavan pide 30 liraydı
Bugün haber okudum pide 23 liraymış da, lüx beachlerdeki fiyatlara 4 kişi doyamışta... hepsi yalan. En küçüğünden en büyüğüne kadar tüm esnafı kazıkçıdır zihniyetleri budur. O dönem bir tur rehberi yabancı müsterilerini bodrumda sadece mcdonaldsa gitmeleri konusunda uyarıyordu, fahiş fiyatlara kazıklanmamaları için.
Boşuna çıkıp yok valisi yok kaymakamı "Bodrum'u karalıyollaaa" diye dert yanmasın. Klimalı odanızdan çıkıp tebdil kıyafet bir gezin bakalım bir denetleyin, bir sorun mesela neden menülerde çoğunlukla fiyat yok? Fare yuvası gibi oteller neden gecelik fahiş fiyat çekiyor? Bu sene pandemiden dolayı iki lat daha fazla ağlarken arada bir bi özeleştiri yapın bakalım neden insanlar kaçıyor.
Karnı burnundayken nikah masasına oturmuş kadın. Muhtemelen bir başkası evlilik dışı gebelik yaşasaydı şu an dedikodu programında ona da ahlak dersi veriyordu. Durmadan ahlak dersi veriyor. Şimdi de henüz boşanmamış evli bir erkekle aşk yaşıyormuş. Ahlak dediğin işte böyle olmalı.
+ efendim atakan diye bir çocuk çıktı. kitap okuyor, eğitim sistemini eleştiriyor, adaletten ve cumhurbaşkanı olmaktan bahsediyor. ne yapalım?
- açığını bulun, abartıp medyaya servis edin, derhal halkın gözünden düşürün ve unutturun. kafa karıştırmaya gerek yok biz zekileri sevmeyiz.
+ tamam.
bu sırada halk...
1. gün; ne zeki çocuk kitap okuyor Allah bağışlasın sahip çıkılması lazım ülkenin bunlara ihtiyacı var.
2. gün; allah belanı versin atakan.
kesinlikle geri alabileceğiniz bizzat geri alabildiğim ve bankalar tarafından haksız olarak alınmış olan ödemedir. yapmanız gerekenler;
- bankanızın her hangi bir şubesinden 10 yıllık hesap dökümü isteyin. E-mail olarak gönderiyorlar, çıktısını alın ve hesap işletim ücreti olarak çekilmiş bütün verileri işaretleyip (ben fosforlu kalemle çizdim çok karışıyor hesaplarken) toplamını hesaplayın.
- ilçe kaymakamlığı hakem heyetine gidin hemen hazır bir dilekçe veriyorlar 5 dakikalık bir işlem. Banka, şube, isim vs. ve toplamda ne kadar paranın geri ödenmesi gerektiği gibi bilgileri doldurup verin.
- bundan sonra süreç şu; bankanız sizi arıyor, iş ahlakına göre sizi kandırmaya, hakkınızdan feragat etmenize zorlamaya, tehdit etmeye hatta ve hatta hakkınızda dava açacaklarını söylemeye kadar varan türlü numaralar çekeceklerdir. benim sürecimi (bkz: #40629951) tıklayıp okuyabilirsiniz. asla geri adım atmayın ve resmi gazetede yayınlandığını kanunen haklı olduğunuzu bastıra bastıra söyleyin. beni resmen tehdit ettiler sanırsın ben bankadan para çaldım öyle bir çirkeflik. Çok çirkefleşirlerse "açın dava kardeşim kanun var hukuk var" deyip kapatın.
- evet size karşı dava açıyorlar ve %100 kaybediyorlar. net bilgi %100 diyorum bak. açtıkları bu dava "hakkınızdan feragat etmeniz" için. bakın doğru okudunuz "hakkınızdan". sakın paniklemeyin ben panikledim avukatı aradım siz etmeyin. sonuçta mahkeme sizi haklı buluyor.
- hesap numaranıza parayı yatırıyorlar, hatta beni arayıp çok kibar bir şekilde paranızı hesabınıza yatırdık diye haber bile verdiler, gözlerim yaşardı. hepsi bu. öyle mahkemeye gitmek vs yok. sadece korkutma politikası. şahsen 500 liramı çatır çatır aldım. hakkınızı alın, hakkınızı arayın.
edit: daha yakın zamanda yazılmış entryleri okuyunca çok üzüldüm. arkadaşlar 2014 yılında bu ücret alınamaz diye kanun çıktı, imza atmış bile olsanız kanunen haklısınız bu kadar bezgin olmayın. sizin hesabınız olmaz annenizin, babanızın, dedenizin olur onlarında hakkını arayın.
herkesin sevme - sevmeme hakkı var. öğretmen isen ve arkadaş, aile, dost meclisi değil de mesleğinle ilgili bir toplumdaysan ve bunu dile getiriyorsan öğretmen olamamışsın sadece bankamatik memurusun demektir ve muhtemelen insan yetiştirmek, topluma kazandırmak gibi bir amacın da yoktur.
adına değil başlık ev açabileceğim muhteşem ötesi bir oyuncu. her hareketine, ses tonuna, gözlerine ileri derecede hayranım. sanırım aşık da oldum mağdurum.
entryi resmiyete de dökelim;
Blake Ritson, 13 yaşındayken, Kraliyet Ulusal Tiyatrosu'ndaki White Chameleon'da Sir Richard Eyre'nin eleştirilerini çektiği ilk girişinden itibaren rol almaya başladı. iki yıl sonra tekrar Macbeth'te Sir Richard Eyre ile çalıştı ve Tom Stoppard'ın Arcadia'sının orijinal West End yarışmasında görünmeye devam etti. ingilizce ve Ortaçağ italyanca eğitimi aldığı Cambridge Üniversitesi'ne gitmeden önce Londra'daki St.Paul's School'da akademik burs kazandı. Üniversitenin ardından Paris'teki Ecole Philippe Gaulier'de fiziksel tiyatro okudu.
Çok sayıda TV şovunda ve filmde yer aldı ve BBC, ITV ve Channel 4 ve American TV'de birçok ipucunu oynadı. Son yıllarda, Riario'nun üç mevsimindeki Da Vinci'nin Şeytanları'nı canlandırmasının ardından, çeşitli kötü karakterleri betimleyen çalışmaları ile özellikle tanınmıştır. Daha sonra, Warner Brothers tarafından, Süpermen'in en meşhur düşmanlarından biri olan Supervillain Brainiac'ı canlandırmak için rol aldı.
Ayrıca, onlarca oyun oynadığı ve BBC radyosu için çok sayıda sesli kitap okuduğu, bir dizi çocuk kitabı anlattığı ve tüm zamanların en çok satan bilgisayar oyunlarından bazılarında baş karakterleri oynadığı, çok talep gören bir seslendirme sanatçısıdır. beş ödül için aday gösterildi.
Kendi paramı bana iade etmemek için mahkeme kararı ile hesabıma tedbir koydurmaya bile kalkışabilen çamur bir bankadır. Şöyle ki; malum hesap işletim ücreti olarak müsterinin hesabından yıllarca çekilen paralar hukuksal olarak "haksız kazanç" ilan edildi, kanun çıktı ve insanlar (insani bankalarda hesabı olan insanlar) müsteri hizmetlerini arayıp veya bankaya başvurup iadelerini aldılar. Bende alayım diyerek Tüketici hakem heyetine geçmişe dönük 10 yıllık hesap işlem dökümümle birlikte başvuruda bulundum. Hakem heyeti 483 lira ücretin iadesine karar verdi, buraya kadar her şey normal. Anormallik iş bankası genel müdürlüğünden aranmamla başladı, başvurunuzu geri alın "feragatname" doldurun dendi. Feragat nedir? Haklarından vazgeçmek. Vazgeçmeyeceğimı söylediğimde tamamen yanlış hukuksal bilgiler verildi, bu konuda doğru bilgileri ben kendilerine aktarınca feragat etmiyorsanız "avukatlarımız size dava açacak" şeklinde tehdit edildim. Tabi konuşan elemanın düzeysiz konuşmaları bu kadar kısa değil ben kısaca geçtim. Neyse verdiler de mahkemeye şu an kendime ait parayı geri istediğim için "sanık" pozisyonundayım. 2014 yılında çıkan -hesap işletim ücreti alınamaz- kanununa rağmen hukuka aykırı olarak 2015 yılında bile hesabımdan para sızdıran banka utanmadan bir de mahkemeden hesabıma tedbir koyulmasını istemiş. Yani düşün öğrenciyim ve eğer mahkeme reddetmese ben uzunca bir süre paramdan çekip eğitim masraflarımı karşılayamayacaktım. Bir banka daha ne kadar çirkinleşebilir? Ne kadar üç kağıtçılık yapabilir? Diyordum ki bir de ne göreyim avukat ve tüm mahkeme masraflarını da bana yüklemeye çalışmış. Yani "sen misin paranı isteyen dur bak ben senin başına ne çoraplar örüyorum" demek oluyor bu. Artık mahkeme günüm ne zamansa gidip derdimi anlatmayı düşünüyorum, mahkemeler %99 tüketiciyi haklı buluyor bu konuda, çünkü haklıyım. Para benim ulan daha ne olsun. Hem insanların parasını kanunsuz hukuksuz olarak alıp, hem de kanunla hukukla tehdit etmek nasıl bir zihniyetin ürünüdür bilemiyorum. Önünden geçerken bile dikkat etmek lazım bence. Şahsen biri çıkıp paramı çalmış, üstüne bir de yavuz hırsız misali yaygara çıkarıp beni suçlamış gibi hissediyorum. iste bunlar hep insanları korkutmak, insanları bezdirmek için uygulanan baskı yöntemleri. Halbuki herkes hakkının peşine düşse bunlar böyle dolaplar çeviremeyecekler.
edit: mahkeme iş bankası tarafından bana açılmış olan davayı duruşmaya bile gerek görmeden reddetti. bakalım şimdi ne hamle yapacaklar. sıcak sıcak paylaşmaya devam edeceğim.
Edit: paramı faiziyle birlikte iade aldım. Arayıp paranizı yatırdık diye haber bile verdiler. Hakkınızı arayın korkmayın.
Dövme kaş, dolgu yanak, inceltilmiş çene kemiği, silikon dudak, kirpik botoksu, burun estetiği, kaynak saça sahip ünlü kadınların cilt bakımı sonrası selfie çekerek paylaşması modası. Zaten tüm bunlardan sonra makyaja da pek gerek yok diyor insan içinden. Ama bence yine de makyajı ihmal etmesinler. Göz zevki açısından... Allah'tan yurt dışındaki ünlülerin estetikçileri daha becerikli de hiç değilse doğalmış gibi görünebiliyorlar.
Gazi Üniversitesi rektörlüğünde düzenlenen sanat konulu bir konferansta yaptığı konuşmada kürsüye çıkarak küçümser bir tavırla "ben sanat manat anlamam" diyerek söze başlamıştı. O an Sanat ve Tasarım Fakültesi olarak bön bön bakakalmıştık. Hemen ardından konuşma yapan Mimar Sinan Üniversitesi rektörü şiirsel bir anlatımla sanatın ne olduğunu izah etmiş ve sözlerini "insanların dünyaya bir iz bırakma çabasıdır" diyerek sözlerini noktalayıp herkesi mest etmişti. O zaman bir rektörün nasıl olmaması ve nasıl olması hakkında bir konferans izlemiş gibi olduk.
Derenin altından sular aktı 15 Temmuz sabahı görevden alındı. Ne durumdadır merak etmiyorum, hakkında aklımda tek kalan "ben sanat manat anlamam" ifadesi.
Hayatım boyunca ülkenin doğusuna gitmemiş biri olarak (bu utanç hepimizin) içimde bir umut uyandırmış belediye. insanları şucu bucu diye ayırmadan ortak bir hedefe koşturan liderler olduğu zaman üretimin, eğitimin ne derece ilerleyebildiğini kanıtlamışlar. Üretip satışa sunulan ürünlerle çocuklar okuyor düşünsene... yalnız ürünlerinin sahtesini yapıp satan emek hırsızları oluyormuş. https://www.facebook.com/tunceliovacik/ şu hesap dışında ürün duyurularına itibar edilmemesi lazım anladığım kadarıyla.
içerik olarak;
-ileri derecede cahil ev kadınlarının üc beş tencere tava gıda hediye alabilmek için ýırtındığı (hiç ihtiyacı olmadığı halde)
-şeyma subaşı'nın ebleh fotoğraflarının her ķöşeden çıktığı
-hamile kadınların koca göbeklerini, doğurmuşların yalan yanlış annelik bilgilerini ve pedofili rekortmeni ülkede yine üç beş bedava mama bez bebe ürünü koparabilmek için çocuklarının fotoğraflarını paylaştığı (hiç ihtiyacı olmadığı halde)
-kadın ve erkek eti, özellikle kalça ve karın kası görebileceğoniz
Ve tüm bunlar yetmezmiş gibi insanların birbirine pervasızca hunharca rezilce yorum yazabildiği sahte, hileli, photoshoplu, filtreli, %90 viral reklama maruz kalıp beleşçi insanlara ekmek kapısı olduğunuz fotoğraf deposu. insanlar bildiğin şahıs şirketi kurup fotosunu attığı tabak için, reklam faturası kesip parasını alıyor. Daha da ileri düzey A kalite reklam yapıp normal kullanıcı zannedilen lüks hayat proje insanlari da var tabi.
Özet olarak; kalça, adonis, şeyma, sunum, hamile, reklam
bu sene kazanıp gelecek mini mini birlere bilgi niteliği taşır;
hakkında yazılan olumsuz entryleri okuyunca yazarların %70 oranında kulaktan dolma yazdığını, hatta çoğunun değil gazi üniversitesine ankara'ya dahi yollarının düşmediğini fark ettim. Gazi, ailelerin çocuklarını gönül rahatlığıyla gönderebileceği bir üniversitedir. Eğitim anlamında ismi arşa çıkarılmış pek çok üniversiteden daha sağlam teorik ve uygulamalı eğitim verir. Hocaları insan sarrafıdır, pek çoğu bilgi aktarmak için yırtınır, niyeti gerçekten öğrenmek olan biri için paha biçilmez düzeyde bilgiye sahip hocaları vardır.
Gazi, dışı süslenmiş için boş bir hediye paketi değildir, belki bir üniversiteye yaraşan dekorasyona süse püse sahip değildir, bahçesinde seks yapılmaz mesela ya da şöyle diyelim, kampüs bahçesinde rahatlıkla seks yapılabilen ve bu gibi nedenlerden -medeni- -özgür- nitelenen üniversitelerden değildir, siyasi görüşlerini paylaşmadığım halde kimseden dayak yemedim mesela veya ne bileyim kimse salça olmadı.
iyi bir eğitim almak isteyen öğrenciler için son derece tavsiye edilir bir üniversitedir. fakat memleketten gelip ankara'da her tür muhabbetin dibine vurmak amaçlı tercih yapan öğrencilere tavsiye edilmez.
Zavallı bir kediye yaptıklarıyla, bir insan oğluna neler yapabileceğini göstermiş olan akıl hastası, ruh hastası, cani, katil. Toplumda hiç bir yeri olmayan yaratık.
Bu şahsiyetsizin okuduğu okulda gereksiz yer işgal ettiğini ve çevresine karşı tehlike oluşturduğunu düşünüyorsanız okulundan atılması için imza kampanyasına destek verin.198.815 kişi imzaladı 1000 imza daha gerekli. http://www.change.org/tr/...utm_source=share_petition
öncelikle kitabın kapak ve konusu jose saramago / filin yolculuğu (2009) kitabıyla örtüşmektedir. (ç)alıntı mıdır değil midir yorum sizlere kalmış.
beyaz fil ve bakıcısının istanbul yolculuğunu anlatan kitapta "mihrimah sultan" yine kitap kahramanıyla haşır neşir. ne hikmetse her yazar kahramanına Osmanlı'dan mihrimah'ı layık görüyor sanırsam. Osmanlı dönemine ait dizilerde de gördüğümüz bir takım olayları aralara serpiştirip (misal prut ırmağına mimar Sinan'ın on günde yaptığı köprü olayı) bir fil ve bakıcısının yolculuğunu anlatmış
bunun dışında kitabı okuduğumda sürekli olarak Osmanlı imparatorluğunu aşağılama ve karalama eğilimi görüyorum. lakin yazar kendinin çok zeki, avamın ise çok aptal olduğunu düşünüyor olmalı ki, bunu ustaca sinsice çaktırmadan yapabildiğini, insanların fark etmeden bilinçaltına bir şeyler yerleştirebildiğini zannetmiş.
açıkçası ödünç alıp okumayı tercih ettiğim ve 29 lira vermeyeceğim bir kitap. Osmanlı'yı saptırıp saçma sapan anlatıp karalaya karalaya ekmeğini yiyen insanların sonu gelsin istiyorum ama maalesef bu olmayacak. hadi onu geçtim (ç)almayaydın iyiydi...
edit: Nobel'de alır mı acaba? orhan pamuk çalıntı beyaz kale kitabıyla almıştı zira. (#1648740)
güvenilir(!) olduğu için pek çok kişi tarafından tercih edilen, hesabınızdan yapacağınız her işleme ayrı ücret alan ve bunun yanında;
"hesap işletim ücreti olarak 6 ayda bir 50 lira hesabınızdan çeken" banka türüdür. hesabından para söğüşlediği kişilere böyle bir uygulaması olduğunu haber verme gereği dahi duymaz.
edit: aman nasıl olsa iş bankasında hesabım var ama param yok diye düşünmeyin, hesaba kırk yılda bir üç kuruş yatırsanız bile anında hesabınızdan çekiyorlar, en kısa zamanda hesabınızı kapattırın kurtulun bu dolandırıcı bankadan.
o makarnalar zaten devletin belediyelere verdiği bütçeden çıktığından, ihtiyacı olan herkese verilmesi gerektiğinden illa oy vermek gerekli değildir. lakin uyanık hükümet sanki kendi bütçesinden dağıtıyor ayaklarına yattığı için insanlar kendini yediğinin karşılığını vermek zorunda hissediyorlar.
akp'li egemen Bağış'ın, gezi parkı direnişçileri için bugün kullandığı cümledir. kendisine acilen dava açılması gerektiğini düşünüyorum, kendi partisini desteklemeyen herkese "köpek" tanımlaması yapan bir insandan bu ülkeye katkı sağlaması beklenemez.