Nefesleri tuttuk bekliyoruz.
Avrupa'da başarı için bu tür transferler şart.
"Galatasaray'da transfer çalışmaları hız kazandı. Osimhen'in bonservisini almak isteyen sarı-kırmızılıların, Bayern Münih ile sözleşmesinin sonuna gelen Leroy Sane'ye de ilgisi bulunuyor. Dış basın, Galatasaray'ın 2 futbolcuya da teklif ettiği sözleşme örneğini yolladığını duyurdu." https://www.ntvspor.net/f...-6842e54a8ab58203f7e354f0
Mesai saatleri eleştirilir belki ama en azından görevlerini yerine getirirler.
Mesai 13'te başladığı halde 13.40'tan önce hastaneye gelmeyen ne kadar çok doktor var.
Doktorun geç geldiği süreye öğretmen bir ders daha sıkıştırırdı.
Bunu hayatımıza yeni insanlar girene dek nadiren de olsa yapmışlığımız var.
Bunla ilgili biri şu yorumu yapmıştı; "elalemin eskisi değil, benim eski sevgilim. Yeni tanıdığım biriyle olacağına Güvendiğim, hala değer verdiğim insanla olmalı" demişti.
Garip bir şekilde hoşuma giden araç.
Görece Atik, geniş ve ferah, ekonomik, rahat ve konforlu, sağlam.
iç konsol ise fiesta ve focus'un aynısı, daha nolsun.
Bu hafif ticari grubunda bu denli hoşuma giden tek araç bu.
''11 Ekim 2007 tarihli Siyaset Meydanı programında verdiği bilgilere göre PKK'ya karşı düzenlenen 24 sınır ötesi harekâtın 21'i Osman Pamukoğlu tarafından yapılmıştır.
Harekât gizliliğine verdiği önemi de aynı programda belirten Pamukoğlu, bu 21 sınır ötesi harekâtın tamamına yakınının izinsiz olduğunu, yalnızca bir kez Ankara'dan izin alındığını söylemiştir. izin alınan harekât öncesi ise Ankara'daki bazı yetkililerin, Barzani'yi aradığını ve Barzani'nin de birimlerine haber verdiğini açıklamıştır.'' https://tr.wikipedia.org/wiki/Osman_Pamuko%C4%9Flu - Yönettiği operasyonlar
bugün hindistan ile birlikte akla cehaleti getirse de kilit müttefiğimiz olan bir ülke.
pakistanlıların göç etmeyi tercih etmeyeceği bir pakistan oluşması dileğiyle.
pakistanlıların pakistan'da kalmasını istemekle birlikte pakistan müslümanları türk kurtuluş savaşı'nı azerbaycan türkleri ve orta asyalı türk kardeşlerimizden sonra destekleyen yegane millettir.
bugün de pakistan'ın kendisine kültürel anlamda en yakın gördüğü, öncü gördüğü ülke halen türkiye'dir.
herkes sırtını size dayar ve bu bir yerden sonra sizin göreviniz olur.
kim düşse size gelir. ve zayıflar da ayakta kalabilsin diye pek çok nimet ilk önce size değil onlara sunulur.
aslında ben bunu bir evde üzerine düşen her şeyi yaptığı halde takdir edilmeyen baba figürüne benzetiyorum.
ortaokuldan lise sona dek 1. kaymakam, 2. öğretmen diyordum.
ve hiçbiri bireysel istekler değil ta aksine oğuz kağan'dan günümüze gelen türk ulusuna en çok nasıl katkı sağlayabilirim düşüncesiyle kurduğum ideallerin ve hayallerin sonucuydu.
mesela polislik hayalim hiç olmadı. yerel yöneticiler ve öğretmenler işlerini iyi yaparsa suçlular polisin müdahalesine gerek kalmadan, kaynağında sona erdirilir diye düşünürdüm.
askerlik mesleği biraz fazla hiyerarşi gerektirdiği için pek hayal etmedim.
ancak dönem dönem dağ dağ gezecek bir istihbaratçı olma hayalimde vardı hudut boylarında.
kar kışın altında, pek çok zaman bir başıma olacak şekilde.
genellikle ilk etapta küçük bir hanlık olarak kurulurlar ve çevrelerinde kendileri seviyesinde göçebe pek çok hanlık daha bulunur. aralarında soy farkından ziyade boy-aşiret farkı bulunur. en fazla türk-moğol-tunguz olarak birbirlerinden ayrılırlar.
devamında otoriter, yetenekli ve karizmatik lider vasfı taşıyan birisi tarafından çevresindeki hanlıklara da son verilerek büyük bir aşiret-devlet teşkilatı kurulur.
bu federasyon tipindeki teşkilat ipek yoluna hakim olacak, çevre uluslara kök söktürecek konuma gelir.
devamında ise karizmatik liderin ölümü üzerinde yapı yalpalamaya başlar ve kısa süre içerisinde dağılır.
göçebe boylar kendi başlarına idare olunmayı sevdikleri için, otorite boşluğu doğduğu anda parçalanmalar artmaktadır.
kademeli olarak boylar otorite yeniden sağlanıncaya değin yapıdan uzaklaşmaya başlar. bu esnada ya ikinci bir karizmatik lider ortaya çıkar yahut da mevcut federasyonun sonuna gelinir.
bu otorite boşluğunu bazen ise başka boy ve hanlıklardaki otoriter liderler yeni bir federe yapı kurarak doldururlar. bu da mümkün olmamış ise parçalı bir yapıdan devam ederler.
bazı yönleriyle eleştirilebilir, bazı yönleri sevilmeyedebilir.
şüphesiz hiçbir dönemi bir değildir; 36 sultanı olmuş, 623 yıl yaşamış köklü bir devlettir.
nasıl ki roma'nın her dönemi bir değil ise, osmanlı'nın da bir değildir.
yükselme döneminin en büyük ateşi fatih sultan mehmet tarafından (askeri, siyasi, kültürel) yakılmış; yavuz sultan selim ve kanuni sultan Süleyman dönemlerinde ise gücünün zirvesine erişmiştir. doğruları da, hataları da elbette olmuştur.
türkçü birisi olarak söylemem gerekir ki, türk tarihinin gördüğü en teşkilatlı ve köklü devleti açık ara tartışmasız biçimde osmanlı devleti'dir.
türkçe'ye zarar verdiği iddia edilse de döneminde türkçe'den en büyük kopuş farsça'yı daha etkin kullanan selçuklular döneminde gerçekleşmiştir. türkçe vurgusu elbette bir karamanoğlu seviyesinde olmasa da sentez bir devlet görüntüsü taşımasına rağmen türkçe'ye selçuklu'dan daha çok sahip çıkmışlardır.
osmanlı mebusan meclisi'nde gayrimüslim mebuslar dahil herkesin türkçe bilmesi zorunluydu.
ve devletin ana resmi dili her zaman osmanlı türkçesi idi.
avrupa'da türk imparatorluğu olarak da bilinmekteydi.
Eyyûbîlerin çöküşü ile Osmanlıların Mısır'ı ele geçirmesi arasında geçen üç yüzyıla yakın zaman diliminde Mısır ve Suriye'de hüküm sürmüş olan, kahire merkezli devlettir.
Yönetici sınıfın Türk, halkın ise çoğunlukla Araplardan müteşekkil olduğu bir yapısı bulunan Memlûk Devleti en parlak devrini I. Muhammed'in sultan olduğu yıllarda yaşamış, Çerkes kökenli Burcî Memlûkler idaresindeyse çöküş dönemine girmiştir.
Sultanlık, zamanla güçten düşmesine karşın Orta Çağ Mısır ve Suriyesinde gerek siyasi gerek ekonomik ve gerekse de kültürel olarak islam'ın Altın Çağı'nı temsil eden bir güç olarak görülmektedir.
osmanlı'nın büyük mısır seferi (1516-1517) sırasında büyük bir direniş gösterseler de (şehir savaşlarına değin) yıkılmaktan kurtulamamışlardır.
birinin diğerini yıkmasından ziyade ikisinin birbirlerinin kilit müttefikleri olmasını yeğlerdim.
söylenir ki mısır'da kurulan devletler arasında son köklü devlet yapısına sahip devlettir.
osmanlı'nın ridaniye savaşı sonucunda memlük devleti'nin başkenti kahire'yi ele geçirmesinden sonra gerçekleşmiştir.
Kahire Muharebesi Ocak 1517’de, Sultan II. Tomanbay‘ın kuvvetleriyle hâlihazırda Osmanlıların hâkimiyetinde bulunan Kahire’yi kurtarma girişimidir.
Memlükler ilk baskında başarılı olsalar da Osmanlı ordusunun takviyeleri ile Kahire şehrinin sokaklarında dört günden fazla süren yıkıcı çarpışmalar sonucunda bozguna uğramış ve şehrin hâkimiyetini tekrar kaybetmiştir.
Artık direnemeyeceğini anlayan Sultan Tomanbay ise Gize taraflarına çekilmiştir. iki ay süren bir takipten sonraysa 30 Mart’ta yakalanmış ve 13 Nisan’da Kahire’de idam edilmiştir.
Tüm akademik kadrolar tezli yüksek lisans ya da doktora şartı ile ilana çıkar.
Tezsizin Akademide bir karşılığı yoktur.
Sadece memurlara bazı haklar yönünden avantaj sağlar ki bu yüzden memurların gözdesidir.
Akademik bir gelecek düşünceniz varsa çareniz tezli yüksek lisans.
Ekşisözlükte de araştırma yaparsanız durumu tartışmaya mahal vermeyecek net bir şekilde anlarsınız.
"YÖK’ün resmi internet sitesinden de ulaşılabilen yönetmeliğin güncellenmiş halinde 7. madde 3. fıkrada öğretim görevlisi kadrosuna başvuracak adaylarda hala “en az tezli yüksek lisans mezunu olma şartı” arandığı görülebiliyor. 4. fıkrada ise meslek yüksekokullarında çalışmak isteyen öğretim görevlileri için de tezli yüksek lisans derecesine sahip olmanın yanı sıra belirli bir tecrübe istendiği fark ediliyor." https://teyit.org/analiz/...m-gorevlisi-olabilecek-mi
Olayı takımdan, siyasetten bağımsız olarak bir standarda bağlamak tüm sözlüğün yararına değil mi?
Şu durum tüm yazarlar, yetkili ve modlar için kolaylık sağlamaz mı?
"sözlük yönetimince her türlü entry ile ilgili bir çaylaklık süresi standardı belirlenmeli ve olası sıkıntılı durumlarda çaylak kişilerin yöneticilere ulaşması için bir kanal açık bırakılmalıdır.
Aynı zamanda biz yazarlar göremese dahi yetkili ve modlar kim çaylak vermiş, hangi gerekçe ile ne süre vermiş görebilmeliler. Ki arkadaşlar da zorluk yaşamasınlar."
Şarkılarından oluşan bir playlisti gün boyu sıkılmadan dinleyebilirim.
Milliyetçi biri olarak görüşlerine mesafeliyim ancak şarkılarına söz edemem, kadın söylüyor.
Hem aile büyüklerinden, hem Anadolu'daki hemen her hikayede gördüğüm kadarıyla "akşam ezanı ile sabah ezanı arasındaki" vakitlerde insanlara gözükebilmektelermiş.
Şundan veya bundan demek doğru değil muhtemelen.
Ancak sözlük yönetimince her türlü entry ile ilgili bir çaylaklık süresi standardı belirlenmeli ve olası sıkıntılı durumlarda çaylak kişilerin yöneticilere ulaşması için bir kanal açık bırakılmalıdır.
Aynı zamanda biz yazarlar göremese dahi yetkili ve modlar kim çaylak vermiş, hangi gerekçe ile ne süre vermiş görebilmeliler. Ki arkadaşlar da zorluk yaşamasınlar.