Tarikat liderlerinin muz öpme ayinlerine katılan, sabah akşam domalıp kendi kendine konuşan, gökten kitap indiğini düşünen, taşa taş atan, putun etrafında dönen kitlenin eleştirdiği küçük çocuklar.
Arkadaşlar bu komik bulunabilir ya da eleştirilebilir ama yukardakileri yapan bir insan tarafındanda değil. Lütfen bir dönün de kendinize bakın, neler yapıyorsunuz.
Kaldı ki bu çocuklar onun büst olduğunu bilmiyorlar mı sanıyorsunuz? Bu bir sevgi gösterisi. Ha aşırı bulabilirsiniz, bu görüşe saygı duyarım. Keşke bu çocuklar da tıpkı siz güzel akp'lilerin RTE' ye karşı yaptığı gibi ölçülü bir sevgi gösterisi yapabilseydi lakin onlar çocuk elbette sizin kadar ölçülü olamaz bazen abartabilirler.
Milli değer kelimesinin içi boşaltılmadan önce böyle şeylere cevap olarak kullanılırdı. Bu değere sahip olmayanlar boşa çabalamasın zira anlayamaz Atatürk'ün bir Türk için ne ifade ettiğini.
Bu mantıkla bayrak ne işe yarıyor?
istiklal marşı ne işe yarıyor?
Milli bayramlar ve onları kutlamak ne işe yarıyor?
Kansızlar için soracak daha fazla soru, ne de güzel. Şimdi birazcık da gerçek sorular soralım,
Gerçekliği şüpheli bir din için kurulan ibadethaneler, onun içinde çalışan kişiler, doğrudan ve dolaylı yine bu din için çalışan kişiler ne işe yarıyor?
Şeriat isteyen bir kitleye oy verme hakkı veripmesi, mecbur kalmadıkça evden çıkmaması tembihlenen kişilere okula gidebilme hakkı verilmesi ne işe yarıyor?
Çirkinlerin uydurduğu bir laftır. Eziklerin avuntusu da denilebilir. Çirkin olduklarından onunla olmayan kişileri sığ olmak gibi şeylerle itham ederler. Oysa ki kimse başka birini sırf o istiyor diye sevmek veya tanımaya çalışmak zorunda değildir.
Gerçekçi olunursa kimsenin daha güzeli elde edebilme şansı varken çirkine yönelmeyeceği rahatlıkla görülür. Biri dunyalar güzeli/yakışıklısı, diğeri ise tam tersi çirkin ya da en iyi ihtimalle ortalama iki bireyin sizdeb hoşlandığını ve ikisinin de yakın karakterli olduğunu düşünün. Çirkine ufak da olsa şans tanır mıydınız?
Güzel, karaktersiz ve aşağılık, çirkin, zeki ve dürüst demek değildir. Karakter özelliklerinin dış görünüşle bir alakası olmadığından kişileri böyle kalıplara sokmak saçmadır.
Görüntüye önem vermediğini iddia eden kişi ya çirkin ya yalancı ya da beceriksizdir. Hiç biri değilse güzelliğe/yakışıklığa değil paraya, üne, kariyere, güce önem veriyordur.
Hangisi daha kötü varın siz seçin şekilcilik mi diğeri mi?
Bu tür başlıkların her birine yazmaya gerek yok, o yüzden sadece buna yazıyorum. Bir Galatasaray'lı başlığı açıyor yine kendi takımının taraftarı da Beşiktaşlıları tinerci, salak vs ilan ediyor.
Ne var ki bu başlıklar Beşiktaşlıların tinerci olduğunu değil, Galatasaray'lıların düşük zeka seviyesini ortaya koymakta. (Bu trollere inanıp sazanlık yapmayanlar tabi ki bu gruba dahil değil, lütfen üzerlerine alınmasınlar.)
Ben de kendi takımımın taraftarının bu denli gerizekalı olduğunu bilsem ben de trolllerdim, haksız da diyemiyorum adamlara. Taraftarları içinde öylesine yüksek bir sazan populasyonu var ki ne dersen de atlıyorlar.
T: Galatasaraylı bir trollun klasik saçmalığı. Ozzymiz candır lakin iniesta gibi bir efsaneyle kıyaslanamaz.
intiharın gereğinden fazla büyütüldüğünü düşünüyorum. Ne intihar edenlerin düşündüğü kadar romantik, ne de intihar karşıtlarının düşündüğü kadar kötü. Ölmek isteyen gözü yiyorsa yapar ki en büyük engel de bu zaten, korku.
Canım acır mı? Geride kalanlar toparlayabilir mi? Ölünce ne olacak?
Bu üç soruyu cevaplayabilen ya da umursamamayı beceren insan bu eylemi yapar.
Intihar korkaklıktır diye de düşünmüyor tam tersine müthiş bir cesaret gerektirdiğine inanıyorum fakat bu onun iyi bir şey olduğu anlamına gelmiyor. Intiharın en kötü yanı bencilce olması ve bir o kadar da şımarıklık barındırması bence.
Şöyle ki intihar eden kişi elbetteki kendi hayatı üstünde sonsuz bir egemenliğe sahiptir ve istediği an hayatını bitirme özgürlüğüne sahiptir. Bununla birlikte geri kalanların bir ömür boyu kalplerinde taşıyacakları hüzün ve ıstıraptan sorumlu olmak onları hiç üzmez mi?
Eğer ki amaç birilerini üzmekse bu da saçmadır zira intihar eden kişiyi intihara kadar sürüklemiş olan biri onun ölmesine üzülür mü? Muhtemelen üzülmez hatta dalga bile geçme olasılığı vardır. ( Acı ama gerçek. En nihayetinde kimse başkasının zayıflığına üzülmek zorunda değil.)
Bu durumda üzülmek istenen kişi üzülmeyecek bunun yerine intihar eden kişinin sevdikleri kahrolacak. Şımarıklık da işte bu noktada devreye giriyor. Daha önce söylediğim gibi kişi kendi hayatı üstünde sonsuz bir egemenliğe sahip olsa da bir nevi ortak bir hayat sürdürdüğü kişilere karşı sahip olduğu sorumlulukları kendi kederlerinden uzaklaşmak için düşüncesizce terketmesi etik midir?
Başlarını düşünerek mi yaşayacağız? Diye bir cevap verilebilir buna lakin karşı taraf (bu durumda aile ve yakın çevre) sizi düşünürken, sizin onları gözden gelerek pervasızca hareket etmeniz ve intiharınızla onların ruhunda onarilmayacak hasarlar açmanız şımarıklık değil de nedir?
Bundan dolayı intihar korkaklık değilse de bencillik ve şımarıklıktır. Intihara karar vermeden önce bu ve bu gibi şeyleri defalarca ve defalarca düşünülmeli, bu eylem sonucunda kendi dertlerinden kurtulurken başkalarına yeni dertler kazandırmanın ahlaki boyutu üzerinde durulmalıdır. Bunun yanı sıra bu denli önemli bir kararı bir anda almak yerine, kişi kendine en az bir kaç sene tanımalıdır.
Zamanın geçiremediği yaralar pek azdır. Hem bakarsınız bu zaman içinde ummadık bir mutluluk sizi bulmuş.
Yorum yapanlar içinde haberi okuyan var mı acaba diye düşündüren başlık.
Hırtın biri bana göre terör örgütü değil demiş, israilden gelen resmi açıklama değil bir şey değil. Okumayı sevmiyorsunuz anladık da yorum yapacağın şeye bir göz gezdir bari. Nice andaval var bu ülkede türk olmasına rağmen pkkyı destekleyen, terör örgütü olarak görmeyen. Bu durumda Türkiye pkk'yı terör örgütü olarak görmüyor mu demek oluyor?
israil'i savunma derdinde değilim de mantık çerçevesinde yorum yapın biraz. Haber ile başlığı arasında dağlar var, buraya gelmiş okumadan etmeden yorum yazma peşindesiniz.
Ülkedeki genel sorunlardan biri zaten bu hakim olmadığı konuda fikir beyan etmek...
Okumaya üşenenler için haberden küçük bir bölümü alta kopyalıyorum.
- Golan konuşmasında PKK için, "Benim kişisel bakış açıma göre, PKK bir terör örgütü değil. Belki (bu sözler) manşetlere çıkacak ama; ben böyle görüyorum" dedi. -
Gördüğünüz üzere bu haberden yola çıkarak laf edeceğiniz adam eski genelkurmay başkan yardımcısı olan bu dallama, bütün ülke değil. Kendinizi daha fazla aptal durumuna düşünmeyin.
Bu pedofili liderli sapıkların olayı bu işte. iftira ve yalan.
Ağızlarından seksten başka bir şey çıkmadığından bunların övgüleri de böyle, istekleri de, vaatleri de, iftiraları da. Atatürk'e de alışık oldukları gibi yalanlarla saldırırlar yine.
Var mı kardeşim kanıt? Yok. Işte bu kadar ucuz insanlarsınız.
Hadi siz gidin de liderinizin pedofili olmadığını kanıta yeni yalanlar bulmaya çalışın zira bizimkine söyleyebileceğiniz her şey iftiradan öteye gidemiyor.
Bu şeref yoksunlarına hak veren solcu görünümlü Kürt faşistleri ve bu sefil yaratıklara özgürlük savaşçıları diyen beyin fakirlerinin ölü taklidi yaptığı haberdir.
Bir gün karşısındaki peygamber sabrına sahip sunucunun kalkıp, kafasına bir şey geçirmesi sonucu hastanelik olmasını beklediğim eleştirmenimsi.
Bir insan hiç bir şeyi mi beğenmez yada hiç bir konuda mı karşıdakinin haklı, kendisinin haksız olduğunu kabul etmez. Söylenilen her söze iyi kötü demeden muhalefet olnaya çalışan ve bunu da bol bol soru işaretleriyle yapan, herhangi bir kobuda kendi görüşü olup olmadığını merak ettiğim kişi.
O öyleyse bu nasıl olacak? Bu şöyleyken ne olur bilen varsa açıklasın bilelim. Vs vs bütün konuşmaları bu eksende dönüp durmakta. Yahu hiç bir şeyi bilmiyorsan ne demeye çıktın oraya? Yeri geliyor saçma iddialarına karşısındaki sunucudan çok net cevaplar geliyor. Bunun karşısında dahi bir kere olsun "aa o öyle miymiş? Onu bilmiyordum, benim hatam" dediğini duymadım. Lafı çevirip bir şekilde "ben haklıyım" a getiriyor ki sorsan ne konuda haklı olduğunu bildiğine emin değilim.
Eleştirmen dediğin bir şeyi eleştirirken neden yanlış olduğunu da söyler, kendince çözüm yolları da gösterir, güzel yapılmış şeyleri de taktir eder. Bu adam üçünü de yapmıyor, varsa yoksa eleştirme.
Tabi o kadar gömdük hakkında iyi şeyleri de söylemek lazım, Sezarın hakkı sezara. Çok doğru noktalara parmak bastığı oluyor, özellikle bizzat gördüğü veya yaşadığı şeyler konusunda detaylı bir şekilde neyin nasıl olduğunu açıklamayı seviyor ki bu iyk bir şey. Öte yandan tarafsızlığını korumayı başardığını da söylemek gerekir. Beşiktaşlı olduğu bilinmesine rağmen, şu ana kadar kendi takımını kayırdığını hiç görmedim.
Sonuç olarak negatif yönleri, pozitif yönlerine ağır basan, bulunduğu programı izlerken insanı geren asabi bir üsluba sahip, karşı tarafın haklı olduğunu kabul edeceğine intihar etmeye hazır bir garip eleştirmendir.
Sanırım herkes (bkz: baki mercimek) 'i unuttu. O varken bu anket saçmadır. Anketin ismi "türk futbolunun gelmiş geçmiş en kazma ikinci oyuncusu olarak değiştirilmelidir.
Oldukça zengin bir ailede doğmuş, küçük yaştan beri her isteğinin yapılmasının da etkisiyle bunu normal benimsemiş, işçi sınıfını aşağı ve her dileğini yerine getirmek zorunda olan kişiler olarak görmüş Fransız soylusu.
Annesi sessiz sakin bir kadınken babası hovarda ve atalarının mirasını yemekle meşgul olan, de sade ile pek zaman geçirmemiş bir kişidir. De sade Fransız soylu çocuklarına has şımarıklığının yanı sıra huysuz, sık sık duygu patlamaları yaşayan ve diğer soylu gençlerle kavga eden bir çocuktu. Bu kavgalardan birinde fazla ileri gidince babası tarafından ileride kendine rol model olarak seçeceği amcasının yanına gönderildi.
Bekar amcası fahişelerle ve diğer soylu kadınlarla gününü gün eden bir sefa düşkünüydü ve bu genç de sade'yi çok etkilemişti. De sade de onun gibi birine dönüşmeye başladığında ve soylu kadınlarla sık sık beraber olduğunda, tanıştığı ve (sanırım) sevdiği soylu bir kadının onjn yanı sıra başka erkeklerle de olduğunu öğrenince içinde kadınlara karşı hissettiği öfke filizlenmeye başlamıştı. ilerde yaptığı seks partileri yüzünden amcasının içeri girmesi ve ardından bırakılması üzerine yaptıklarının yanına kalacağını anlaması da o zamanlar yasak olan sadizm eğiliminin iyice ortaya çıkmasına yol açtı.
Zamanla ailesi fakirleşmeye başlayınca babası onu zengin fakat soylu olmayan bir ailenin kızı ile evlendirdi. Bu iki tarafın da işine geliyordu. De sade ve ailesi paraya, karısının ailesi de (kötü bir üne sahip olsa da) soylu bir damada kavuşmuştu.
De sade karısı sayesinde elde ettiği parayla paris'in değişik yerlerinde evler kiraladı ve seks partilerine ara vermeden devam etti. Karısı bunları ve daha sonra kardeşi ile beraber olmasını dahi sineye çekecekti zira onun büyüdüğü kültürde kocasına karşı çıkmak veya boşanmak söz konusu bile değildi. De sade bu sıralarda seks partileri ve sadizm eğilimi yüzünden bir çok kez içeri girip çıkmıştı ve son olarak hizmetçi olarak evine aldığı kadınla kutsal bir günde bunu yaptığı için idam cezası alacaktı. Ne var ki karısı onu yine korudu ve hem kocasını hem de ailesinin ismini korumak için hizmetçiye para vererek onu kurtardı. Bu sırada kayınvalidesinin düşmanlığını kazanan de sade hayatına kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı ki yine yaptığı bu gibi bir suç yüzünden kaçmak zorunda kaldı. Gittiği yerde beraber olduğu iki fahişeye seks sırasında daha istekli olacaklarını söyleyerek birer şeker yedirdi. Bu kadınları zehirleyecek, zehirlenen kadınlar onu şikayet edeceklerdi. Adam öldürmeye teşebbüsden ve sadizmden içeri giren sade ömür boyu hapse mahkum edildi.
Her zaman dört ayağının üzerine düşecek olan de sade bu mahkumiyetten Fransız devrimi sayesinde kurtuldu. Fransız devrimi sonrasında soyluların, sırf soylu oldukları için giyotine gönderildikleri bir dönemde kendini aristokrasinin kurbanı olarak gösterip onları kandırdı ve kısa sürede içlerinde yükseldi. Öyle ki birilerinin ölüp ölmeyeceğine bile o karar verebiliyordu. Bu gücü sayesinde karısını ve onun ailesini kurtardı.
Çok geçmeden ateist olduğu gerekçesiyle tekrar hapse atıldı ki de sade balı yine devreye girdi ve başka bir devrim oldu. Bu devrimle içeriden kurtulan de sade artık fakirdi ve 52-53 yaşlarındaydı. Kendine 22-23 yaşlarında bir sevgili buldu ve devrim sırasında evi yıkıldığından (yanılmıyorsam) eski evinin ahırında yaşamını sürdürdü. Burada erotik kitaplar yazarak hayatını sürdürürken, pornogrofi yasak olduğundan yine suçlu durumuna düştü fakat napoleon onun suçludab ziyade akıl hastası olduğunu düşünerek onu tımarhaneye kapattırdı. Bu arada her devrinde yaptığı gibi napoleondan sonra da yeni düzende yükselmeye çalıştığını fakat bunun napoleon üstünde işe yaramadığını belirtmek gerekir.
Tımarhanede düşüneceğinizin aksine oldukça mutluydu çünkü tıpkı gençliğindeki gibi ona hizmete eden kişiler bulunmaktaydı ve genç sevgilisi de onunla birlikteydi. Ölümünden önce oranın müdürünün 13 yaşındaki kızını da sevgili! Edindi ve iki genç sevgilisiyle sadist seks partilerini sürdürdü. 70'li yaşlarında yine böylesine bir seks partisinde hayatını yitirdi. Hak ettiğinin aksine yumuşak yatağında ve yanında iki sevgilisi varken huzurlu ve mutlu bir şekilde ölmüştü.
Kitaplarının çoğunu zindanlardayken yazdı, bunların arasında erotik hikayeler, sadist seks hikayeleri ve felsefe üzerine yazdığı kitaplar da bulunuyordu.
Yüceltilmesi yanlış bulduğum en hafif tabiriyle "yanlış" bir adamdır. Sodom'un 120 günü, ensest, erdemle kırbaçlanan kadın ve yatak odasında felsefe kitaplarından bazılarıdır. Tamamının kurgu mu olduğu yoksa hayatından kesitleri mi içerdiği ise bir muammadır.
Haber başlığı açmanın bir adabı olur. Söylersin söyleyeceğini bir de kaynak koyarsın, insanlar bakar teyit eder. Burası maalesef şunu bile yapmayı akıl edemeyen dangalaklarla dolu ve haber başlıklarının rağbet görmemesinin bence en büyük sebebi bu. Sadece bu başlık için değil sözlerim, gidin ve herhangi bir haber başlığına bakın aynı sorunu göreceksiniz. Her haber başlığından sonra google girip arama mı yapacağız sevgili yazar? Link olmadan başlık komple silinse yeri, öylesine gereksiz, öylesine ahmakça.
Öldükten sonra memesi yeni tomurcuklanmış (kaç yaşında olacağını siz tahmin edin) çocuklarla ilişkiye girebilmek adına dünyada ahlaklı olması gerektiğine inanan kişilerce eleştirilen insan.
Bir Türk'ün içinde sahip olduğu onura doğru oranlı olarak artan ideolojidir.
Fırsatı olsa anasını saniyesinde bir arabın veya rusun altına yatıracak olanların çürümüş zihinlerinin bu ideolojiden ve Türk ulusundan nefret etmesi pek normaldir.
Başlığı Galatasaray'lı açıyor sonra millet gelip Beşiktaş-tiner esprisi yapıyor. Zekice bir espri görme umudumuz zaten yok da bari kendiniz çalıp kendiniz oynamayın. Bir insan durup dururken Beşiktaşlı gibi davranarak başlık açıyorsa vardır bir karın ağrısı, siz, aklı başında taraftarlar bari o eksik akla uymayın.