Uzun zamandır izlediğim hiçbir filmde beni tam anlamıyla tok tutan bir mâna bulamamışken ve bulamayacağımı düşünmüşken, beni kendimden şüphe ettirmiş bir film olduğunu söyleyebilirim. Film demek de az kalıyor aslında, sanki kalın bir romanın içinde ya da onlarca fotoğraftan olmuşmuş bir serginin içindeydim. Neyse fazla uzatmayacağım, izlenilecek ve aldığı ödülü haketmiş bir eser olmuş "Kış Uykusu". Son olarak, filmin içeriğiyle ilgili daha detaylı ve her cümlenin altını çizebileceğim bir yorum olarak; Nazan Bekiroğlu'nun "Kış Uykusuna Rus edebiyatından bakmak" başlıklı yazısını okuyabilirsiniz.
"eğer okuduklarınız bizimkiyle aynıysa yırtıp atın kitaplarınızı! çünkü aşk ilmi hiçbir kitapta yazmaz!" Diye biter film. Düşündürür; sevgi, aşk dedikleri fedakârlık kelimesine sığar mı diye düşündürür.
müzikoloji bölümünden mezun olmuş, henüz yeni keşfettiğim sanatçı. a paris adlı albümünde ibranice , fransızca ve nubiya dilinde seslendirdiği şarkılar var. ibranice olanları daha bir sevdim. ayrıca kendisi tel aviv doğumludur ve pek de sevimlidir.
vize sınavında sadece 2 soru sormuş ve kafaları karıştırmıştır. ayrica tükenmez kalemle 2 sayfa dolusu yorum yapabildiğim ilk sınav olarak tarihe geçmiştir. tesekkurler pek degerli hocam.
yollar kesilmiş alanlar sarılmış
tel örgüler çevirmiş yöreni
fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
benden geçti mi demek istiyorsun
aç iki kolunu iki yanına
korkuluk ol
hakkında söylenenleri duyunca dersine girmek için bir heves bekler oldum. 2 güne kalmaz hakkındaki ilk izlenimlerimi sizinle paylasacagim idare hukuku hocasıdır kendileri.
olmasından korktuğum ama bana huzur veren bi şey var. bu tezatlık içinde boğuluyorum sözlük. bir gun o korktugum his dalga olur da, ya beni kıyıya vurur ya da çeker en dibe. bekliyorum..
adıyla tezat düşen kitap. karakter olarak bir hayli kalabalık. olay örgüsünde boğulup gitmeniz olası. okurken karakterleri not almanızı tavsiye ederim. fazla akıcı bir anlatımı yok; ama büyülü gerçekçilik adına aldığı nobel edebiyat ödülünü de fazlasıyla hakeden bir kitap. yazarın kitapla ilgili yaptığı yorumu da mutlaka okuyun derim.
iphone kullanıcıların beğenerek kullandıkları bir fotoğraf uygulaması. fotoğrafa sade ve pastel bir hava katan filtreleriyle benim de fazlaca ilgimi çekmiş bulunmakta. yakın zamanda android kullanıcılarının da beğenisine sunulacakmış. keyifle bekliyoruz efendim.
yaptiklari şarkıları bir kere dinlemek bu insan grubunun başka ikamesinin olmadığının en buyuk ispati. ben bugun bunu* dinledim. nöronlarim hala saglam.
iki taraf da kusurlu demek, mutlaka yüzde elli yüzde elli manasına gelmez. esas şu manaya gelir: niçin ötekilerin kazanıp bizim kaybettigimizi anlamaya çalışalım. bana diyorsun ki: ülkelerimizi istila ettiler, isgal ettiler, bizi aşağıladılar. aklıma gelen ilk soru şu: bunları yapmalarını niye engelleyemedik? yoksa biz şiddet karşıtıyız da ondan mı? hayır, değiliz. o zaman nasıl oldu da bizi istila edip, boyun eğdirip, aşağılayabildiler? bana diyeceksin ki, çünkü biz zayıfız, bölünmüşüz, örgütsüsüz, teçhizatımız yetersiz. iyi de niye zayıfız? niye batı'nınkiler kadar güçlü silahlar üretmekten aciziz? sanayimiz niye geri? sanayi devrimi niye bizde degil de avrupa'da gerceklesti? niye biz az gelismis, zayıf ve bağımlı ülkeler olarak kaldık? başkalarının suçu, başkalarının suçu diye hiç durmadan yineleyebiliriz. ama er geç kendi eksikliklerimizle, kendi kusurlarımızla, kendi sakatlıklarımızla yüzlesmemiz gerekecek. er geç kendi yenilgimizle, bizimki gibi bir medeniyetin uğradığı devasa tarihsel bozgunla yüzleşmemiz gerekecek.
--spoiler--
romanın içinden, her bireyin kendisini sorgulaması gereken cümleler. savaş sonrası ülkesini terk eden, arafta kalmış bir adam ın hikayesi.