deatly
5965 (isaac newton)
dördüncü nesil yazar 25 takipçi 231.42 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    hamamda lezbiyen ilişki

    2.
  1. ne günlerdi be..

    tellioğulları ailesi olarak yaverin kızını, ailemizin lideri konumundaki lütfi amcama yakıştırmış ve ikisinin evlenmesini uygun görmüştük. kızı almak için yapılması gereken operasyon planlanmış, operasyonun birinci kısmı olan hamam bölümü içinse hazırlanılmaya başlanmıştı. kız hamam gidilerek görülecekti. dayanamayıp amcama sormuştum; ''amca, neden hamam da bakıyorlar ki kıza, evine bi kahve içmeye gidip baksalar ya'' diye.. lütfi amcam '' konuşma lan eşşeoğlueşşek'' diyerek tokatı abandı yüzüme. hep böyle davranırdı zaten. kırıp geçirirdi herkesi. özellikle evin uşağı şaban sabah akşam dayak yerdi lütfi amcamdan, ama hiç sesini çıkarmazdı garibim. ben de çıkarmadım. bir elimle yüzümü tutarak uzaklaştım amcamdan. ama içerledim bu yapılana, ve intikam alacaktım..

    intikam planımı hemen yaptım. kadın kılığına girecek, ailemin kadınlarının peşinden gizli gizli ilerleyecek ve kapıda onlarla berabermiş gibi geçip hamama girecektim. içeri girdiğimde çaktırmadan yaverin kızına yaklaşıp ona amcamın ne göt, ne yavşak bi insan olduğunu anlatacak, böylece amcamdan en güzel intikamı alacaktım. planımın içerisinde süper abazan kuzenim naci de vardı.naci de benimle aynı şeyi yapacaktı. naci nin bu plan içerisindeki yeri sadece yakalanmam durumunda suçu atabilecek kişi bulabilmek, dikkatleri başka yöne çekebilmekti. hem naci'nin abazan bünyesini bilen ailem, böyle bir durumda istisnasız naci tarafından kandırılarak hamama sokulduğuma, naci'nin iki meme görebilmek için yapmayacağı şey olmadığına inanırdı. nitekim, naci de iki meme görebilmek için hamama geliyordu, benim içerde ne yapacağımı bilmeden ve sormadan....yani bir gerçekten de bir çift meme görebilmek için yapmayacağı şey yoktu..

    planımın ilk kısmı tutmuş, kadın kılığında hamamın içerisine girmiştik. naci ve benim köse olmamızdan kaynaklanan kılsız ve pürüzsüz bacaklarımız havluya sarınınca pek dikkat çekmeyecekti. göğüs kısmını soran olursa da fındık memeli taklidi yapacaktık. ama tek bir sorun vardı ki yüzlerimizdeki peçeleri açmadan nasıl yıkanıyormuş numarası yapacaktık?? naci ile bir süre bu sorunu nasıl çözebiliriz diye konuştuysak ta çözüm bulamadık. zaten naci pek çözüm bulabilecekmiş gibi durmuyordu. ben çözüm arayışlarındayken onun aklında sadece memeler ve kalçalar vardı..

    soyunduk ve havluya sarındık. sonra da yüzümüzde peçelerle yıkanılan bölüme daldık. içeri girdiğimizde bizimkiler yaverin kızını sarmış, yıkama ve yağlamaya başlamıştı. ama ortada büyük bir sorun vardı. seferoğulları ailesi de ailemle, yani tellioğlullarıyla aynı amaçla oraya gelmiş, onlarda yaverin kızını kuşatmışlardı. görebildiğim kadarıyla içerde gergin bir ortam vardı. görebildiğim kadarıylaydı çünkü yanlışlıkla ailemden birini çıplak görebilirim korkusuyla gözlerimi kapatıyor, hafif hafif aralıyor ve o bölümde ailemden bulunan kişilerin üzerlerinde havlu olduğuna kanaat getirince gözlerimi tam açıyordum. sonra aynı şeyi tekrar yapıyordum. ve tekrar. çünkü değil amcamdan yemiş olduğum tokat, hayattaki hiçbir şey büyük teyzemi çıplak görmek kadar derin yaralar bırakamazdı ruhumda. bu kabusların en büyüğüydü..

    az az seçebildiğim kadarıyla yaverin kızı baya güzel bir kızdı. hatta müjde ar’ın gençliğini andırıyordu. bizimkiler kızın önünde sarmaları, dolmaları sermiş, kızın ağzını yiyeceklerle tıkamaya çalışıyordu. aynı şekilde seferoğulları da kıza getirdiği şeyleri yedirmeye çalışıyor, kızın ağzına bir şeyler tıkamaya çalışıyorlardı. tam bir karanbol ortamı vardı. ve aniden o ortam içinde korkunç bir şey dikkatimi çekti. o kalabalık ve kaos ortamı içerisinde naci de vardı. oturmakta olan yaverin kızının hemen yanında ayaktaydı ve dolmaların sarmaların arasında kızın ağzına her an malafatı tıkayacaktı. yüzünde peçe olmasına ve aramızda bir mesafe olmasına rağmen naci'nin kan dolmuş gözlerini seçebiliyordum. eliyle cukkasını kurcalamaya başlamıştı bile. hemen hızlıca yanına doğru ilerledim, kolundan tutup çektim. kalabalıktan uzak bir köşeye götürüp sakinleştirmeye çalıştım. sakinleşmeyince hamam tasıyla kafasına sertçe vurmaya başladım. yere düştü. bayılmıştı. öle malları yaymış bir şekilde uzanıyordu yerde. ama kimse fark etmiyordu. çünkü içerdekiler hem yaverin kızına yaranmaya çalışıyor, hem de karşı aileye hakaretler ediyordu. yaverin kızının arap bacı dadısı ne kadar ortamı yatıştırmaya çalışsa da başarılı olamıyordu..derken olan oldu ve bir anda ortaya ziller udlar çıktı. aileler karşılıklı şarkılar söylemeye başladı. şarkıdan ziyade bir laf yarışı, bir hakaret müsabakasıydı bu. sinirler giderek geriliyordu. ve derken olan oldu, iki aile kadınları birbirine girdi..saç saça, baş başa bir kavga vardı içerde.

    köşede, naci'nin tepesinde dikilip sinsi sinsi izlediğim kavga giderek büyüyordu. artık bir şeyler yapmam gerektiğini hisseden ben, tam kadınları ayırmak için atılacakken bacağımın tutulduğunu hissettim. aşağı baktığımda yarı baygın haldeki naci yi bacağımı tutmuş, acıklı gözlerle bana bakıyordu. sonra ağlamaya başladı ve haykırdı‘’ ne olur… ne olur kadın kavgasını ayırmaa…ne olur.. bana bunu yapma’’.. naci nin bu yakarışları arasında ben zor bela yerdeki hamam tasını yerden aldım ve yine naci nin kafasına vurmaya başladım. bu sefer bayıtmak öncekine nazaran daha zor olmuştu naciyi. üst üste vuruyordum. sonunda nacinin gözleri kaydı ve tasın kenarıyla vurulmaktan kırılmış kafasından akan kan, hamamın tabanını kırmızıya boyadı..

    hemen kalabalığa doğru yöneldim. bu rezilliği durdurmalıydım. her şeyden önce yaverin kızı bizleri böyle insanlar olarak bilmemeliydi. ailemiz o kızı kültürüyle, bilgeliğiyle ve nezaketiyle etkilemeliydi. sonra düşündüm ki ailemiz bu kızı etkilerse puşt amcam mutlu olacak, en iyisi ayırmayayım dedim. hatta bunun kıza amcamın ne göt bi adam olduğunu anlatmak için en güzel fırsat olduğuna karar verdim ve kalabalığın içinde kıza bakınmaya başladım. azıcık bir arayıştan sonra kızı görmüştüm. kavga eden kalabalığın altında kalmış, sadece kafası görünüyordu. suratı yerde renkten renge gidiyor, ezilmenin verdiği acı ile yarı baygın halde yatıyordu. üzerindekileri kaldırıp kıza yardım etmeliyim diye düşündüm ve kahramanca atıldım. iki üç kişiyi ittir kaktır uzaklaştırdım ve yerde yatan bedenini rahata kavuşurdum ki o da ne?? kız yerde çırıl çıplak yatıyor, dadısı sandığımız siyah tenli kadın ise kıza oral seks yapıyordu. şok olmuştum. kızın acıdan şekil değiştirdiğini sandığım yüzü, aslında zevk çığlıklarını atamamaktan, rahatça inleyememekten dolayı kasılıyordu. dadı ise artık göründüğünün farkında olmadan kıza daldıkça dalıyor, dilledikçe dilliyordu. şok olmuş ve öylece kalakalmıştım. karşımdaki görüntü karşısında adeta put kesilmiştim….

    derken acı bir çığlık kendime getirdi beni. ‘’yeterrrrr..mına kodugglarımmm..bize vermek varken. siz kendi kendinizi mi skyonuzzzz’’ bu ses.. evet bu ses naci nin sesiydi. kafamı çevirip arkaya baktığımda naci yi elinde hamam tasıyla bana doğru koşarken gördüm….

    sonrasınıysa iki gün sonra dinledim. elinde hamam tasıyla koşturan naci, onu yine durduracağımı düşünerek ilk iş olarak beni bayıltmış, elindeki tasla yüzüme yüzüme geçirmişti..ama yılların verdiği abazalık ve o görüntünün vermiş olduğu enerj ile naci öyle bir geçirmişti ki elmacık kemiğim kırılmış ve iki gün baygın kalmıştım. kendisine engel olurum diye beni bayıltan naci, ben bayıldıktan sonra önce yaverin kızını, sonra dadıyı, sonrasında da hızını alamayarak hamamcı kamil amcayı skmişti. sonra polis tarafından tutuklanıp hapise atılmıştı.. bu olayları dinledikten sonra ağlamaya başladım. çünkü naci yi bu duruma düşüren bendim. her şey benim suçumdu. ağladığımı gören şaban abi ‘’nen var len?’’ diye sordu bana gülümseyerek. ‘’abi naci yi ya asarlar, ya da ömür boyu hapiste tutarlar bundan sonra’’ dedim. halen ağlıyordum. şaban abi kafamı okşadı ve ‘’ korkma olum.lütfi bi plan yaptı. tosun paşa olcam ben.. yeşil vadi mi ne, öyle bir yeri alcağı..o arada naci yi de çıkarırım hapisten..ıhıhıhı..’’dedi.. saf şaban abinin söylediklerinin bir anlamı olmasa da rahatlamıştım birden bire...
    10 ...
  2. ingilizce bildiğini belli etmenin yolları

    1.
  3. 1 – yabancı dizilerden ve filmlerden bahsederken asla isimlerinin türkçelerini kullanmayın.. karşınızdaki yanlış telaffuzlar yaptığındaysa onu ezin, çiğneyin, parçalayın.

    + ya ama benim izlediğim filmler içinde en beğendiklerimden biride ‘’gizli pencere’’ dir.
    - gizli pencere mi? secret window dan bahsediyorsun sanırım.
    + evet, ondan bahsediyorum. zaten secret window gizli pencere demek değil mi?
    - aahahhaha. demek gizli pencere ha..ahahaha..
    + ya ala ala..gizli pencere işte. hatta joni dip oynuyo işte.
    - aahahahahha… joni dip mi?? ahahah….ahhahah..ne güldüm yahu..şimdi bunun doğrusunu söylerdim sana ama sen nasılsa meşe odunusun, anlamıycaksın. ahahhaa.. neyse ya, başka beğendiğin film var mı?
    + başka beğendiğim mi? tabiki dövüş kulübü var.
    - dövüş kulübü mü? fight club tan bahsediyorsun sanırım?
    + tey aallamm..

    2- hararetli bir konuşmanın ortasında bir anda ingilizce’ye geçiş yapın ve bunu bir alışkanlığınızmış gibi gösterin..

    + abi baktım kız yanıyor. dedim kızım sen yanıyosun ama, i am penis 23 cm. lenin, sıtalin, socializm..

    - ne dedin ne dedin?
    + abi pardon ya. chat sitelerinde falan sürekli ingilizce konuştuğum için ağız alışmış, arada geçiş yapabiliyorum. kusura bakma..
    - iyide, ne dedin ki sen az önce?
    + ya öfff. iki saat onu mu anlatayım sana. lütfen rıza ya, biraz kültür yap kendine. yeni bir dil öğren, bir şeyler yap. kültür seviyemiz arasında giderek uçurum oluşuyor ve bu beni rahatsız ediyor. neyse ya, ne diyordum. hah.. baktım kız, açtım cam i…çıkardım babafingoyu..

    3 – insanların giysilerinin üzerinde yazan yabancı dildeki yazıları yorumlayın..

    - ahahahaha.. komikmiş tşörtün..
    + neden komik yaa.. beğenmedin mi?
    - yok hayır. yalnış anladın beni. üzerinde yazan komikmiş.
    + ne yazıyoki üzerinde?
    - ''kasaba minnet etmem, penisimi keser yerim'' yazıyor. yani türkçesi bu. (iç ses: lan ne attımmm)
    + lan yalanını skim. üzerinde topu tüfeği üç harf var. usa.. bunun anlamı mı o koca cümle..
    - hadi ya.. dur bi dk dur. telefonum çalıyo.. aloooo. efendim aşkım... ha öylemiii? hemen geliyorum ben.. dur bi dk. kardeşim acil çağırıyolar beni, kaçmam lazım.. ha mehmet abi.. pardonn. ha aşkım.. tamam anladım, hemen geliyorum..
    15 ...
  4. dört mevsimin de boktan oluşu

    1.
  5. durmadan dusunuyorum sozluk. hic durmadan, hic usanmadan dusunuyorum. dusunur halde bazen gokyuzune bakarken buluyorum kendimi, bazense milletin gotune basina bakarken. bazen bu icinden cikilmaz dusunce boguyor beni. boguldugum bazi zamanlar sikintiyla basimi ellerimin arasina aliyorum, bazense basini sol elime. dusunuyorum ama icinden cikamiyorum. neden mevsimlerin tamami sik gibi? neden? neden neden?? neden olsun sari gelinnn nedennnn???? ( bu kadar dusununce balata yandi tabi )

    sevmiyorum 4 mevsimi ben. sicak ve kurak gecen yazlardan nefret ediyorum. pisik olan kasiklarim ve terin kendine vermis oldugu ozguven ile tum dotumu sahiplenen donum sebebiyle sevmiyorum. sicaktan pipim buzustugu icin sevmiyorum. geceleri sicaktan uyuyamamayi, gunduzleri yolda yuruyememeyi, klima onunde tutulan boynumu sevmiyorum. ve hepsinden onemlisi yuzme bilmeyen bana insanlarin her yaz duzenli bir sekilde yaptigi denize gidelimde sana yuzme ogreteyim altyapili sakalarindan dolayi sevmiyorum.

    sevmiyorum soguk ve kurak kisi. her sene es gecmeden grip oldugum, yuksek ateste pipim buzustugu, ruyayla gercegi karistirdigim icin sevmiyorum. kat kat giyindigim, klimadan nem kaptigim, elektrikli sobadan kol gibi elektrik faturasi girdigi icin sevmiyorum. birayi ilik icmek zorunda kalmaktansa tiksiniyorum.

    bahari da sevmiyorum ben. hatta en cok bahari sevmiyorum. hatta ve hatta ne kadar bahar varsa...dondure dondure....( ilk ve son bahardan bahsediyorum tabi) bazisi her bahar asik olurken ben polen alerjisi oldugum, dolayisiyla pipim buzustugu icin sevmiyorum. polen alerjisi, bunu okuyorsan adam degilsin olummmmm.. ciceklerin arkasina siginma.. neyse, yagmurdan donum kadar islanmayi, acan cicekleri, dokulen yapraklari, tavanimda sevisen kelebekleri, biz gelmesek senin arayip soracagin yoktu seklinde her bahar yeniden ortaya cikan sinekleri sevmiyorum.

    sevmiyorum 4 mevsimi ben. hepsinde pipim buzusuyor...bak yine...
    12 ...
  6. sigarayı bırakamama enstantaneleri

    1.
  7. Her insanın kararlığıyla iradesizliğinin çakıştığı bir nokta olduğuna inanan biriyim ben. Aynı zamanda şirinlerin var olduğuna da inanan biriyim ama o konuya şimdi girmeyeceğim. (valla var lann.) Deliler gibi hırs yapmış çok insan gördüm bırakacağım kelimesiyle cümlesini tamamlayan. Alkolü bırakacağım, yemek yemeyi bırakacağım, sevmeyi bırakacağım. Hatta bir keresinde sıçmayı bırakacağım diyeni bile olmuştu. Gerçi o yaptı da. 3 yıldır sıçmıyor adam azimle.

    Benim iradesizliğim tavan yaptığı noktaysa sigara. Her bahar başında ve sonunda, yazın sıcağında, kışın soğuğunda, sonbaharın dökülen yaprakları elbiselerime süzüldüğünde ben sigarayı bırakmaya karar veririm. Her merdiven çıkışımda, inişimde, her otobüse binişimde, maça girişimde azim yaparım bir daha içmeyeceğim bu boku diyerek. Hele zam dönemleri en galeyana gelmiş zamanlarımdır;

    * sevgili seyirciler. Sigaraya gelen yüzde onluk zammın ardından konuşan bakan..
    + ne!! Yüzden on mu!! Bu ne lan!! Keriz miyim lan ben. S.kseler vermem o kadar parayı. Bırakıyorum mına koim. Skerim sigarasını. Zaten niyetim vardı ( son 12 yıldır süre gelen bir niyet) bu da üzerine tuzu biberi oldu. içmiycem mına koim.
    - bende içmiycem lan. Bu kadarda enayi muamelesi yapılmaz insana.
    + söz mü lan? Bırakıyor muyuz? Bak sen içmezsen bende içmem.
    - söz lan söz. Sen içmesen ben hiç içmem zaten. Senden görünce canım istiyor.

    Takriben bir saat sonra;

    + olum ben dayanamıyorum ya. Ben son bir paket alıcam. Onu da içeyim de sonra
    bırakırım.
    - lan var ya;iki dakika duramıyorsun değil mi sigara içmeden. Zaten senle yola çıkanda kahabat. E artık madem içeceksin, bende içeyim bari. (en tav olduğum karakterdir bu ibne. sen yapmasaydın ben yapmazdım tipi. Hep bir şeyler için birilerini suçlar.)

    birkaç hafta sonra yine aynı ikili bar kapısının önünde titrerken;

    + yav bu sigara yasağını getireni varya..püfff..götüm dondu valla soğuktan..püffff..
    - valla benimde. Eskiden ne güzel içiyorduk içerde biranın yanında. Puuffff.. Böyle hiç keyfi yok .
    + direk köpek muamelesi lan sigara içtiğimi için. Ya s.kerim ben içmiycem bir daha sigara. Bu son.
    - bende içmiycem lan. Bu kadarda hayvan muamelesi yapılmaz insana.
    + tabi yapılmaz. söz mü lan? Bırakıyor muyuz? Bak sen içmezsen bende içmem.
    - söz lan söz. Sen içmesen ben hiç içmem zaten. Aslında var ya sen alkol almayı bıraksan ben ırak a düzeni getiririm ama irade yok sende işte. Sen var ya, küfür etmeyi bıraksan, ben papayı Müslüman yaparım.

    ooeeehh. Siktirin gidin lan.

    Kendi başıma yapamadığımı anlayan ailemse hep bana yardımcı olmaya çalışmıştır. Annem yanında her sigara yakışımda ''zıkkımın pekini iç'' le başladığı cümlelerini, kadın programları sayesinde edindiği dr. mehmet öz seviyesideki tıbbi birikimiyle süsleyip Budist felsefenin ışığında nihilistliğime dem vurarak sonlandırır. Sonrada birkaç küfür eder. Tabiki bunların hiç yararı olmaz.

    düşününce dünya üzerindeki sigara içmeyen en geri zekalı insanı karşısına alıp anlatsa, bak bunu içersen öleceksin veyahut sakat kalacaksın dese, o adamın olayı kavraması benimkinden daha kolay olacaktır. Ya da dünyadaki en geri zekalı benim. Karar veremedim şimdi bu saatte.

    Her neyse; konuyu burada kapatmak istiyorum. çünkü hem ana fikir verebilecek bir konumum yok, hem canım sigara istiyor, hem de deli gibi yorgunum. ben balkonumda, sıcaktan götümü ter basmış şekilde sigara içerken siz bir ana fikir çıkarabilirsiniz belki.
    4 ...
  8. msn de hımmm yazanın ağzına burnuna

    1.
  9. aslında başlık şu formatta olsun istemiştim;

    msn de hımmm yazanın ağzına burnuna ...(üç nokta)

    ama olmadı. Noktalı kısım kişinin ilgi alakasına ve konuya ne kadar aldırdığına ya da ait olduğu meslek grubuna göre değişebilir:

    Mesela bir anne;

    msn de hımmm yazanın ağzına burnuna acı biber sürmek.

    Ya da bir sapkın;

    msn de hımmm yazanın ağzına burnuna dayamak.

    Ya da bir.. bir dakika ya. Sapkın amcamızın hayal gücüne hayran kalmamak elde değil. Mümkünse kendisine bir iki soru daha sormak istiyorum.

    - amcacım bu boşlukları da doldurabilir misin?
    + doldururuz. (amca burada bir yandan da cukkayı avuçluyor)
    - kızların yanından geçerken korna çalan tiplerin arabalarına ...
    + dayamak.
    - arabaya ha!
    + egzozun genişliğini baz alma. O yanlışı yapmaaa!
    - tamam tamam sakin. sinemada durmadan konuşan hödüklerin kaşlarına ....
    + dayamak.
    - ya amca ama bu şaşırtmacılı soruydu ya! Kaşa nasıl dayıycaksın?
    + gösterim mi?
    - hayır hayır aman diyim.
    + neyse tonguç ben gaçarrr. Daha otobüse binip ford yapıcam. Hadi eyvaaaallah..

    ya da bir porno film yıldızı;

    msn de hımmm yazanın ağzına burnuna patlamak.

    Ee çüşşş. Gerçi amcamızın alıştığı final bu ama olsun yinede çüşşş. Bu saatte yaptığım istatistiksel çalışmadan alınabilecek maksimum verim bu. Benim içimden geçen; ''msn de hımmm yazanın ağzına burnuna yapıştırmaktı'' ama olsun. zaten önemli olan boyu değil dişleri.

    Yazmayın hımmm. Yapmayın...
    9 ...
  10. sevgilinin götlek arkadaş grubu

    1.
  11. nedendir bilmem ama, bu arkadaşların tamamı s.k kafalılardan oluşur. bence birkaç ana, birkaç değişmez karakter vardır bu arkadaş gurubunda.. ama benim için sen sevimsiz olanı yaşça büyük, çirkin, mevkii olarak bir yerlere gelmiş abla ya da abidir.

    bu karakter; her boka malum olmuş, her durumu biz yaşamadan yaşamış ve sonuçlarına hakim, sevgilinin nerde ne hissettiğini ve sonrasında neler yaşanacağını bilen bir akbabadır. her durumdan sevgiliyi üzdüğünüzü düşünür ve tehditlerle beraber size kendince çeki düzen vermeye çalışır..

    - deatly, sinem'in morali çok bozuk bugün.
    + hadi ya?
    - evet. çok bozuk. ve neden bozuk olduğunu söyleyeyim sana; senin umursamaz tavırlarından.
    + ne umursamaz tavrı ya? ben gayette umursuyorum sinemi.
    - bu sözlerinle başkalarını kandırabilirsin ama beni asla. bu umursamazlığın, bu vurdumduymazlığın sana bir şeyler kattığını sanıyorsan yanılıyorsun. bik bikde bik bikk...tecrübelerimin bana öğrettiği bir şey varsa o da senin bu hareketlerinle kazanmaktan çok kaybettiğindir.
    + ala ala? ( kafa ambale tabi burda)
    - evet. benim asıl öğrenmek istediğim senin bu hal ve hareketlerinin sebebi.. neden böylesin sen?
    + nasılım ki ben yaa??
    - nasıl mısın? karaktersiz, umursamaz, aşağılık duygularının esiri olmuş, o gül gibi kızı üzüp duran pis bi adamsın. ama neden böylesin ki sen?
    + ben neden böyleyim ha? çünkü küçükken eşeğin çükünü emdim.
    - nasıllll?
    + baya böyle aldım yarıya kadar, gırtlak kısa benim..sonraa..
    - ayyyyyy!!!
    + nihahaha.. sktir git lan manyak!! işim gücüm var, gidiyorum ben...

    aşk güzel şey ama..valla bak..
    40 ...
  12. alkolün kişiyi ortamın damına korum moduna sokması

    1.
  13. içenler bilir ki alkolün cesaret verici bir etkisi vardır. aslında içenler değilde çekenler bilir o acıyı. alkollü adam içip içip çeşitli modlara girer. en komik olur kendince, ya da en yakışıklı, en seksi, en güzel şakıyı söyleyen. ali desidero olur lan hatta..

    bazense daha bi aptallaşır. deliği kanlı bir hal alır. o baygın bakışlarının yerine kadir inanır bakışları geçer. kaşlar çatılır. bir kol masaya konur, yanındaki dürtülür ve sorulur.

    - lan bu herif bizi mi kesiyor?
    + hangisi hacı.
    - şu lan şu..karşıdaki siyah gömlekli. bak bakıyo valla.
    + yok abi ne bakması ya.
    - yok şimdi kalkıp sikcem belasını. neye bakıyo lan buuuu!!
    + lan dur olum ne bakması ya.
    - ya bırak.. biladerrrr. biladerrrrr. sana diom.
    * efendim.
    - efendini s.kerim lan. neye bakıyosun olum sen. ne var tarak mı var bu tarafta.
    * yok arkadaşım ne bakması ya! biz öle oturuyoruz.
    - olum bana bak bana..bana bakkk. s.kerim hulennnn. bana bakkk. bırakınnn...

    alkol böle bişi işte. alkol tük kötülüklerin anasının avradının... toparlayamadım. çok içtim yaavvv..
    28 ...
  14. kalabalık bir ortamda döt olmak

    1.
  15. çok çeşitli şekilleri vardır. ama şahsıma en çok koyanları hep kızlar tarafından gerçekleştirilmiştir.

    dersane zamanlarımda çokta sosyal bir olmadığımı söyleyebilirim. aslında abaza ortamlarında gayet güzel çalışan bir çenem olmasına rağmen işin içine kızlar girince aptallaşır, aptallğımı belli etmemek içinde susgunlaşırdım.

    songül vardı sınıfımızda. hasta olduğum songül. her gün tamamdır bugün kızı bağlıyorum diye gelip çıkışta s.ki tutarak eve dönerdim. baya bi hastaydım songül'e. hatta varlığım onun varlığına armadağan olsundu.

    sınıfımızda birde murat vardı. dünyayı umursamayan süper rahat bir tip. dövmeler küpeler. bende istiyordum dövmeler küpeler ama öle bişey yapmış olsam babam küpenin iğnesiyle dövmeyi derimden kazırdı. yapamadım. alenen kızların hepsi hastaydı murat'a. murat'sa hepsiyle kakara kikiri. hele songül'le. aman aman. nasıl bir yakınlık o. her gördüğümde deli olurdum.

    songül tenefüslerde hep müzik dinlerdi walkmaninden. her zaman bir kulaklık takılı diğeriyse boşta. kız o kadar akıllı ki bir kuğını müzik dinlemeye, diğerinide muhabbete ayırıyor. ama benim tamamımı köleliğe kullanabilir. o günde öyleydi. kulağında kulaklık, sıra arkadaşıyla muhabet ediyor. bende az öteden kesiyorum inceden. o sıra murat ibnesi içeri girdi, direk songüle yöneldi, kızın dibine yayılarak oturdu ve boştaki kulaklığı kulağına sokarak sordu

    - kim bu çalan?
    + jamiroquai..
    - jamiroquai mı? haaa şu kadın sesli herif mi?
    + ahahahaa..
    - ses bak harbiden de incecik ya?
    + ahahahah.. kikir kikir. (horspu)

    lan ben olsam orda, aaahhh ben olsam. cosmic girl i dinledin mi? süper şarkıdır. ham jamiroquai adamın değil grubunun ismidir. o kadar tatlısın ki.. öpe beni.. falan diyerek kızı bağlıycam. ama o pozisyonu yakalayabilicek döt yok işte.

    bir ders boyunca kendimi, korkaklığımı düşüdüp düşünüp gaza geldim ve kesin kararı verdim. tenefüste adam akıllı konuşacağım songül ile. bir şekilde muhabbeti kuracağım. günaydın demekten ileri gidiceğim ve bir kaç yıl içinde çoluk çocuğa karışıcağım.

    tenefüs oldu. fırsat kolluyorum songül'e yaklaşmak için. ama dersanenin kantininde bir grup oturmuşlar kızlı erkekli ve dağılıcak gibi görünmüyorlar. gittim yanlarına, gruptaki erkeklerle yalandan bir iki muhabbet yaptıktan sonra songül'e doğru yaklaştım. hep olduğu gibi bir kulaklık yine kulağında. tüm cesaretimi toplayıp sordum.

    - ne dinliyorsun?
    + jamiriquai.

    o kadar çok şey söyleyebilirdim ki jamiriquai hakkında. o kadar çok konuşabileceğim şey vardı ki. ama ben ne yaptım? songül'e şöyle cevap verdim:

    - jamiriquai mi? şu kadın sesli herif mi?

    ve songül bağırır bir şekilde:

    + ne olmuş kadın sesliyse..haaa.. ne olmuş. sesinin kalitesine bakmak yerine neye benzediğine mi bakıyorsun? kadın sesli erkekmiş..bıdı bıdı bıdıdııdıdıd...

    başlarda çok mutluydum. songül'ün sesini hiç bu kadar net duymamıştım. sesi gerçektende onu tamamlıyordu. sonradan yavaş yavaş algılamaya başladım ki songül bu sesi beni def etmek için kullanıyor. grubun geri kalanı da gözlerini dikmiş beni izliyordu. hiçbir tepki veremedim. lan horspu murat söleyince kikir kikir gülüosun da bana neden böle bağırıyosun diyemedim. baktım boş boş. sonra songül döndü diğer tarafa ve yanındakilere mırıldanmaya başladı; ''çok kızıyorum böyle şeylere ya. anlam veremediğim boş konuşmalar bunlar. gereksizlik.''

    songül arkasını dönünde yavaş yavaş döndüm bende arkamı. rüzgarda savrulan bir yaprakcasına sessizce uzaklaştım o gruptan. az ötede bir sandalyeye oturdum. sigaramı yaktım. yok yok bu kızla evlenilmezdi. şimdi böyleyse ilerde daha büyük kavgalar olabilirdi. en iyisi bu işi şimdiden bitirmekti. o sıra kantinde çalışan çocuk elinde tepsiyle yanıma yaklaştı ve sordu; ''çay içer misin?''. ''evet'' diyerek cevap verdim ve ekledim. ''bi daha jamiriquai dinleyeni sitsinler. '' çocuk sallamadı, çayımı verip paramı aldı ve gitti.
    46 ...
  16. transfer dönemi

    1.
  17. futbol takımlarının transfer yaptığı, gazetelerin atmasyon haberde tavan yaptığı, menajerlerin ve futbolcuların servetlerine servet kattığı dönem.
    1 ...
  18. seren i güzel emrah ı jön sanarak büyüyen bünye

    1.
  19. seren serengil'i güzel, emrah'ı yakışıklı zannederek büyüyen bünye olucaktı ama olmadı. ama sistemli oynasam kesin tutardı.

    ama şunu bilin ki o bünye benim. kesinlikle benim. yasak sokaklar filminden muhabbet açılınca hatırladım ki benim o bünye. bünye.. bünye ne lan? neden kişi ya da şahıs ya da benzeri bir kelime değilde bünye? bünye de fatsa bir olursa halilim, aslansın sen halil ibrahim...bızırcık saçlarına.

    seksenlerde doğmanın laneti olsa gerek bu. ya da tanrının o nesile vermiş olduğu bir ceza. öle ya da böyle ben seren serengil'i güzel, küçük emrah'ı yakışıklı zannederek büyüyenlerdenim. bir kaç kanallı televizyonlarla dayattılar bunu bize dostlarım. gözümüze soka soka, zorlaya zorlaya kabul ettirdiler.

    o çakma dizilerde, bayık filmlerde emrah en alasından orospu çocuğuydu ama en güzel kızları kaldırmasınıda bilirdi. emrah hep güzel kızlara aşık olur ve bu güzel kızlarda emrah'a kalbini kaptırırdı. emrah fakirdi, parasıyla hava atarak tavlayamazdı bu kızları. söylediği şarkılarda çirkindi. kızlar şarkılara kanıyorda olamazdılar. demek ki emrah yakışıklıydı. yani hem fakir, hem de çükü büyüktü.

    seren'in babası godoş olurdu, annesi yosma. ama ikisinde de para bok gibi. kız zibidilikle kevaşelik arasında gidip gelirken arada karakter belirtileride gösterirdi. sonra seren emrah'a aşık olurdu, emrah'ta seren'e. seren'in sesi martı gibiydi. emrah o çirkin şarkılara aşık oluyor olamazdı. godoş babasınında bu olayda bir etkisi olamazdı. seren'in annesi ise..yok ama yok emrah delikanlı çocuk, anayı karıştırmaz. o koca dötemi, köfte dudaklara mı neye aşık oluyordu bu emrah bilmiyorum ama aşık oluyordu seren'e. ee emrah fimlerde hep güzel kızlara aşık oluyordu. en güzel kestaneleri çiziktiriyordu. demek ki seren serengil'de güzel kızdı. evet evet kesinlikle güzeldi. güzel olmasa onca filmde aktrist olamazdı zaten değil mi?

    sonrada çıkıp derler, yemeğin salçalısı kadının kalçalısı. kalçasız kadın mı var lan dübür! ama kalçası büyük olcak değil mi. öle balık gibi bakıcak, odun gibi dans edicek ve bizi kendimizden geçiricek. lan o değil yonca evcimik'i de güzel sanıyodum ben. bu düşüncelerle büyüdükten sonra kuş halen nasıl kalkıyo, hayret.
    37 ...
  20. yüzme bilmeyen insanın hüzün dolu hayatı

    1.
  21. kişiyi yoran, bazı zamanlar hayattan soğutan bir olaydır yüzme bilmemek. hele ki hayatınızın 15 senesini izmir'de geçirmişseniz ve buna rağmen bilmiyorsanız daha da bir zordur.

    ortaokul yıllarında pekte koymuyordu yüzmeyi bilmemek. bu dönemlerde hayat genellikle futbol ile atari salonları arasında gidip geldiği için kimse sallamıyordu yüzüp yüzmediğimi.

    ama lisede yavaş yavaş ortaya çıktı sorunun büyüklüğü. yaza doğru düzenlenen turlardan kaçmak için türlü türlü bahaneler üretip yalancının kralı olmuştum. giderekte geliştiriyordum kendimi baheneler konusunda..

    - hacı hafta sonu denize gidiyoruz. geliyorsun değil mi?
    + ya olum annem hastalandı ya. hafta sonu hastanede ben refakatçi kalmam lazım. bi dahakine inşallah.
    - geçmiş olsun kardeşim.
    ....
    - olum bak iki hafta sonra çeşme'ye kaçıcağız. bayada kalabalık bir tur olcak.
    + ben iki hafta sonra amcamla ava çıkıcam. tüfek kullanıcam. kim s.ker denizi lan.
    - ohaaa. yapma ya. bende gelebilir miyim lan?
    + sieee.. olmaz.
    ....
    - olum denize gidicez yarın.
    + ırak savaşına katılıcam. sülüs kağıdım geldi. rahat bırakın beni..
    ....

    hadi bu şekillerle gidişlerden kaçabiliyordum. ama bu turların dönüşlerindeki muhabbetlerden kurtulabilmenin imkanı yoktu.

    - olum nasıl gelmedin sen ya. süperdi lan. tekne turu falan yaptık. mangal yaktık kıyıda.
    + evet abi süperdi. hele merve'yi görücektin bikiniyle. öle okul elbisesinden bişi belli olmuyo ama kız taşmış baba.
    - ama nalan'da süperdi lan. ne göğüs varmı hatunda. hayatım boyunca unutamıycam o görüntüyü.
    + onun dötü.
    - bunun başı..
    + kuku meme
    - meme kuku...
    * (ve ben) ühühühühhü......

    lise bitince rahatlarım diye düşünmüştüm. ama gel gör ki türkiye'de onca üniversite varken ben kazana kazana muğla üniversitesi'ni kazandım ve muğla türkiye'de en uzun sahil şeridi olan ildi. tabiki lise yalanlarım üniversitede de devam etti. ama her gün kendimi daha da geliştiriyordum. hem artık denizede gidiyordum. ama denize girmiyordum.

    - deatly, hadi gelsene. su çok güzel.
    + yok sibel ben girmeyeyim ya.
    - aaaa. ama neden ki? yoksa bi sorunun mu var senin. (şap şap yüzerek kıyıya gelir. sanki nispet yapıyor horspu)ne oldu, anlatsana?
    + açmayalım hiç bence.
    - ne olur anlat.
    + yaa.. ffufffff. anlatmak istemiyorum aslında ama..(lan lan.. ne yalan atsam acaba..hah.. türk filmi konusu) ben..(derin derin iç çekerek)..ben.. babamı denizde kaybettim. babam bir denizciydi ve deniz onu kendine aldı. o gün bu gündür denize giremiyorum. çünkü dalgalar bedenime vurunca ruhum titriyor. sanki babam beni yanına çağırıyor. sanki deniz benide istiyor..sanki..(keşke daha dikkatli izleseydim filmi)
    - aman allahım. kıyamam ben sana. gel sarıl bana..
    + ühühühühhü..(lan memesi değiyo.. çatal mı lan o..yuppii yeahhhh)

    şimdi sorunlar dışında bide başka bir sorun daha var. o sorunda şu; dallama arkadaşlar ve bu arkaşaların içinde yıllardır sakladıkları gizli yetenek.. yüzme hocağılığı...

    - lan olum gel bak. yüzmeyi bir saatte öğretmezsem insan değilim.
    + valla mı?
    - valla olum gel sen ya. çok kolay bişi.
    + iyi peki.

    takriben 25 dakika sonra:

    - abi sen ne kazmaymışsın ya.
    + ya öle deme mına koim. olmuyo işte.
    - nasıl olmuyo lan. kendini suyun üzerinde bıraksan su zaten seni kaldırıcak. ama o kadar kazmasınki onu dahi yapamıyorsun.

    hah bide bu var. ''sen kendini suya bırak, su seni yüzeye kaldırır'' yrak kaldırır. kaldırmıyo işte. bu olayı denemeye çalıştığım her seferde litrelerce tuzlu su yutmuşumdur. yüzmeye çabaladığım bir günün sonunda karnım tuzlu suyla o kadar şişmişti ki 3 gün yemek yiyemedim. birisi yıllar önce bu durumu bir cümleyle özetlemişti bana.

    - lan bok bile suyun üzerinde duruyor ama sen duramıyorsun.

    lafa bak. yıllarca çektiğim ızdırapların sonunda anladım ki ne deniz beni ne de ben denizi sevmiyorum. nihayetinde de yüzemiyorum. ha yüzmeye zorunlu kalıcağım bir durum olsa, ne bilim mesela titanik'te olsam ne yapardım onuda bilmiorum. heralde batmakta olan kate winslet'in kafasına basa basa sandalın birine çıkardım. hayat çok tatlı..
    56 ...
  22. ameliyathaneye giren kene

    1.
  23. şokkk şokkkk şokkkkkk....

    ameliyathanede kene şoku. hastanın sırtındaki keneyi gören hemşire elindeki iğneyi önce kendine, sonra yanındakilere soktu. bu harekete çok sinirlenen cerrah ise neşter ile iğneci hemşirenin sağ memesini kesti ve hastaya taktı. hasta üç memeli olmaktan hoşlanmasada kocası bu durumdan çok memnun oldu ve bu memnunlukla başhekime verdi. başhekim hastanın kocasıyla vuruşurken gazetemize ''ödenekler çok kısıtlı, elden birşey gelmiyor'' demekten kendini alıkoyamadı. bunu duyan sağlık bakanı keneyi hastanın sırtından çıkarttırdı ve o hastanenin başhekim yaptırttı. yeni makamında mutlu olduğu gözlenen kene aslında kongolu olduğunu ama penis küçülten büyücülerden korktuğu için türkiye'ye sığındığını (http://www.hurriyet.com.t....asp?gid=229&sz=69168 ) ve burada olmaktan çok mutlu olduğunu anlattı. kene ile hasta arasında duygusal bir bağ olmasıda gözlerimizden kaçmadı.
    23 ...
  24. sinemasal sorunlar

    1.
  25. çok seviyorum lan ben bu sinemasal lafını. sinemaya dair anlamınada geliyor, sinema ve masalın birleşiminede. bir masaldır sinema. dötümü yiyin sinemadan anlamayan sinema programı yapımcısı, sunucusu ve onların yapımda ve yayında emeği geçen sevgili arkadaşları. iki fragman vermekle yapılmaz o işler ya neyse şimdi konu dağılmasın. sinema salonunda yaşanabilicek sorunlar gibi bişi demek istedim ben aslen ama alengirlendirdim.

    Bir sinema salonunda nasıl bir sorunla karşılaşabilirsiniz ki? En fazla yerinize başka biri oturmuş olur, ya onu uyarır ve yerinizden kaldırır ya da hiç uğraşmaz başka boş bir yere yerleşirsiniz.. sanıyorsunuz tabi siz ama öle değil işte. Girişinden çıkışına sorunlarla doludur sinema.

    Sorunlar sizi daha girişte, gişede yakalar. . Gişeye gider ve hede hödö filmine iki bilet dersiniz. Gişedeki görevli size yer gösterdikten sonra sorar; ''4 ytl fazla verip iki kola bir mısır almak ister misiniz?'' Önce afallarsınız lan bu iyi mi kötü mü diye. O sıra ikinci soru gelir. ''Sinema salonumuzun özel kartından faydalanmak ister misiniz?'' Lan o ne ki falan derken diğer soru; 5 ytl fazla vererek salonumuzdaki özel koltuklara oturmak ister misiniz? Sonra film kopar haliyle. Ambale olmuş bünye gişe görevlisi karşısında çaresizdir. ''size iki bonibon bi don verelim 5 milyon farkla, verelim mi?'' Verrrrrrr... ''bide böle bi jopumuz var film izlerken dötünüze sokarsanız filmden bi bok anlamazsınız ama basura iyi geliyormuş.'' verrrrr... istiyorum o jopu istiyorum. verin onu bana. hem onuda ekleyip hepsini beraber geç karttan. Çok seviyorum sizin salonu ben.

    Sonra gider koltuğunuza oturursunuz. Elinizde hiç istemeden aldığınız mısır ve kola, yanınızdaysa bi dallama. Nasıl ayarını yapıyorlar bilmiyorum ama benim yanıma hep bir korkuluk denk gelir sinemada. Korkuluksa korkuluk, ne olacak, sen filmini izle bak dalgana demeyin. Bu heriflerle yıllardır yaşadığım bir kolluk sorunu var. Lan acaba kolluk benim mi onun mu derken film bitiyor.. bu arada Elinizdeki mısır sağınıza solunuza dökülür. araya kalktığınızda kıçınızın altında ezilmiş bir sürü mısır olduğunu ve bunların pantolonunuzun içine ettiğini fark edersiniz.

    işemeye tuvalete gidersiniz, içerisi ana baba günüdür. Zor bela işer koltuğunuza dönersiniz ki o ne.. yanınızdaki dallama mısır almıştır bu sefer. Herif ilk defa mısırla tanışmışçasına haşur huşur yer ikinci yarı. Ses sizi rahatsız eder. Herifin mısır kabının içine pislemek istersiniz ama adamın karanlıktaki korkutucu görüntüsü sizi geri çeker. Korkar ses çıkarmasınız.

    Sonra film biter. Sorarlar size;
    - nasıldı film?
    +Muhteşemdi, böylesine bir karakter oyunculuğu görmedim, böylesine bir anlatım, böylesine bir görsellikle daha önce karşılaşmadım. tek kelime ile mükemmeldi.
    - hadi ya, peki konu neydi?
    + git gazeteden oku olum konuyu. ben şimdi o güzelliği sana nasıl özetleyeyim ki. hem işim var hadi görüşürüz.
    20 ...
  26. erkeklerin cinslere göre değişen rica cümleleri

    1.
  27. başlık aslında aşağıdaki gibi olucaktı. bak aşağıya. yazının aşağısına değil ya aşağıya bak aşağıya..

    erkeklerin hemcinlerinden bir şey isterlerken kurdukları cümeleler ile karşı cinsten birşey isterken kurduğu cümleler arasında bariz farklar vardır. ikiside bir rica, bir istek belirtir ama cümlenin içerisinde kullanılan kelimeler cinsten cinse farklılıklar gösterir. bayanlara kurulan cümlelerde kenar süsleri kibar kelimelerken erkeklere kurulan cümlelerde genellikle argo ve küfürlerden oluşur.hemen konuyu örnekleyelim..

    çizmiş olduğumuz a-b-c üçgeninde dik kenarın köşesine sürttürürsek ..

    bir erkeğin bir bayana kurduğu en basit bir rica cümlesi:

    - necla tuzluğu uzatır mısın?

    necla duymadı diyelim. elemanımız tekrardan;

    - necla, rica etsem tuzluğu uzatır mısın? neclacım??

    şimdide aynı erkeğin aynı durumda bir hemcinsine kurduğu cümleyi görelim:

    - mehmet şu tuzluğu uzatsana lan.

    mehmet te duymadı diyelim;

    - lan mına koyim şu tuzluğu uzatsana.. kulağını s.kim kime diom.

    başka bir istekle daha inceleyebiliriz. yine bayana kurulan bir cümle;

    - akşama bize gelsene. beraber televizyon izleriz.

    + bilmem ki.

    - bak gelmezsen çok darılırım ama.

    şimdide erkeğe;

    - olum akşama bize gelde maçı beraber izleyelim.

    + bilmiyorum, gelsem mi?

    - gelmessen mına koyim. ibne. eşşeklik bizdeki seni çağırıyoruz.

    ya da şöyle bişey:

    bayana kurulan cümle;

    - aysel kitabımı getirsene artık. bak yarında getirmesen bir daha hayatta hiçbirşeyimi ödünç vermem sana.

    erkeğe;

    - lan olum kitabı getir yoksa s.kcem belanı. zaten yarında getirme bi daha benden tarrağımın kafasını alırsın. ancuk..

    herneyse, ne diyorduk? ha, a-b-c üçgeninin dik kenarını boydan boya yalarsak karşı köşenin yaz köşesimi yoksa kış köşesi mi olduğunu dilimizin üzerinde kalan pıtırcıklardan anlayabiliriz. öss de tüm genç arkadaşlara başarılar ve mutluluklar.
    166 ...
  28. kulaktan kulağa yayılan hikayedeki değişim

    1.
  29. anlatılan bir olayın kulaktan kulağa, kişiden kişiye geçerken uğradığı değişimdir. tanım bu, yanlış anlamayın. bazen ilk anlatılan hikaye döne dolaşa ilk anlatılanın kulağına gelir ama ilk anlatanın anlattığıyla zerre kadar alakası kalmamıştır ve ilk anlatan bunun kendi anlattığı hikaye olduğunu anlayamaz bile.

    ilk duyulan hikaye;

    x - baba bizim üniversitede bir hoca sınavda sormuş..''risk nedir?'' öğrencinin biride sınav kağıdına yazmış..''risk budur'' o kadar. kağıda başka bişey yazmamış. hoca öğrenciye 100 vermiş.
    y - hadi be! olaya bak.

    sonra hikayeyi dinleyen şahıs hikayeyi başka birine anlatır:

    y - olum bizim üniversitede hocanın biri sormuş. ''risk nedir?'' öğrencilerden biride cevap kağıdına yazmış..''riskin mına koyim sana bişi olmasın'' hoca çocuğa 100 vermiş.
    z- yuhhh lan!

    ordanda başka birine:

    z - hoca demiş ki risk nedir? çocukta kalmış ayağa hocaya bi nah çekmiş ve al sana risk.. risk budur demiş. çocuk sınavdan 100 almış ama okuldan atılmış. şimdi kaportacılık yapıyomuş..
    k- vay mına koyim yaa!

    aynı sirkülasyonla devam eder hikaye:

    k- hoca çocuğa demiş ''risk nedir?'' çocukta kalkmış ayağa indirmiş donu. cukkayı götermiş hocaya ve demiş ki ''risk budur''. hocada çocuğa onun her yeri risk olsa ne olur lan. o kimse için risk teşkil etmez, merak etme sen demiş. sonrasında çocuk depresyona girip intihar etmiş.
    t - ohaaa!

    ....

    t - hoca demiş ki ''risk nedir?'' çocukta kalkmış ayağa, donu indirip domalmış ve demiş ki ''risk budur? bu riski alıyorum. çakmak isteyen gelip çaksın''..sonrasında hoca ile çocuk hollanda'ya gidip orda eşcinsel evliliği yapmışlar. çocuğa tubitak'tan çalışma teklifi gelmiş ama çocuk kabul etmemiş. hollanda 'da yaşıyolarmış şimdi.
    x- hasiktir lan. olaya bak. bende sana bi hikaye anlatıcaktım ama bunun yanında tırıs kaldı bendeki.
    t- neydi lan senin ki merak ettim anlatsana.
    x - hoca sormuş risk nedir. çocukta kağıda risk budur yazmış 100 almış.
    t - ee?? sonra ne olmuş?
    x - sonrası yok olum. bu kadar olay.
    t - e bumu yani olay. neresi olay olum bunun. hayret bişi ya.

    işte bu şekilde değişir gider olaylar, hikayeler, anılar, yaşananlar ve yaşatılanlar. bu yüzden nerde yaşanıyor ve yaşatılıyorsa..
    164 ...
  30. sigara icenler ikinci sinif vatandaslardir

    1.
  31. öğretmenim söylerdi bunu ortaokulda. daha o yaşlardaki çocukları sinirlenince eşşek sudan gelinceye kadar pataklayan öğretmenim. o çocuk döverdi ama sigara içmezdi ve bu sayede birinci sınıf insan, bana bir fiske vurmamış babam günde üç paket sigara içtiği için ikinci sınıf insan... olaya bak.

    komik geliyor bana insanları bu şekilde sınıflamak. sigara içen insan ikinci sınıf insan, alkol kullanan insan üçüncü sınıf, küpe takan erkek gay, ilişkilerinde dikiş tutturamayan kız kaltak.. hey yavrum hey. senin yapmadığını ya da yapamadığını yapan insanlar insan değil. onları kazığa oturtup çevrelerinde yamyam ayinleri yapmak lazım tabi. ya da daha basitinden onları dışlamak, soyutlamak. kendince tabi..

    ulan gün içinde istersem telefon ahizesini yalar, istersem taş toprak yer, istersem de sigara içerim. sigara içmeyi istememek nasıl senin en doğal hakkınsa tam tersini yapmayı istemekte benim en doğal hakkım. tabi hemen çıkıp şunu dersin sen; ''kendini zehirlemeye hakkın var ama başkalarını asla!!'' hasta olurum o lafada. eldeki tek silah. karşıdakine vicdan azabı çektirmek için kullanılır, cevap verilemez, verilmez. çünkü bilinen, öğretilen o ki sigara sadece bana değil o dumanı çekenlerede zararlı. haklılık payı var diyelim. peki benim kendi iş yerimde sigara içtiğim ya da içirdiğim için ceza yiyebilicek olmamın bununla bağlantısı ne? ben içiyorsam ve diğer insanlar bundan rahatsız olmuyorsa bundan, sen hangi hakla bana karışabiliyorsun ki?

    son olarak o havaalanındaki sigara içme odalarını düşünenlerin ya da mimaride o odaları sigara içme odası olarak gösterenlerin taaa..lan kümesten bozma odalarda 30 -40 kişi sigara içmeye çalışıyor. var mı bundan büyük zulüm? belki bir gün sigara içenler örgütlenirde kendilerine bu derece eziyet çekenlere bunun hesabını sorarlar. yazıyı baştan sona okuyunda anlaşılıyor ki konunun mına koymuşum ama sinirlenmemek içten değil. sen hayatın boyunca bişeyler yapmak için çalış, çabala, bir yerlere gel belki bir aile sahibi ol, hayatındaki insanlar için her türlü fedakarlığı yap ama sigara içtiğin için ikinci sınıf insan ol..hassiktir lan ordan. şebelek..
    44 ...
  32. deterjan reklamlarındaki klişeler

    1.
  33. birinci klişe:

    eve gelen bir misafir elinde çikolata özlü (pasta, dondurma, kullanılmış kadın bağı, yrak kürek) bir yiyecekle kakara kikiri gülerken bir anda elindekini masa örtüsünün üzerine düşürür ve;

    misafir - aaaaa... gitti güzelim örtü!
    ev sahibi - (sırıtarak) dert etemene gerek yok. eskisinden daha temiz olucak o.
    misafir - öyle mi? nasıl?
    ev sahibi - bu elimde görmüş olduğunuz orko çamaşır deterjanı ile.
    misafir - ahahahaha. harika bir buluş bu.

    hassiktirin lan. böle iş mi olur? sen yeni örtünün mına koycan, ev sahibi gülerek yeter ki sen dök ben temizlerim diycek. o muhabbet olsa olsa;

    misafir - aaaa. gitti güzelim örtü.
    ev sahibi - hiiii!! ne yaptın sen ya. siktin attın muhabbeti şu hareketinle.
    misafir - ama yıkanınca temizlenir!!
    ev sahibi - lan al git yıka o zaman. temizle getir. kalk kalk kalk. zaten ben seni güne almak istememiştim ama zorla aldırdılar. pis aşufte. kalk yıka hemen, kalkkk!

    ikinci klişe

    eve yine misafir gelir. (evde nasıl evde kerhane gibi, gireni çıkanı belli değil) ev sahibi bi anda eziklik yapar ve perdelerinden utandığını dile getirir;

    ev sahibi - perdelerim eskiden beyazken şimdi gri bir hal aldı. ne yapıcam bilmiyorum.
    misafir - al bunu kullan.(çantasından çıkardığı deterjanı gösterir.)

    iki gün sonra

    ev sahibi - perdelerim ilk günkü kadar beyaz, ışıl ışıl parlıyorlar.
    misafir - ben sana demiştim orko deterjanları ile ilk günkü kadar temiz.

    ulen yemeyin bizi artık. bi kere bu manyak karı çantasında neden deterjanla dolaşıyo;

    ev sahibi - perdelerim grileşti, bok gibi oldu.
    misafir - belli belli. pasaklı karı seni. çan çan dedikodu yapıcağına bunları alda bi yıka. pislik..
    ev sahibi - ama ben daha yeni yıkadım onları. yedi ay oldu.
    misafir - sus lan.
    ev sahibi - öfff. iyi yaaa..bu arada kukumda da çıban çıktı. bak göstereyim. alll.
    misafir - öğğğkkkkk..

    üçüncü klişe

    afacan tipli velet sokaktan eve gelir. üstü başı pislik, çamur.

    velet - anneeee..
    anne - yine mi kirlettin sen üstünü. hadi çıkar üzerindekileride yıkayayım. (sonrasında sevgi dolu, canım benim bakışları)
    velet - ehehehehe..

    oysaki o öyle olmuyor, yemeyin bu hikayeleri.

    velet - anneeee..
    anne - sen yine mi üzerini kirlettin kör olmayasıca. allahım nedir benim sizden çektiğim. çat çatt(kıça vurulan tokatlar) yürü lan banyoya. yürü.
    velet - ühüüüüüühühühü.
    anne - ağlama lan..bir daha dışarı çıkarsan parçalarım seni. hergün çamaşır, her gün çamaşır.. bende insanım ya. bıdı bıdıdı...
    47 ...
  34. yaz aylarıyla gelen şort atlet çorap üçlüsü

    1.
  35. 50 karakter sınırı. lan bi başlıkta elli tane karakter olurda hepsimi karaktersiz olur be. başlığı uydurana kadar götüm çıktı. ben ''afrika sıcaklarıyla birlikte gelen şort atlet çorap üçlemesi'' gibisinden bişiler istiyordum ama ellerinde bu kalmış, artık yapıcak bişi yok.

    bizlere daha ilkokulda öğretilen bir kural vardır. insanlar kışları kendilerini soğuktan, yazları ise sıcaktan koruyacak elbiseler giymelidirler. soğuktan korunmak için giyinmeye eyvallahta, sıcaktan nasıl korunurum giysi ile demeyin. açık renkli elbiseler diklemesine gelen güneş ışınlarını keserek vücumuzu güneşin radyoaktif, ultaviyole, iki kere rafine ışınlarından korur. yani yazları beyaz ağırlıklı elbiseler giymekte fayda vardır. ben her ne kadar beyaz renkli giysiler giymekten haz etmesemde bayanlara çok yakıştırırım bu rengi. ''olum bak pantolunun altına siyah tanga giymiş'', ''yok olum hiçbişey giymemiş'',''ahanda südyende yok'' heyecanlarını yaşamak bile çok güzel..

    sapıklıklarımıda sizlerle paylaştıktan sonra bayanları bir kenara bırakıp erkeklere geçelim. erkekler, özelliklede sıcak bölgelerde yaşayan erkekler, yaz aylarında pek giyinmezler. daha doğrusu giyinirler ama giyinmemek daha bi hoş görünebilir göze. yaz kreasyonu dışarda biraz daha insancıl olsada evin içinde genellikle atlet, şort ve çorap üçlüsünden oluşur. peki bu kreasyona nasıl ulaşılır. erkek işten yada okuldan eve gelir. pantolonunu çıkarır ve nike ya da adidas çakması şortunu giyer. daha sonra üzerindeki gömlek yada tşörtü çıkarır ama onun altında bulunan ve asıl eksesuarı oluşturan, eskiden beyaz renge sahip olduğu her halinden belli olan atleti çıkarmaz. çıkarmaz çünkü ya üşeniyordur ya da atlet terle beraber vucuda yapışıp vucudun bir organı şeklini almıştır, yani çıkaramaz. çorap bu iki öğeye göre daha az kullanılan bir akseduardır. genellikle çıkarılması unutulur. şimdi, ''e hayvan madem terden şikayetçisin, madem yanıyosun insan üstünü başını çıkarıp bir duş almaz mı? o çorap nasıl unutulur ayakta?'' demeyin. su varda biz mi duş almadık? hem ben bunları nerden biliyorum? anlatayım..

    zamanın biri, evde yayılmış en malak halimle televizyon izliyorum. kapı çaldı, annem içerden kapıyı aç diye seslendi ve bende söylene söylene kalkıp kapıya yöneldim. kapıyı açtım ki karşımda üçüncü kattaki komşumuzun kızı. kız, üzerindeki askılı blüz ve şortla ölesine tatlıki anlatılmaz. ben hayallere daldım tabi anında. '''ne tatlı şeysin. sen gelsene içeri pul koleksiyonuma bakalım beraber. gıdı gıdı gıdı gıdı''' hayaller süperde dank etti bende bi anda. üzerimde terin verdiği ıslaklıkla transparan bir hal kazanmış olan atletim, ameleliğimi dışa vurmak için tercih ettiğim, yanlarında kırmızı çizgiler bulunan, maviliğiyle ben çakmanın kralıyım diye bağıran adidas şortum (ki bu şortun apuş arasını iyi ayarlayamamışlar, apış arası çok yukarda olduğu için toplarımda bir basınç, gerçi o basınç kızdanda olmuş olabilir) ve en altta siyah çoraplarım. bu üçlü ile karşıladığım kız sordu; ''merhaba, anneniz evdemiydi?''. bende cevap verdim, ''annneeeee...''. ulan insan bi merhaba der buyrun der değil mi? o giysiler kişiliğimide ele geçirdi galiba benim. annem geldi kız ''annem evde yok bende de anahtar yok, nerde olduğunu biliyor musunuz'', annem cevap veriyor ''şule teyzenlerde gün vardı bugün, oraya bak istersen'' falan. enteresan olan bende kapının yanında durmuş ağzım açık bir şekilde kızı izleyip konuşmaları dinliyorum. kapı koluda elimde. kapıyı açtığım andan itibaren bırakmadım o kolu. belkide kıza ben kapı kolunu tamir ediyordumda o yüzden böyle giyindim. yoksa smokinden başka bişey ile dolaşmam evin içinde havası vermek istedim, bilemiyorum ama kapı kolunu bir an olsun bırakmadım. sonra kız gitti, bende üç ay boyunca kendimden tiksindim. o olayndan sonra kapı ne zaman çalsa içeri koşar bayramlıklarımı giyer ve öyle kapıya gelirdim. tabi nafile..

    işte bu nedenle tiksinirim bu üçlüden. kız çok güzeldi ama lan varya böle süt gibi ten bungıl bıngıl me..
    86 ...
  36. gaza gelip gelip tiki tutmak

    1.
  37. öncelikle başlığı anlamayanlar için;

    http://www.youtube.com/watch?v=jDbdn_YSPJU

    bir ata sporudur bizim için gaza gelmek. ara gazcı arkadaşların ''abi yaparsın sen aslansın kaplansın'' nidaları arasında bazen herkül, bazen belmando, bazense jet lee moduna girilir. ama sonuç hep hüsran, hep acıdır.

    bazen kızlar karşısında alınır gaz;

    - baba selma çok güzel kız ya.
    + madem beğeniyorsun teklif etsene abicim kıza. senen iyisini mi bulucak?
    - edim mi ki?
    * et tabi. zaten oda sana meyilli belli ediyo bence.
    - sende teklif et diyosun yani?
    * tabi olum ya. tarık akan gibi adamsın.
    + olum sendeki tip bende olucak iki dakika durmam bu sap muhabbetinde. hergün ayrı hatunlarla takılırım.
    - ya selma o kadarda güzel kız değil zaten ama ne bilim işte hoşlandım. ben kız kabul etmez diye değilde yanıma hafif gelir diye korkuyorum.
    + baba bakarsın, olmazsa terk edersin ya.
    * az biraz takıl kızla bencede. zaten kızın gönlü sende, sevaptır.

    ......

    - selma naber?
    + iyiyim jijim sağol. sen nasılsın?
    - iyi ne olsun ya. selma seninle çıkmaya karar verdim.
    + neee?
    - biliyorumdum bir anda mutluluk şokuna giriceğini. senden ricam sakin ol. hem hemen sevinme. bazı şartlarım var. bundan sonra böyle jijimli mijimli konuşmak yok. efendi olucak, hanım hanımcık takılacaksın. ondan sonra..
    + ya sen ne diyorsun hayvan! benimle çıkmaya karar vermişmiş. sen kim oluyorsun ki be. önce bir aynaya bak sonra gel karşıma. eşşeoğlueşşek.
    - selma ama bak. bu konuşmaların yüzünden ilişkimiz çok uzun süreli olmayacak. sevmem ben böyle şeyleri. ne dedim ben, efendi olucaksın..
    + ben abimleri çağırayımda gör sen efendiliği. it oğlu it. hayvannn!!
    - dur tamam bağırma gidiyorum. tamam bağırma dur. necla arkadaşız bi yerde tamam. gidiyorum valla bak. özür dilerim hatta..
    + hayvannnnn!!!!

    bazen kavgada;

    - olum bizim dersanede bi tip var. çok kıl oluyorum herife. benim kıza asılıyo.
    + ee. niye dövmüosun ki herifi.
    - olum adam kara kuşak sahibiymiş.
    + lan ne olucak kara kuşağı varsa. ben senin nasıl kavga ettiğini biliom.
    * bende gördüm abi senin kavganı. mike tyson gibi yumruk atıyosun valla.
    - ya eskidendi onlar. hızlı zamanlarımızdı. şimdi kavgadan yana değilim pek. kavga son çare. konuşmak en iyi çözüm gibi.
    + o zaman konuş elemanla. olmadı döversin.
    * bence hiç konuşmadan direk döv ama yinede sen bilirsin.

    ......

    + baba ne oldu burnuna ya? aaa!! topallıyosunda sen.
    - ya sorma dersanedeki herifle kapıştık. adam s.kti belamı.
    + hadi be!
    - valla. çok feci daldı. hayır dayak yenirde kızın gözünün önünde olmasa iyiydi ya.
    + ya sen böyleysen kim bilir o herif nasıldır şimdi.
    - tabi bende boş durmadım. verdik karşı tarafa biraz hasar ama anlatmak hoş değil böyle şeyleri. sonra hava atıyo oluyom.
    + doğru tabi. outr hadi bi çay içelim.
    - baba doktor iki hafta kıçının üzerine oturma dedi. eve gidip uzanayım ben. sağolasın.
    + tamam abi eyvallah.

    bazense gereksiz güç gösterilerinde;

    + abi herif buzdolabını tek başına kaldırıp taşıdı ya. inanamadım valla.
    - ya ne olucak olum taşınır buzdolabı.
    + sen taşırım mı diyosun.
    * bencede taşırsın abi. baya sağlam vucut var sende.
    + aslında düşününce banada yaparsın gibi geliyor ama denemek lazım.
    * kesin taşır olum. hatta deneyelim burda. kavenin buzdolabını al sırtına, taşı bi köşesinden diğer köşesine.
    - lan olum kalabalık içerisi. şimdi burda şovmu yapalım?
    * yap abi ne olucak. millette görsün senin nasıl bir adam olduğunu.
    + bencede taşı burda. bende cep telefonunun kamerasına çekip youtube ye koyayım. havan olsun millete.

    .....

    + abicim kaldırdana hadi. seni bekliyorum elimde telefon.
    * çömeldin kaldın öle. niye kaldırmıyosun?
    - olum bel gitti. bırak buzdolabını kaldırmayı kendimi kaldıramıyom. kaldım böle.
    + nasıl yani. kaldıramıyor musun buzdolabını?
    * hatatta inanmam ben.
    - olum ambulnas çağırın lan bana. hareket edemiyom, bi el verin bişi yapın. s.kcem belanızı çok canıma acıyo. hep sizin yüzünüzden oluyo zaten böle şeyler.
    + ya tıs çıktın sen ya. balon çıktın balon.
    / nağpıyonuz lan benim dolabın önünde? sen ne yapıyon lan? sıçıyo musun lan yoksa buraya?
    - yok abi ne sıçması.
    / e peki niye sıçar gidi durmuşsun orda? yoksa psivuarada senmi sıçtıydın lan?
    - abi dur bi anlatayım. kalkamıyorum.
    / lan pisuvara kesin sen sıçtın. şimdi ben senin ananı avradını..
    - abi yok dur vurma bak.. aahhhh. abi arkadaşlara sor. arkadaş..kaçmış ibneler..vurma dur abi allahını seversen burma.. allahhhhh!!!
    14 ...
  38. er ve erbas gazinosu

    1.
  39. bir çok yazarın henüz askerliğini yapmadığını varsayarak; askerlerin dinlenme saatlerinde içerisinde istedikleri şekilde takılabildikleri, alkolün su gibi aktığı, konsların çevrenizde pervane olduğu er ve erbaş dinlence merkezleridir bu gazinolar.

    şimdide gerçeklere geçelim.. er ve erbaş gazinoları mimari açıdan baraka tarzı yapılardır. içerisinde bir adet televizyon, bir adet müzik kutusu, birkaç atari, birbirine demirle tutturulmuş tahta sandalyeler ve bol miktarda asker bulunur. ha bide masa tenisi..tabi bunlar benim gördüklerim.

    televizyondan başlarsak; televizyon askerlerin dış dünyayla bağlantısını kurabilecek, askeri yurt içi ve yurt dışı gelişmelerden günü gününe haberdar edebilecek bir kaynak olmasına rağmen askeri gazinolarda bu amacının çok dışında bir müzik kutusu görevini görmektedir. özellikle öğle arasında denk gelebileceğiniz bazı askerler, kendi aralarında kumandayı kim daha önce kapacak yarışları düzenlerler. koşarak gazinoya gider ve kumandayı sorumlu çavuştan alırlar. fakat nedendir bilinmez kumandayı alan her asker sür direk kral tv yi açar ve salyalar akıtarak klip izlemeye başlar. ağabeycim kanalı değişsenize ya da bi haber açında bakalım neler olmuş diyen askerler bazen sadece aç bırakılır, bazense linç edilerek eğitim zayiatı gösterilir.

    müzik kutusu kendi kendine çalar. müzik kutusundan bir şarkı dinleyebilmek için önce kutunun yanında takılan kalabalığı aşmak, sonrada kutunun yanında kendine bir yer bulabilmek gereklidir. çoğunluklada sonuç o çabaya değmez, çünkü ya bir rütbeli kutuyu kapattırıp yemeğe geçilmesi emrini verir ya da sizin seçtiğiniz şarkıyı beğenmeyen bir başka askere müzik sevkinin kişiden kişiye değiştiği gerçeğini açıklamak zorunda kalırsınız ki o sıra şarkı başlayıp biter fonda siz fark etmeden.

    gazinodaki atariler comodor döneminden kalma oyunlarla donatılmış aletlerdir. her oyunun başında üst devrelerden bir asker çakala yatıp başka bir askerin oyuna girmesini bekler. çakala yatan üst devre aylardır oynadığı oyunda üstatlaşmıştır ve diğer askerleri yenip jetonlarını yemekten çok büyük haz duyar.

    masa tenisi hem keyifli hem de sportif bir uğraştır. fakat oynayamazsınız. subaylar, astsubaylar, o da olmadı uzman çavuşlar boş bırakmazlar bu aleti.

    bunların yanında bir de her rütbeliyle yatıp kalkmış bir üst devre vardır gazinoda ki bu üst devre size rahat vermemeyi kendine amaç edinmiştir.

    - lan olum içerde sigara içmesene.
    + ne olucak ki ya. herkes içiyor.
    - olum içme dedim ya. bugün kamil teğmen nöbetçi. içerde sigara içenin mına koyuyo.
    + hadi ya.
    - valla..

    - baboli uzatma ayaklarını sandalyeye. bugün sinan yüzbaşı nöbetçi. bi görürse o sandalyeyi götüne sokar.
    + vay mına koyim.

    - olum manyak mısın? içerde çekirdek yenir mi?
    + niye lan
    - ercan üsteğmen içerde çekirdek yiyenlerin götlerinde çitletio çekirdekleri. ben gözümle gördüm.
    + olum ne zaman biticek senin askerliğin ya. bitsinde siktir ol git başımdan.
    - şafak kars çiko.
    + kars'ın plaka kaç lan?
    - ııı.. yemesene lan o çekirdeği! yeme lam. bak şikayet ederim.. valla bak..
    23 ...
  40. yaşlıların prospektüs misyonu

    1.
  41. türkiye şartlarından mıdır, yoksa hayatın bir gerçeği midir bilemem ama tanıdığım her yaşlı mevcut ilaçlar hakkında tam bilgi ve donanıma sahip. hepsini daha önce kullanmış, denemiş, memnun kalmış ya da kalmamış. sanki her biri eczacılık mezunu, ya da ilacın yapım aşamasında görev almış birer denek.

    - o ilaç ne?
    + ferplex.
    - kim kullanıyor onu?
    + ben kullanıyorum anane.
    - ne oldu yavrum. anemi mi çıktı sende?
    + aaa. nasıl anladın kansızlık olduğunu.
    - dedende kansızdıda ordan. üç kere aldatmıştı beni.
    + nee?
    - şaka şaka. biliom ben o ilacı. etken maddesi demir 3. demir eksikliği anemisinde kullanılıyor. Demir proteinsuksinilat, başlıca duodenum ve proksimal çekumdan absorbe olur. daha sonra.
    + anane ne dion sen ya?
    - nese boşver. sen o ilacı aç karnına iç ve ilacı sütle falan kullanma. tamam mı yavrum?
    + tamam..
    - hiii. mariana yı kaçırdım?
    + ne marianası?
    - dizim vardı benim dokuzbuçukta. senin çenen yüzünden kaçırdım. kumandayı ver kumandayı.

    - deatlyyy.. deatlyy..
    + dede tuvaletteyim.
    - evladım çok başım arıyo. sende ağrı kesici var mı?
    + var dede. cüzdanın içinde olucaktı bi tane. cüzdan pantolonun arka cebinde.
    ....
    - yavrum bu ilacın etkin maddesi sildenafil sitrat.
    + o ne ya? zorrrttt..
    - yani diyorum ki bu ilacı alkolle falan kullanma. dozajı aşarsan kalbede çok zararlı.
    + kalp mi? ağrı kesicinin kalple ne alak..hass.. dede sen benim çekmeceyi mi karıştırdın?
    - evet.
    + ya off dede ya. bi arkadaştan aldım ben onu. adam performans arttırdığını söyledi ondan aldım. kullanmam zaten. ihtiyacım yok.
    - tabi tabi.
    + ya valla ya. hem sen nerden biliosun viagranın özelliklerini?
    - ben..ben..okudum yavrum. dergide okudum ordan.
    + dede valla kabız ettin beni ya.
    - ama bunu iç en aşağı üç bak. üçten aşağı atarsan adam değilsin.
    + dede!!!
    - tamam ya tamam.

    ''beklenmeyen bir etki görüldüğünde yaşlınıza başvurunuz''
    84 ...
  42. arkadaşlığın pekişmesinde küfrün yeri ve önemi

    1.
  43. lan sanki üniversitenin birinde bir sempozyum veriyoruz, afişleri bastırmış üzerine de bunu yazmışız. öyle geldi birden. neyse böyle kalsın.

    küfür ilk çağlardan beri kullanılan, bazen hakaret, bazen samimiyet, bazense nonktalama işareti anlamı taşıyan kelimeler veya cümleler bütünüdür. yavaşş.. lan amma sallamışım be. herneyse; biz bunlardan birincisi ve üçünsünü es geçip ikincisini inceleyelim.

    - vayyy. muratçım naber ya.
    + iyidir kardeşim. ne olsun be. iyiki denk geldim sana. özlemişim lan. buraya taşındım ben.
    - aaa. süper olum. bundan sonra bol bol görüşürüz.
    + tabi lan. evde tuttum. buda ev arkadaşım kerim.
    - memnun oldum kerim. ben osman..
    * bende memnun oldum osman.

    kerim ve osman yeni tanışan iki insan. iki şahsı birbine bağlayan şey ise iki tarafında samimi olduğu kişi olan murat. gel zaman git zaman osman muratlara gider gelir. kerim ile de az çok samimi olur.

    - baba bende hatuna dedim ki. sendeki bu göğüslerle anca bu kadar.
    + zuhahahahha. vay mına koyayım senin ya. osman öle denir mi olum kıza. hayvan.
    * aahahaha. harbidende abartmışın biraz ama komik olmuş.
    - napim ya. önce kız ezdi beni. ehehheee..
    + hay mını s.kim ya. çok komik.
    * ehehehe.

    gördüğünüz gibi ilk zamanlarda kerim ve osman arasında az çok bir samimiyet var ama yinede resmi sayılır. fakat zaman ilerledikçe.

    * hangi ibne çekmedi lan sifonu?
    - ya hacı ben olabilirim ya. kusura bakma.
    * ya asıl sen kusura bakma. ibne dedim bende murattır diye.
    - yok ya ne olucak.

    görüldüğü üzere osman hafif hafif yemlemeye başladı kerim'i. sen bana söv ne olucak, bende sana söverim icabında demeye getiriyor. ve yapıcakta.

    * vur lan vur.. hassss. penaltı..vermedi hakem. penaltıtı vermedi.
    - lan ne penaltısı. alakası yok penaltıyla.
    * hassiktir lan. boru gibi penaltı işte.
    - gözünü s.kim be. bu penaltı olur mu?
    * s.ktir. ibne. seninkilere yapılsa penaltı diye yırtınırsın.

    eee..iki tarafta kıvama geldi artık. gel zaman git zaman.

    * osman şekeri getirsene mutfaktan mına goyim.
    - kalk kendin al lan s.kik. hizmetçin mi var burda?
    * ancuk hizmetçilik diye mi söylüyoruz. dötünü kaldırıp bi şeker getiricen amma laf ettin.
    - tamam ulan tamam. çeneni s.kim. alıp getirip dötüne sokmak lazım aslında o şekeri senin.
    * ancuk ya. hala konuşuyor..

    nihayetinde arkadaşlık güzel şey.
    267 ...
  44. siddetle tavsiye edilen filmden bir bok anlamamak

    1.
  45. boktan bir durumdur. anlatayım

    üniversitedeyken nasıl olduysa oldu, eve en çakmasından bir vcd player aldık. o zamanlar şimdiki gibi bakkallarda, marketlerde, tekel bayilerinde vcd player satılmıyordu ve dolayısıylada piyasadakilerin fiyatları gayet pahalıydı.

    vcd playeri aldıktan sonra evde bir bayram havası, devamlı film izliyoruz. okuldan tiplerde geliyor izlemeye, ev her akşam curcuna. ama ancukların hiçbiri film kirasına ortak olmuyor ya da ellerinde bir filmle, bir şişe kolayla eve gelmiyor. hergün napıyonuz bi bakayım dedim deyip saatlerce eve kuruluyor dötoşlar. yinede film izlemenin verdiği mutlulukla sallamıyoruz

    günlerden bir gün her gün yapmış olduğumuz gibi ev arkadaşımla beraber filmciye doğru gidiyoruz. yolda entel dantel bir arkadaşımıza denk geldik ve oda bize katıldı. zaten entel, keko, balta hiç farketmez, film izliyceğimizi duyan bize katılıyor. hep beraber gittik filmciye. filmlere bakıyoruz hangisini izleyelim diye. o arada entel arkadaşımız şevkle bir filmi çıkardı tezgahtan. bunu izlediniz mi, bunu izlediniz mi diye soruyor. ama sorarken gözlerinin içi parlıyor adamın. otomatik portakal diye bir film. ikimizde film hakkında hiçbir bilgiye sahip değiliz. abi nedir bunun konusu dedik. adam başladı; ''bastırılmış intikam duygusunun dışa vurumu, şidetin insan doğasıyla reddedilemez bütünlüğü, içselliklerin dışsallaştırılması..hededö hedede''.. mına koyim ne diyor bu adam.böle film konusu mu olur. film dediğinde biri birini ya sever ya da döver. en azından ben öle biliyorum. tamam, mongolum o zamanlar. matrix'i yeni çözmüş, er ryan'ı iki hafta önce kurtarmışım. vampirle de görüşmüşüm ama o görüşmeden pek memnun kaldığım söylenemez. adamın anlattıklarını ev arkadaşımla beraber bir karış açık ağızla dinliyoruz. hatta filmcide bizle beraber açmış ağzını bakınıyor. gerçi herif bir yandanda alttan toplarını kurcalıyor. etek traşını yakın zamanda olmuş anlaşılan.

    o kadar anlatımdan sonra aldık filmi. eve gittik üç kişi. adam yol boyunca filmi ve yönetmenini anlatmaya devam etti.

    eve gittik, ışıkları söndürüp bir porno açtık. her filmden önce muhakkak yapılan bir tören bu. bir nevi saygı duruşu, bir nevi içselliklerin dışsall.. seviyoruz lan pornoyu işte, yok açıklaması. her gün en az yarım saatimizi pornoya ayırıyoruz. eğitim bir yerde. sonra ışıkları söndürdük ve filmimizi taktık. evde porno izlenirken ışıkların söndürülmemesi konusunda çok katı kurallarımız var. o kadar pornodan sonra kimse bir diğerine güvenmiyor.

    film başladı, beş dakika geçti, on dakika geçti, on beş dakika geçti.. ben hala bir bok anlamadım. abicim ne anlatıyor bu film, neden bahsediyor? filmde kullanılan dilde neyin nesi? bu tipler ne böyle. benim ne güzel aksiyon filmlerim vardı bu da nesi ya? ama böyle diyemiyorum tabi. film izlenirken kimseden çıt çıkmıyor. galiba ev arkadaşım olan ibnede çok beğendi bu filmi. pür dikkat izliyor. yapıcak bişi yok, beğenmiş gibi yapmaktan başka.

    ilk cd bitti. filmi aldıran arkadaşımız hemen kalkıp ikinci cd yi taktı. hala kimse kimseyle konuşmuyor. biraz daha geçti ve o sessizlik ani bir sesle bozuldu. ''hooorrrrrr tısssss..horrrrrrrr tısssss''. hoşafın biri uyuyor. ama hangisi? lan filmi bize aldıran ibnetör uyuyor. ben o dakikada patladım, 'olum s.kerim böle filmi. bu ne lan? ne biçim film olum bu. bu ibne filmi aldırdı kendi uyuyor. bu ne lan bu ne lan ortam mı lan bu??' meğer ev arkladaşım benden daha dertliymiş. ''olum ben gebericem sıkıntıdan. bi bokta anlamıyorum. tecavüz mecavüz iidi ama nereye kadar. kırarım lan bu vcd yi''. sonra ortak karar. s.kelim bu ibneyi..

    hemen filmi çıkarıp yerine bir porno taktık. sonra mutfaktan büzüşmüş bir salatalık aldık ve filmi aldıran ibnenin, semih'in yanına kurulduk. bastırılamamış intikam, içsellikler dışsallıklar..sen görürsün şimdi. yavaştan sürttürüyoruz adamın ağzına. seste var arkada. başta uyku refleksleri, el ağza gelip gidiyo. ama halada horluyor herif. az daha bastırarak sürtmeye başlayınca adam birden fırladı bağırıyor 'ne soktunuz lan ağzıma, ne soktunuz lan ağzıma.. ne oluyor lannnn!!'' al sana bastırılamamış intikam duygusu. topoşş..
    187 ...
  46. kahvehanelerde yasanan yanci sorunsali

    1.
  47. kim gitmemiştir ki kahvehaneye. hangi erkek iki el pişti atmamış, dört çayın parası cepten çıkmasın diye saatlerce kıçıcından ter damlatmamıştır ki. girişi yaptık. sıra gelişmede.

    her kahvehanede yaşanan bir sorunsaldır bu. bazı tipler vardır kahvehanede. boş çay bardağı bile onlarda daha doludur. ama bu herifler oyun oymamaz, oyun oynayanlarada keyifle oyun oynatmaz. kare kurulana kadar bir köşede sinip bekler, kare kurulduktan sonra ise olay yerine damlarlar.

    - vaaayy. mecit nasılsın. napıyosun?
    + sağol abi ya. iyiyim. okey oynuyoruz.
    - bayadır gelmiyordun buraya ya. özlemişim seni.

    bu sırada sanlayeyi çoktan mecidin yanına çekmiş ve oturmuştur yancı.

    - elde cillop gibiymiş. bu elle okey dışarı yapamassan ayıp sana.
    + abi dur be. hemen belli ettin elde okey olduğunu.
    - belli olsa ne olucak olum. bu eli kesin sen açarsın.
    + ehehehe (yalandan bir gülüş)

    *********

    - allah seni kahretmesin! o taş atılır mı lan?
    + abi neden ki?
    - olum şunların yanına koyar her iki taraftanda per beklerdin ya. bilmiyor musun yoksa sen okeyi?

    kilit bir sorudur bu. adamı bir anda döt altına yatırır. masadaki diğer şahıslarda gözlerini mecit'e dikmiş, cevabını beklemektedirler.

    + ne demek bilmiyor musun? biliyoruz ki oynuyoruz işte.
    - lan bilen adam o taşı atar mı ya?
    + abi karışmasana sen.
    - amannn. sana iyilik yapanda kabahat.
    + hey allahım

    *****

    - lan konuşmamayım diyorum ama bilmiyorsun sen bu oyunu ya. o taş alınmaz mı?
    + abi allahını seversen karışma benim oyunuma ya.
    - iyi bari. hesabı ödede kendine gel sen.
    * ne içiyorsunuz lan çocuklar. ( aha kahveci geldi. hayvan adam)
    - abi ben bi çay alayım.
    + çay mı? bu sıcakta çay mı içilir? abi bana bi gazoz getir. soğuk olsun ama.

    yancıların bir diğer özelliğide masanın hesabını yüklü hale getirebilmeleridir. insafsızca yağdırırlar. siz çay içerken onlar soda, ayran, kola, bacardi, tekila ne varsa içerler kahvede..

    - ahahaha. olum ben sana dedim bu oyunu bilmiyorsun diye. beni dinlemedin hesap sana kaçtı, rahatladın m?
    + olum konuşma bak. zaten sinirliyim. 23 ytl hesap gelmiş. böyle hesap mı olur lan?
    - nese ben kaçıyorum. hadi iyi bak kendine.
    + ananı..
    10 ...
  48. sezercik onun bunun cocugu

    1.
  49. (bkz: ukte)

    bir yağmur ajans filmi.

    sezercik büyümüş ve alkolik, uyuşturucu bağılısı, şerefsiz, pezevenk.. tühhh senin sıfatına ahlaksız köpek.. adi herif.. serseriii serseriii bir adam olmuştur. torbacılık yaptığı günlerden birinde gece yarısı sokaktan geçen bir yaşlı amcayı durdurur ve:

    - amca, size baba diyebilir miyim?

    der. amca pos bıyıklı, davul göbekli biridir. durur ve sezercik'e cevap verir:

    - travesti misin lan sen? bu saatte köşede durmuş ne yapıyorsun? ibne misin nesin anlamadım ki ben?

    der. sezercik cevap verir.

    - yok amca ne ibnesi. ben ibne falan değilim, torbacıyım ben. mal lazım mı mal?

    der. der demez amca sorar:

    - torbanın kilosu kaça evladım.

    sezercik cevap verir:

    - amca naylon torba istiyorsan kilosu 5 ytl, bez torba istiyorsan kilosu 8 ytl.

    amca şaşırır. fakat şaşkınlığını belli etmeden konuyu değiştirir:

    - eurovision'a mor ve ötesinin katılması bence uygunsuz oldu. sence de öyle değil mi?

    bu seferde sezercik şaşırır. ama şaşırdığını belli etmeden cevap verir:

    - mor deliğindeki yerimi alırım amca. s.ktir git, gölge etme.

    amca sorar:

    - gidicem. ama gitmeden sana bir sorum olucak. senin ismin nedir?

    sezercik cevap verir:

    - sezercik.

    amca tekrar konuşur. halbuki az önce gidicem demiştir:

    - lan onun bunun çocuğu sezercik. gözünün ayarını s.kim. üzerimdeki üniformayı görmüyor musun lan? ben narkotikten komser cemal. seni tutukluyorum.

    sezercik şoka girer ve o şokun etkisiyle sorar:

    - amca, size baba diyebilir miyim?

    amca da cevap verir:

    - dersin evladım. dersin. seni bi içeri alalım baban kadar olucam zaten.
    5 ...
  50. urunlerin reklam sloganlarindaki abarti

    1.
  51. daha sabah farkettim ben bunu. klozette oturmuş felsefik felsefik düşünüyordum; acaba hayatın anlamı ne..zorrrtttt...dünya kendi kendine mi dönüyor yoksa biz mi döndürüyoruz..zorrttt..

    birden karşımdaki lavaboda duran sıvı el sabununa takıldı gözüm. dia'nın kendi üretimi dandik bir sıvı el sabunu. dandik diyorum ama üzerindeki yazıyla öylesine iddaalıki:

    - dia sıvı sabun...anti stres

    el sabununun anti stres özelliği var düşünün. hani işten eve geliyorsunuz, gerginlik diz boyu. üzerine birde evdekilerle tartışıyorsunuz. sonrada dur bi ellerimi yıkayayım diye lavaboya gidiyorsunuz ve herşey düzeldi. stres kalmadı. bir rahatlama, bir huzur. dalai lama haybeye takılmış öyle. adam elini bir defa bu sabunla yıkasa yeticek. antidepresan içenler boşuna çekiyor o kadar yan etkiyi. zorrrttttt...pardon ya.
    8 ...
  52. şiddetle tavsiye etmek

    1.
  53. bir konunun yapılası için karşı tarafı etkili bir şekilde ikna etmek.

    ya da şöyle bişey:

    - bu kitabı oku.
    + bu kitabı mı? okurum, peki.
    - çekimser kalma. oku..çattttt *
    + ne vuruyorsun be!
    - şiddetle tavsiye ediyorum. bu kitabı oku. *
    + lan vurma bak!
    - daha fazla şiddet kullanmak zorunda bırakma beni. oku. *
    16 ...
  54. sözlükte arkadaşlığın pekişme süreci

    1.
  55. öyle bir ortam ki sözlük tüm muhabbetler sevgi ve saygıyla başlıyor. öncelikle kibar mesajlaşmalar, sonrasında daha bir samimi yazışmalar.

    a - genellikle siyasi entryler giren bir yazar.

    b - genellikle döt meme muhabbetli entryler giren bir yazar.

    a - (#5676789) çok komik olmuş. tebrikler.
    b - teşekkürler. ama sizinde (#5689799) nolu entyniz çok güzel olmuş.
    a - eyvallah sağol. kolay gelsin.
    b - sanada.

    bu tarz mesajlaşmalar üstüste tekrarlanır ve takriben 1 ay sonra:

    a - abicim (#6858558) çok komik olmuş ya. tam piçsin sen. (samimiyete yönelik ilk adım atıldı)
    b - azuahahaha. sağol lan ibne. ( al bide burdan yak)

    tarz değişti tabi. buna benzer özel mesajlar bir süre daha sürer ve sonrasında msn alınır. msnden:

    a - lan göttoş. senin nick altıma girceğin entryye sokayım. rezil rusfa ettin bizi be.
    b - pezevenklik yaptın abicim sende. benim entrynin altında benimle daşak geçmişin.
    a - lan ben senin ağzını yüzünü ...
    b - asıl ben senin burnunun deliğini ...

    bakınız, nasılda kaynaştı keratalar. ama bunlar anca nette böyle. yanyana getirsen iki cümle kuramazlar karşılıklı.

    kendimden biliyorum.
    107 ...
  56. sazan avcısı yazar olabilme kılavuzu

    1.
  57. Değerli okuyucularımız. Sizlerle birlikte bir konuyu daha aydınlığa kavuşturacak olmaktan çok büyük bir mutluluk duyarken, aynı zamanda kitaplığınızda da baş köşede duracak bir eser yaratmış olmanın haklı gururunu taşıyoruz. Sonra kendi memelerimizi çimdirip göğüs kıllarımızı yoluyor ve hard rock halleluyyah çığlıkları atıyoruz. Haydi bakalım o zaman.

    Öncelikle sazan avcısı olabilmek için düzgün bir Türkçe'ye ve akıcı bir anlatım diline sahip olabilmek gerekmektedir. Bundan sonra asıl önemli olan sazanların avlanacağı konuyu belirlemek ve bu konu hakkında başlık açma sanatına hakim olmaktır. peki nasıl konular seçilmelidir?

    Gündelik konular olmasında fayda vardır. Her insanın yaptığı şeyleri kötülemek bu sanatın popüler icra yollarından biridir. konuyu bir örnekle anlatıp daha iyi anlamanızı sağlamak amacıyla:

    Başlık : şehir içi otobüste radyo dinleyen dalama

    Hemen hemen her insanın yaptığı bir mevzu. Sazanların ağınıza düşmesi kaçınılmaz.

    Ya da;

    Başlık : sevgilisine sevgililer gününde çiçek alan yapmacık erkek modeli

    Oooovvv.. bu başlık sazanların yanında sözlükteki kızlara romantik ve düşünceli görünmek isteyen genç Abazaları bünyesinde toplayacak, ortalığı duman edecektir.

    Son olarak; genç sazanlar, üç saniyelik hafızaya sahip üstün ırklar. Böyle başlıkları açanlara destek vermeyiniz. Böyle başlıkların altını doldurup göz zevkimizi, okuma aşkımızı ve genç bireylerin zekasına olan inancımızı kirletmeyiniz. Hoşçakalın.
    13 ...
  58. esimin sacinin telini hic kimse gormus olmasin

    1.
  59. soru cümlesi mi? uyarı cümlesi mi? ne cümlesi abicim bu?? böyle bir cümle kurarken ki amacı neymiş amcanın? adam ne demek istemiş burda anlayan beri gelsin.

    - eşimin saçının telini hiç kimse görmüş olmasın?
    + hayır bu çok gizli bir mesaj 007 osman. zaten bu saç teli 10 saniye içinde kendi kendini yok edecek.
    - tamam o zaman. bende dizi çekip paranın mına koymaya devam edebilirim.
    6 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük