20inci entry mi sana gireyim istedim konseptini yaşatacak denli muhteşem bir kadın. dünya yazın dunyasina gelmiş geçmiş en büyük ozanlardan bir tanesi. insan olmayı beceremeyen bir tanri belki de. ve tanrının bunu görüp onu çok erken yanına alması. tanrıya inanmazdı oysa ki..
enfes bir şarkidir fakat sakin sakin sarkiyi söylerken falco (falco gotz vardi bi aklima geldi bak simdi noldu acaba falcoya cok severdim aslan yelesi sari saclari vardi hey ki hey) bi yerden sonra "yeminimi bozduuum uleeeeeyn cieeeeeeeeeeeeeeen quit living onnn dreaaaams" der. çok dokunur burasi bana. o anda gozlerimden yaşlar boşalir.
sonra ogrenince sarkinin hikayesi ni beter ol beter falco efendi dedim. insan sevdiğini öldürür mü ülen. almanlar böyle pis insanlar. orda bizim türk gocmenleri de eziyorlar. he hey ki hey.
depeche mode un bir sarkisi.. sarkiyi incelemek icin kanimca yapildigi tarihe ve yapilis sekillerine bakmak lazim..yil 1993 depeche mode ortaligi songs of faith and devotion ile salliyor..lakin grup icinde husursuzluklar hat safhada..martin ayri bir sekil dave ayri bir sekil..ayrica grunge hadisesi patlamis ortalik "rapeeeeee meeee" die dolanan sarisin depresif insanlar ile kaynarken depeche mode un taslasmis fanlarinin hic bir seyi onemsedikleri yok..
sonra hip hop muzigin de etkisiyle (ulan ne etkisi var diceksinis simdi cevap veremicem yikilicam) dm dagiliyor..herkes solo modunda takilirken bakiolar ki olmuor tekrar birlesiolar..martin bu yeniden olusumu dave e yazdigi su misralar ile acikliyor...
i'll be fine
i'll be waiting patiently
till you see the signs
and come running to my open arms
sonra grup 96 da birlestikten sonra bismillah diip album isine giriorlar..albumun ismi "ultima"(ne demek ultima..kapatiorus dukkani demek) yapilmak isterken bi kaza sonucu ultra yapiliyor..
album calismalari kavga gurultu giderken bi ara dave kalkip "eeeeh sikerim seni de martini de yetti be burama geldi(tam olarak yakanin hafif ustu) gidiorum ben"
martin bu olaya cok uzuluyor ve hemen su satirlar dokuluyor kaleminden..
don't say you're happy
out there without me
i know you can't be
'cause it's no good
bu satirlari goren dave mustafa sandal edasi ile "işte bu" diyerek bisiler mirildaniyor..
sonra işte bu muhtesem sarki..insani gunduz ruyasina bile cikaricak kadar mukemmel sarki..daha ne diim be..
gecenin bir saatinde kulaklarimiza gelip caylarimizin icine kanyak atan mukemmel yaratik..keske hic olmese karsilikli tavla atsak sonra gulse bagira bagira..renkli tv alsak ona para birlestirip mercedes araba alsak sonra bebek olsak aglasak,yazin blues calsak beraber..off rahat uyu kralice..ve gecenin bu saatinde calip da gonlumuzu senlendiren insanlarada minnettariz..lakin dikkat etmek gerekir ki turn the page calinmasin akabinde..yikima ugrayabiliriz..
yillardir savundugum kitap ismi ile kitap sattirma kurallarina mukemmel ornek olan ve supper bi bilim kurgu kitabi..kanimca filmden daha iyidir..cunku kitapta yaratilan atmosfer filmde yaratilamamistir ayrica kitapda daa cok "acaba" diye sorarsiniz kendinize..ben sordum kendime yani..yanniz bisi itiraf etmek isterim ki ben bu kitabi okudugumda yeni yeni stage 3 kitaplari bitirmistim ve koyunlarla ilgili bir kir yasami sunan bi kitap oldugunu hayal ederek almistim..o gunlerde celikin atesteyim adli sarkisi caliodu radyolarda ve taksilerin antenlerinde siyah bezler takiliydi..
neyse animi annatiiim..aldim okudum ettim..bole bi celiskiler bi bilmem neler..redhouse bas ucumda tabii..annamadim bisi birikatim bunu..sonra 4-5 sene sonra henry ford lu filmini izledim bunun..sonra overdose die bi kose vardi gameshow die bi dergide orda gordum ismini.."annecim" dedim "bu filmini cok sevdiim kitaba ben sahibim" aldim bastan okudum..o gunnerde "eurovisionda yeni yeni 3. oluoduk"..neyse redhouse suz falan okudum ben bu kitabi..hastasi oldum sonra tabii bilim kurgunun sonra gelsin asimov lar gitsin douglas adamslar..
evrenin genislemesi hakkinda bir film..
soyle ki..
bir para havaya atildiginda evren iki ye bolunur..
bir tane evrende o para yazi gelmisdir..dierinde de tura..
boylelikle iki ayri paralel evren olusur..
ve her saniye.. yeni bir olasilik icin yeni bir evren olusur ve boylelikle bildigimiz evren devamli genisler genisler genisler.. (bkz: elde patlamak)
su dunyada son günlerini yasasa da zamaninda cheyi bilerek abartmis aslinda che den binkez daha basarili bir komunist..zeki,babacan,esprituel.. dunyada gelmis gecmis en iyi hukumdarlardan biri..sosyalizmi tam anlamiyla uygulayan bi sosyalist..degisime acik insan..her insanin benzemesi gereken bir idol..
gurcan yurtun cok sevdigim cizgi dizisi.gerci hala yayinlaniyor mu bilmiyorum. yayilanmiyor olabilir..hele bir zamanlar robinson un gencligini anlattigi bolumler ve bunalima girdigi bolumler tamamen başyapittir.
robinson bir despot cumada zenci bir koledir ama ve birbirlerini sevmezler ama ne robinson cumadan ne cuma robinsondan vaz gecebilir nete kim kankadirlar..
robinson-biktim cuma ben hayattan atlicam intihar etcem
cuma-atlama abijim sakin ame
robinson-sittir git cuma
cuma-ii abijim oldu atla bakiim ama sonra juma neden olume tecavüz ettin deme.zaten hastasiyim o beyaz teninin
robinson-kacma lan cuma gelecem sitecem yedi sulaleni...
-guzel mi o sekeyley
-hmm baldan tatli
-benimde payam olunca bende yicem
repligi ile gozlerimizi sulandirmis
bir episodunda elindeki eroin paketini mezarliga boca ederek oluleri refaha erdirmis aslinda iyi kalpli ama gereksiz cocuk yildiz iken gelisim gostermis cok ayri bir insan olmus, eroin paketlerini satan bir insan olmustur.. sap doner balta döner gün gelir devran doner demek ki..
aslinda boktan olan seylerinde hayatinda anlamlarinin olabilceginin anlatildigi kitaptir.ha ismi catcher in the rye olmasinin nedenini anlayamamamdan midir nedir isminin "here the ducks go when winter comes?" olsaydi daa bi super olcagina emin olduum kitap...
hayatin boklugu icinde son taksitleri odedigi bi cuma gunu bitiminde aile terapistine giden alanais cok basit seyleri umut etmistir alanis..birlikte dans etmeyi,nitekim sarkiyi tek cumle ile ozetleyebilir alanisin konusmak istedigi kisi
"wouldn't it be a shame if i knew how great
i was five minutes before i died i'd be filled
with such regret before i took my last breath"
alanis oyle ümit doludur ki oylesine parlaktir ki dunyasi pazartesi gunu dunyanin yok olacagini bildigi halde cuma gunu terapiste gider
"you're willing to tell me this now
and you're not going to die any time soon"
ve vegeteryendir alanis hayvanlarin hissetmediklerini dusunse bile..
mukemmel bi sarkidir..alanisin diger butun ibrahim sadri modundaki sarkilarindan daha mukemmel bi sarkidir..ama duyduguma gore alanis sarki yapildiginda bissuru sabah programina cikip "bu sarkiyi su yuzden yazdim boyleyken yazdim oh bebek" tarzinda seyler soylemistir..ii ki cok uzaktayiz alanise ii ki sarkinin neden nicn yazildigini bilmiorum..geber alanis nefret ediorum senden..
douglas adams in kankasi terry jones a yazdirdigi, otostopcunun galaksi rehberi evreninde gecen bir kitaptir.. terry jones unda altinda kalkmayi basardigi lakin asla bir douglas adams olamayacagini gosterdigi kitaptir ayrica..douglas adams gibi karakter yaratamamis terry bey kanaatimce fakat espriler yere dusuruo sizi..hele bomba ile yapilan muhabbetler ve blerontin halkinin ahlak yasalari(mesela seks yapmak icin karsi cinsle 10dan fazla kez disari cikarlar ve sonra ustulerine disi olna beyaz erkek olan boynunda siyah bir kelebek olan bir elbise gecirip dugun adi verilen ayin yapilir..ayrica bir blerontin li tahrik oldugunda 50 sefer tatmin olmassa kendine gelmez..ask bir hastaliktir ve doktor tedavisi gerektirir) beni yere dusurmustur..ozellikle robotlarin hal ve gidisler mukemmel.. rahat uyu douglas adams..
nettie:what a hope in hell! i might as well try to teach turkish to the cat!
zamaninda pizzayi pizza seklinde yani 1/8 daire biciminde olan kopuklere koyupda veren bir yerdi..o kadar guzeldi ki tadi ben 2 kere kopugude yemistim..o zamanlar tansu ciller basbakandi..
requiem for a dream de söylenen enfes bir repliktir bu.. filmin climaxidir bir kisim.. belki 6. izleyisimde dahi benim gozlerimi dolduran bu repligin gucu jennifer connely in olmayacagini bile bile vazgecmemesidir..o kadar cok vazgecmislik yasadiktan sonra,o kadar cok vazgectikten sonra bu koyar bana bakin gene gozlerim doldu. biliosun be bitanem gelemicek iste harry..bidaa goremiceksin harry i buyuk ihtimal..gorsen bile ayni insanlar olmicaksiniz.. vazgec artik.. vazgecenler senden daha mi mutsuzdular? aklima geldi simdi (bkz: vazgectim)
kariyerinde ki doruk noktasini "senin en guzel yerin kahverengi gözlerin" diyerek yapmış bir halk ozanıdır..oyle guzel soyler ki bu sarkıyı nuri bey(apartman yoneticisi gibi oluyor nuri bey deyince ahaha hayallah) kahverengi gözlerden degilde sanki sibirya kurdu gozlerinden bahsediyor..
saat sabah 6 ile 7 arasi hala trt 2 de gosterilen program..
hatta bugun enginar ekimi hakkinda bilgi edindim..
enginar ekerseniz sorun bana..
hatta martta ekin once siz bi..
sonra ben hallederim..
pulluk cok onemli bi aygit bu arada edinmek lazim 3 er 5 er..
yillar yili "smoke the days like cigarette" seklinde anladigim bu aptal anlayisimla bile hayatimdaki melodilerin en ust noktasina koydugum turn the page in en ust noktasindaki replik..
bilirim ben bu duyguyu..pakette son bir sigara kalmistir ve artik son gelmistir..onu icmemek istersiniz..istediginiz zaman bir sigara yakma ozgurlugunun kalmasini istersiniz..ama sonun gelcegini bile bile alip icersiniz o sigarayi..en guzel taddir son sigaranin son nefesi bir sigaradan alinabilecek..
tekrar baslamak gerek sigaraya..tekrar son nefesleri cekmek..ben sarkidan bahsetcektim aslinda bu basligi acarken..sonra halki sigaraya ozendirmeye girdigimi gordum neyse..
jacques prevert in eşsiz siiridir barbara.. barbar kelimesinin dişisidir aslinda barbara. nazmi,nazmiye misali.. hoş bizim nesile barbara deyince direkman hanna barbara yi cagristirip bir ayi yogiyi, bir gercek kötüleri hatirlayacaktir.. kizim olsa barbara koyarim ismini.. tamam bu yalandi koymam..
barbara yalan olmasin 1940 li yillarin sonlarinda savastan hemen sonra yani fransa alaman işgalinden kurtulur kurtulmaz jacques prevert in yazdigi paroles yani sözcükler adli kitabinda gecer.. şimdi parole fransizcada sözcük anlamina geliyorsa parola nin anlaminin ne oldugu şu garip gönlümde muammadir acikcasi.. her neyse bu eşşiz şiirin bir de chanson u vardir yves montand in ve jacques brel in soyledikleri. ama daha cok serbest okuma gibi okurlar sarkiyi pek melodik degildir..
şiir dedigim gibi enfestir her dilde.. asagida türkcesi olacak. ben jacques prevert in yerinde olaydim bu siiri tüm siz diyenlere armagan ederdim.. buradan "ben sizin nereden seniniz oluyorum" diyveren murathan mungani da anmak isterim iki lafin arasinda..
hatırla barbara,
o gün hiç durmamacasına yağıyordu yağmur brest'e
ve sen
o yağmurun altında
gülümseyerek yürüyordun
ışıl ışıl, mutlu, sırılsıklam
hiç durmamacasına yağıyordu yağmur brest'e
ve ben senlen
siyam sokağında karşılaştım
gülümsüyordun
ben de gülümsüyordum
hatırla barbara,
benim tanımadığım sen
beni tanımayan sen
hatırla,
gene de o günü hatırla
unutma
bir sundurmanın altına bir adam sığınmıştı
sana adınla seslendi
barbara
ve sen
o yağmurun altında ona doğru koştun
sırılsıklam, mutlu, ışıl ışıl
ve kollarına atıldın
bunu da hatırla
ve sen diye hitap ettiğim için sakın bana kızma
ben tüm sevdiklerime sen derim
onları yalnızca bir kez görmüş olsam bile
ben tüm sevenlere sen derim
onları hiç tanımasam bile
hatırla barbara,
unutma
mutlu yüzündeki, o mutlu şehrin üstündeki
o sakin ve mutlu yağmuru
denizin, askeri tersanenin, ouessant gemisinin üzerindeki
o yağmuru
ooo barbara
savaş
ne büyük aptallık
sen şimdi ne oldun
bu;
demirden,
ateşten,
çelikten,
kandan
yağmurun altında
ya seni kollarında tutkuyla saran adam
öldü mü, kayıp mı, yaşıyor mu
ooo barbara
hiç durmamacasına yağıyor yağmur brest'e
taa o zamanki gibi
fakat hiçbirşey aynı değil, hepsi darma duman şimdi
bu, korkunç ve mahzun bir keder yağmuru
bu;
demirden,
çelikten,
kandan oluşmuş
aynı fırtına değil artık
şimdi sadece
brest'in üstündeki yağmur boyunca,
ölen köpekler gibi çatlayan bulutlar var (haddim olmadan araya giriyor ve diyorum ki, burda "köpekler" derken savaşta ölen askerlere bir gönderme var)
ve onlar
uzakta çürüyecekler,
artık hiçbirşeyi kalmayan brest'in uzağında,
çok uzağında...
bir 300-400 sene evvel olsa osmanli olacak, türk milli takiminda boy gosterecek olan oyuncu.. hoş hagi de osmanli olurdu o vakit, şevcenko da.. her neyse efendim. zafer efendi cok güzel bir hucuma yonelik orta vesait oyuncusudur.. oyuncusuydu..
bir de kendisine ait kompile bir filmi vardir. sadece onu gosteren. oyununu ayaklarini.. ingilizceye dahi cevrilmeyen bu filmde yönetmen tüm dünyanin fransizca bilmesi yönünde hissiyatini dile getirmistir..
jacques brel in "matmazel size bonbonlar aldim cünkü cicekler sonsuza kadar kalmazlar" şeklinde baslayan bir sarkisidir.. firlama bir cocugun dev gibi pardon kendisinden yaşca büyük bir kadina sarki soylemesi konseptini içerir..
ayrica 1961 yilinda elvisin cikardigi haftalarca liste başı olan bir plak..
sözlerinin türkce meali su sekildedir
when we kiss my heart's on fire (öpüştüğümüzde kalbim ateş aldı)
burning with a strange desire (lan dedim acaba sehvetle mi yaniyoruz)
and i know, each time i kiss you (ve her seni öptügümde)
that your heart's on fire too (senin de kalbinin yandigini biliyorum)
so, my darling, please surrender (hadi tatlim teslim ol bana)
all your love so warm and tender (tüm sicak içten hissiyatinla)
let me hold you in my arms, dear (sar beni kollarin yar)
while the moon shines bright above (aya benzer yüregin)
all the stars will tell the story (gök yüzünde yalniz gezen yildizlar hikayeyi anlatirlar)
of our love and all its glory (aşkımızın nasil zafere gittigini)
let us take this night of magic (bu sihirli geceyi yanimizda goturmemize izin ver)
and make it a night of love (ve bu geceyi ask gecesi yap)
won't you please surrender to me (ya lütfen diyorum ya)
your lips, your arms, your heart, dear (dudaklarin kollarin kalbin yavrum kalbin)
be mine forever (sonsuza degin benim ol)
be mine tonight (bu gece benim ol)