Avukat Fellini
99 (enerjik)
dokuzuncu nesil yazar 8 takipçi 56.25 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    füruğ ferruhzad

    48.
  1. Simsiyah bir işarettir bütün varlığım
    Çiçeklenmelerin sabahına ve sonsuzluğun filizlenmelerine götürecek
    Seni kendinden tekrar ederek
    Seni sayıkladım bu işarette,ah!
    Seni bu işarette
    Aşıladım ağaca,suya,ateşe

    Belki hayat
    Bir kadının elinde sepetiyle her gün geçtiği uzun bir cadde

    Belki hayat
    Bir adamın kendini dala astığı bir ip
    Belki hayat
    Okuldan eve dönen bir çocuk
    Belki hayat
    iki sevişme arasındaki rehavette bir sıgara yakmak

    Ya da yanından geçen birine,
    Şapka çıkarıp manasız bir gülümseyişle "hayırlı sabahlar"derken görmeden bakmak

    Belki hayat
    Bakışlarımın bakışlarında eridiği o gizli an
    Ve bunda
    Aynı kavrayışı ve karanlığın sezgisiyle harmanlandığım bir his var

    Yalnızlık kadar büyük bir odada
    Aşk kadar büyük kalbim
    Göz gezdiriyor
    Kendi mutluluğunun yalın sebeplerine
    Vazodaki güllerin güzelliğinin tükenişine
    Bahçemize senin diktiğin fidanlara
    Ve bir pencere genişliğinde şakıyan kanaryaların ötüşlerine

    Ah!
    Bu benim kaderim
    Bu benim payım
    Kaderim
    Bir perdenin asılmasıyla kaybolan gökyüzü
    Kaderim
    Terk edilmiş bir merdiveni bir basamak daha inmek
    Kaderim
    Uzak ve çürümekte olan şeylere ulaşmak
    Kaderim
    Hatıraların bahçesinde hüzünlü gezintiler yapmak
    Ve
    "Senin ellerine hayranım"diyen acıklı sesi duyduğumda ölmek

    Bahçeye ekiyorum ellerimi
    Gövereceğim,biliyorum,biliyorum,biliyorum
    Ve bırakacak yumurtalarını kırlangıçlar mürekkepli parmaklarımın dibine
    Küpe takıyorum kulaklarıma,iki çift kırmızı kirazdan
    Parmaklarıma süreceğim yıldız çiçeğinin yapraklarını

    Bir sokak var
    Bir zamanlar orda delikanlılar
    Bana âşıktılar
    Hâlâ
    Aylak ve karmakarışık saçlarıyla
    Zayıf boyunlarıyla
    Çöp bacaklarıyla ordalar
    Masum gülüşünü düşünüyorlar
    Bir gece vakti rüzgârın alıp götürdüğü küçük kızın

    Bu sokak çocukluğumun mahallelerinden
    Çalındı
    Kalbim tarafından
    Hacmin serüveni zamanın çizgisince
    Ve bu hacim,zamanın kuru çizgisinden gebe kalan
    Hacim,aynadaki misafirliğinden dönen görüntünün bilinci

    Ve böylece
    Biri ölürken
    Biri yaşamaya devam eder

    inci avlayamayacak
    Bir çukura dökülen küçücük derede
    Hiçbir avcı

    Ben okyanusta yaşayan
    Dertli,küçük bir denizkızı tanıyorum
    Sihirli bir flüte akıtıyor gönlünü
    Yavaş yavaş
    Dertli ve küçük denizkızı
    Ölüyor gecenin öpücüğüyle
    Sabahın öpücüğüyle doğacak yeniden.
    2 ...
  2. w r misterije organizma

    1.
  3. Psikiyatrist Wilhelm Reich'in cinsel özgürlük ve komünizmin beraber yürütülmesi gerektiğini savunurken dışlanması ve Amerikaya kaçması ve burada ölmesine tepki olarak çekilmiş bir kült film.Film politik hiciv'in en güzel örneklerinden biri ve komünist rejimi oldukça rahatsız etmiş.Bu yüzden Dusan makajev sürgün edilmiş.Yalnız sadece komünizmi eleştirmiyor Amerika burjuvazisini de eleştiriyor.Amerika vatandaşlarının nasıl ideolojilerle kandırıldığını ve insanlığa düşman edildiğini gösteriyor.Vietnam savaşını meşrulaştıran ve Siyahilere karşı insanları kışkırtan iktidarı da eleştirmekten geri kalmıyor.Film izlerken başlıklar halinde not aldım,filmi özetleyen.Ancak filmi izleyen kişinin bunları keşfetmesi filmden alınan hazı arttıracağı için yazmıyorum.
    0 ...
  4. die bleierne zeit

    3.
  5. RAF'ın kurucu ve en önemli militanlarından Gudrun Ensslin'in hayatını kızkardeşinin gözünden anlatan film.Legal aşırı sol ve illegal aşırı sol arasındaki iletişimsizliği de gözler önüne seriyor.RAF aktif olduğu devirde sol camiada hakettiği değeri görmemiş daha sonra değeri anlaşılmış.RAF ile ilgili ayrıntılı bilgiler edinmek isteyen varsa Kızıl Ordu Franksiyonu adlı kitabı öneririm.Avrupadaki sol örgütlerle karşılaştırmalı ve sistematik incelemeye tabi tutulmuş bu kitapta.
    0 ...
  6. seul contre tous

    5.
  7. Nietzscheden sonra ahlak olgusuna tecavüz eden birini daha görmek istiyorsanız Gaspar Noeden Seul contre tous izleyiniz ya da izlemeyiniz.
    not: yönetmenin carne adlı kısa filmi hikayenin başlangıcını oluşturuyor,ilk onu izleyin.
    1 ...
  8. szerelem

    2.
  9. sosyalist macaristanda eşi yargılanan(stalinin büyük temizliğinde olduğu gibi) ve eşinin annesine bakan kadının aşkla bütün zorluklara göğüs gerişini anlatan macar filmi.yönetmen karoly makk'ın altyazısı olan tek filmi bu da.çekoslavakya ve macaristan filmlerinin türkçe altyazılarının olmaması üzüntü verici,halbuki çok iyi yönetmenler var.
    0 ...
  10. demanty noci

    1.
  11. Savaştan kaçan iki kişiyi anlatan sürrealist Çekoslavak filmi.Yönetmen Jan Nemec'in tek altyazısı olan filmi.
    0 ...
  12. şarkı söyleyen kadınlar

    6.
  13. Reha Erdem'den A torinoi lo (Bela Tarr) ve Ordet (Carl T. Dreyer ) karışımı bir kıyamet filmi,izleyiniz efendim.
    0 ...
  14. an unfortunate woman

    1.
  15. richard brautigan'ın intihar etmeden önce yazdığı son kitabı.
    0 ...
  16. chikamatsu monogatari

    1.
  17. Kenji Mizoguchiden Japonyadaki sınıfsal farklılıklar ve kadının toplumdaki konumunu bir aşk hikayesi etrafında anlatan hoş bir film.
    1 ...
  18. mandariinid

    2.
  19. Gürcü Çeçen savaşı sırasında yaralanıp aynı evde Estonyalılarla kalan her iki taraftan askerin değişimini anlatan antimilitarist ve şiirsel bir film.Savaşın aslında kimsenin savaşı olmadığı ve ne olursa olsun bir cinayet olduğunu gözler önüne seriyor.Müzikleri de çok güzeldi.Yaşasın halkların kardeşliği.
    3 ...
  20. zendegi va digar hich

    4.
  21. Köker üçlemesinin ikinci filmi.ilk film "Arkadaşımın evi nerde?" filminin başrol oyuncusunu aramak için oğluyla beraber depremde büyük hasar gören Köker köyüne giden bir adamı ve depremzedeleri anlatıyor.Depremden kısa bir süre sonra insanlar normal hayatlarına dönüyorlar ya da en azından çabalıyorlar.
    Filmin sonundaki yokuş metaforunu çok beğendim.Hayat düz yoldan ziyade yokuş gibi,yokuşu tek seferde çıkmak kolay değildir bazen araba gibi geri geri yokuş aşağı kaymak zorunda kalabiliriz,önemli olan tekrar yokuşu çıkmayı denemek.Yoldaki engellere rağmen; Ve yaşam sürüyor...
    1 ...
  22. der baader meinhof komplex

    9.
  23. "Ulrike Almanya'da çok tanınan bir insandı. Bir savcı şöyle bir itirafta bulunmuştu: "Ulrike'yi çıldırtmalıyız ki herkes bu örgütte deliler olduğuna inansın." Onun beyni üzerinde araştırmalar yapmayı bile denediler. Deli olduğunu ispatlamak için tabii. Daha önce de, Ulrike özgür olduğu sırada, illegalite koşullarındayken bir gazetede Ulrike'nin intihar ettiği haberi çıkmıştı. 1972 başlarındaydı bu olay. intihar nedeni olarak da Ulrike'nin arkadaşlarıyla anlaşmazlığa düşmesi verilmişti. Ama o sırada Ulrike benim yanımdaydı ve haberi beraber okumuştuk. Bu haberi çok tehlikeli bulmuştuk. Cezaevinde Ulrike ölü bulunduğunda da aynı haber gazetede çıktı. Haberde Andreas ve Gudrun'la ayrılığa düştüğü için intihar ettiği yazılıydı. Bu haber tüm gazetelerde ve ölü bulunmasının hemen ardından çıktı. Uluslararası bir araştırma komisyonu incelemeler yaptı. Kendisini astığı iddia edilen havlu ile yapılan denemelerde, bunun bir insanı taşıyamayacağı ve hemen koptuğu belirlendi. Yani Ulrike'nin kendini o havluyla asabilmesi mümkün değildi. Doktorların araştırmaları sonucunda Ulrike'nin boynunun asılmadan önce kırılmış olduğu ortaya çıktı. Davalar o dönem yeni başlamıştı ve deliller toplanıyordu. Ulrike'nin kendisini öldürmesi için hiçbir neden yoktu."
    0 ...
  24. welat

    3.
  25. ciwan haco'nun söylediği müthiş şarkı,diğer çoğu ciwan haco şarkısında olduğu gibi konusu yine vatandır.gurbetteyseniz daha çok dokunur bu şarkı.
    0 ...
  26. gülden karaböcek

    44.
  27. sevsen ne olurdu,dilek taşı,kırılsın ellerim,sürünüyorum ve sev yeter adlı şarkılarını az dinlemediğim kadın.
    0 ...
  28. copie conforme

    3.
  29. Film bir çok güzelliği içinde barındırıyor.Şöyle ki ; Oyunculuklar müthiş.Juliette Binoche bildiği üç dili de kullanıyor filmde ve hangi dili konuşuyorsa o ülkenin kadınını yansıtıyor.Kafede oturduğu sahnede dükkan sahibiyle italyanca konuşmaya başladı ve tavırları tam bir italyan kadınına döndü.Hatta daha ileriye gidiyim Giulietta Masina ablamızı izliyormuş gibi hissettim.Filmde küçük bir rolde Jean-Claude Carriere'ye verilmiş.Carriereyi Luis Bunuel'in senaryo yazarı olarak biliriz.Filmde küçük ama bir o kadar da güzel bir rol almış,tavırları davranışları tam bir Fransız beyefendisi.Gelelim filmin aslan payına.Abbas kiyerüsteminin ilk farsça dışındaki filmiymiş ve ilk defa ünlü oyuncularla çalışmış.Hadi bunu geçtim fakat diyaloglara şaştım kaldım bu kadar sağlam diyaloglar beklemiyordum.Açıkçası irandaki sansürden dolayı yönetmenlerin toplumsal konularda bolluk yaşamaları sayesinde şanslı olduklarını düşünürdüm.Abbas bey gösterdi ki iran dışında bir ülkede doğmuş olsaydı da harika bir yönetmen olurdu.Sansüre baskılara rağmen entelektüel alt yapısını kurmuş.Keza Cafer Penahi,Bahman Ghobadi de öyle.
    Film sanatta orjinallik-kopya tartışmasıyla başlıyor karı koca ilişkileriyle devam ediyor.Basitlik üstüne güzel diyaloglar da mevcut.Benim en sevdiğim mesaj şuydu; insanlar ufak,basit şeylerden de mutlu olabilir.Karışık ve büyük şeylere ihtiyaç yok.Hayatın tadını çıkarmalıyız.Yağmur yağarken gerekirse hastalanalım hatta ölelim.Zevk alıyorsak filmdeki çocuğun yaptığı gibi annemizi dinlemeyip ee ne olmuş yani diyebilmeliyiz?
    0 ...
  30. sözlük yazarlarının unutamadığı filmler

    111.
  31. l aveu

    2.
  32. Film Arthur London'un otobiyografisinin uyarlaması.Arthur London Çekoslovakyada Dış işleri bakan yardımcısıdır.Bir gün Komünist Parti tarafından tutuklanıp suçsuz olmasına rağmen olmayan suçu çeşitli piskolojik oyunlarla itiraf ettirilir.O dönemde Stalin temizlik adı altında Komünizme emek veren binlerce adamını haksız yere yargılatıp cezalandırmış.Filmde geçen bir konuşma olayı özetliyor."Stalin Komünist Partide ne kadar zeki ve akıllı adam varsa öldürdü." Komünizme bu kadar emek vermiş adamların bu haksızlığa maruz bırakılması çok acı.Filmin sonunda da çok güzel bir duvar yazısı acı bir gerçeği de barındırıyor; Uyan Lenin bunlar çıldırdı.
    0 ...
  33. etat de siege

    1.
  34. 1985'te yayınlanan Brazil Never Again'de yer alan,Ülke Araştırma Komisyonu'nun raporundaki mahkeme deliline göre,askeri yetkililer çeşitli acı çektirme yöntemlerinin anlatıldığı slaytlar izletilen askeri polis birliklerinde verilen 'işkence derslerine' katıldılar.Bu seanslar sırasında tutsaklar 'uygulamalı gösterimler'de kullanıldılar; yüz kadar askeri görevlinin bu uygulamaları izleyip öğrenmeleri sırasında vahşice işkenceler yapılıyordu.Rapora göre " Bu uygulamayı Brezilya da ilk defa gösterenlerden biri,Amerikalı polis şefi olan Dan Mitrione'ydi.Filmde isim değişikliğine gitmiş Costa Gavras.Dan Mitrione yerine Philip Michael Santore ismini kullanmış.
    Filmin konusuna gelecek olursak; Uruguayda görev yapan Amerika vatandaşı Santorenin devrimci örgüt Tupamaro tarafından kaçırılışı anlatılmakta.Her ne kadar gizlemeye çalışsa da Santorenin işkenceci olduğunu ortaya çıkarırlar.Şu aralar Güney Amerika da uygulanan Amerika politikalarıyla ilgili bir kitap okuyorum.Kitapta da filmden bahsediliyor.işin ilginç yanı 1970'te oluyor bu olaylar 2 yıl sonra da Costa Gavras bunu filme alacak kadar devrimci ve cesur bir harekette bulunuyor.Ki Güney Amerika da insanlar korkudan gözleri önünde olan olaylara ses çıkaramıyor, o zamanlar halk arasında yayılan bir deyiş var;Kimsenin inkar edemeyeceği olayları görmedik! Ayrıca o zamanlar terörist ilan edilen ve işkencelere maruz kalan Tapumaro gerillaları şimdi ülkelerinin meclisinde şerefiyle görev yapmakta,emeklerinin karşılığını bir nebze de olsa almaları sevindirici.Eski bir Tupamaro üyesi olan José Mujica 2009'da devlet başkanlığına seçilmiş.
    1 ...
  35. daire

    9.
  36. Uzun zamandır izlediğim en kötü filmdi.Görüntüler dışında filmin güzel yanı yok,konu bütünlüğü sağlanamamış.Ne politik olmayı başarabilmiş ne de sanat filmi olmayı.ikisi arasında gidip gelmiş.Ucuz felsefi eleştiriler ve gerçekçi olmayan karakterlere bir de nazan kesal'ın iğrenç oyunculuğu eklenince ortaya bomboş bir film çıkmış.Süresi az olmasına rağmen sıkıldım,yanımdaki abla da sıkılıp sıkılıp telefonuna baktı,sonra bir de alkışlamaz mı. Ön gösterime gitmemi haketmeyen bir filmdi,tek güzel yanı film başlamadan Tayfun Pirselimoğlu ve Ercan Kesalı canlı görmek oldu.
    1 ...
  37. korkoro

    5.
  38. Bu filmi izlemeyen çok şey kaçırır.Taloş en sevdiğim film karakterleri arasına girdi,filmdeki gibi bir orman bulursam yorulup bayılana kadar koşacam Taloş söz.Özgürlüğü tasvir eden en güzel filmlerden biri.Sahi musluğa hapsedilen su özgür değil,özgür olmak; istediğin yere gidip olduğun yerden kimsenin haberi olmaması ya da Taloş gibi koşup doğayla sevişmek değil midir? Her Gatlif filmini izledikten sonra kendime ne kadar şanslı olduğumu söylüyorum.Tony Gatlif filmi izlemek şereftir benim için.
    1 ...
  39. biruma no tategoto

    1.
  40. izlediğim en güzel savaş karşıtı filmlerden biri.Savaşın sonucunda bir yanda çaresizlik bir yanda müzik buluşmuş,ortaya enfes bir film çıkmış.Özellikle finaldeki mektup çok etkileyici olmuş.
    1 ...
  41. unagi

    3.
  42. karısını bir adamla basan Yamashitan 8 yıl hapiste kaldıktan sonra şartlı tahliye olarak berber dükkanı açar ve intihar eden bir kızı kurtarır.Sonrasında kızla aralarında bir takım olaylar yaşanır.Filmde karakterimiz yılan balığıyla ilişkilendirilip anlatılmış ve ortaya çok güzel bir film çıkmış.
    1 ...
  43. hitokiri

    2.
  44. Ünlü Hitokiri Okada izo'nun hayatını anlatan Ryotaro Shiba'nın Katil Izo kitabından uyarlama Hideo Gosha filmi.Dönemin derebeylik sistemi ve iç savaşını çok iyi yansıtan bir film.
    0 ...
  45. sanbiki no samurai

    1.
  46. 1964 yapımı hideo gosha filmi.Temyiz kararı yargıç tarafından kabul edilmeyen köylülerin mücadelesi ve 3 samurayın bu davaya olan desteği anlatılıyor.Japon derebeylik sistemine güzel bir eleştiri mahiyetindeki bu film uzakdoğu sinemasını sevenlerce kaçırılmaması gereken bir başyapıt.
    1 ...
  47. sözlükçülerin ilk 5 filmi

    26.
  48. ukikusa monogatari

    1.
  49. Oğlunun kendisi gibi olmasını istemeyen,okuyup iyi bir meslek sahibi olmasını isteyen gezgin tiyatrocu babanın hikayesi.Eskiden de tiyatrocuların para kazanamadığını gözler önüne seriyor Ozu.Sessiz film olduğunu da belirtmekte fayda var.
    0 ...
  50. le souffle au coeur

    1.
  51. Malle'nin hedefinde bu sefer burjuva bir aile var.Fakat bu aile Bunuel ya da Pasolinide ki burjuvalar gibi değil tatlı eğlenceli bir aile.Malle Proust,Albert Camus,Rene Crevel gibi yazarlara selamını çakmış.Film Oedipus kompleksini konu alıyor.Anne ile oğlu arasında cinsel yakınlaşma meydana geliyor.
    0 ...
  52. der junge törless

    1.
  53. Filmdeki iyi kötü sorgulaması,matematiğin açıklanamayan tarafı ve zayıf olana uygulanan sadist işkenceler çok iyiydi.izlerken katharsis yaşanılan filmlerden biri.Konusuna gelince Törless yeni bir okula başlar ve yeni arkadaşlar edinir.iyi ve kötü arasındaki farkı sorgulayan biridir.Başta arkadaşlarının hırsızlık yapan Basini'ye işkencelerine göz yummasına rağmen bir süre sonra işler değişir.
    0 ...
  54. au revoir les enfants

    2.
  55. en güzel ırkçılık karşıtı filmlerden.dönemin eğitim sistemine de giydirmeler yapmış malle.
    1 ...
  56. yozgat blues

    12.
  57. Yönetmenin ilk filmi Uzak ihtimal'i de beğenmiştim.Yine farklı bir senaryo var,bu sefer yönetmenliğinin üstüne koymuş.Ercan Kesal,Ayça Damgacı,Tansu Biçer ve Nadir Sarıbacak'ın üstün oyunculuk performansları da eklenince oldukça tatlı bir film çıkmış ortaya.Bana göre filmin en başarılı tarafı karakterleriydi.Hepsi de arayış içinde olan ve ilginç karakterlerdi.
    3 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük