Norveçli dj, müthiş müzik yapar. jezebel, touching me, if you only knew, my first mistake, remember me, a long time, jamelia, monday, i get lifted, bella, retrograde gibi şaheserler tekrar tekrar dinlenmeye doyulmaz....kimisi kendinindir, kimisi edit ama hepsi enfesdir..
bence çok orijinal bir tarzı vardır ancak kendi tanımı şu şekildedir: "Im a 25 year old guy who makes housemusic and downtempo and other kinds of music...." (gerçi o 25 yaş bikaç senedir duruyor, minimum 27dir şimdi)
yazdan önce Türkiye'ye gelip, hem Antalya'da hem istanbul'da performans sergilemiştir. Propaganda'yı pek dolduramamıştı, o yüzden bir bakıma sevindirmişti..bu entryi yazmakta bile tereddütlüydüm..tr'de hiç popüler olmasın lütfen*, hep böyle kalsın bi biz bilelim, biz dinleyelim özel olsun..hele jamiroquai gibi saçma bir video sayesinde hiç bilinmesin.
iyice düsünülmeden yapilan is, çogu kez insani zarara ya da geri dönemeyecegi bir çikmaza sokar.o zaman pisman olmak da ise yaramaz. anlamindaki atasözü..
hasal'ın sloganı. hatta bizzat bizim sınıftan edebiyat* dersinde çıkmıştır. 2004 mezunu, arka sıramda oturan ismi lazım olmayan bir arkadaşım tarafından bulunmuştur, hiç de beklenmeyecek bir adamdı üstelik.. slogan aranıyordu, hoca fikirlerimizi sormuştu, birkaç slogan söylenmişti. biri de buydu. tabii biz beklemiyorduk onun seçileceğini, 2 sene evvel okulu ziyaret ettiğimde kocaman harflerle yazıldığını görünce şok olmuştum...
bir magazin programi klasiği..müthiş önemli(!) bir haberden önce ekranda genelde sarı, bazen kırmızı olan
olay
olay
olay
yazı belirir..ve o her zamanki adam, her zamanki tonlaması, her zamanki vuygusuyla söyler ekranda yazanı..bilmiyorum ya ben tek bir kanalda rastlıyorum sürekli buna ya da her kanalda aynı adam söylüyor..emin değilim...
"Bir şeyin iyi ya da kötü olduğun dikkat edilerek, güzelce yoklanarak anlaşılır.Bunlar yapılmadan alınan nesne kötü ise bu, incelenmeden alan kişinin başına kakılır." anlamındaki deyim. fakat çoğu kişi tarafından yanlış kullanılır; (bkz: göz var nizam var)
baslik acip reklamini yapmak* nın başka versiyonu.gördüğü her başlığa kendi entrysinin bkz'ı verme eylemidir.ille de kendi entrysinin bkz ı vermek zorunda değil tabii, başkasının entrysinin de bkz ını verebilir, mesela şöyle (#221169) haa ben yapıyor muyum? evet, ama başkalarının entrylerini, mesela bunu (#221169)..ne yapiim dayanamıyorum, hangi başlığı görsem dayıyorum bunu.şaka lan şaka.uygun başlıklara koyurorum bunu (#221169) ama en az 3 başlığa koymuşumdur, amma reklamını yapmışım dimi pulp fiction'ın? bak burda da 3 kere bkz verdim, bir de nickinin bkz ını verdim.ulan ne iyilik sever bi' insanım.başka reklam yapmak isteyen varsa özel mesajla ulaşlabilir bana."atan alir spor reklam ajansı" anasını satiym..
yapamazsın deme, şansını dene.tamam kendi entryni oylayamıyorsun, dolayısıyla "iste budur üstat" da diyemiyorsun.ama hani var ya bissürü başlık; yok yaran entryler, yok helal olsun dedirten entryler, yok hobaa dedirten entryler kesin bir yerde senin entrynin bakınızını vermiş bir entry vardır*, aha işte o entryi işte budur üstat yaparsın, ordan da direk senin entryne tıklar zaten, böylece kendi entrynin reklamını yapmış olursun. aha bak yeni bir kavram da ortaya çıktı, başlık açıp reklamını yapmaktan sonra entry nin reklamını yapmak.
bu amerikalılar bi garip tipler ya.böyle birbirlerini görünce birbirlerinin isimlerini söylerler..selamlaşmadır o, tek kelimeyle olay biter.
örnek: jack ile john karşılaşırlar.
jack: john?
john: jack?
sen de bişeyler olacak, bi muhabbet dönecek zannedersin, ama adamlar direk devam ederler yollarına.ben olsam "efendim" derim, o da eşşek gibi durmak zorunda kalır, nıhahaha.."ııı..şey..bişey yok" falan der.çok zekiyim ulan.
pratik işmiş lan aslında, bak şimdi fikrimi değiştirdim.
ama bizde de tuhaf duruyo lan;
örnek: hasan hüseyin ile abdurrahman karşılaşırlar.
hasan hüseyin: abdurrahman?
abdurrahman: hasan hüseyin?
aha olmuyo işte..üstelik biz yaparsak şöyle yaparız;
hasan hüseyin: abdurrahman?
abdurrahman: ne var yarraam?
hasan hüseyin: yok bişey amına koyim.