La ne olmuş ki yaaa erkek çalışsın bence de. Ama oyuncak falan hiç olmadı. Sevişin çocuk yapin çocuğunla oyna de mi ama? Koca neden oyuncak oluyor. Yakışmadı bu istek.
inanir misin 35 yaşındayım. Liseli ergen gibi Aşk 101 izledim neyse orda bir yabancı müzik keşfettim. Sanki ben keşfetmiş de o diziye önermiş ve kabul edilip dizide çalmışlar gibi heyecanlandim.
Eksik olanı düşünmeye gerek yok... Mutlu olabiliyorsa bir insan içinden geldiği gibi olmali. Mesela otobüs beklerken mutlu olabiliyorsan ol. Ya da tuvalette. Yani bu tarz örnekler çoğaltılır. Hiçbir sey namumkun degildir.
Bak bana sözlüğe yillardir girmemistim. Simdi girdim mutlu oldum. Simdi yildiz içinde gülücük şeyi yazacm bak bak *
Bak şimdi yukarıya ergen yazdim diye okumazlik etmeyin. Ben iki sezonu da izledim. Çıtır çerez lan. Vakit kaybi da değil hee. Beyin fırtınası yaptığın geçmişe gittiğin yerleri var dizinin hakkini yemeyelim. Mükemmel müzikler de cabası. Yeme de yanında yat. Ama bir Türk dizisi olduğunu unutmayin. Tabii ki mantik hatasi bol. Ama şimdi onları irdeleyeceksen bu diziyi izlemeyeceksin güzel kardeşim. Saçma olur.
Şey yaa be ekşi sözlükten geliyorum da orda vardi. Burada da 'uludag sözlük hicbir siki begenmeme timi' diye bir sey var mi?
Cok ciddi bir kemik izleyiciyim. 3.bölümden sonra turk dizi izlemem ben on yargimi kirip izlemeye basladim. Hatta 3.bolume kadar ilk bolumden tekrarlarini 87 defa izleyerek ve yeni bolumu iple cekerek deli gibi persembe gunlerini bekleyerek devam etti hayranligim.
Simdi bu dizi yaklasik olarak ekim ayindan bu yana vizyonda ve toplamda 6 aylik bir surec var elimizde. Hadi bir bolum ozel bolum olarak yayinlandi genel olarak 20 yi gecti yayinlanan bolum. Bolum numarasi takip etmiyorum kusura bakmayin. Neyse. E bee guzel kardesim, degerli guzel kalemli senaristler ben izledigim bunca ay sonunda hicbir bolumde kendimle bu kadar alay edildigi hissine kapilmadim. iyisiyle kotusuyle hilal'i ve leon'uyla azize'si ve tevfik'i ile hatta yildiz'i ve ali kemal'iyle kabullenip zevkle izliyordum.
Ama bu bolum dayanamadim eeehh artik taştaş geciyorlar izleyiciyle diyerek isyana bagladim.
Yahuuu bree senaristler cevdet deseydi yaa hani esref pasa pusula gonderdi ben de vatan severim diye. Ulan neden mal mal baktiriyosunuz guzelim oyuncuyu azize'nin suratina yaa? Nasil da gulucuklerle kostu zevcesinin yanina.
Yaa ne olur zamani geriye alin ve bu bolumde duzeltme yapin ne olur!
eski zamanlarda doğurgan olduğuna dair bilgiler yayılmış ama bir bakmışlar tahta gibi kadınlar da pırt pırt doğuruyor işte o vakit vazgeçmişler bu diretmelerinden.
dün izledikten sonra okkalı laflar hazırladığım lakin şu an toparlayamadığım bir adet ryan gosling filmidir.
açıklamalardaki gibi bir kısa bilgi yazayım ayıp olmasın. iki kişi var taamm mı bir kız bir erkek bunlar evleniyor bir süre sonra sıkılıyor sonra evlilik şeylerini kurtarmaya çalışıyorlar falan aman aç izle banane yaa...
aslında bu filme iki ayrı açıdan bakmak gerekiyor zira erkekler kızın üstüne kızlar ise erkeğin üzerine yürümüş. olay aslında tamamen başrol olan erkek oyuncuda bitmiyor bence olayın ana konusunu kızımız canlandırıyor. evet diğer tarafta hayallerinden vazgeçmiş bir aşık var fakat bana göre çocukluğu tramvalarla geçmiş bir insanın geleceğini bu denli görmezden gelmesi daha çarpıcı gibi geldi.
öncelikle kadın haklı tabee oğlum! yaa kimse adamı evliliğe zorlamadı hatta toplu taşımada kucak kucağa giderken bunu yapmak zorunda değilsin biliyorsuan di mi diye sordu. adam ne dedi? yok onunlan alakası yok yaa ben seni seviyorum dedi. o zaman daha sonraları ben senin için her boku kabullendim seni hamileyken kabul ettim kızım diyerek psikolojik şiddet uygulama hakkı olamaz bu hakkı ona kimse vermiyor. bunu bir kabullenelim.
ikinci aşamada ise psikolojik şiddet uygulayan adamımızı evliliğini kurtarmak için elinden geleni yapmaya çalıştığını görüyoruz üstelik kendi çocuğu olmamasına rağmen deli gibi çocuguna bağlı bir baba idi ona bir şey diyemiyorum. tamam evliliğini kurtarmaya çalıştın fakat daha giderken kıza yine aynı boktan tavrınla bağırıp durumu saptırdın oldu mu şimdi? olmadı de mi?
gelelim kızcağızın ulan adam seni her bokunla kabul etti sen yine de teppiği attın tepkisine maruz kaldığı kısıma. yahu evlilik öyle her kabul edenle olacak bir şey mi? bilinçli olalım lütfen bir ömür aynı evin içinde huzursuzlukla ve şiddetle büyümüş bir kızın öyle bir kocaya katlanabilmesi gerçekten büyük mucize olmuş. hatırlayacaksın şimdi bir sahnesinde ne diyor adama? bu hallerinden bıktım diyor. tabi bıkar yaa adam içiyor ve boş aylak tayfa misali kadını azarlıyor ve ev işleri konusunda da gördüğüm kadarıyla hiçbir yardımı dokunmuyor. eee sonuç ne? ben seni her bokunla kabul ettim di mi? bırakın bu ayakları. biraz hayata bağlılığını belli edecek koşturacak yaşama da saygı duyacak öyle koyver gitsin modu kadınlarda pek işe yaramıyor ha gitmişsin direklerin altında çekirdek kola yemişsin ha elinde ballyy poşşetti baly çekmişsin aynı yani.
kız kalktı adama dedi ki; sevdiğin işleri yaparsan hem yapmak istemediğin işlerle uğraşmazsın hem de daha iyi bir şekilde düzene girer stresini atarsın hem de o zıkkımı içmezsin. ama adam ne dedi? her hobiyi paraya çevirmek zorunda mıyım? çünkü kadını terslemek için fırsat kolluyor.
psikolojik durumlar çok fazla etkili oluyor evlilik konusunda. şimdi yine hatırlayacaksın kız hastanede kavga ettikten sonra babasını merdivenlerde otururken görünce şu an seninle konuşmak istemiyorum dedi. ben bunun altında bile buzağı aradım. bence babasının yüzünden bazı konularda çok eksik kaldı ve ondan dolayı birçok erkekle ilişkisi oldu. kız da eğitimini aldığı için her şeyin farkında.
kızın soğukluğu bence tam da kıvamındaydı. adamda ilgi eksikliği baş gösteriyordu. kadının beklediği ilgiyi film boyunca flört dönemindeki kadar göstermedi zira kadın izin vermedi çünkü artık iş işten geçmişti.
yalnız erkek tarafından baktığım zaman sevdiğini görebiliyorum evet, gözü kapalı çok iyi bir baba olduğunu da görebiliyorum hatta alyansı fırlattıktan sonra araçtan inip araması fena halde koydu. son sahnede mutfakta ağlama sahnesinde biz türk kadınları olsaydı o adamı affederdik. hele hele evladım omzumda 'onu çok seviyorum' diyerek zırlamış olsaydı allah diyorum! beni o adama bağımlı kılardı o çocuk...
nitekim farklı kanatlardan bakmak lazım. ben erkeğin tamam seni her halinle kabul ettim hayallerimden vazgeçtim ve sana her şeyi yapabilirim modunda olmasından dolayı hemcinsimin gözünden baktım. bazı yerlerde adama da hak verdim evet seven bir erkekti hareketlerine davranışlarına kontrol olamıyordu ama bunu düzeltmesi kendisinin elindeydi. neyse... beynim sulandı.
yakın zamanlarda bir tanıdığımın boşanma hikayesindeymiş gibi hissederek yorum yaptım. ve arkadaşım hakikaten boşandı ve ben onun boşanma evresindeki kadar çok gerildim bu filmi izlerken. tanıdığın insanların ilişkilerine tanıklık eder gibi bir film sunmuşlar bize. ben bayıldım. ne öyle mıçmıç aşk filmleri al izle hayatın gerçekleri bunlar.
hani çok fazla tüketilen gıdalarda alışkanlık yapması için halk tarafından madde yüklüyorlar bunlara ondan dolayı canımız daha çok çekiyor diyorlar. heh bu dizi de aynen öyle bir kıvama geldi. tamam diyorum izlemeyeyim strese giriyorum ama izlemeden duramıyorum bırak durmamayı her hafta saatler öncesinden hazırlıklar başlıyor akşama vatanım sensin var diyerek. hazırlıkları geçtim toplu izleme seansları düzenliyoruz her hafta birinde toplanıp bir arada izliyoruz.
neyse nitekim bugün de izledik. pişman mıyım? zerre pişmanlık yok... hala aşık bir halde izliyorum.
cevdet'in ikinci bölümde geçen esir kampı flash backleri o bölümü izlediğim acıyı ekledi üzerime resmen. ben oturduğum yerde ne bok yiyecek bu adam orada allahım diyerek kafayı yedim.
yalnız şu çalgıcıların dediği kadar var bu yeni gelen adam. hakikaten vasili denen bodur herifi mumla aradım bu bölüm.
hepsini geç türklerin o şekilde itilip kakılarak sürüklenme sahnesinde gözlerim dolu dolu oldu ve oturduğum yerde nankör pislikler izlesinler de görsünler bu millet ne cefalara katlandı ne pis dönemlerden geçtik diyerek iç çektim...
hileoncular kına yakma merasimi düzenlemişler haberini aldım. dans ettiler ya, muhakkak şu aralar hala aynı konunun heyecanı dönüyodur. allahtan telefonum bozuldu da her dakika girip twitleri kontrol etmiyorum. güzelim hilal'imi o çizgi bıyık leon'a yar edecekler ya ona yanıyorum.
yıldız da zavallım kıız, leon a kıl oladursun. sevgili leon hilal'e meftun olmakla geçiriyor günlerini .
geçen haftaki yanık izli ali kemal'in üzerine gitmediler gayet ağırdan alıyorlar bu hikayeyi gizemi arttıkça fazla naz aşık usandırır moduna girmeden sabırla bekliyorum zira bu gün vasili cevdet'e üstü kapalı bir şeyler anlatmaya çalıştı. merak ettim altından bir şeyler çıkacak gibi duruyor.
azize 7 senedir rahmini hazırlamış gibi ilk seferde hamile kaldı. rahim küser derler bizim buralarda ama bunun ki bildiğin motor tatatata çalıştı kaptı spermi yuvasına yolladı. vay anam vay..
bu bölümün en bomba sahnesini her hafta olduğu gibi son ana saklamışlar. eşref o şekilde yanında kimse olmadan çıkmaz meydana muhakkak altında başka işler var demedi demeyin gerçi gün gibi ortada ama neyse. ben asıl cevdet'in hapisten kaçma anının sorgulaması konusunda meraklara kapılıyorum eğer o kısmı atlarlar da haa evet bu adam bize sadık tripleriyle cevdet i bağırlarına basarlarsa çokayıp olacak.
14 şubat gecesinde izlenmemesi gereken romantik müzikal ve tadına doyulamayan filmdir.
filmi dün izledim ve izlerken 'amelie' filminde aldığım o zevk ve mutlulukla izledim zira film daha başlangıç sahnesinde yüksek dozaj mutluluk vererek damarlara giriş yapıyor.
çok fazla araştırmadan konusunu okumadan sadece birçok dalda oscara aday olmasından mütevellit atladım filme. çok irdelemedim yani. zaten boş vakit bu aralar gırla diyerek. daha ilk yarım saatte bu film bana başka bir filmin tadını anımsatıyor dememe kalmadı merakıma yenildim ve tam da dilimin ucundaki 'whiplash' filminin senaristinden olduğunu öğrendim. hah dedim tamam şimdi oturdu taşlar yerine. gerçekten filmi izlerken 'whiplassh' filmini anmadan edemiyorsunuz. yazar ve yönetmen tamamen kendi reklamını yapmış.
bayılarak izledim evet. özellikle caz müzik severlerdenseniz hiç vakit kaybetmeyin ve izleyin zira hayatınıza mutluluk ve neşe katan 2 saatiniz olacak. dans kısmına hiç girmiyorum zira yorumsuzdu izlerken keyiflerden keyif beğeniyorsunuz.
film biraz fazla gerçekçi davranmış içinizin burkulacağı sahneler var. ya da ben çok duygusal ve ağlak bir kızım bilmiyorum hep bir umut ile bitirdim filmi sonunda da o baş selamı ile sarsıldım. bu kadar mutluluk salan bir film için üzücü bir finaldi benim için. emma ve ryan mükemmel uyum nasıl olur onu göstermişler. ryan rol için soğuk kalmış diyenlere de laflarım var zira ryan'ın rolü zaten cool bir karakteri yansıtıyordu cuk oturmuştu rol üzerine. hatta kendisini oynamış bile olabilir...
üzerine çok da fazla yorum yapmaya gerek yok aslında ama yazmadan duramıyorum çünkü inanılmaz beğendim bu gün tekrar izleyeceğim sanırım.
mia'nın hayallerinin gerçek olduğunu filmin öyle bittiğini hayal ederek avuttum kendimi çünkü diğer seçeneği düşününce göz yaşlarıma engel olamıyorum. sebastian'ın mia'ya hani gitmesen diyorum bakışı olsun mia'nın o an geri dönesim var ama dönemiyorum diye bağıran yüz ifadesi her sahne her dakika o kadar içime işledi ki hala etkisindeyim.
ben bu tür kızlarımıza bir şey diyemiyorum zira kafa yapıları uyar kanka olurlar. benim lafım şu iki cümleyi kurma gereği duyan kızlarımıza ve erkek diye geçinen insanlarımıza;
1. ben erkeklerle daha iyi anlaşıyorum.
2. kanka ayağı döt ayağı.
ilk sıradaki o kadar yapay ve sıradan ki. bir kız bunu söylediği zaman e be dürrük sen sana yanaşan kızları kendine rakip gördüğün için anlaşamıyorsun diyerek ağızlarının üzerine güdümlü anne terliği ile vurmak istiyorum. tamam her kadın bunun için yanaşmıyor kendi hemcinsinin yanına ama deme kızım böyle şeyler yaa. deme.
ikinci sıradakini ise erkekler genelde daha çok kullanıyor. onlara da iki çift lafım var elbet. e bee devee hörgüçlü dürrük senin fikrin neyse zikrin de odur diyerek unlu oklava ile kovalayıp kıçlarını kızartana kadar dövmek istiyorum. ne demek kanka ayağı döt ayağı yaa? kanka muhabbetinin altında pis fantazilerini saklıyorsan sen olmamışsındır zaten yüreği pislik herif.
adamlığı geç öğrenecek iki çeşit insan örneği verdim ve gidiyorum.
mendilimin yeşili türküsünü dinledikten sonra türkü aşkımı kabartmış başarılı gruptur kendileri.
daha çok kitlelere yayılmalı boktan püsürden pop bayatçısı olarak ortalarda cirit atanların yerine onlardan daha fazla kazanmaları için canı gönülden dualar ettiğim gruptur ayrıca. yayılsınlar egemenliklerini ilan etsinler bu piyasada lütfen...
ben yeni keşfettim bu hanım kızımızı. bilgisayar başında klavye çalışmalarım esnasında youtube otomatik oynatma sıradan devam ediyordu. sonra birden bu hanım kız çıktı ve 'ah bu şarkıların gözü kör olsun'demeye başladı. ama ne demek! o şarkıların gözü kesin kör oldu dedim içimden.
sesi değişik renklerle bezeli bir gökkuşağı sevinci yaşatıyor insana. hep duymaya alışık olduğumuz bir ses değil. ikinci sırada ise yüreklere dokunuyor. cidden ama ekrandan ellerini çıkarıp yüreğine dokunuyormuş gibi hissediyorsun. üst üste birkaç şarkısını dinlediğiniz zaman da müptela oluyorsunuz.
kardeşinin hikayesini akıcı ve şaşırtıcı dille anlatmayı başarmış kitap.
tanıma bakmayın tamamen yanıltıcı bir tanım oldu ama başlıktan dolayı kardeş hikayesinin daha çarpıcı anlatılması ancak böyle açıklanırdı.
zülfü livaneli bir kitap yazdığı zaman ben kendisinden çok heyecenlanıyorum çünkü biliyorum ki o kitap okunduktan sonra asla pişman olunmayacak. öyle de güzel bir adamdır öyle de güzel bir yazardır.
bu kitabını da okurken alıp sürüklemişti beni uzak diyarlara hatta onunla birlikte kaldım o kaldığı evde yalnız başıma onunla birlikte girdim o sarıp sarmalama makinesine. o derece sarıp sarmalamıştı kitap beni.
okumadığım romanları var sırf okumayı erteliyorum ki daha sonra neden erkenden bitti bu kitap dememek için. şaka bir yana son ada romanı elimde ama alıp o akıcılıkla okumaya başlarsam bittiğinde yerine başka bir kitap koyamam diye erteliyorum.
ilk okuduğumda tadı damaklarda kalan yeşilçam filmleri var ya aynen o tadı almıştım üzerinden yıllar geçti hala aynı tadı alarak anıyorum kitabı. istanbul ziyaretlerimde gerçekten kitabı yaşatan bir müzenin varlığını ziyaret etmek için çok çaba da sarfatmeme rağmen ne yazık ki kısmet olmadı ama gideceğim sözlük yeminim olsun o müzeyi gezeceğim.
hala okumayanlarınız var ise; okumasın. bu tadı damakta kalan romanlar bana özel olarak kalsın. bencilliğimi hoş görün. eğer okursanız anlayacaksınız.
tanımı böyle yaptım çünkü az sonra eleştirel yorumlarımı döşeyeceğim izninizle.
güzelim diziyi twitter daki veletlere sakız ettiniz ya size diyecek bir şey bulamıyorum sevgili senaristler. yahu senaryoyu bekletip yorumlara göre yontmanız güzel de leon ve hilal sevdası hiç olmuş mu yaa? tamam bir yerden izleyici kitlesini sağlama almanız lazım ama en azından hilal'i bu oyuna alet etmemeniz gerekiyordu. hem ne demek leon yıldız'a umut vermemiş? umudun allahını verdi yaa sarhoşken oturup sevmek bile yasak deyü kızın saçlarını okşamadı mı? ali kemal ile yıldız başhekim e yar olacak diye kafa göz dalmadı mı? yapmayın allaseniz yaa yapmayın böyle şeyler! Halit ergenç, bergüzar korel, onur saylak, ismini bilmediğim babaannenin oyunculuğuna saygı duyun ve yapmayın ne olur. adamların oyunculaklarına hakaret oluyor ya gerçekten.
neyse dizinin bu kısmından sonra eleştireceğim ikinci nokta ise; konunun en başa esir kampına dönmesi ile alakalı. neden biz 1.bölüme döndük şimdi? yoksa bu dize birtakım kısır döngüler üzerinden mi ilerleyecek? merak ediyorum twitter daki o dingil hileoncular kadar değerimiz yok mu gözünüzde yahu? azıcık ekşi sözlük yorumcularını ve buradaki izleyicileri göz önünde bulundurun heyecam katacağız derken dizi 1. bölüme dönüş yaptı. ne olur izlediğim tek dizimi elimden almayın yahu...
çok içlenmiştim dayanamadım yazdım ama ne olur yayından kalkmasın diye dua etmeyi de ihmal etmiyorum çünkü hala korkularım devam ediyor. dizinin akıbeti iki dudağının arasında olan insanlar var harcayacaklar diye çok korkuyorum.
geçen sene kpss ye hazırlandığım dönem genel kültür başlığı altında bu film tüm ödülleri toplamış almış başını gitmiş yahu diye düşündürmüştü bana.
arkadaşla filmin içeriğini bilmeden sohbet ederken 'spotlight' denen film de bütün ödülleri toplamış yahu dedim. hayır yani konular o kadar sıradanlaştı ki artık bu kadar etkili olan senaryo neyi anlatıyor ola ki dedim. arkadaş o esnada filmin içeriğini okuduktan sonra anaç bunu izlememiz lazım anacım dedi. neymiş lan konusu dedim, yakın tarihli türkiye olaylarından esinlenilmiş gibi bir konusu var dedi.
açtık izlemeye başladık. malum vakıf geldi tabi akıllara. üzeri örtülmüş her olayı belalar anarak izledim. ülkemiz için de böyle bir ekip diliyorum diyerek bitirdim. evet birçok şeyi lanetlemekle izledim filmi ödülleri de haketmiş bence. zira onca şeyin üstü örtülmüş gizlenmiş eğer bu filmi de örtüp gizleselerdi çok manidar olurdu durum.
nitekim artık izleyin izlemeyin size kalmış demek isterdim ama artık izlemeden ölmemeniz gereken filmler listenize bu filmi de eklemeniz lazım diyorum.
dün ki bölümünde faranjiti mi arttırmış dizidir. nefes alamadım hıçkırıklarımın ilk defa göğüs kafesimde can çekiştiğini hissettim.
birkaç bölümdür gelip yazmıyorum zira biraz uzattıkları ve hikayeyi kansere çevirdikleri için kızgındım ama şunu düşündüm; bu adamlar yorum ve eleştiri yapılmasından ziyade başarılarından dolayı kutlanmayı hakediyor. hee benim kutlamamla mı oluyor bu işler bilmiyorum ama benim gibi diğer izleyicilerin gözlerinin yaşlarıyla ve içlerinde oluşturduğu umut ile birlikte büyüdüler.
türkler duygusal insanlardır söz konusu vatan ve topraksa ve bu dizi ülke durumuna baktığımız zaman çok hassas bir dönem içideyken yayınlanıyorsa duygusallığımızın iki katı artması çok da normal değil mi haliyle?
dün yayınlanan bölümün yorumlarına bakıyorum bir kere daha canlanıyor sahneler gözümde. bu dizi için odamdaki televizyonu değiştirmek istedim ama izin alamadım. vay efendim neymiş aynı diziyi zaten ev ahalisi de izliyormuş. yaa iyi de ben sizin yanınızda döküp gözyaşlarımı ağlayamıyorum yaahuuu...
neyse en başta yorumlarımda belirttim mi bilmiyorum ama diziyi hilal üzerinden çevirmeye başladılar demiştim yoksa kendi sayfasında mı yazdım bilmiyorum. senarist ve grubu inanılmaz kıvrak manevralar yapıyor desem yalan olur tamamen izleyicinin beklediği sahneleri yedire yedire uyguluyorlar senaryoya. ben daha çok halit ergenç can alıcı olacak derken hilal'in ön saflarda olması biraz üzdü beni. ben şahsen halit ergenç gibi usta bir oyuncuyu izlerken byüük keyif alıyorum. bencillik gibi olacak ama ikinci bölümdeki gibi her sahnesinde halit ergenç'in olacağı bölümlerin hayaliyle izliyorum adeta diziyi.
dün ki bölüme değinemedim yine. ben dün ki bölümün tamamının bir babanın çaresizliğine ayrıldığını görüm ve halit ergenç mükemmel bir oyunculuk çıkardı. hani idam sehpasına gelen o küçücük kız sahnesi var ya bak yazarken bile gözlerim doldu ordaki bakışlar o küçük kızın masumca gülümsemesi aman alllahım diyorum. yanımda kimseler olmasaydı böğrümü tutarr 'amaann yareebbbiimm ne büyük acılar bunlarrr' diyerek zangır zangır titreye titreye ağlardım. yanımda ailem vardı ve ben onlara ters açıda olan tek gözümle ağlayamadığım için içime attım hıçkırıklarımı inşallah kanser olmam.
son sözlerim ise şu; yüreklerinizle döktürdüğünüz oyunculuklarınıza sağlık...
onca entry yazdıktan sonra sözlük beni sayfadan attığı için silinen entrymin sahibi olan dizi.
hazır f klavye çalışıyorum iyi oluyor ama gözünü sevem sözlük küfür yemeyi çok mu seviyorsun onca şeyi nasıl bir araya toplayıp yazacağım şimdi ben allasen yaaa... ammaaannn!!
tanımım bile totoma benzedi şuna bak. neyse.
bugünki bölümde iki ayrı vurucu sahnesi olduğu için yine ayakta alkışlayıp düğme iliklettiğiniz için emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim. kaliteli yapımları arar olmuş gözlerimiz ve yüreklerimiz. yüreklerimiz demişken vatanımız için çekilen cefayı da tekrar hatırlatıp özlemimizi gözlerimize yağdırmanız da ayrı bir durum, iyi ki varsınız ve iyi ki haftada bir gün de olsa üzerimizden yükleri kaldırıp kafa dağıtıyoruz diyeceğim ama bu bölüm leon'un yapmış olduğu konuşma resmen günümüz türkiye'sini sorgulattı bizlere helal olsun size...
"...düşmansız bir arada duramayan bir millet olmuşsunuz siz, birbirinizi sevmiyorsunuz... ancak bir düşmanın varlığı sizi bir arada tutmuş..."
ya şu cümle meteor etkisi yapmadıysa bünyelerde cidden leon'un dediği gibi memletinizi olduğu gibi sevmediğinizi itiraf edin kendinize lütfen.
bu senaryoda halit ergenç'in de katkısı var mı acaba diye merak etmiyor değilim nedense öyle bir izlenim uyandırdı bende, yani ne bileyim severim kendisini hatta gezi parkı olaylarından sonra daha bir sevmeye başladım belki de o olaylardan dolayı böyle bir etki yaptı.
amasya genelgesi tüylerimizi diken diken etmekle kalmadı gözlerimizdeki yaşın akmasında da büyük bir rol oynadı bu aralar vatanımla ilgili her şey ağır etkiler yaratıyor zaten üzerimde. günümüz olaylarının elbette etkisi var hain ellerin uzanmasından dolayı bir çıkış yolu arıyoruz ondan mıdır nedir felaket duyguluyum bu aralar hele hele söz konusu vatansa, mustafa kemal ise iki kat artıyor o hüzün dalgası.
nitekim yine geceye damgasını vurdu bu bölüm. diğer sözlüklerden okuduğum yorumlar neticesinde bir endişemi dile getirmek isterim. ilk bölümünden bu yana yayından kaldırılır korkusu ile izliyor ve derin üzüntü duyuyorum ve bu bölüm leon konuşması ile iki kat arttı endişem kaldı ki benim dışımda birçok kişi de dile getirmiş ama yayından kaldırılması için belirli kitlenin gözüne batmaması için dua etmeye başladım. umarım uzun bölümler izleriz bu dev yapımı.
ilk yazdığım entryden eser kalmadı ama bu sefer de böyle olsun ama seni affetmeyeceğim sözlük.
son zamanlarda alımlarda cimri davranacağını belirten sayın başbakanımızın yeterli derecede hayal kırıklığı yarattığı olgudur.
var yok üç beş umut kırıntımız vardı onları da alıp gittiler. önlisans sınavından önce alım yapmiciik açıklamasının verdiği kederle aynı zamanda sınav sorularının uzaydan gelmesi ile bir kez okkalı bir hayal kırıklığı yaratmıştınız zaten bünyelerde.
ne günahımız vardı bee devlet baba söylesene neden üvey evlat muamelesini biz gördük anlamadım!
gelecekte inanılmaz pişmanlıkla geri dönüş alınabilirtesi yüksektir.
ders çalışmayı ertelediğiniz her anın pişmanlığını gelecekte çekeceğinizi unutmamanız lazım.
ders çalışmanın hangi amaca hizmet ettiğini idrak etmeden okula gönderildik fakat yeni nesil gençler eskilere göre çok daha akıllı onu biliyorum.
geleceğe yolculuk yapan bir makine olsa ve saçilmiş nadide kişilerden biri de sen olsan mesela rahat bir uyku uyuyamadığını görsen gelecekte, çocuklarına sağlam ve kaliteli bir yaşam sunamadığını ve senin yüzünden onların da senin bir zamanlar yaşadığın boktan hayatının bir benzerini yaşadığını görsen. eşinle arandaki huzursuzlukların çoğunun geçim derdi olduğunu görsen, boğazına kadar borç bataklığına battığını görsen?
şimdi soruyorum sana ülkemizde zaten ekmek aslanın kuyruğunda ve sen bu lanet okulu bitiremezsen ya sanayi de çırak olarak iş hayatına atılacaksın ve biz hayat üniversitesinden mezunuz ayağına yatıp edebiyat yapmaya çalışacaksın ya da boktan havasıyla sana bir şeyler öğretmeye yeltenmeyen kuaförün çırağı olacak zamanın gelince sözde yanıp tutuştuğun bir dingille evlenip ömrünü çürüteceksin. neden? sana soruyorum neden?
çünkü zamanında milyon kere ders çalışmayı erteledin sen. hakettin bence bu boktan yaşamı. oturup dizini kırıp iki saatini boktan sayfalarda gezinmek için feda edemedin. tüm hayatını etkileyecek o küçücük adımı atamadın. bok çuvalı gibi kaldın ortada. sana yarın birgün ne anan acıyacak ne de baban. çünkü sen hayalsiz bir insan olarak geleceğine şekil verebilecek o adımı atamadıın arkadaşım. sen dirayetsiz ve de işe yaramaz bir insan olarak kalmaya adım attın. vee bunun böyle olması senin elindeyken yaptın bunu.
yarın birgün hayatı paşalar gibi yaşayan insanları o beş para etmez facebook hesabında görüp hayıflanacaksın ahanda buraya yazıyorum. istediğin yerlere gidemediğin zaman mesela canın yanacak, deli gibi alışveriş yapmak istiyorsun di mi? bok yaparsın. otur evinde ekmek bulduğuna şükret.
sen sadece dersi değil hayatı erteliyorsun zamanında kimse bizi uyarmadı aç gözünü kulağını. hayatımızı erteledik biz. kaliteli bir hayat fırsatı sunuldu ama dersleri erteledik. iyi bok yedik, sen de ye tadı muazzam... yıllarca damakta kaldığı gibi hayallerin de kursağında kalıyor, tavsiye eder miyim sence? ertelemeye devam edersen bizzat yaşar ve görürsün tavsiyeye ne hacet...
her hafta heyecanla gelip entry girmem için çekildiğini düşündüğüm dizi.
bu hafta olaylar o kadar dallanıp budaklandı ki hop oturduk hop kalktık.
spoilerimsi yorumlarim geliyor dikkat!
---- spoilerimsi yorum ----
bu hafta nedense cevdet'in açıklarının yakalanması beni derinden etkiledi. o yunan minnoş generalin suratını dağıtmak için her şeyi yapabilirdim. dizinin insanlar üzerinde yaratmak istedikleri etki de tam olarak buydu zaten ve hedeflerine ulaştılar.
fdagman detayına daha sonra değineceğim zira önce azize'nin yaptığı denyoluklara değinmek farz oldu! ah be anam eftelya'ya yardım ettin anladık, iyi de ettin kanatsız bir melek portresi de çizdin süpersin de ne işin var elalemin gemilerinde yahhuuu?? sen bize kalp krizi mi geçirteceksin allasen?
hilal-leon-mehmet ve andreas dörtlüsünün sahnesi inanılmaz sağ gösterip sol vurdu yani ne bileyim sessiz kaldığı halde amerika'lı gazeteciye konuşturduğunuz çocukcuğzı kullanıp atmış gibi olmadınız mı sizce de? ayrıca o kayık sahnesinde mehmet yeterli etkiyi veremedi ya da ben olayın şoku ile anlayamadım. ayrıca leon'un öyle bir incelik yapması akıllara zarardı son ana kadar acaba leon ne planladı acaba diye düşündük. bilmiyorum ama tuhaf oldum. hee unutmadan leon ile yıldız ajanlık oyunu oynayabilir hilal diken üstünde dursun artık.
cevdet artık tevfik denen herife ağzının sus payını ver de hepimiz rahatlayalım paşam, içimden öyle geçiyor ki en baştan beri hainin tevfik olduğunu biliyorsun da gerçekliği kanıtlansın diye bekliyorsun ama ne olur çok geç olmadan güzel bir döv bee ne oluur!!!
ölmez hasan denen dürrük öyle şaşı bakınca bana bir gülme geliyor ama rolünün tüm hakkını verdiği için ayakta alkışlıyorum herifi. yalnız general cevdet'ten çok pis kılllandı tam da ölmez hasan denen şekilsiz bu olayların üstüne geldi ya nasıl senaryolar dönüyor zihnimde bir bilseniz...
yıldız yavrum sonunda ali kemal'i çileden çıkarttın bravo... her ne kadar önce başhekim olayına sıcak bakmamış olsak da senin için en hayırlısı o olacak bebeğim leon'dan sana hayır gelmez. ayrıca leon'la o saraydan bozma evde ajanlık oynamaya kalkıp babaceğzinin canına sakın mal olma...
ve sosyal medyadaki hileoncu tayfa nedir bu cılkını çıkarma anlamadım ama senaristler de nabza göre şerbet veriyor ona bozuluyorum, bir de yıldız nişanlanınca iyice ayyuka çıkacak bu hileoncular ona yanıyorum. aman diyeyim aşk dönmesin aralarında ziraa çok pis bir yola girer dizi,
gelelim fragmana... tüm ekibi ayrı ayrı kutlamak lazım. yılllardır tarih ile ilgili olmayan ve kpss modumdan dolayı bu sene inkilap tarihi dersine aşık olmam nedeniyle yayımlamış olduğunuz o genelgenin her bir maddesinin seslendirilmesi içime işledi. özellikle vurucu maddenin vatan sevdalısı hilal'in okuması yüreğime kazındı. eğer o yıllarda yaşamış olsaydım nasıl hallerden geçerdik, o dönemi nasıl atlatırdık diye çok düşündüm. aslında bu sene tarihle haşır neşir olmam beni inanılmaz düşüncelere sürüklemişti. bu dizinin tam da bu döneme gelmesi tarihi tam da deli gibi yuttuğum şu zamanlarda üstüne tuz biber oldu ve yüreğime kazınarak hafızamdan çıkmamacasına kaydedildi. yıllardır böyle güzel dizilerin bizim ülkemizde çekilip çekilemeyeceğini düşünürken umutsuzluğa düştüğümüz her anın acısını çıkardığınız için tüm ekibi ayrı ayrı tekrarden tebrik ediyorum.
---- spoilerimsi yorum ----
günümüze kadar uzanan bir hikaye olmayacak biliyoruz ama muhteşem yüzyıl dizisinden sonra tarihimizi araştırmaya başlayan insanlarımıza inkilap tarihini de araştırma hevesi ve aşkı sardıracak kadar tarih aşılarsa halkımıza inanın en kutsal görevlerinizden biri olan dizi ile tarih öğretme evresini geçmiş olacaksınız.
yine muhteşem bir bölüm ile yeni bölümünde de yine muhteşem bir dizi olduğunu kanıtlamıştır.
hep halit ergenç'e övgüler yağdırıyorum ama bugün sevgili eşi bergüzar korel'e övgüler yağdıracağım.
ilk bölümünden bu yana büyük bir keyifle ailecek ve hatta sülalecenek izliyoruz efendim. uzun yıllardır doğru düzgün dizi izlemeyen beni ekran başına kilitledi ve büyük bir hayranlıkla kendine bağladı bu dizi. en başından beri ülkemizde böyle sanatçılar da varmış diyorum usta sanatçılarımızı konu dışında tutarak. uzun zamandır boktan kıytırık konuları ağa filmlerinden, aptal aptal konularla milleti salya sümük ağlatmaya and içmiş senaryolardan gına geldiği için bir nefeslik dizi çekselerde türk yapımına da destek olsak modunda hbo yapımları arasında kaybolup kalmıştım.
tv izlemediğimden ötürü yakından eşten dosttan aldım haberlerini falan deyü amma pek sallamadım. 10 kasım fragmanı yürek dağlayınca dayanamadım 1 ve 2. bölümünü izleyeyim dedim. iyi ki izlemişim diyorum şu an.
halit ergenç, bergüzar korel, onur saylak ile tanıştım. ne muhteşem işler çıkarmışsınız gençler yaa...
gelelim bergüzar korel'e... sen ne güzel bir kadınsın, ne güzel bir annesin, o nasıl bir duygu aktarımıdır? ağzım ayrık izliyorum her sahnesini. yüzüne, doğallığına, mimiklerine, duygu geçişlerinde verdiğin o hisse hayran kaldım.
özellikle geçen bölümde aldatılma anını hayal ederken verdiğin o duygu yoğunluğuna bayıldım. bu gün ki bölümde ali kemal'e sarılman, hilal'i uyarman, yıldız konusunda üzülmen... pes diyorum gerçekten... anne olsam eksiksiz aynı şekilde hislerle yüzüme yansıtırdım o ifadeleri. gerçekten kutluyorum.
ayrıca 9. bölümde Atatürk'lü sahneler gelecekmiş merakla bekliyoruz.
yalnız uyarmadan edemeyeceğim, cevdet konusu gayet iyi gidiyor heyecandan çatlıyoruz resmen şimdi konu atatürk'e gelip dayandığı zaman olay çok farklı boyutlara taşınabilir ama konunun gidişatı açısından değinilmeden de olmaz madem samsun'a çıkış yer aldı madem konu direniş o zaman genelgeler dönemine de parlak ışıklar tutulmalı. tarihimizi diziden öğrenen yeni neslimiz oha lan böyle mi olmuş vay anasını demeli. hoş asıl izlemesi gereken kesim diziyi başrollerden dolayı izlemiyor. kendi çaplarında boykot ediyorlar. biraz mal ve at gözlüklü oldukları için.. neyse konu sapmasın. diyeceğim o ki hep merak ettiğim bir genelgeler dönemi tablosu var kafamda eğer Atatürk teması ve halkın direniş için canla başla canını dişine taktığı sahneler göz önüne getirilirse mükemmel olacak diyorum.
ayrıca yukarda diziyi kötüleyenler olmuş... ayağınızı denk alın da izleyin biraz, belki araştırır o dönemleri öğrenme gereği duyarsınız. o kıt kafanıza birkaç bilgi yüklenir.