Herşey seninle güzel yolda yürümek bile
Olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile
Herşey seninle güzel bu toprak bu taş bile
içimdeki bu korku gözümdeki bu yaş bile.
Kamp yapmayı büyüten yazar çığlıkları duyuyorum sözlükte. Yapacak arkadaşlar korkmanıza gerek yok atla deve de değil. Keyfinize bakın ve cesaret edip o kampı yapın. Ben tek yaptım yapıyorum arkadaşla daha bir iyi olur ama farketmez.
Türk kızından bizim kanımızdan daha öte ne olabilir ki. Hangi ırktan kız güzelliği ve bağlılığı ile mest eder? Büyük ırkın güzel kızları da destansı güzeldir. Zaten destanlarda bile bahsedilir.
Esas türk içkisidir. Türkiye'de her yeri arayıp didik didik etmeme rağmen bulamadığım içkidir. Hani nerede satılıyorsa arayıp kargo ile isteyeceğim kargo parasını da karşılayacağım içkidir yalnız biz türkler geleneğimizden ne kadar kaçarak uzaklaştıysak kımız bile bulamıyoruz.aynı şekilde kefir satılıyor ama kaç kişi içiyor ki. Keşke kırgız türkleri ve kazak türkleri gelse de burada bir kımız fabrikası açsa. Her ay 1 kasa ben alacağım söz olsun.
Tengricilik ile ilgili bir kitap bile okumadan yapılan asılsız suçlamarı kesinlikle kabul etmediğim ve arap kültürünü reddettiğim inanıştır ve yaşayış biçimidir. Altını çiziyorum tengricilik sadece bir din değil yaşayış biçimidir. Gayet Müslüman kalarak da tengricilik adetleri benimsenebilir. Şunu unutmayın ki bizleri ırkçı olarak nitelendirenler kendi düşünceleriyle net ayrılışlar yaparak ırkçılık yapıyorlar.
Tanrıdan işaret beklemek türklere tengricilikten gelen bir alışkanlıktır. Mesela şiddetli gök gürültüleri tengrinin kızdığına dalalettir. Hep iyi ya da kötü işaret beklenir. Benimde atalarımın geleneğini sürdürdüğüm ve inandığım hadisedir.
Ege' nin mükemmel anlamlı şarkısıdır. Kitabı da çıkmış. Hep kitap yazacağım diyordu. Muğla'da yalnız yaşayıp inzavaya çekildiği zaman yazsı sanırım. Merak alıp okuyacağım. Sosyal medyam olmadığından geciksem de kitaplığımın en güzel köşesine koyacağım.
Buyrun o şarkının sözleri:
Yine yol göründü yaban ellere
Eşyaları toplamalı çıkmalı
Şimdi şoseye bir vedayı esirgeme
Dost yok resminden gayrı
Helal olsun emeklerine
Helal et sende hakkını
Giden gelirmi bilinmez
Ten gider can ayrılmaz
Kaderimiz alnımızda
Olacaktan kaçılmaz
Küs gidemem dert biçemem
Sevdan rehber yol bilmem
Sen yüreğim sen can evim
Sensiz geçen gün bilmem
Ne çok düşersen düş canım
Mühim olana kalkmandır
Düşmez kalkmaz bir Allah
Dünya bize son haktır
Bu son günde tek dileğim
Seninle barışmaktır
Helal olsun sana sevdam
Helal et sende aşkını
Yapı meselesidir. Lise yıllarından beri buz gibi olunmak istenmesine rağmen sadece ve sadece sıcak biri olmaktan ileriye gidilmemektir. Sıcak olsanız da insanlara herşeyi anlatmazsınız. Ama soğuk insanları hiç sevemedim yalnız garip bir şekilde istedim de açıkcası.
An itibariyle içtiğim vodka. Sek içiminin sert olduğunu yazmışlar ama zaten bal ile yumuşatılmış rahat içilen votkadır. Belki de votkaya meyve suyu ve benzeri hiç birşeyi katmadığımdan sek sevdiğimden alışkınımdır. Tabi ki bi russian standart ya da stolichnaya olmasa da güzel ve uygun fiyatlı votkadır. içiniz içiriniz ama sek için votkayı mahvetmeyin
belki de en şereflisi olmaktır. çünkü bu ülkede ne kadar hümanistim diye gezen avanak tip olduysa hepsinin hümanistlikleri başlarına bir şey gelene kadardır. yani tatlı su hümanisti çok bu ülkede. ve kişisel adi emellerini kullanıp bunları islamcı , komünist gibi kalıplarda gösterip insanların önüne yem olarak atan soysuzlar çetesi her daim olmuştur olacaktır. ama ırkçıyım diyen kişiler düşüncelerini çok açıkça ve gizlemeden dile getiren dürüst insanlardır. ama ne yazık ki ülkedeki vatan haininden daha çok hor görülür ırkçılar. ben ırkçıyım utanmıyorum derken de. çoğu yerde hor görüldüğüm oldu ve hararetli tartışmalara girdiğim. ama hiç birinden kaçmadım kaçmakta istemiyorum.
Aşı olacağız diye okuldan kaçtık sercan adlı arkadaşımla. Ve daha sonra babamın muayehanesine gittik. Tabi yağmurdan kaçıp doluya yakalandık. Onun babası da benimki de meslektaş. Gidip paşa paşa vurulduk. Her zaman asilik yaramıyor.
En başında şirkete girerken tecrübesiz bir mühendissinizdir. Patron da gayet ılımlı yaklaşmıştır. Hatta siz işi aramayıp torpil de bulmayıp o işe siz girmişsinizdir. 1 ay çalışmanız sonucunda girmeden öncede konuştuğunuz gibi cumartesi günü saat 6 yerine 4 te çıkmanız gerektiğini söylersiniz. Size bir konuşma çeker işte şirkette herkes harıl harıl çalışıyormuş siz bir şey yapmıyormuşsunuz falan da filan. Lan dingil yeni tecrübesiz bir elemansın ve sana şunu yap da denilmiyor yazılım yapacaksın onla uğraşıyorsun yok o işi bırak milletten (diğer mühendis arkadaşlardan) iş al diyor. Bilmediğiniz işi alamayacağınızı söylüyorsunuz görev verin yaparım diyorsunuz daha üste çıkıyor. Bir de verdiği sözü hatırlıyor ama suç bastırmak için seni suçluyor. Sonuç ne mi? Şaka gibi cumartesi 2 saat izin istememe rağmen vermeyip pazar da sahaya gitmemi söylüyor. Elinizde güçlü olmadığı için itiraz edemiyorsunuz çünkü tecrübesizsiniz. Lafım odur ki tatil yapmadan çalıştığınızda günleri unutuyorsunuz. Ancak sabah işe giderken ortalık bomboşsa o zaman haftasonu şimdi diyorsunuz. Büyük hayallerim olmasa devlette çalışırdım. Sabit ücretimi alıp göbeğimi kaşırdım. Ama şirket kurmak istiyorum ve bunun için de mecburum. Yalnız şunu unutmayacağım ki çalışana ne kadar değer verirsen o da sana o kadar değer verir. Sen odana geçip kapını kapatıp klimada oturuyorsan ofistekiler klima bozulduğu için (en az 1 yıldır öylemiş) kan ter içinde çalışıyorsa senin vizyonun yok demektir. Ama kendisine sorunca şirketini Ford gibi kurumsal bir şirket görüyormuş. Lan dingil önce bi klimanı yaptır. Su sebili bozuk ip gibi su akıyor 10 dakika şişeni doldurmayı bekliyorsun. Bunların hepsi çalışana değer vermemektir. Ve bunun sonucu ne mi? En fazla çalışan 2 sene çalışıyor sonra da bırakıyor. inanın 2 sene bile fazla böyle kansızlar için. Firmanı yükseltmelerini bekleme asla daha da aşağı çekerler. O sebeptendir ki kendi şirketimi kurduğum da özel hayatlarının da olduğunu hatırlayacağım ve tatil haklarını yemeyeceğim. En önemlisi ise verdiğim sözleri eksiksiz yerine getireceğim.