bugün
- icardi1905'in sözlüğü bozması31
- uludağ sözlük kapatılacak9
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız17
- ismet gurbuz 20248
- beni özlediniz mi doğru söyleyin13
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak9
- fazla mastürbasyon yapan erkek8
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar18
- anın görüntüsü17
- türkiye den soğuma sebepleri15
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması21
- can yaman erkekse sözlük erkekleri ne19
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek9
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- cami tuvaletinin paralı olması11
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek17
- erkeklerin sadakatsiz olması11
- okul müdürü nasıl korunabilirdi14
- sözlüğün en güzel kızı olmanın dezavantajları14
- sözlüğe kız getirmek9
- motosikletle 210 km hız yapmak15
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim8
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü10
- niyetin ciddi mi klişesi12
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- bir erkeği cezbeden şeyler13
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- tamirciye veren kadın12
- karşı cinse giyim önerileri13
- platonik aşkın kalp kıran davranışları17
- eric bana9
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak21
- sözlük yazarlarının tatlıları13
- bir kızı kucakta zıplatmak10
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler9
- şu an hissedilen duygu17
- burnumuzun dibindeki adaların yunanistan ın olması13
- psikolog fiyatları16
- ithalat ile ülke döndürmeyi marifet diye satmak8
- 2023 2024 sezonu lig şampiyonu9
- flörtü eleme sebepleri8
entry'ler (79)
bugünkü yazısında tan baskını ile ilgili isimleri sayarken, ilhan selçuk, cüneyt arcayürek ve orhan birgit'i nedense unutan ya da işine gelmediği için unutmadığı halde yazmayan yazar-yazmaz.
mucizelerin, insanlar arasindan sadece peygamberlere mahsus oldugunu hatirlarsak, fethullah gülen hocaefendi'ye has bir keyfiyetten bahsedilemeyen bir durumdur.
zira,peygamberlerin mucizeleri, velilerin de kerâmetleri söz konusudur.
zira,peygamberlerin mucizeleri, velilerin de kerâmetleri söz konusudur.
dtp tunceli belediye baskani.
söyle bir tuhaf aciklamasi var:
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=618292
söyle bir tuhaf aciklamasi var:
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=618292
basrolde, necla nazir'in yer aldigi yeni dönem samanyolu tv dizisi.
http://www.sorularlaislam...hp?s=show_qna&id=1601
Ayrica, filozofu bilmem ama; zayif rivâyetlere göre, hz. meryem'in (aleyha's-selâm) peygamber oldugu iddia edilmektedir. en dogrusunu Allah bilir.
Ayrica, filozofu bilmem ama; zayif rivâyetlere göre, hz. meryem'in (aleyha's-selâm) peygamber oldugu iddia edilmektedir. en dogrusunu Allah bilir.
vakit gazetesi'nin, diger kuruluslar gibi, hatadan kusurdan yoksun olmadiginin kanitidir.
vakit gazetesi'ni elimden geldigince okumaya calisiyorum. yapacagim yorum, okuma sonrasi olusan intiba ile ilgilidir. yaniliyor da olabilirim.
bu gazeteye, ''kati bir müslüman profili '' hâkim. yazarlarin bazilari iyi yazsa bile, yanlis tutumdan dolayi kaybetmektedirler. sadece, kendi gibi düsünenlerin yüregine su serpmektedirler.
örnegin; hasan karakaya'nin, ahmet hakan'a ''sidikli'' fatih altayli'ya ...(yazmaya terbiyem müsaade etmiyor.) demesi onu (her ne kadar ahmet hakan ve fatih altayli haksiz da olsa, bu tavir ve uslup, kanaatimce itici gelmektedir) direk olarak (belki de yazisinda cok hakli bir elesitiri yapacakken) haksiz duruma düsürmektedir.
örnekleri, cogaltmak mümkün.
bu arada, olan, köse yazilarinda yer alan / yer alabilecek derin bilgilere oluyor.
bu uygunsuz usluptan bagimsiz olarak gazeteyi okumaya devam etmek isteyenin direnci, belli bir noktadan sonra kirilmaktadir.
eminim ki, bu gazetede, yazilarina, fikirlerine deger verilecek degerli insanlar da vardir ama; gazetenin politikasi böyle olunca, diger kesim tarafindan ön yargisiz okunamiyorlar.
ha bir de, vakit gazetesi okuyan önemli bir kesim, gazetenin sert ve bazen de abartili daha dogrusu, marjinal yayin yaptigini kabul etmekteler ama; en azindan, bu yayin politikasini benimsemeseler de desarj olduklarini söylemekteler.
bu düsüncelerim, ''cumhuriyet gazetesi'' icin de gecerlidir.
vakit gazetesi'ni elimden geldigince okumaya calisiyorum. yapacagim yorum, okuma sonrasi olusan intiba ile ilgilidir. yaniliyor da olabilirim.
bu gazeteye, ''kati bir müslüman profili '' hâkim. yazarlarin bazilari iyi yazsa bile, yanlis tutumdan dolayi kaybetmektedirler. sadece, kendi gibi düsünenlerin yüregine su serpmektedirler.
örnegin; hasan karakaya'nin, ahmet hakan'a ''sidikli'' fatih altayli'ya ...(yazmaya terbiyem müsaade etmiyor.) demesi onu (her ne kadar ahmet hakan ve fatih altayli haksiz da olsa, bu tavir ve uslup, kanaatimce itici gelmektedir) direk olarak (belki de yazisinda cok hakli bir elesitiri yapacakken) haksiz duruma düsürmektedir.
örnekleri, cogaltmak mümkün.
bu arada, olan, köse yazilarinda yer alan / yer alabilecek derin bilgilere oluyor.
bu uygunsuz usluptan bagimsiz olarak gazeteyi okumaya devam etmek isteyenin direnci, belli bir noktadan sonra kirilmaktadir.
eminim ki, bu gazetede, yazilarina, fikirlerine deger verilecek degerli insanlar da vardir ama; gazetenin politikasi böyle olunca, diger kesim tarafindan ön yargisiz okunamiyorlar.
ha bir de, vakit gazetesi okuyan önemli bir kesim, gazetenin sert ve bazen de abartili daha dogrusu, marjinal yayin yaptigini kabul etmekteler ama; en azindan, bu yayin politikasini benimsemeseler de desarj olduklarini söylemekteler.
bu düsüncelerim, ''cumhuriyet gazetesi'' icin de gecerlidir.
cumhuriyet gazetesi'nin, diger kuruluslar gibi, hatadan kusurdan yoksun olmadiginin kanitidir.
cumhuriyet gazetesi'ni pek fazla okumuyorum. yapacagim yorum, sadece bir kac okuma sonrasi olusan intiba ile ilgilidir. yaniliyor da olabilirim.
bu gazeteye, ''kati bir laik anlayis'' hâkim. yazarlarin bazilari iyi yazsa bile, yanlis tutumdan dolayi kaybetmektedirler. sadece, kendi gibi düsünenlerin yüregine su serpmektedirler.
örnegin; cüneyt arcayürek'in, basbakan'a ''rte'', cemil cicek'e ''cicek cemil'', abdullah gül'e, c.baskani olmdan önce ''gül abdullah'', c.baskani olduktan sonra ''11.'' demesi (evet, hakaret yoktur ama; itici bir usluptur. belki, kötü niyet olmadan yaziyordur ama; kanaatimce itici gelmektedir böyle bir hareket)onu direk olarak (belki de yazisinda cok hakli bir elesitiri yapacakken) haksiz duruma düsürmektedir.
örnekleri, cogaltmak mümkün.
bu arada, olan, köse yazilarinda yer alan / yer alabilecek derin bilgilere oluyor.
bu uygunsuz usluptan bagimsiz olarak gazeteyi okumaya devam etmek isteyenin direnci, belli bir noktadan sonra kirilmaktadir.
eminim ki, bu gazetede, yazilarina, fikirlerine deger verilecek degerli insanlar da vardir ama; gazetenin politikasi böyle olunca, diger kesim tarafindan ön yargisiz okunamiyorlar.
ha bir de, cumhuriyet gazetesi okuyan önemli bir kesim, gazetenin sert ve bazen de abartili daha dogrusu, marjinal yayin yaptigini kabul etmekteler ama; en azindan, bu yayin politikasini benimsemeseler de desarj olduklarini söylemekteler.
bu düsüncelerim, ''vakit gazetesi'' icin de gecerlidir.
cumhuriyet gazetesi'ni pek fazla okumuyorum. yapacagim yorum, sadece bir kac okuma sonrasi olusan intiba ile ilgilidir. yaniliyor da olabilirim.
bu gazeteye, ''kati bir laik anlayis'' hâkim. yazarlarin bazilari iyi yazsa bile, yanlis tutumdan dolayi kaybetmektedirler. sadece, kendi gibi düsünenlerin yüregine su serpmektedirler.
örnegin; cüneyt arcayürek'in, basbakan'a ''rte'', cemil cicek'e ''cicek cemil'', abdullah gül'e, c.baskani olmdan önce ''gül abdullah'', c.baskani olduktan sonra ''11.'' demesi (evet, hakaret yoktur ama; itici bir usluptur. belki, kötü niyet olmadan yaziyordur ama; kanaatimce itici gelmektedir böyle bir hareket)onu direk olarak (belki de yazisinda cok hakli bir elesitiri yapacakken) haksiz duruma düsürmektedir.
örnekleri, cogaltmak mümkün.
bu arada, olan, köse yazilarinda yer alan / yer alabilecek derin bilgilere oluyor.
bu uygunsuz usluptan bagimsiz olarak gazeteyi okumaya devam etmek isteyenin direnci, belli bir noktadan sonra kirilmaktadir.
eminim ki, bu gazetede, yazilarina, fikirlerine deger verilecek degerli insanlar da vardir ama; gazetenin politikasi böyle olunca, diger kesim tarafindan ön yargisiz okunamiyorlar.
ha bir de, cumhuriyet gazetesi okuyan önemli bir kesim, gazetenin sert ve bazen de abartili daha dogrusu, marjinal yayin yaptigini kabul etmekteler ama; en azindan, bu yayin politikasini benimsemeseler de desarj olduklarini söylemekteler.
bu düsüncelerim, ''vakit gazetesi'' icin de gecerlidir.
1993 yilinda cekilen, dînî icerikli tgrt yapimi film.
basrolde serap akincioglu ve ismet özhan oynamistir.
filmi her seyredisimde, cocukluk yillarim, gözümün önünden sinema seridi gibi gecmektedir. ilk defa, ilkokul ücüncü siniftayken seyretmistim.
senaryosu (elestirilecek yönleri de var tabi) temelde güzel olsa da, teknik acidan aksaklik ve eksiklikler göze carpmaktadir. o zamanki imkânlarla belki de bu kadar cekilebilmistir, bilemiyorum.
ayrica, serap akincioglu, bu dizinin senaryosundan etkilenip, gercek hayatta tesettüre girmistir.
basrolde serap akincioglu ve ismet özhan oynamistir.
filmi her seyredisimde, cocukluk yillarim, gözümün önünden sinema seridi gibi gecmektedir. ilk defa, ilkokul ücüncü siniftayken seyretmistim.
senaryosu (elestirilecek yönleri de var tabi) temelde güzel olsa da, teknik acidan aksaklik ve eksiklikler göze carpmaktadir. o zamanki imkânlarla belki de bu kadar cekilebilmistir, bilemiyorum.
ayrica, serap akincioglu, bu dizinin senaryosundan etkilenip, gercek hayatta tesettüre girmistir.
cafesiyaset.com'un iddiasina göre, subat 2001 krizi öncesi operasyon yönetmis ama; bu konuda uzman olan bazi kimseler sayin sezer'i tuzaga düsürmüsler.
insallah, sayin sezer, bu olayin perde arkasini aciklar.
http://www.cafesiyaset.co...tigi-muthis-operasyon.php
insallah, sayin sezer, bu olayin perde arkasini aciklar.
http://www.cafesiyaset.co...tigi-muthis-operasyon.php
akp'nin (baska bir hükümet de olsa fark etmez) iktidar olup, muktedir ol(a)madiginin somut kanitidir.
ayrica, (yanlisim varsa düzeltin) 2002 secimlerinden önce, akp, parti olarak bu sorunu cözeceginin garantisini vermemistir.
sadece, bülent arinc, bir mitingde, ''bu sorunu cözmek, seref meselemizdir...'' anlamina gelecek aciklamalarda bulunmustu.
ayrica tayyip bey, ntv'de ali kirca'nin (ali kirca o zaman ntv'deydi kisa süreligine) programinda, ali bey'in bu meseleyle ilgili sorusuna ''öncelikli sorunumuz issizliktir...'' demisti.
ayrica, (yanlisim varsa düzeltin) 2002 secimlerinden önce, akp, parti olarak bu sorunu cözeceginin garantisini vermemistir.
sadece, bülent arinc, bir mitingde, ''bu sorunu cözmek, seref meselemizdir...'' anlamina gelecek aciklamalarda bulunmustu.
ayrica tayyip bey, ntv'de ali kirca'nin (ali kirca o zaman ntv'deydi kisa süreligine) programinda, ali bey'in bu meseleyle ilgili sorusuna ''öncelikli sorunumuz issizliktir...'' demisti.
tamer korkmaz'in, bülend ulusu'nun mutevâziligina istinâden yaptigi degerlendirme.
http://www.zaman.com.tr/w...tr/yazar.do?yazino=522653
http://www.zaman.com.tr/w...tr/yazar.do?yazino=522653
pkk destekcisi kürt kökenli sarkici.
öyle ki, 30 haziran 1996'da, tunceli'de istiklâl marsi okundugu sirada intihar eden ve 6 askerin sehit olmasina sebep olan canli bomba, zilan kod adli terörist zeynep kinaci icin, onu öven ve göklere sigdiramayan besteye de imzasini atmistir.
hakkini da teslim etmek lâzim. sesi güzel ve yorum tarzi oldukca farkli birisidir.
öyle ki, 30 haziran 1996'da, tunceli'de istiklâl marsi okundugu sirada intihar eden ve 6 askerin sehit olmasina sebep olan canli bomba, zilan kod adli terörist zeynep kinaci icin, onu öven ve göklere sigdiramayan besteye de imzasini atmistir.
hakkini da teslim etmek lâzim. sesi güzel ve yorum tarzi oldukca farkli birisidir.
ic hukuk yollarinin tüketilmesiyle basvurulan yoldur, hak aramadir.
hayrunnisâ hanim'in davayi geri cekmesi, biraz da davada taraflarin konumuyla ilgilidir.
söyleki, davaci taraf hayrunnisâ hanim'dir. davali taraf da türkiye'yi temsilen dis isleri bakani abdullah gül'dür.
bizim hukuk sistemimizde de buna benzer düzenleme özellikle hâkimler icin var.
hâkim, davada taraflardan birinin yakiniysa, babasi, esi vb. ise davadan cekilir. cünkü, hissiyâtina engel olamayip, objektif davranamayabilir.
zannedersem hayrunnisâ hanim da bu nedenle davasini geri cekmistir. aslinda, üzerinde esas düsünülmesi gereken, bu yasaga karsi olan akp'nin hükümette olmasina ragmen bu tür davalarda bu yasagi destekler mahiyette savunma yapmasidir.
kisaca, akp, iktidârdir ama; muktedir degildir...
hayrunnisâ hanim'in davayi geri cekmesi, biraz da davada taraflarin konumuyla ilgilidir.
söyleki, davaci taraf hayrunnisâ hanim'dir. davali taraf da türkiye'yi temsilen dis isleri bakani abdullah gül'dür.
bizim hukuk sistemimizde de buna benzer düzenleme özellikle hâkimler icin var.
hâkim, davada taraflardan birinin yakiniysa, babasi, esi vb. ise davadan cekilir. cünkü, hissiyâtina engel olamayip, objektif davranamayabilir.
zannedersem hayrunnisâ hanim da bu nedenle davasini geri cekmistir. aslinda, üzerinde esas düsünülmesi gereken, bu yasaga karsi olan akp'nin hükümette olmasina ragmen bu tür davalarda bu yasagi destekler mahiyette savunma yapmasidir.
kisaca, akp, iktidârdir ama; muktedir degildir...
zaman gazetesi yazari tamer korkmaz'in timas yayinlari'ndan piyasaya cikan yeni kitabi.
kitap, oldukca derin konulari islemesine ragmen akici bir özellige sahip. tamer bey'in daha önceden kösesinde degindigi konular da alintilanmis.
kitabin tanitim yazisinda sunlar yazmaktadir.
"abd kontrolünden çıkan adnan menderes'in infazına, 27 mayıs darbesinden önce karar verilmişti. menderes, içerideki abd'nin bizi yönetir hale gelmesi gerçeğine ilk itiraz eden ve sırf bu itirazı yüzünden hayatını kaybeden kişidir."
"o yıl, tarihte ilk defa yerli ve milli çizgide bir isim türkiye cumhuriyeti'nde genelkurmay başkanı olacaktı. gelgelelim, 1 haziran 1977'de film koptu!"
"turgut özal ve adnan menderes'in amerikancı oldukları yönündeki yorumlar, tamamen bir tezgahtır. john f. kennedy'nin suikastının izini sürenler, adnan menderes'in idamını sorgulamalıdır. çünkü aynı isme ulaşacaklar: edgar hoover."
"... sonuçta, 2006'nın 15 mayıs'ında ankara, yıllardır türkiye'ye hükmeden abd'yi devreden çıkarmış ve ankara'nın tam bağımsız stratejik kimliğini kazanması sağlanmıştır."
araştırmacı yazar tamer korkmaz, türkiye'nin abd ekseninden çıkıp, bağımsız bir devlet olma yolunda attığı adımların perde arkasını ilk kez anlatıyor.
kitap, oldukca derin konulari islemesine ragmen akici bir özellige sahip. tamer bey'in daha önceden kösesinde degindigi konular da alintilanmis.
kitabin tanitim yazisinda sunlar yazmaktadir.
"abd kontrolünden çıkan adnan menderes'in infazına, 27 mayıs darbesinden önce karar verilmişti. menderes, içerideki abd'nin bizi yönetir hale gelmesi gerçeğine ilk itiraz eden ve sırf bu itirazı yüzünden hayatını kaybeden kişidir."
"o yıl, tarihte ilk defa yerli ve milli çizgide bir isim türkiye cumhuriyeti'nde genelkurmay başkanı olacaktı. gelgelelim, 1 haziran 1977'de film koptu!"
"turgut özal ve adnan menderes'in amerikancı oldukları yönündeki yorumlar, tamamen bir tezgahtır. john f. kennedy'nin suikastının izini sürenler, adnan menderes'in idamını sorgulamalıdır. çünkü aynı isme ulaşacaklar: edgar hoover."
"... sonuçta, 2006'nın 15 mayıs'ında ankara, yıllardır türkiye'ye hükmeden abd'yi devreden çıkarmış ve ankara'nın tam bağımsız stratejik kimliğini kazanması sağlanmıştır."
araştırmacı yazar tamer korkmaz, türkiye'nin abd ekseninden çıkıp, bağımsız bir devlet olma yolunda attığı adımların perde arkasını ilk kez anlatıyor.
ankara washington hatti isimli yeni kitabi cikan zaman gazetesi'nin kidemli yazarlarindan.
büyük olasilikla, bir hafta icinde cumhurbaskani secilecek olan akp kayseri milletvekili abdullah gül'ün hanimi.
ülkesini aihm'ye sikâyet ettigi, basörtüsü taktigi icin elestiriliyor. elestiriye bir sey demiyorum. hakli veya haksiz bir sekilde de olsa, hakaret olmadigi sürece elestiriye kimsenin bir sey diyecegi yok sanirim.
aihm'ye sikâyet ettigi icin yerden yere vurulmasina gönlüm râzi degil. türkiye, avrupa insan haklari sözlesmesi'ne(aihs)taraftir.
ülke icinde, ilk derece mahkemesinin verdigi karara karsi, karardan memnun olmayan taraf, gerekli sartlarin da gerceklesmesi durumunda bir üst mahkemeye basvurabilir. bundan da memnun olmayan taraf, icerde, tüm hukukî yollari tükettikten sonra, aihm'ye basvurabilir. bu, bir haktir ve ülkemiz de bu hakkin kullanilmasina engel olmamistir.
siz, bir hakkinizin ihlâl edildigini kabul ederek, ic hukukta bütün yollari tükettikten sonra aihm'ye basvurmazsaniz, bu haktan feragat etmis olursunuz. basvurursaniz, bu hakki kullanmis olursunuz. bir hakkin kullanilmasinin elestirilmesinin yerinde bir elestiri olmadigini düsünmekteyim.
unutmayalim ki, bugün-yarin bizim isimiz de aihm'ye düsebilir.
kaldi ki, bu sorunun kendi icimizde cözülememesi, hayrunnisâ hanim'in aihm'ye basvurmasindan daha cok elestirilmeye degerdir.
basörtüsü ile türban arasindaki farki, net bir sekilde ifâde etmemiz mümkün müdür? siyasal simge deniliyor. basörtüsü ya da türban takip da ''siyasal islâm '' diye nitelenen düsünceye sahip olmayan bir cok insan var hâli hazirda. siyasal simge oldugunu sadece niyet okumayla aciklamaya kalkmamiz, yerinde olmayacaktir. kaldi ki, insanlarin niyetleri bu olsa bile, niyetlerine göre insanlari yargilayamayiz. elimizde somut veriler varsa, hukukî yola basvurursunuz, kamu adina dava acarsiniz neticeyi mahkemeye birakirsiniz. mahkemenin sonucundan memnun olmadiysaniz, yüksek mahkeme, ordan da memnun degilseniz aihm'ye gidersiniz olur biter. laik cumhuriyet, böylece tehlke(ler)den korunmus olur.
ayrica, hicbir modacidan basörtüsü veya türban icin yeni bir model de istememistir.
http://www.yenisafak.com.....2007&c=2&i=63564
gönül isterdi ki, hayrunnisâ hanim'in kisisel tercihinin yerine sayin abdullah gül'ün secildigi takdirde nasil bir cumhurbaskanligi vazifesini yerine getirecegini ve ne kadar tarafsiz (gerek atamalarda ve gerekse diger görevlerini yerine getirirken) ve kucaklayici olacagini gündeme getirseydik.
ülkesini aihm'ye sikâyet ettigi, basörtüsü taktigi icin elestiriliyor. elestiriye bir sey demiyorum. hakli veya haksiz bir sekilde de olsa, hakaret olmadigi sürece elestiriye kimsenin bir sey diyecegi yok sanirim.
aihm'ye sikâyet ettigi icin yerden yere vurulmasina gönlüm râzi degil. türkiye, avrupa insan haklari sözlesmesi'ne(aihs)taraftir.
ülke icinde, ilk derece mahkemesinin verdigi karara karsi, karardan memnun olmayan taraf, gerekli sartlarin da gerceklesmesi durumunda bir üst mahkemeye basvurabilir. bundan da memnun olmayan taraf, icerde, tüm hukukî yollari tükettikten sonra, aihm'ye basvurabilir. bu, bir haktir ve ülkemiz de bu hakkin kullanilmasina engel olmamistir.
siz, bir hakkinizin ihlâl edildigini kabul ederek, ic hukukta bütün yollari tükettikten sonra aihm'ye basvurmazsaniz, bu haktan feragat etmis olursunuz. basvurursaniz, bu hakki kullanmis olursunuz. bir hakkin kullanilmasinin elestirilmesinin yerinde bir elestiri olmadigini düsünmekteyim.
unutmayalim ki, bugün-yarin bizim isimiz de aihm'ye düsebilir.
kaldi ki, bu sorunun kendi icimizde cözülememesi, hayrunnisâ hanim'in aihm'ye basvurmasindan daha cok elestirilmeye degerdir.
basörtüsü ile türban arasindaki farki, net bir sekilde ifâde etmemiz mümkün müdür? siyasal simge deniliyor. basörtüsü ya da türban takip da ''siyasal islâm '' diye nitelenen düsünceye sahip olmayan bir cok insan var hâli hazirda. siyasal simge oldugunu sadece niyet okumayla aciklamaya kalkmamiz, yerinde olmayacaktir. kaldi ki, insanlarin niyetleri bu olsa bile, niyetlerine göre insanlari yargilayamayiz. elimizde somut veriler varsa, hukukî yola basvurursunuz, kamu adina dava acarsiniz neticeyi mahkemeye birakirsiniz. mahkemenin sonucundan memnun olmadiysaniz, yüksek mahkeme, ordan da memnun degilseniz aihm'ye gidersiniz olur biter. laik cumhuriyet, böylece tehlke(ler)den korunmus olur.
ayrica, hicbir modacidan basörtüsü veya türban icin yeni bir model de istememistir.
http://www.yenisafak.com.....2007&c=2&i=63564
gönül isterdi ki, hayrunnisâ hanim'in kisisel tercihinin yerine sayin abdullah gül'ün secildigi takdirde nasil bir cumhurbaskanligi vazifesini yerine getirecegini ve ne kadar tarafsiz (gerek atamalarda ve gerekse diger görevlerini yerine getirirken) ve kucaklayici olacagini gündeme getirseydik.