şirketlerin topluca itlaf edilmesi

entry3 galeri0
    1.
  1. doğayı, emeği ve insanı sömüren kapitalist sistemin yok edilmesi için yapılması gereken ilk şey.
    çünkü bugün günümüzde bütün şirketler kâr amacı gütmekte ve diğer her şeyi görmezden gelmektedir.
    misal, bugün bizim ülkemizde derelerimizi yok etmek isteyen, onlardan enerji elde edip yine bize satmak isteyen, ki bunu devlet eliyle yapan, üstelik üstünde bir de para kazanan şirketler vardır.

    "kimse özgür olduğuna inanan bir bireyden daha iyi bir köle olamaz." goethe.

    evet, dünya gerçeklerinin farkında olmak lazım. bugün kapitalizm de şirketler de belki ta burjuva kurumunun kurulduğu ingiltere'de kral-derebeyi savaşlarına dayanan bir güvenceye sahiptirler. önce derebeyi - kral savaşında borç parayla kralı destekleyip feodalizmi yenen burjuvalar, zamanla parlemento'da temsil hakkı kazanmak dahil pek çok hak ve imtiyazı kraldan koparabilmiştir. tabii belki de ilk maddeye bakmak gerekir: ticaret özgürlüğü! kral'ın bile artık vergi toplarken bir burjuva heyetine danışması gerektiği bir dönemin sonunda burjuva köylü ve ruhban sınıfını da kandırak devrimini gerçekleştirmiştir. özgürlük, hümanizm, milliyetçilik..

    nerde peki? bugün hangi ülke vatandaşı ben tam olarak özgürüm diyebilir? nerden hümanizm? milliyetçilik kfc'lerde, mc donald's'larda, apple store'lar da ne de güzel yapılıyor. koca dünya sanki tek bir millet, şirketlerin kölesi olmuş, gerek tüketici, gerek işçi konumunda sömürülüyor. bir allah'ın kulu da çıkıp söylemiyor. küreselleşme, şirketleri aynı anda daha çok insanı kendine bağlayıp sömürebilmesi için kurulmuş ve sanki bir alt kültür gibi gösterilen bir kapitalizm rüyasıdır. başka bir şey değil. sorarım sizlere, bugün madem dünya küresel ise, neden ben hayatımda bir üniversite öğrencisi olarak henüz hiç yurtdışına çıkamadım? neden o güzel insanların güzel medeniyetlerini göremedim. neden yeni insanlarla tanışamadım? çok basit. çünkü fakir bir üniversite öğrencisiyim. küreselleşme beni hiç ama hiç etkilemiyor. eğer ancak zengin olursam(ki bu oran genele vurduğumuzda belki %1'dir.) "küresel" olabilirim.

    bugün ismini bile vermek istemeyecek kadar nefret ettiğim bir firmanın sadece 2,5 dakikalık geliriyle dünyada her gün açlıktan ölen 34bin çocuğun günlük beslenme ve barınma giderinin tamamının karşılanabildiğini söylesem, bu aptal ve kan emici şirketlerin varlığını sorgulamaz mıydınız? eğer dünyada yaşam hakkına sahip olma açısından o 34 bin çocuğun da en az o şirketlerin ceo'ları kadar hakka sahip olduğunu düşünmüyorsanız, şunu biliniz ki, farklı düşünüyoruz demektir. bundan sonrasını okumaya devam etmeyebilirsiniz. çünkü dünyadaki kaynaklar onu kullanan, sömüren ya da güya ilk "keşfeden"lerin değildir, olmamalı. bugün arap isyanları'nın sebebi nasıl açlık, düşük refah seviyesi ise, onların da sebebi elbette aynı şirketlerdir. bugün güya "devrim" yapıp yarın her şeyin değişeceğini düşünen zavallı arap halkları da zamanla ne kadar yanıldıklarını göreceklerdir. çünkü aslolan başlarında kaddafi, beşir esad ya da mübarek olması değil; ülkelerinde barındırdıkları(daha doğrusu barındırmak zorunda oldukları) şirketlerdir. aynı şirketlerdir ki, bugün ırak'ı yerle bir etmek için milyarlaca doları kurmaca ihalelerle birkaç saatte kazanabilen, ya da güya yeniden inşa edebilen..

    emin olunuz, yukarda anlattığım safsata, güya haklı ve zor elde edilmiş burjuva demokrasisi gerçek bir demokrasi değildir. inanmazsanız bugün en özgür, en liberal olduğu düşünülen ve kendisine "özgürlükler ülkesi" denen ülkeye göz atalım. diğerleri şurada dursun. (ah, lafını açmışken, özgürlük heykeli olarak bildiğiniz "özgürlük" heykeli yine yukardaki sahte demokrasi savaşının kilometre taşlarından olan fransa tarafından hediye edilmiştir. * * * * fransız devrimi, dünyanın belki en sahte ve ikiyüzlü devrimidir. sizce akabinde gelen ve yine bu bahsettiğimiz şirketleri günümüze kadarki süreçte dünyanın tek sahipleri yapacak olan sanayi devrimi'nin gelmesi tesadüf mü?)

    korkarım ki, artık bir şeyleri düzeltmek ya da değişirmek için çok geçtir. bu şirketer, kendi sistemlerini yüzyıllardır o kadar iyi kurmuşlardır ki, boşlukları da sadece kendileri bilmektedirler. bugün o boşluğu bulabilecek teknik bilgi ve birikime sahip olmayan bir dershane öğrencisinin taksitlerini ödeyemediği gerekçesiyle inihar etmesinin sebebi budur. hiçbir devlet ya da devlet adamı yoktur ki bugün bu sisteme karşı durabilsin, alternatif üretebilsin, ya da herhangi bir karşı faaliyette bulunabilsin. kendi aralarında dolaşırdıkları ve herhangi bir karşılığı olmayan milyarlarca dolar sistemlerini sürekli beslemektedir. üstelik bu paraları savaş, dış borç ya da yatırım bahaneleriyle piyasaya sürecek kanalları ile de(imf, dünya bankası vs) soygunun adını koymuşlar ve üzerine aldıkları inanılmaz faiz giderleriyle de zenginliklerine zenginlik katmaktadırlar. fahiş borçların ve acımasız faiz oranlarının altında kalan ülkeler de mecburen ilk olarak yapacaklarını yapıyor ve ellerindeki doğal kaynakları bu vampirlere kendi elleriyle teslim etmektedirler. vampirler ise o ülkelerin belli bir küçük grubuna kazandıklarının yanında bir hiç olan paralar ve olanaklar, güç ve otorite teklif ederek "satın almakta" ve 2011 yılında insan sömürüsü ve kölecilik o dakikadan sonra başlamaktadır.

    görüldüğü üzere, bu şirketlerin ve piyasa düzeninin yaşaması aslında yalnızca bir basit ekonomi gerçeğine dayanmaktadır: faiz. faizlerin olmadığı bir dünyada "kıt" olduğu düşünülen kaynaklar fazlasıyla yeterli olacak, savaşlar yapılmayacak, insanlar ülkelerinde kendi yağlarında kavrulabilecek, hatta fazla gelen malları dış pazarda satarak dünya refahına katkıda sağlamış olacaktır.

    evet, provizyonizm kapitalizm'e yenileli birkaç asır geçti. ancak görüldüğü üzere, bugün ufak bir güruh haricinde mutlu olan kimse yoktur.
    lütfen, artık kulağınızdan ipod'larınızı çıkartın. sizlere hiç bir şey katmayan aptal tv'lerden uzak durun. emin olunuz, onlar sadece ve sadece kapitalizm'in emrindedir. bugün siz sosyal medya ile, multimedya araçları ile, boş tv şovları ile oyalanırken insanlar ölüyor! sorarım size, yarın aynı şeyin başınıza gelmeyeceğini garanti edebilir misiniz? ırkı, dini, milleti ne olursa olsun, dünyanın başka bir köşesinde bir insanın açlıktan ölmesi sizi hiç mi ilgilendirmiyor? bugün gelin, çayımı için ankara'ya, ankara hali'ni gezelim. evimde misafir ederim sizi, ancak sabah kalkıp ankara hali'ne gidelim. orda belki beş kamyon malın istenen fiyattan alıcısı olmadığı zaman sırf "piyasasının düşmemesi" için nasıl çöpe ya da istanbul'da ise denize atıldığını izleyelim. işte kapitalizm budur. hani? hepinize iibf'lerde, hatta ilkokulda öğrettikleri "kıt kaynaklar" nerde? hani kıtlık? dağıtsana kaynağı insanlara, çöpe atacağına?

    evet haklısınız, bugün bir türk vatandaşı olarak belki çok rahatsız değiliz. ancak çok rahatsız olanlar var. ve birileri bir şey yapmazsa dünyanın sonu geliyor, bu açıkca ortada. ve korkarım, o gün geldiğinde gerekli sığınaklarda kalma hakkı belki 7 milyar insanda değil ama 10 bin kişinin elinde olacak.

    bakın van depremi'ne. bakın şirketlerin o depremde bile nasıl kan emmeye çalışıklarına. bugün yardım ediyor sandığınız her firma orada şirket imajı için, depremden bir gün sonra oluşturulan ve belli şirket üst düzey yöneticilerinin katıldığı bir toplantıda alınan bir "ödenek" ile oradadır ve hepsi bilirler ki aslında orada olmak sadece şirketin geleceği açısından bir anlam ifade ediyordur. asla fazlası değil. gördünüz işe, onur air'i. google'ı, ötekilerini.
    lanet şirketler!! bugün günde 5 tl'ye çalışan insanlar var ülkemizde! neden onlara yardım etmiyorsunuz? insanlar sadece deprem olduğunda mı yardıma muhtaçtır? kaldı ki, emin olunuz, şu kapitalist sistemde açlıktan ölen her bireyden, bırakın bir şirketi, tahtakale'deki bir döviz simsarı sorumludur..

    pek inanmıyordum ama, bu kadar çok şeyin bir hesabı elbet sorulmalı.
    sırf bu yüzden, artık bir yaratıcının olduğunu düşünmeye başlıyorum.
    1 ...
  2. 2.
  3. insan doğasına yasak mı yatkındır uyumludur yoksa adil olmak mı diye düşündürmüştür.
    adaletli bir sistemde neler yapılmaz ki?
    hep egosuna yenik düşmüşlerden çektiğimiz, şirketlerden değil.
    0 ...
  4. 3.
  5. tamamen katıldığım ütopik* hayaldir. bugün sosyalizm naralarının atıldığı odtü'de bile öğrencilerin, emeklerini bu kapitalist firmaların emrine sunmak için eğitim alması tecavüzden zevk alma değildir de nedir? kaldı ki güç kavramı değişecek, ulusal ve uluslararası hukuk bu kan emicileri artık beslemeyecek. şu an için ne yazık ki mümkün değil, çünkü güç kapitaldir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük