bugün
- hadise'nin külotla marş söylemesi30
- şarap içip entry girmek8
- sözlük abazanları kız bulduğu zaman olacaklar11
- hangi süper güce sahip olmak isterdiniz16
- icardi190511
- utanmadan fenerbahçe kollanıyor diyebilmek8
- galatasaray30
- ali koç12
- kocaeli de ders basan veli9
- allah neye benzer14
- ilkokuldaki sevgilinizle yaptığınız çılgınlıklar11
- okan buruk'un rakiplerine küfür etmesi22
- fenerbahçe30
- albay kemal11
- fenerbahçe taraftarı13
- fenerbahçe 38 de 38 yapsa olacaklar10
- anın görüntüsü8
- bütün pitbullar uyutulmalı17
- son 22 yılın özeti12
- akp döneminde kürtlerin asimile olması9
- sinovac mı biontech mı12
- sözlük yazarlarına acı ama gerçek bir şey söyle9
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni8
- kulaklığını paylaşan erkek cuckold mudur8
- keyiflenmek için ne yapıyorsun9
- fettullah gülen'in ölmesi16
- kılıçdaroğlu'nun yeniden aday olacağım demesi19
- bu gece intihar edeceğim47
- ateist ve deistler bunu açıklasın12
- karısının onlyfans açmasına izin veren erkek11
- düğün yapmak akıl dışıdır11
- allah intikam sahibidir15
- fenerbahçe amblemindeki ot11
- kur an çevirisi yapmanın haram olması34
- mauro icardi23
- ülkemde başı açık tavuk is te mi yo rum8
- fransız kızın üzerine işeyen göçmen15
- dilan dere ile evlenmek11
- müslümanların anadili arapçadır13
- sevgiliyle uyumak13
- kadın vücudunun olağanüstü bir tasarım olması8
- emre belözoğlu15
- sözlüğün en iyi yazarı olmak11
- mert hakan yandaş16
- abberrline9
- 2023 2024 sezonu süper lig şampiyonu galatasaray17
- israil'in refahta sivil çadırlarını vurmasi27
- fenerbahçe'nin gs'nin balonunu patlatmış olması20
- astrolog meral güven20
- galatasaray ın verilmeyen penaltısı9
birinin ölüm haberini aldığında sevenleri tarafından vefat eden kişinin ardından söylenen klasik sözdür. ölüm kime yakışır o ayrı ama allah göstermesin demek geliyor insanın içinden. gerçi herkes bir gün ölümü tadacak. *
anonim bir türkünün can alıcı bir sözüyle esdeger cümle.ölüm allahın emride su ayrılık olmasaydı diyerek devam eder.
mea culpa için söylenecek söz.
- ölüm sana hiç yakışmadı.
+ niye?
- taksim meydanında bulduk seni, öyle domalmış durumda donmuştun. ne yazık ki düzeltemiyoruz. lan doğru düzgün ölemezmiydin?
+ niye?
- taksim meydanında bulduk seni, öyle domalmış durumda donmuştun. ne yazık ki düzeltemiyoruz. lan doğru düzgün ölemezmiydin?
(bkz: kemal sunal)
ölüm kime yakışmış ki sana yakışsın? öylesine soğuk ki ölüm, damarlarından an be an çekilen kanla çelişmekte.. seni hep neşe dolu, cıvıl cıvıl hatırlayacağım.. sana yakışan kelime hayattır; ölümün soğuk suları üzerinden akar geçer sadece, göz boyar. seni tanımak demek; göz boyamalarına kanmamak demek benim için. ölüm sana yakışmadı, emanet gibi duruyor üzerinde. çıkar şunu nolur, bir anlığına bile seni beyaz kefen içinde görmek kanımı dondurdu. lütfen, yırt at üzerinden beyazlarını, gel yine en renkli giysilerimizle gezelim kırlarda. erteleyip de gidemediğimiz tüm yerlere gidelim, gel lütfen...
sabah uyandığımda yine her zamanki bir uyanıştı benimkisi, arkadaşlarımla konuşup sevgilimi düşünüyordum. biraz sonra buluşacaktım hatta birileriyle. lakin aldığım bir haberle sarsıldım. uygun değildi bu, yakıştıramayacağım bir şeydi. ama tanrı o'na yakıştırmıştı. bizler arkasından dualarla eşlik etmeliydik.
telefondan sonra bir müddet duşun altına hapsetmişim kendimi. hızlıydım ve düşünceli, korkuyordum sanki azıcık geç kalsam toprağa gömemeyeceklerdi. mahkemesi vardı o gün, yetişip bitirecekti her şeyi. hastaydı çünkü, kocası ve kaynanası malını mülkünü bölmüşlerdi kendilerine. mal mülk öyle önemliydi ki ölüm yatağında kanser acısıyla duran birinden. korkunçtu. insanlık nasıl bu kadar sürüklenmişti bilinmezlere?
o bilinmezliklerden sıyrıldım, bi' sigara yakmak istedim duşun üstüne, sonra kokmaktan korktum gene. yakınlarını öpecektim, olmazdı. ölümün yine kendisine hiç yakışmadığı insanı düşünürken aklıma, o benim için hazırladığı cevizli kurabiyeleri geldi. o kurabiyeleri çok severdim, bilirdi kendisi. bundan gururlanarak bahsederdi her yerde -yanımda-.
sonra yine bi' çocuk çığlığı yüreğimde, en büyük çocuğu oğlan benim yaşımda. bir de kızı var, annesinin giydiği bütün terlikleri teker teker kadınların ayağından toplayan, çirkin bi' suratı var, gözlüklerinin arkasından bakıyor mahzun ve öfkeli. o bakışları hayatımın hiçbir yerinde göremem, görmedim. annesinin ölüm yatağında malını paylaşan babasına mı kızsın? yoksa onu gencecik yaştayken bırakıp ölen annesine mi? kızacak yer arıyordu. ve ağlamaktan kurumuştu yüzü..
iki noktaları düşünürken dalıyorum yine yere bakıyorum, soğuktan donmuş ayaklarıma ve önü delinmiş çorabıma. belki delinmemişti ama o hüznü vermeliydim yüreğime. her ağlayana bakıp gözlerimi doldurmaktan içim burkulmuştu. sevmedim bunu, sevemedim. biliyordum tüm vücuduna yayılmış kansere yenik düşeceğini bayan'ın. ama ben yine de sevmedim, istemedim. sabaha karşı, bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun eşliğinde toprağa verilmek üzere yolculuğa çıkmıştı "o". ve ben hala korkuyorum. ölümden değil, o'nun gittiğinden. ölüm sana hiç yakışmadı.
telefondan sonra bir müddet duşun altına hapsetmişim kendimi. hızlıydım ve düşünceli, korkuyordum sanki azıcık geç kalsam toprağa gömemeyeceklerdi. mahkemesi vardı o gün, yetişip bitirecekti her şeyi. hastaydı çünkü, kocası ve kaynanası malını mülkünü bölmüşlerdi kendilerine. mal mülk öyle önemliydi ki ölüm yatağında kanser acısıyla duran birinden. korkunçtu. insanlık nasıl bu kadar sürüklenmişti bilinmezlere?
o bilinmezliklerden sıyrıldım, bi' sigara yakmak istedim duşun üstüne, sonra kokmaktan korktum gene. yakınlarını öpecektim, olmazdı. ölümün yine kendisine hiç yakışmadığı insanı düşünürken aklıma, o benim için hazırladığı cevizli kurabiyeleri geldi. o kurabiyeleri çok severdim, bilirdi kendisi. bundan gururlanarak bahsederdi her yerde -yanımda-.
sonra yine bi' çocuk çığlığı yüreğimde, en büyük çocuğu oğlan benim yaşımda. bir de kızı var, annesinin giydiği bütün terlikleri teker teker kadınların ayağından toplayan, çirkin bi' suratı var, gözlüklerinin arkasından bakıyor mahzun ve öfkeli. o bakışları hayatımın hiçbir yerinde göremem, görmedim. annesinin ölüm yatağında malını paylaşan babasına mı kızsın? yoksa onu gencecik yaştayken bırakıp ölen annesine mi? kızacak yer arıyordu. ve ağlamaktan kurumuştu yüzü..
iki noktaları düşünürken dalıyorum yine yere bakıyorum, soğuktan donmuş ayaklarıma ve önü delinmiş çorabıma. belki delinmemişti ama o hüznü vermeliydim yüreğime. her ağlayana bakıp gözlerimi doldurmaktan içim burkulmuştu. sevmedim bunu, sevemedim. biliyordum tüm vücuduna yayılmış kansere yenik düşeceğini bayan'ın. ama ben yine de sevmedim, istemedim. sabaha karşı, bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun eşliğinde toprağa verilmek üzere yolculuğa çıkmıştı "o". ve ben hala korkuyorum. ölümden değil, o'nun gittiğinden. ölüm sana hiç yakışmadı.
ölen uğrunda ölebilinecek kişiyse kendinize yakıştıracağınız fakat sevdiğinize yakıştıramayacağınız hededir. aile ölümleri farklıdır sevgili ölümleri farklıdır.ailedeki ölümler her zaman üzüleceğimiz ama bir süre sonra kabulleneceğimiz doğal karşılayacağımz olaylardır,fakat sevgili ölümlerinin tahribatı daha fazla olur,zaman geçer sevgilinin yerini başkaları alabilir bir şekilde unutulur ama aile anne baba vs acısı unutulmaz derin yaralar bırakır yerini kimse dolduramaz.
Efendim tam bir futbol otoritesi sözüdür bu.
Bu sözcükler silsilesinin bir tarihi gelişimi vardır elbet. Öncelikli olarak antik yünanda tiyatro oyuncularına söylenen sözdür kötü oyun sonrası. Daha sonraları roma'da gladyatörlere söylenir. Günümüze uzanan kısmında ise ; öğrencilere ve en son kıvamında genç yetenekli futbolculara...
Bu sözcükler silsilesinin bir tarihi gelişimi vardır elbet. Öncelikli olarak antik yünanda tiyatro oyuncularına söylenen sözdür kötü oyun sonrası. Daha sonraları roma'da gladyatörlere söylenir. Günümüze uzanan kısmında ise ; öğrencilere ve en son kıvamında genç yetenekli futbolculara...
ölüm mevlanaya göre allaha kavusmaktır.ne mutlu ona kavuşabilene ne mutlu bu kavuşmayı dogru idrak edene diyerek düzeltilebilecek bir cümledir.
bir kişi dışında yakışanını görmedim henüz, kaldı ki onu da zerre hazetmedim hayatım boyunca, ta ki ölüme nasıl gittiğini görene kadar. ama o ne gidişti öyle be abi? "erkek olun" diye bağırarak gözünü bile kırpmadan ipe giden bir diktatöre yakıştı ölüm. ağzımızı açık bıraktı giderken.
(bkz: saddam hüseyin)
(bkz: saddam hüseyin)
(bkz: kurt cobain) upuzun sapsarı saçlarını o iğrenç kanlara bulamak zorunda mıydın ? üstelik 27 gibi komik bir yaşta...
insana en yakışan şeydir ölüm ... sonsuza kadar mı yaşayacaktı amk illa ki bir gün ölecek..
Sanki bazılarına ulan ne güzel öldü diyormuşuz gibi.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar