çürümenin kitabı

entry40 galeri3
    15.
  1. hayatı boyunca 3-4 tane kitap okumakla yetinen bi insan olmama rağmen okumayı çok istediğim ve en kısa sürede temin edeceğim kitaptır.
    1 ...
  2. 14.
  3. ders kitabı gibi altını çizerek, sağını solunu işaretleyerek okuduğum birkaç kitaptan birisi. içerisinde o kadar çok aforizma ve aforizmasal pasaj barındırıyor, konuya öyle can alıcı yerlerden giriyor ve çıkarımlarda bulunuyor ki kendisini okuduğum yazarlar ve düşün adamları arasında önemli bir yere taşıyor.
    anlatılanlar bir sürü koluyla akan ve sonunda aynı oluktan denize dökülen bir akarsu gibi ölüme ve hayatın boşunalığına varıyor. insanların ve toplumun çürümüş değer ve düzenlerine neşterini vuruyor. anlatım dili kimi yerlerde sıksa da biraz sabırla ve sakin kafayla rahatça okunabilir bir eser.
    1 ...
  4. 13.
  5. 12.
  6. Zaman boşluğunun önünde yürek boşluğu: Karşı karşıya birbirlerine yokluklarını yansıtan iki ayna, iki hiçlik görüntüsü.
    Hayat: koordinatları belli olmayan bir alan üzerinde kopartılan patırtıdır, evren ise sara hastalığına tutulmuş bir geometri.
    Hayat ancak hayal gücümüzün ve hafızamızın zayıflıklarıyla mümkündür.
    Hayat ve yaşamak insan ve insamlık hakkında nefis bir kitapdır. Şiddetle tavsiye edilir.
    1 ...
  7. 11.
  8. içinde 'insan türü ancak kendini mahvedene hayran olur' cümlesinin geçtiği harika kitap.

    intihar fikri sayesinde hayatta kaldım, der cioran ve ona göre kitaplar ertelenmiş intiharlardır... intihar için ise hep geç kalınmıştır.

    içinizdeki insanı keşfetmeniz için, tavsiye olunur.
    2 ...
  9. 10.
  10. başlığın aksine, çürümeyi durdurucu etkisi vardır bu kitabın. şiddetle tavsiye edilir.
    3 ...
  11. 9.
  12. 8.
  13. "sonuca bağlama eğilimine direndiğim için ruhu yendim" yazar bu kitapta. güzel yazar.
    3 ...
  14. 7.
  15. anlatılan düşüncenin temasının harika olmasına rağmen işleniş şekli berbattır. insanı kitap okumaktan soğutur. sadece aforizmaları okusanız kafidir.
    1 ...
  16. 6.
  17. 5.
  18. 4.
  19. "aslında her fikir yansızdır, ya da öyle olmalıdır; ama insan onu canlandırır, alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona; saflığını yitirmiş, inanca dönüştürülmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür: mantıktan, sara hastalığına geçişini tamamlamış olur... ideolojiler, doktrinler ve kanlı şaklar böyle doğar."

    diye başlayan mükemmel bir emil michel cioran kitabı.
    2 ...
  20. 3.
  21. --spoiler--
    Melankolisinin üzerine titreyen, iyileşmekten korkan kişi, boşuna çekindiğini,
    melankolinin devasız olduğunu saptadığında ne rahat bir nefes alır!

    *

    intihara meyilli olmak, yasalara saygılı pısırık katillere mahsustur;
    öldürmekten korktuklarından, kendilerini yok etmeyi düşlerler,
    cezalandırılmayacaklarından emin olarak...
    *
    Bir varlığın sırrı ile umduğu acılar birbirini tutar. ***
    Ölümü tozpembe görmeyenin kalbinde bir renkkörlüğü vardır. ***
    Her yerde olma avantajının sefasını süren, Tanrı değil Acı'dır. ***
    Çok önemli sınavlarda, sigaranın yardımı inciller'den daha etkilidir. ***
    Her put düşmanı gibi ben de ilahlarımı, döküntülerine kurban etmek için kırdım.

    --spoiler--
    3 ...
  22. 2.
  23. --spoiler--
    Bizi çevreleyen şeylere, onlara isim verdiğimiz ve ötelerine geçtiğimiz ölçüde tahammül ederiz.

    * Bir inanç için acı çekmiş olandan daha tehlikeli varlık yoktur: En büyük zalimler, kafası kesilmemiş mazlumlar arasından çıkar.

    * Eğer dünyadaki konumumuzu doğru olarak anlayabilseydik, eğer kıyaslamak yaşamaktan ayrılmaz olsaydı, varlığımızın minicikliğinin açığa çıkması bizi ezerdi. Ama yaşamak kendi boyutlarına karşı körleşmektir.

    * EVREN, HÜZNÜMÜZÜN BiR YAN ÜRÜNÜDÜR.

    * Zaman boşluğunun önünde yürek boşluğu: Karşı karşıya birbirlerine yokluklarını yansıtan iki ayna, iki hiçlik görüntüsü.

    * Hayat: koordinatları belli olmayan bir alan üzerinde kopartılan patırtıdır, evren ise sara hastalığına tutulmuş bir geometri.

    * Hayat ancak hayal gücümüzün ve hafızamızın zayıflıklarıyla mümkündür.

    * Dünya her adımda ümitlerimizi geçersiz kılar. Artık bilgelikten başka tehlike kalmamıştır.

    * Yeryüzü, varılamayan hedefler ve ayaklar altına alınmış sırlarla doludur.

    * Başka yer saplantısı, anın imkansız olmasıdır. Bu imkansızlık da nostaljinin ta kendisidir.

    * Bu dünyada önümüze geleni kabul etmemize neden olan, ama bu dünyanın kendisini bize kabul ettirecek güçte olmayan bir bayağılık vardır.

    Böylelikle hem hayatı boşlayıp hem de onun dertlerine tahammül edebilir, hem arzuyu reddedip hem de kendimizi arzunun aktığı maceralarda sürüklemeye bırakabiliriz.

    Varoluşa rıza göstermede bir nevi alçaklık vardır!

    * Hayatın anlamı yoktur, olamaz da...

    * Melankoli, egoizmin düş halidir.

    * Hayat, maddenin romanıdır.

    * Hayaletlere gönül vermiş bir toz zerresi: insan budur işte.

    * Bütün duygular mantıklarını salgı bezlerinin sefilliğinden alırlar. Aşk: iki tükürüğün karşılaşmasıdır.

    * Aşk, düşüncelerin ortasındaki sapıtmadır.

    * Dünyaya evet demekten daha aşağılık bir şey var mıdır? Diğerlerinin yaşadıkları gibi yaşayabilir, ama yine de dünyadan bile daha büyük bir HAYIR'ı gizleyebiliriz.

    * insan gerçekliği üzerine yanılsamaz kafa yoran düşünür, eğer dünyanın içinde kalmak istiyorsa, bir de kaçış yolu olan mistikliği bertaraf etmişse, BiLGELiK, BURUKLUK ve ŞAKANIN birbirine karıştığı bir görüşe varır.

    * En esrarengiz baş dönmelerimizin sadece asabi rahatsızlıklardan ileri geldiği nasıl kabul edilebilir? içsel dertlerimizi nesneleştirme eğilimi atalarımızdan gelmektedir. Kanımıza mitoloji sinmiştir.

    * Mahvımıza sebep olan DERT'e bir açıklama bulmaktan vazgeçmek zorundayız.

    * Bir varoluşun aslında uygunluk derecesi kendi yıkımından ibarettir.

    * Hangi hünerlerin yardımıyla başka bir hayatın, yeni bir hayatın peşinden gidebilecek yanılsama kuvvetini bulabiliriz?

    * içimizde derin olan şeyden dolayı bütün dertlere maruz haldeyiz. Varlığımıza uygun olma halini korudukça hiçbir selamet mümkün değildir.

    --spoiler--
    5 ...
  24. 1.
  25. rumen vatandaşlığından fransız vatandışlığına geçen, emil michel cioran'ın nietzsche'yle şiirsellikte yarıştığı aşmış kitabı. adından da anlaşılacağı üzre, kitapta çürümeyen hiçbir tespit yoktur. her cümle umutsuzluğun doruklarından seslenir,ve her kelime isyan eder.
    kitaptan bir kaç alıntı:

    --spoiler--
    --"tembellik, fizyolojik bir kuşkuculuktur, tenin şüphesidir.aylaklığa batmış bir dünyada bir tek uğraşsızlar katil olmazlardı.fakat insanlığın bir parçası değildirler ve ter dökmeyi bilmediklerinden ötürü hayatın ve günah'ın sonuçlarına katlanmadan yaşarlar.ne iyilik ne de kötülük yaptıkları için-insanlık sarasının seyircileri olan onlar- bilinci boğan çabalara, zamanın haftalarına burun kıvırırlar."

    --"sıkıntı, kendi kendine yarılan zamanın içimizdeki yankısıdır...boşluğun açığa çıkmasıdır, hayatı destekleyen- ya da icat eden- o sayıklamanın kurumasıdır."

    --"tarih, çok sayıda sorunun ve çözümün çehrelerini değiştirmekle uğraşır"

    --"zihin sefaleti olan ifade sefaleti, kelimelerin yoksulluğunda, tükenmeleri ve değersizleşmelerinde gösterir kendini: şeylere ve hislere yüklediğimiz öznitelikler, sonunda sözel leşler gibi yatarlar öünümüzde. biz de onlara, sadece kapalı yer kokusu saldıkları zamanı pişmanlıkla arayan bir bakış yöneltiriz."
    --spoiler--
    12 ...
© 2025 uludağ sözlük