Biz de bu, "geriyiz geri" psikolojisiyle büyüdük...
Kötü bir psikoloji.
Kendimize KÖTÜ VE GERi OLDUĞUMUZU SÖYLEMEK, bizi daha iyi olmaya motive ediyor mu?
BENCE ETMiYOR!
Kendi kendisine "ruhsal" eziyet ederek adam olmuş insan da millet de yok. Yazık biz o eziyetle - moralsiz yaşadık!
günaydın gazetesinde tek parmağıyla daktilo yazan yazardır. gazetede hademe sanmıştım. bomboş masada tek parmağıyla taktilo parmaklıyordu. ergun köknarıda müdür sanmıştım. nehar tüblegi yazar sanmıştım. yazgülü erdoğanı sayfa sekreteri sanmıştım. ugur cebeciyi fotografçı sanmıştım. birden ortalıga çıkıp sonra kaybolan adamdı ugur cebeci.
ordaki çalışanlar beni ofisboy sanmışlardı.
günaydın gazetesi ozamanlar son demlerini yaşıyordu. pikajerler sokaktaki ayakkabı boyacının çok para kazandığını görünce (boyacı paraları sayarken onlarda saymayı tekrarlıyorlardı.) iş bırakma eylemi gerçekleşti. çetin altan yukardakiler okumuş aşagıdakiler okumamış bu yüzden işi bırakmışlar demişti. bu olaydan sonra bilgisayar sistemine geçiş oldu . bilinçli bir gazete olsaydı şu an haladaha iş yapıyor olacaktı. gazetenin bulunduğu binayı otoparka çevirmişler. birde hürriyet gazetesinin elemanları var. aldıkları maaşlar çok yüksekti. gazete bilinçli bir manevra yapsaydı kayalıklara toslayıp batmazdı. direksiyon ellerinde kaldı.
günaydın gazetesi binası kapıda güvenlik görevlisinin olmadığı sorup sorgulamayan özgür bir yerdi. şimdi bakıyorum her yerde güvenlik görevlisi var.
akp ve cemaat ile işbirliği yapıp orduya, ulusalcı aydınlarımıza her türlü iftirayı atmaktan çekinmeyen iki evlat yetiştirmiş gazeteci yazar yine de allah rahmet eylesin ölmüş evlatları ile düşünceleri ortak mıydı bilemiyorum bilenler zaten yazar.
daha bir hafta önce mina urganın kitabında adını duyup ön yargıya kapıldığım adam. mina urganın eskiden bizdendi şimdi döndü dediği adam hatta şöyle bir entry girmiştim
--spoiler--
Çetin Altan’ı Kanal 7’de programa çağırırlar; şiir okuması meşhurdur ya, programın sonunda şiir okuması istenir. Çetin Altan’da kurt tabii, madem öyle Necip Fazıl’dan birşeyler okuyayım bari der; programdaki tipler de “Çetin abi jest yaptı” diye keyiflenirler.
Gelgelelim, Çetin Altan, kadın bacakları şiirini okur!
Şiir de şöyledir;
Her kadının bastığı yerde sanki kalbim var
Kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden
Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü,
Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın.
Bir lisandır onların duruşu, bükülüşü
Kadınlar!Onlar varken konuşmayınız sakın.
ince sütunlardaki ilahi güzelliğe
Bacakların ruhudur şekil veren diyorum
Bacakları bir kalın örtüde saklı diye
Mermerde kalbi çarpan Venüs’ü sevmiyorum
Ömrümüzün geçtiği yolda, bana sorsalar
Gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.
Boynuma doladığım güzel putu görseler.
insanlar öğrenirdi neye tapacağını
Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler
isa’nın eli diye bir kadın bacağını
Tabi ilk dizeleri duyunca suratlar morun tonları arasında gidip gelir, araya hemen müzik kapaklar, Altan okudukça sesi de dibe dayarlar. Lakin, rakı ve sigara ile pişmiş Çetin Altan’ın ses telleriyle sidik yarıştırmak kolay değildir; Çetin Altan’da yükseltir sesini.
--spoiler--
Ülkemizin; ilerici düşünen ve bu uğurda da çok çileler çeken usta kalemlerindendir. göç etti "Soluk Mavi Nokta"dan. Güzel yürekli cesur insanların ölmediği bir dünya kurgusu daha güzel olabilirdi. En güzel Türkiye tasvirini de o yapmıştır aynı zamanda:
Gazeteci: "Bugün dönüp baktığınızda 'Keşke başka bir ülkede doğsaymışım.' der misiniz?"
-Derim tabii. Aklı başındaki herkes de der ama Türkiye’den vazgeçemiyoruz... insan doğup yaşadığı yere âşık oluyor bir şekilde, yanlış bir aşk gibi, tarif ettiğinde âşık olacağın kadın o değil ama onu seviyorsun... Ne yapacaksın?..
Hayal ettiği ülkeyi torunlarına bırakamadan yeryüzünden göçüp gitmiş, güzel çocuklar yetiştirmiş aydın gazeteci. Allah rahmet eylesin. Bu da son yazısı,
Paşa torunu, Galatasaray Lisesi'nin Nallı Böcek'i, istanbul Hukuk'un iyi öğrencisi ve hiç hukukçuluk yapmayanı, gazeteciliğin haşarı evladı, Türkiye parlamentolarının bugüne kadar gördüğü en aykırı vekili, türkiye mahpushanelerinin bir avuç gökyüzü'sü, türk dilinin en kıvrak kalemi, insanlığın ortak gül bahçesine bir değil binlerce gül dikeni, hayatın hep katanı ve güzelleştireni, güncelin prangasını her gün kırabileni, edebiyat dendi mi adı yeter'i... Çetin Altan. Güle güle git... Senle, Dünya gözüyle tanışıp iki söz edemedim ya, ona yanarım.
acısını paylaşıyoruz.
Ayrıca hayran olunacak bir adammış. Hukuk okuyup, kendisini yazıya verip gazeteci oluşu, doğal olarak hapse girişi(düşünce özgürlüğümüz),
huzurla yatsın.