bugün

ahmet erhan şiirinin ismidir.

incik boncuk satarım köylülere-işim bu
Atım yorulmassa yorulmam- ekmek parası
Yağmuru sırtıma döker giderim-ıslak
Güneşi tepemde yakar yürürüm-sıcak
El değmemiş ipliklerim, patiskalarım var
Köy kızları! Köy kızları! Köy kızları!

Kahveye oturur bir çay içerim-yaşlılık
Kağıt oynayasım gelir, hal hatır sorasım
Niyedir içimdeki bu soğuk taş, bu yanlızlık?
Açılmamış sandıklarım, yaşanmamış günlerim var
Silme acı, silme keder, silme yorgunluk!

incik boncuk satarım köylülere-işim bu
Tarlaların kıyısından geçerim salına salına
Çalışan insanlar görürüm, arılar gibi
Çoluk çocuk güneş altında çiçek çiçek
Açmış gibi olurum, kıpır kıpır rüzgarda
Bağırasım gelir, sesimi onlara duyurasım:
Leblebi çekirdek! horoz şekeri! susamlı helva!
Köy, pazar vb. yerlerde dolaşarak ufak tefek tuhafiye eşyası satan kimselere denir bir nevi seyyar tuhafiyeci.
(bkz: unutulmaya yüz tutmuş meslekler)
(bkz: özlem çerçioğlu)
Bildiğimiz Seyyar satıcı işte. Güzelim kelime, kim değiştirmiş bunu acaba?
90lı yıllarda minibüslerle köyleri kasabaları gezen seyyar dükkan sahipleridir.
Türkçede -cı,-ci eki meslek adı türetir. ancak bazı kelimeler başlıbaşına meslek adıdır.bakkal, manav gibi. bunlara bu ekler getirilmez. yani kelimenin aslı çerçidir.
tr. tuhafiye.
Çerçi yükünü satar..

kırık leblebi, keçi boynuzu, akide şekeri v.b