eskilere dönüp baktığımda ve buradaki yazıları tekrar tekrar okuduğum zaman daha çok inandığım yasadır. ilk sevgililerimden ikisi onlarla çıkmayı çok istediğim için, bunu bilmedikleri halde benle çıktılar. ilkini günlerce düşünmemiştim. bu aylarımı almıştı. bu konuyla ilgili hiç fikrim olmamasına rağmen... daha sonra biraz zorlama bi şekilde bile olsa bu çocuk benimle çıkmıştı. çok mutluydum. daha sonra ikinci çocukla konuştum ve düşündüm. evet, onu seviyordum ve istiyordum. daha da düşündüm ve 2 hafta geçmeden çıkmaya başladık. daha sonraları onu hiç düşünmememe rağmen ilk çıktığım bana geri dönmek istemişti. ondan beni aldattığı için ayrılmıştım. içimde bir üzüntü kalmıştı tabi ve bende öcümü almak istemiştim. ardından bu çocuğa geri döndüm ve bir güzel ortada bıraktım. ve bu çekim yasasını geç de olsa öğrendim. başka bir çocuğa aşık oldum ama vazgeçtim. videolarda belirtildiği gibi "vazgeçerseniz sizin olmaz." saptaması kesinlikle doğru. vazgeçtim ve benim değil. bu yasa aklıma geldi. o zaman istemeye aynen devam ediyorum. seviyorum. istiyorum. fazlasıyla.
son olarak son 2 gündür düşündüğüm bir şey. annemin şu sıkıntılı günlerde sinirli olmaması, oraya buraya zarar vermemesiydi. yani mutlu olmasını istemiştim. gerçekten çok düşündüğüm bu şey, annemin sabah karşımda gülücükle karşılamasından sonra daha da inanmamı sağladı. üstelik aklımda yokken bile.
''Bu alemde olabilecek her bir olay için, misal aleminde sayısız ihtimaller uyur. Siz ağzınızdan çıkardığınız lakırdılarla o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın.''
Dün akşam iki üç arkadaş bizim yerleşkenin oraya yapılan yeni piknik alanına gezmeye gitmiştik. Ortaya bir fikir atıldı bi ara bizde mangal yapalım burada dedik.
Ne yapalım ne edelim derken aklımızdan sucuk ekmek yapmak geldi. Bir arkadaşım kangal sucuk iyi olur diye fikrini beyan etti. Bende polonez'in sucukları gerçekten güzeldir diye atıldım ..
Neyse o olay öylece kapandıktan sonra. Öbür gün yani bugün daha kahvaltımı yapmamıştım saat 15:00 civarı nette takılıyordum ki birden telefon çaldı.
Arayan babammış, marketten gelmiş poşetleri alıver diye söylüyordu.
Bende gittim aldım derken, "poşetin birinde sucuklar var onları dolaba koy" dedi.
Eve gelince dolaba sucukları koymak için poşetten çıkarınca sucuğun polonez marka kangal sucuklar olduğunu fark ettim. Ve doğruca gelip buraya yazdım.
Geçenlerde gene ilginç ama güzel bir olay geldi başıma.
Artık bir yandan farkındayım olumlu düşünmenin falan filan. Sofranın başına geçtik ailecek akşam yemeğini yemekteyiz birden aklıma bir şey takıldı kardeşimin kaç gündür aramadığını düşündüm. sonra ortaya attım bunu.
Sonra babam sağımdan heyecanla kükredi bir aslan gibi " hhaaaa bende bunu diyecektim tam" dedi. Sonra annemde bende içimden geçirmiştim dedi. O an bir şeyler fena halde olmaya başladı. Enteresandı.
bugün gene ilginç bir şey geldi başıma.. bir anlatayım dedim.
annem ve babam beraber bir geziye gideceklerdi önümüzdeki günlerde bende ev boş olacağı için seviniyordum ve bu gezinin tarihlerini merak ediyordum.. gece bunu düşündüm ama sormadım onlara. sonra rüyamda gezi broşürüne baktığımı gördüm, aklıma takılmış olmalı ki rüyamda bile görüyorum..
sabah oldu giyindim falan derken kahvaltıdayken annem bana : "sana gezi broşürünü göstereyim mi" diye sordu. gene bir şeylerin gerçekleştiğini anladım.
Aklımdan geçirdiğim fikrin karşımdaki tarafından söylenmesi 2 günde 5-6 kadar oldu.
bunlardan aklımda kalanları söylemek istiyorum:
1-Otobüste elbisesi yere sürten kadın için " bak elbisesi yere sürünüyor" demişti. O anda bir tane yolcu aynısını dedi bunun.
2-Kız arkadaşım bana yarın saçımı nasıl yapayım dediğimde bugünkü gibi yap demiştim. Oda tamam falan demişti aradan biraz zaman geçti ben uyudum rüyamda saçlarının istemediğim gibi olduğunu gördüm ardından saat 5:00 civarı uyandım ve telefonuma baktığımda o kızın mesajı şöyleydi " saçlarım bugünkü gibi olamayacak yaa"
Daha bir çok olay gerçekleşiyor bir günkü hayatımızda ama biz bunları fark edemiyoruz belkide. Bunları fark etmek çok güzel bir şey. Allah herkese yaşatsın.
geçen hafta pazartesi yada salı günüydü. gene dolmuşlarla ilgili bir olay geçti başımdan gene çekim yasası.. artık iyice inandım ben buna olduğunu var saydım.
okul zamanı kalktım giyindim, kahvaltı falan derken durağa doğru gittim, dolmuşa bindim bu benim için sıradan normal bir dolmuştu. Okula geldim falan okul zamanı öyle geçti. Okul kapısından iki kız arkadaşımla çıktım beraber duraklara doğru yürüyorduk bir arkadaşım biraz yakın yerde dolmuş bekliyordu ikimiz ise aynı durağa gidecektik.
Onu bırakıp bizim durağa doğru giderken içimden bizim hatta yeni gelen otobüse binmek istediğim geçirdim. "Keşke o gelse, inşallah o gelir" dedim içimde umut var ederek.
Arkadaşımla konuşurken sol tarafımdan gelen otobüse baktım ve şaşırdım hafifçe bir tebessüm ettim. Gelen o otobüstü.
Ayrıca bu aralar ismini koyamadığım bir şeyler oluyor.
karşımdakiyle konuşurken o konu hakkında içimden bir şey geçirecek olsam karşımdaki bunu bana söylüyor. Bir mekan ismi bir şarkı ismi bir kitap adı ne geçiriyorsam o konuyla ilgili o bana bunu diyor.
ve gene bir hafta kadar yaşadığım aklımda kalan bir olayı anlatacağım. internette ve sözlükte sivilcelere karşı formülleri okuyordum, araştırıyordum.
sözlükte okurken kükürt sabununu duydum iyi geldiğini falan.
onu almak için anneme söyleyecektim eve gelince. o gün unuttum annem başka bir şehre gitmişti ufak bir iş için. döndüğünde ise yanında kükürt sabunu vardı. sonradan farkına vardım böyle olduğunu gene ilginç bir anı oldu.
son yaşadığımdan bir kaç hafta sonra tekrar başıma gelmiş olan durumdur. Sevindirici..
Bu sefer biraz komik biraz eğlenceli. Gene iki olay geldi başıma.
Sabah uyanmaya yakın biraz rüyadayım biraz hayattayım sanki. Neyse uyandım aklıma counter atmak geldi arkadaşlarla. Birinin isminin ise "sikici" olduğunu düşündüm ve oyunu kurguladım biraz. Ve o gün arkadaşlara counter attık ve bir arkadaşımın adı oydu. "sikici" .
Ve diğeri..
Burada dolmuş hattında biraz güzel ve yeni bir dolmuş vardır. Ayı gibi bir şey tabiri caizse. Yeni olduğu için ona binmeyi severim. Gene aynı gün o dolmuşa binmeyi hayal ettim. ve kahvaltı yapıp evden çıkıp durağa gittim. Gene hayret içindeydim çünkü karşıdan gelen o dolmuştu.
Çekim yasasını duyuşum hakkında bilgi edinişim the secret adlı kitaptan sonra oldu. The secret kitabını hemen hemen herkes duymuştur. Şu bir aralar çok satan kitaptı.
Çok satıldığını gördüğüm zaman alıp okumuştum. Aslında bir yandan uygulamaya çalışıyor bir yandan okuyordum.
içindeki örnekler bana yapmacık gelse de beni heyecanlandırıyordu. Bende keyifle takip ediyordum. Bu kitaptan sonra bilinçaltının gücü adlı kitabı okumuştum o da hemen hemen aynıydı.
Neyse bu kitabı okuyunca denilen şeyin uygulandığı an gerçekleşmesini beklemek aptallık olurdu zaten bende hemen saniyesinde beklemedim.
Bir ara unutmuştum bu sırrı aklıma falan hiç gelmiyordu. Sonra ne olduysa oldu internette gezerken bakmak istedim çekim yasası ile ilgili bilgilere. Araştırdım ettim.
Tekrar kapatmıştım bu konuyu..
Aylar sonra artık olumlu düşünüyordum olmasını istediğim şeyleri düşünüyordum. Ama hiç öyle lüks arabam olsun şöyle dairem olsun böyle yatım olsun diye düşünmedim.
Benim istediklerim çok küçük çaplı isteklerdi .
arkadaşımla muhabbet ederken bir yere gezmeye gitmeyi kararlaştırırken içimden geçirdiğim mekan adının arkadaşım tarafından söylendiğini fark ettim.
Bu örnek başımdan farklı hikayelerle geçtim. Bir kişinin dedikodusunu yaparken içimden geçirdiğim özelliğin konuştuğum kişi tarafından anında söylendiği gördüm.
Artık yaşamımın bir parçası olarak görüyordum ama pek öyle üstünde durmuyordum.
Bugün * ise çok ilginç iki olay yaşadım bu çekim yasası ile ilgili.. Ben bile şaşırmıştım kaldı ki siz düşünün.
ilkini anlatayım :
Bugün yine 20 mart 2011 tarihinde öğlen saatlerinde yatağımda uzanmış bilgisayara bakarak izlemek için bir film seçiyordum o sıra içimden keşke kazandibi olsa da yesem diye geçirdim. Anneme desem de yapsa diye düşündüm ama anneme hiç söylemedim.. Aradan bir yarım saat geçtikten sonra annem odama geldi ve markete gideceğini kazandibi için malzeme alacağını isteyip istemediğimi sordu.. O an şok olmuştum bu kadar da olur mu diye düşündüm. Anneme evet cevabını verdim. Ve filmi izlemeye koyuldum..
ikincisine geldi sıra:
Seçtiğim filmi izliyordum sanırım filmin 20. dakikasındaydım.
Filmin alt yazısına bakarken , aklıma haftalar önce yazdığım bu sözlükteki filmleri alt yazıyla izlemeyle ilgili bir başlık ve başlıkla ilgili yazdığım enry geldi.
çok takmayıp izlemeye devam ettim. Film bittikten sonra interneti açıp sözlüğe bir bakayım dedim. Bugün çaylak olmuştum ama entrylerim oylanmış mı diye bir baktım. Ve tekrar şok olmuştum gene ilginç bir an oluştu. Birisi o düşündüğüm entryme artı oy vermişti.
benzer benzeri çeker buna karşılık, değişik olanlar birbirini iter. hatta benzer, benzeri ile güçlenir. yani yoğunlaşır. bunu, piyangodan da biliriz. bir tuşuna basıldığında, aynı akortlu telleri de titreşime başlarken, başka bir frekansa ayarlanmış diğer teller hareketsiz kalır. düşüncelerimiz de belli bir frekansta titreşen enerjidir. yani biz, her ne düşünürsek, aynı titreşimleri harekete geçiririz.
bu tabii tersine de işler. orada, dışarıda düşüncelerimizle aynı frekans da titreşen herşey, bizi de harekete geçirir. düşüncelerimiz, kendine benzeyenlerin hepsini kendine çeken, görünmez bir mıknatıs gibidir. neden zaten çok şeyi olanlara, daha çok şey gelir? çünkü öyle düşünürler. çünkü düşünce dünyalarında başka birşey mevcut değildir. çünkü zenginliğe ait titreşimlerde yaşarlar.
başarı, başarıyı çeker; mutsuzluk daha çok mutsuzluğu.
eğer aşıksak, aşktaki mutluluğumuza paralel olarak, diğer herşey de yolunda gider. tabii zira dünyaya pozitif gözlerle bakarız. pozitif düşünceler, pozitif bir dünya yaratır. o zaman herşeyi becerebiliriz. kullandığımız cümleler artık: çok mutluyum bütün dünya elimin altında herşey yolunda şeklindedir.
ve gerçektende, dünya elimizin altındadır, zira evren, tüm bu cümleleri yakalar ve işleme sokar.
bir boka yaramayan, teorilerden bir tanesidir. artık teori midir, onu da bilmiyorum.
nil gün adlı bir kadının yazdığı kitap. kendisi bütün hayatını, çekim yasasına uygun yaşadığını iddia etmektedir.
kitaptaki bir bölümde, şöyle bir ifade vardı: ''gözlerini kapayın. limonu düşünün ve yutkunun. limon tadı ağzınıza gelecektir.'' yok artık!
çekim yasası eğer doğruysa, en büyük kanıtı da, otuz bir çeken her erkek, bir gün hatun sikebilir. çekim yasasına güvenin.
bir fizikçi olmama rağmen halen anlam veremediğim yasa. yanlış anlamayın newton'unkine değil şu nil gün'ün savunduğu yasaya anlam veremiyorum. düşünüyorum düşünüyorum, çekiyorum çekiyorum gelmiyor. pozitif düşünüyorum negatif oluyor. negatif düşününce yine negatif oluyor. ne bu ya.
ilk başlarda aptalca, saçma diye tabirleri ben de kullandım bu söz öbeği için. ama arkadaşlar gerçekten insanın başına gelince 'vay anasını be' diyorsunuz. bakın size bir örnek vereyim:
ben bizim okuldan bir kızda hoşlanıyordum 9.sınıfta. malum ergenlik falan fistan. aşık olmuştum işte. daha önce hiç görmediğim bu kızı aşık olduktan sonra heryerde görmeye başladım. yemin ediyorum filmde görsem sie lan derdim ama karşıma çıkıyordu işte. çekim yasası mıdır, yoksa onun götünde demir benimkinde mıknatıs mı vardı bilemiyorum ama karşıma çıkıyordu bir şekilde. neyse gün oldu devran döndü ben bu kızı unuttum. o günden beri hiçbir zaman karşılaşmadım. yani karşılaşmadım dediğim daha önce 3 günde 5 kere gördüysem şimdi 1 ayda 1 defa görüyorum. neyse ben bu aralar bir kıza daha aşık oldum. bu kız da bizim okuldan. arkadaşlar yemin ediyorum sıçmak için tuvalete gitsem o kızı görür oldum. he tabi bu durumdan bayağı bir memnunum. dışarı yemek yemeye gitsem o kız orda. ulan hiç mi sapmaz be!?!. bu şans değil bence. tesadüf hiç değil. başka birşey bu. herneyse bu şey gerçekten çok ama çok enteresan birşey...
insan düşüncelerinde varolduğu söylenen, "ne düşünürsen onu kendine çekersin dolayısıyla çekim gücüne sahipsin" seklindeki açıklamalarıyla "secret" zımbırtısının, satış rekorları kırmasına imkan sağlayan bir yasadır. newton'unki ile karıştırılmamalıdır onun ki elma'nın kafaya düşmesi ile ortaya çıkmış olandır.