Rüstem Ağa Selanik çarşısında kumaş satan ve etrafında sevilip sayılan bir esnaftır. Bir gün dükkanına çevre köylerin birinden Mehmet adında bir genç gelir alış veriş için, kumaşlara bakarken Rüstem Ağa’yla da sohbet ederler. Aslında Mehmet Selanik’e iş aramak için gelmiştir ve Rüstem Ağa’nın da gözü Mehmet’i tutunca dükkanda çalışmaya başlar. Hem işi çabuk öğrenir hem de Rüstem Ağa’nın güvenini kazanır. Gel zaman, git zaman Mehmet Rüstem Ağa’nın kızı Fitnat’a gönlünü kaptırır, aileler de uygun görünce düğün hazırlıkları başlar.
O sırada Selanik’te kolera salgını başlar ve hastalık halkı kırıp geçirir. Düğüne bir hafta kala Fitnat yataklara düşer, kolera onu da bulmuştur, günden güne sararıp solan Fitnat yakında öleceğini bildiğinden içindeki acıyı, duyguları türküye döker ve düğününe üç gün kala ölür… Mehmet çok sevdiği Fitnat’ın mezarını kendi kazar ve onun yarım bıraktığı türküyü de içini yakan acıyı haykırarak tamamlar.
Her dinlendiğinde, hele de Tolga Çandar gibi tok ve davudi bir sesten dinliyorsanız, göğsünüze bufalo oturmasına neden olan türküdür.
Buram buram hüzün ve ölüm kokar.
çalın davulları çaydan aşağıya amman
mezarımı kazın dostlar belden aşağıya
koyun sularımı kazan dolunca amman
aman ölüm zalim ölüm
üç gün ara ver
al başımdan bu sevdayı
götür yare ver
selanik içinde selam okunur
selamin sedası dostlar cana dokunur
aman ölüm zalim ölüm
üç gün ara ver
al başımdan bu sevdayı
götür yare ver.
sözlere bakınca duygulanıyorum. selanik bizim can parçamızdı, viran oldu, o da senin gibi yarsız kaldı, yarinden ayrıldı... elin yunan gavuruna vardı. of canım sıkıldı.
öyküsünü okuduğumdan beri bana daha bir hüzünlü gelen selanik türküsü. yarini görememiş, sesini duyamamış, kavuşmak için gün saymış ve nihayet gelin olacağı vakit salgın yüzünden koleraya tutulmuş bir kızın ağıdı.
insan o zamanlardaki 'sevda' idiyse bu zamanlardaki nedir diye sorguluyor. ölüm döşeğinde dahi:
--spoiler--
al başımdan bu sevdayı götür yare ver...
--spoiler--
türkü denildiğinde ilk aklıma gelendir. atamı hatırlatır bana ve onun doğduğu toprakları. şimdi o toprakların başka bir devletin sınırları dahilinde olduğunu düşününce içim sızlar ve kabullenemem. insana "ah ulan" dedirten türküdür.