tek sorun einstein´in bahsetmis oldugu dördüncü boyutu insan beyninin kafasinda tanimlayamamasidir.
einstein, bu durumu tanimlayabilmek icin su örnegi vermistir:
"eger iki kisi bulusacaklari zaman, sadece yeri söylemeleri yeterli olmuyor. bir randevu icin; ayni anda ve ayni zamanda bulusabilmek icin hem yere hem de zamana ihtiyac duyulur."
bu yüzden görelilik kuramıni dolayli yoldan günümüzde de kullaniriz.
bir de canlilarin kendilerine göre hisettikleri zaman vardir ama sanirim asil konu bu degil.
eger konu bu ise; eski filozoflarin zaman hakkindaki düsünceleri hakkinda bilgi edinilmelidir. asagidaki filozoflar zaman hakkinda cesitli yorumlar yapmislar ve bu yorumlar üzerine tartismislardir.
(bkz: eflatun)
(bkz: Aristoteles)
(bkz: Augustinus)
(bkz: immanuel Kant)
zaman cok önemli bir kavramdir ama en önemlisi ise; entropidir.
Yapilan son yorumlara göre sayısalcı yaklaşımdan sozelci bir yaklaşım sezdim.
O halde zaman insanlara göre sonu belirlenmiş, belirli bir yoplulukta herkes için aynı sistemde tekrar eden hicri miladi takvim gibi bir de kişiye özel bir sonu olan yani ben ölünce benim zamanım gelmiş oluyor ve dürmüş mu oluyor, aslında böyle olduğunu söylemek zor... zaman asla kimse için durmamalı zamanı durduracak olgu kıyamettir ve bu da sonun başlangıcı olabilir, peki insanlardaki kaza kader olgusu? Bu durumda zaman kişiye özel duran bir kavram değil sadece bu dünyada o kişi bu zamana değil başka dünya ya da sistemin zamanına tabi oluyor.
Çocukluğumuzdan bu zamana kadar her bir yaşımızda her günümüzü hatırlayabiliyor muyuz? Hayır mi... peki neden hayatımızın özetini yaparken, toplasak 30 günü bile zor hatırlıyoruz? Biz 30 gün mü yaşadık 7500 günlük hayatımda aklımda sadece 1 hafta hatırlıyorum. Ben o 7500 günde önemsiz olarak ne yaşadım da 7 Gün yerine 7500 gün hatırlamıyorum. Bu konuda soyle bir tez ortaya atabilorim, bu dünya zamanına göre yaşayıp, baska bir dünya ya da evrene göre zihnimiz olayları hatırlıyor. Rüyalarımız da en büyük örnektir aslında bu dünya zamanına göre 2 ya da 3 saniyede görüyorsunuz ve saatlerceyani gece boyu o olayı yaşamis olduğunuzu düşünüyorsunuz ve uyandıktan 5 dk sonra o 2 - 3 saniyelik rüyayı çoktan unutuyorsunuz, tıpkı 7500 günü 7 günle özetlemek gibi...
Demek ki ve özetle zaman yaradılışınızın en başından beri 1 tik tak sesiyle kendini tekrar eden bir olguydu, bundan dolayıdır ki zamanı ve dönemlerini inceleyen tarih tekerrür eder (yani kendini tekrarlar) bizim icin sonun gelmesi bu dünya zamanından başka bir evren ve saatine gecmemizden fazlası değil zaman durmuyor hep devam ediyor taa ki kendisine yazılan son gelene kadar ve 13,7 milyar yaşındaki zamanda bulunduğumuz süre boyunca zamanın içinde neresinde ye aldığımızı hiç bilemeyecek olsak da bu dünyada zamanın içinde zamanımız yittiginde ve zaman son bulduğunda başka dünyalarda zamanın olmadığı bir sonsuzluk olacaktır.
Yani zaman evrenimizle paralel bir olgudur ve küpün içinde akan bir küpün olması fikri zamanla uyumsuz mantıklı gelmeyebilir ama unutulmamalıdır ki insanoğlu 3. Boyutta ve ancak maksimum 3. Boyutu ve en iyi 2. Boyutu anlayabilir. Bu yüzden 4. Boyuta zihnimiz, akıl dünyamız ve yaratılış kodlamamiz izin vermiyor, bu boyutun varlığından emin olabilir ama tarifini x, y ve z ile yapabilmemiz mümkün değil.
Bilinmeyeni tarif etmek insanın sınırlı aklıyla gerçekten zordur.
"entropi ile zaman ne alaka" diye soracak olursak; cevap olarak direk su söylenebilir
"entropi, zamanin kardesidir."
günlük yasamimizda cesitli olaylar gerceklesir.
Örnegin;
- sekerin cay icinde cözülmesi
- sicak su ile soguk suyun birbiri ile karismasi
- sicagin her zaman soguk olan bölgeye dogru gitmesi
- cisimlerin kirilmasi vs. vs.
Einstein´in teorisine göre bir oda icerisinde her yere ve her yöne dogru hareket edilebilinir ama zaman boyutunta sadece tek yöne dogru hareket edeilebilinmektedir. Bu yön zaman ekseninde sadece ileriye dogrudur, gecmise dogru degil.
Örnegin; masadan düsen bir porselen bardagin kirilmasi olayi gözlemlenebilir ama kirilmis bir bardagin tekrar eski halini aldigi gözlemlenmemistir. Bu da doganin bir kanunudur.
(bkz: termodinamiğin ikinci kanunu)
Termodinamigin ikinci kanunu makro alanda tek ve en önemli doga kanunudur ve zamanin tek yönünü tanimlar. entropi ile zamanin iliskisi de budur.
entropi zaman icinde düzensizligin arttigini gösterir. düzensizlik arttikca; entropi de artar.
Yani şimdi bu hususa ilişkin konuşurken rahat olmak çok mümkün değil ama zamana dördüncü boyut derken kastedilen aslında 3 uzamsal boyut+ 1 zamansal boyuttur.
En basit şekilde şöyle örneklendirilebilir. Bir küp karton içinde olduğunuzu düşünün. Herhangi bir noktasında duruyorsunuz. Aynı anda diğer noktasında neden duramazsınız? Çünkü zamansal boyuttan dolayı. Veya o noktadan kalkıp başka herhangi bir noktada durdunuz. Önceki konumuzla aranızdaki farkınız zamansal boyuttur.
Zaman boyutu derken aslında direkt olarak en, boy ve derinliğe ek olarak bir boyuttan bahsetmiyoruz. Bunlar uzamsal boyutlar. Zaman boyutu kendi başına zamansal bir boyut. Yani başka bir zamansal boyut da pekala olabilir 3 tane uzamsal boyut olduğu gibi. X1, y1, z1 derken oradaki 1 işte. Başka bir belirtmede x2, y2, z2 iki deriz. Bu farktır.
Buradan birçok şey çıkartılabilir. Ben zamanın kendi başına bir varlığı olduğunu düşünmüyorum. Bu yavan bir ifade olsa da. Zamandan söz ederken zamanı tekil olarak değil daima "bir şeyin zamanı" olarak görmeliyiz. Yani zaman değil, bir şeyin zamanı.
Zaman art arda gelen olaylari betimler ve bunu kesin olarak tersinir yönlere dogru gerceklestirir.
Bu durumda dünyanin günes etrafinda dönerken; bulundugu yer o an icin gecerlidir ve tekrarlandigi anda zaten zaman olayini gerceklestimis olur.
(bkz: frekans)
Termodinamik yardimiyla bu yönde entropinin artmasi tanimlanir.
Felsefede ise gecmisten gelen simdiki zamandan gelecege dogru yönü izler.
Görelilik kuramina göre zaman mekan ile birlikte dört dimenziyonlu uzayzaman halini alir. Burada zaman dimenziyonlardan biri olur.
Burada “simdiki zaman“ terimi dimenziyon icerisinde sadece bir noktadir. Bu nokta ne gecmiste ne de gelecekte tekrarlamaz.
Ayrica; zaman bir si birimidir. Dünya günesin etrafinda ayni sekilde dönmez. Bu yüzden günes saatleri yerini simdiki atom saatlerine biraktilar, buna ragmen 100 milyon yilda 1 saniye hata ile ölcüm yapmaktalar.
Kisaca; zamanin dördüncü boyut olmadiginin ispati degildir.
Ispatlar sadece hipotez ve düsüncelere dayali gerceklesmez, deneysel veriler ile olusturulur.
Big bang için
"nere" gerekir
"Ne" gerekir
Ve "ne zaman" gerekir!
Öncesi "yok" ise... Patladığında "zaman" da başlar!
Zaman başlangıçtan itibaren kacınılmaz olarak olarak big bang denen olayla bu denli ilintili ve kopmaz ise!
Bu da bir "boyut"tur! Yeni ortaya çıkan bir şeydir.