bugün

"Bazı erkekler kadınları anlamaya çalışır, diğerleri kendilerini daha basit konulara adarlar, örneğin görelilik kuramına."

der einstein.

tanım: kadınları anlamaktan daha kolay olduğu düşünülen konu.
(bkz: izafiyet teorisi)
genel ve özel görelilik kavramı olarak ikiye ayrılırlar. genel görelilik, ivmeli devinim ile kütleçekimi açıklamasını özel göreliliğe birleştiren, genelleyen kuramdır. özel görelilik, günlük yaşamımızda mutlak olarak algıladığımız, zaman gibi kavramların göreli olduğunu söylemesinin yanı sıra, sezgisel olarak göreceli olduğunu düşündüğümüz kavramların ise mutlak olduğunu ifade eder. her iki kuram da 20. yüzyılın başlarında Einstein tarafından ortaya atılmıştır. Yıllar sonra yakalayan biz olduk, ne mutlu bize.

edit: imla
mutlak doğru olan hiçbir şey yoktur. alınan referans sistemine göre her şey farklı bir anlama bürünebilir. günlük hayatta da bu böyle değil midir? bana göre, sana göre, ona göre.
"tanrının ne yaptığına değil nasıl düşündüğünü merak ediyorum" mealinde bir şeyler söyleyen einstein; her şey nisbidir demek istemekle kalmayıp bunu ispat etmeye çalışmış sanırım. düşünün ki öğlen vakti dünyanın kendi çevresindeki dönüş hızında hep batıya doğru ilerliyorsunuz güneş hep tepenizde. * sonra ilkbaharda, dünyanın güneşin çevresindeki dönüş hızında ilerleyen bir uzay aracında olduğunuzu hayal edin. hayret mevsim artık hep ilkbahar * daha ileri gidip güneş sisteminin samanyolu galaksisindeki hızına ulaşmak isteyeceğinize eminim.
demek ki neymiş doğru ve yanlış diye bir şey yokmuş. bu kuramın kendisi de dahil her şey göreceli imiş.
daha bilinen şekliyle;
(bkz: bu dahil bütün genellemeler yanlıştır)*
yamulmuyorsam geçenlerde bir türk bilimadamı tarafından magnetik alan hareketini incelemesi vs. yapması sonucu ışık hızından çok daha büyük değerlere ulaşıabildiğini ortaya koymasıyla adeta yerle bir olan hatta acımasızca eleştirirsek g.t olan kuramdır...
benim anlamadığım, izleyici meselesi. yani şimdi karanlık bir uzayda, adamın teki az çok belirli bir hızda seyhat ediyor ise bu durumda kendisini hareketsiz diye düşünecektir. bu adamın üzerinde kırmızı da bir ışık yanıp sönüyor olsun. aynı şekilde başka bir adam da bunun ters istikametinde hareket etsin ve oda kendini hareketsiz sayacaktır. itme çekme olmadığı için. ilk adam ikinciyi yaklaşırken gördüğünde kendisine doğru hareket ediyor sanacak ama kendisi hareket etmiyor sanacaktır. diğeri de öyle. buna da görelilik diyoruz eyvallah. eyvallah da, şimdi ışık hızında hareket eden adam için zaman daha yavaş işler diyor kuram. ışık hızında hareket eden bu durumda diğerinin ışık hızında hareket ettiğini kendisinin durduğunu düşünüyor, öteki de öyle. öyle sanıyor oldukları için mi zaman daha yavaş akıyor o benim götümde bir acı afedersin bir türlü çözemiyorum.

yani setting'e bir kişi daha eklesek ve o kişi bunlara, "ışık hızında hareket ediyorsunuz amcıklar" dese sorun yok da aslında.
einstein bu kuramı bulabilmek hakkında 10 yıl düşünmüş.
dünyanın bilinebileceği fikri olmasa belki de newton fiziği aşılamayacak einstein bu önemli buluşu gerçekleştiremeyecekti.
Kadınları anlamaya oranla 100 kat daha zorolan konu. Einstein'da zaten iyi trolldü yutturmuş size kadınlar zor diye.
“Güzel bir kıza kur yaparken bir saat bir saniyede geçer. Kızgın küllerde otururken ise her saniye bir saat gibidir. Görelilik budur.”
özel ve genel şeklinde ikiye ayrılır. özel görelilik cisimlerin hareketsiz veya sabit hızdaki hallerini incelerken genel görelilik kütle çekimi fenomenine yorum getirir. genel görelilik denklemleri özel göreliliğe göre biraz daha karmaşıktır. aradaki farklardan biri de budur.
(bkz: izafiyet teorisi)