evet biliyorsunuz ki 1897 yılında osmanlı devleti, girit'te ayaklanma çıkaran, hatta girit'e asker çıkarıp isyancılara destek veren ve aynı zamanda osmanlı toprağı olan epir ve teselya'yı işgal eden yunanistan'a harp ilan etmiş, bu harp de tarihte "1897 osmanlı yunanistan savaşı" olarak yerini almıştır.
savaşın ilk merhalesinde osmanlı teselya ve epir'i yunanlardan geri almış, atina'ya doğru ilerlerken de dömeke muharebesinde kesin bir zafer kazanmıştır.
bu dömeke muharebesi neticesinde osmanlı birlikleri'nin atina'ya girmesi için önünde herhangi bir engel kalmamış hatta sadrazam halil rıfat paşa, atina'ya girilmesi için sultan abdülhamid'e yalvarmış, ama abdülhamid'e rus çarı nikolay'dan gelen telgraf üzerine atina'ya ilerleyiş zat-ı şahanelerinin iradesi ile durdurulmuş ve ateşkes ilan edilmiştir.
oysa sadrazam atina'ya girip, barış antlaşması masasına elinde büyük bir kozla oturmak niyetindeydi.
zira başkentleri düşmanın eline geçmiş olan yunanlar, böyle bir şart altında masaya oturduklarında her ne kadar ruslar ve ingilizler tarafından desteklense de başkentlerini kurtarmak isteyecek, diğer emellerinden vazgeçmek zorunda kalacaklardı.
halil rıfat paşa'nın bu planı gayet akıllı ve lehimize idi.
lakin 93 harbinde rusların yeşilköy'e kadar inmesini unutamayan padişah, rus çarı'ndan gelen ilk telgrafta korkuya kapılıp barış görüşmelerinde elinde bulunacak en büyük kozu elinin tersi ile itmiştir.
her neyse.
iş bu şartlar ve kesin osmanlı zaferi ile ateşkes ilanından 4 ay sonra iki ülke arasında istanbul antlaşması tesis edilmiştir.
şimdi biz normalde en azından savaş öncesi şartlara dönmek amacıyla bu barış görüşmelerine başladık.
savaş öncesi şartlar; yani yunan askeri'nin girit'te olmaması ve teselya ve epir'in yunan işgaline uğramamış halidir.
buna rağmen istanbul antlaşmasına göre.
-teselya yunanistan'a bırakılmış.
-girit'e hristiyan vali atanarak özerk hale getirilmiştir.
osmanlı'nın bu savaştan tek kazanımı yunanistan'ın savaş tazminatı ödemesidir ki antlaşmayı takip eden senelerde bu tazminat da tahsil edilememiştir.
yani şu halde osmanlı devleti ne yazık ki 2. abdülhamid'in basiretsizliğinden dolayı savaş kazanmasına rağmen toprak kaybeden dünyadaki yegane ülke olmuştur.
şayet abdülhamid siyasi bir deha ise, zatı şahanelerinin zekasına iş bu yunan savaşı sonunda yapılan antlaşma gösterilebilir.
----------------------------------------------------
not: payitaht abdülhamid dizisinde acaba bu konu işlenecek mi?
işlenecek elbet, ama harp meydanında zafer kazanmamız gösterilecek, lakin zafer kazanmamıza rağmen toprak kaybetmemiz elbet işlenmeyecektir.
başlığı altında çölde yuvarlanan o çalı toplarından bolca olması muhtemel mevzudur. entiri girilmeyeceği için ıssıza döner buralar ki girilmemiş de zaten *
''Avrupa Devletleri'nin aralarında anlaşması üzerine Rus çarı II. Nikolay II. Abdülhamid'e bizzat telgraf çekerek savaşın durdurulmasını talep etti. Padişahın iradesi uyarınca 19 Mayıs'ta Osmanlı ordusu fiilen savaşı kesti. 20 Mayıs 1897 tarihinde ise mütareke imzalandı.''
anlayacağınız o işler öyle kolay olmuyor. 1974 Kıbrıs Barış Harekatinda ki mevzu da aynıdır. TSK için Kıbrısın tamamını almaya herhangi bir engel olmadığı halde harekat niçin durduruldu? ondan sonra yediğimiz amborgolardan haberiniz var mı?
(strateji sadece savaş kazanma değildir, savaştan sonra da üstünlüğünü koruyabilmektir.)
(resim:#1)
Burası istanbul avripa yakasında Çatalca Tarafı
Eger istanbul yakınlarinda ing.donanması olmasaydı
Istanbul ysniden
costantenie olurdu.
Not=Rusya o sıralar Osmanliya girmek icin bahane arıyordu.
Morayı Alsaydık
Istanbulu veriridik
Bu sefer Ingilizlerde kurtaramazdı bizim götü
2.abdülhamid'in rus çarından korkusu sebebiyle gerçekleşen durumdur.
lakin verirken abdestliydi. o yüzden haklıdır evet.
halil rıfat paşa atina'ya girme yolunda önünde hiçbir engel kalmayan osmanlı ordusunun şehre girmesi için 2.abdülhamid'e adeta yalvarmış olmasına rağmen 2.abdülhamid'e çarın sadece tehdit telgrafı yetmiştir.
sevmemek için onca sebebe bir yenisi daha. onursuz bir geri çekilme. verilen şehitlerin kemiklerinin sızlaması.
elbette kazanmakta var kaybetmekte ancak her şeyin onurlu olanı. o yüzden ki o dönemin şartlarıyla yaşasın ittihat ve terakki!