türkiye ekonomisi son dönemlerde hızlı bir şekilde büymektedir ancak bu ekonomik büyüme türkiyenin kalkındığı anlamına gelmemektedir.
yani ekonomik büyüme ile kalkınma arasında büyük fark vardır. bir ülke ekonomisi yüzde 6-7 büyüyebilir ancak bu ülkenin yüzde 6-7 büyüdüğü anlamına gelmez.
türkiye ekonomisinde de ciddi uzun dönemli bir kalkınma isteniyorsa yeni fabrikalar kurulmalı ve üretim yapılmalıdır.
tabii yeni fabrikalar kurmak yeterli değil , bu fabrikaların devamlılığı da önemlidir.
türkiye'de yeni fabrika kurmak için teşvikler alınmakta ancak ya fabrika kurulurken vazgeçilmekte ya da fabrikalar 1-2 yıl sonra kapatılmaktadır.teşviklerde farklı amaçlarla kullanılmaktadır.
bu kapsamda cıkan ar-ge yasası,ab müzakerelerinde görüşülen yeni ticaret kanunu, sirketler hukuku kalkınmayı ve üretimi geliştirme amaçlı çalışmalardır.
ne fabrikası kuralım diye soracak olanlara " bu ülke ne ithal ediyorsa " cevabı verilebilir. yol göstermiş olayım. fabrikayla falan uğraşamam yoksa. birileri kursun işte. *
imf'den borç alarak kalkınmak varken, mevcut fabrikaları, kurumları satıp para kazanmak varken fabrika kurmakta neyin nesiymiş ?
her şeyi sattılar geriye ne kaldı ? devlet ekonomiden elini çekecek dediler, borç kapatacağız dediler... ulan borçlar her geçen gün artıyor ? bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ?
ha bir de girmek için can atılan ab'de yer alan ülkelerin, ekonmomideki payları %50'lere varıyor. Türkiye % 25 civarında... Yani devlet ile ekonomi arasınaki bağlantı kopmuş durumda...
üretim yapmadan, istihdam yaratmadan sadece ve sadece görünüşte kalkınmaya, gelişmeye çalışmaktır, reel sektör gelişimini hiçe saymaktır. ekonominin hassas ve kırılgan olmasının sebebidir adeta aşırı şişkin ve dokunulsa patlayacak balon gibidir. yeni iş sahaları açmadan insanların karnını doyurmadan kalkınma gibi gösterilen büyüme oranlarının sıcak para ekonomisinden geldiği ve bu paranın ülkeden olumsuz bir durumda gözünün yaşına bile bakmadan çıkabileceği ve her şeyin bir anda alt üst olabileceği tehlikesi her zaman vardır.
bu tip güya gelişme, kalkınma olarak lanse edilen ekonomik durumun toz pembe görüntüsünün yerini elbet bir gün göz gözü görmeyecek derecede karanlık sis alacaktır.
imf'den gelen haberlere endeksli, paraya dayalı br ekonomisi olan, finans sistemi bayram ederken yoksul üretici halk kitleleri isyan eden her ülkenin yaşayacağı zorluktur.
amerikancı ve ab cilerden kurtulmadan gerçekleşmeyecek olan, fabrika kurumu ve dolayısıyla sanayileşme türkiye nin kurulduğu günden bu yana en büyük problemidir iktisadi alanda. akp hükümeti döneminde tam rakamını bilmeme rağmen 400 ün üzerinde fabrika temeli atılmıştır ve tabi ki projeler devam ettirilmeyerek hem milletin gözü boyanmış hem de klasik bir manzara olarak onca kaynak ve para çöpe atılmıştır. üstüne üstlük kapatılan fabrikalarda cabasıdır. uzan grubunu desteklediğimden değil ama onlara ait fabrikaların kapatılması tamamen bir hataydı bence. çıkarılan onca işçiye ne olduğu kimsenin umrunda değildir. ekonomiye, piyasaya olan katkılarıda göz ardı edilmiştir. yılda 400 bin üniversite mezunu veren bir ülkede sadece 100 bininin iş bulabildiği ki bunların yarıya yakını mühendislik ve mimarlık fakültesi, fen edebiyat fakültesi çıkışlı olup fabrika, sanayi tarzı yerlerde çalışmak zorunda olduğu gerçeği durumun vahimliğini bir kat daha arttırmaktadır.
"üretmeden tüketirsen başkalarına para kazandırırsın" mantığından hareketle, kesinlikle doğru bir tespittir.
ancak bunun yanında fabrikalar kurmadan da geliştirilebilecek sektörler mevcuttur. bunun en bilineni turizm'dir.
ayrıca bilgisayarların ve internetin bu kadar geliştiği günümüzde yazılım sektörü de bence başka bir bacasız sanayi kolu olarak ortaya çıkmaktadır. örneğin hindistan bunun farkına vararak bu sektöre yönelik eğitime önem vermiş ve bugün hintli yazılımcılar dünyada yadsınamaz bir yer edinmişlerdir. bizde de bu konuda bir eğitim seferberliği başlatılıp donanım ve yazılıma gerekli teşvikler verilirse özellikle genç nüfusu fazla olan ülkemizde de bilgisayar yazılımları konusunda bir patlamaya sebep olunabilinir. özellikle bugün hemen hemen her evde bilgisayar ve internet olduğu düşünülürse yatırım maliyetlerinin minimumda olacağı aşikardır.
iktidarda olduğu 8 yıl süresince türban-asker-kürt üçlüsüne takılıp, ekonomiyi varlıkları satarak yada dışarıdan gelen sıcak para ile çevirmeye çalışan hükümetin hiç bir zaman göremeyeceği gerçektir.
ne gerek var fabrika kurmaya kurarsın bir üniversite atarsın bi rektör bi kaç hoca oldu bitti sana kalkınma. anadolumun nice şehirlerindeki ve ilçelerindeki mevcut ünv kapatsak tekrar köyee döner..