Kromozomlarımızın uç kısmındaki telomerlerimizin her replikasyon sonucu azalan 150 200 nükleotidi sonucu oluşan doğal süreç. Tıp dünyasının yıllarca ortadan kaldırmak istediği bir süreçtir. bunun için çeşitli şeyler denemiştir fakat mümkün olmamıştır.Enzimlerle inhibitörlerle, genlerle oynamıştır. Ama boş. gelsinler ben onlara söyleyeyim. islam dinine göre tıbbın çözemeyeceği iki şeyden biridir. Diğeriyse ölümdür.
aradığı T-short ü bulunca nasıl da sevinmişti mağzada hemen aceleyle denedi biraz düşündükten sonra gülümseyerek '' çok güzel'' dedi arkadaşı sonra tezcanlı haftlardır o T-short ü arayan arkadaş onun için çok anlam ifade ettiğini onca zamandır aradığını söylüyordu . T-shortle farklılaşma çabasına girişmişti artık kurtarılamazdı onca T-shortle farklılaşan vardı ki sıradanlaştığından haberi bile yoktu bende o sırada T-short lere bakarken çok klasik bir T-short görüp aklımdan şunlar geçiyordu şimdi çok farklı T-short alacağım marjinal olacağım 25 yaşlarıma geldiğimde T-short yakalı konuma gelicek ayağıma timberland ayakkabı çoktan geçmiş olucak farkında olmadan sonrasında 30 lu yaşlarıma doğru yaklaştığımda o T-short e bir cep eklenecek içine sigarave çakmak koymaktan genişlemiş pantolan ketene dönecek ve ya canvas sonra yaşlanmaya başlayacağım T-short yavaş yavaş hükmünü kaybedecek ve pantolon içine sokulacak kemer aşırı derece sıkılacak ve timberland ayakkabım yine farkında olmadan sırf rahatlığı için tercih edilmiş hayvan kadar bir spor ayakkabıya dönüşecek ( erkekte ayakkabı çok önemlidir akımının öncülerinden biri olarak bu halime acıyacağım ) sonra günler geçtikçe T-short folloşlaşacak ve pantolon beli seviyem göbek seviyesini aşmış nerdeyse ğögüsüme kadar çekmiş elimdeki çift okeye seviniyor olacaktım sonra birden irkildim ve daha sonra içimden batmaması vay be zamanında ne T-shortlere ne anlamlar yüklemiştim dememek için kasaya doğru koşarak gittim belki de ayrıntıya çok takılıyordum ama umursamadım ....
çocuklarınıza bakmak yerine, çocuklarınızın size bakması, onların sağlığı ile ilgilenirken, onların sizin sağlığınızla ilgilenmesi, onlara tavsiyelerde bulunup, yol gösterirken, artık birşey söyleyememe, mevsimlere göre fiziki rahatsızlıkların ortaya çıkması, hoşlanacağın herhangi birşeyin kalmaması, ilgi alanının olamayışı gibi durumlarla yaşamak durumunda olmaktır.
hiç bir şeyin geri döndürülemeyeceğini bilerek ve sonun yaklaştığını hissederek, yaşamata gaye bulumamaktır bazen. arkadaşların ölüm haberlerini alarak psikolojik yıkım yaşamaktır. gençlik anılarını anlatrak şu anki haline üzülmektir. ihtiyaç hissettiğin anda kendi işini kendin görmeye çalışırken karşılaştığın zorluklara yenik düşmektir.
zordur velhasıl... genç yaşta ölünmedikçe, hepimizin yaşayacağı bunalımlarla dolu anları yaşamaktır.
fiziksel olarak çökmek, yıpranmaktır, ruhsal olarak enkaz olmaktır.
allah'ın, tanrı'nın, kozmosun (artık sen ne diyorsan onu seç) bize en büyük şakalarından biridir.
"tecrübenin ve genelde parasal gücün en fazla olduğu dönemde, fiziksel gücün en az olmasından" bahsediyorum.
o kadar yıllık eğitim, öğrenim, emek, koşuşturma, çabalamadan sonra, artık belki de herşeyin var, ama büyük ihtimal tuvalete dahi gitmeye mecalin yok. isn't it ironic varlık içinde yokluk çekmek gibi birşey.
tecrübe ve birikim diye adlandırılır ancak tecrübe ve birikim değildir sadece,
kaybedeceğin şeylerin çoğalmasıdır yaşlanmak.
kaybetmekten daha fazla korkmaktır yaşlanmak. Delilik yapamazsın eşin evlatların yeğenlerin torunların vardır artık, ve her yaptığın şey için hesap vermek zorundasındır.
en sert en kabadayı bile olsan evladının torununun sana bir bakışı yetecektir.
birde onları kaybetme korkusu vardır, her cesaret bulduğunda aklına evlatların torunların gelir yapamazsın.
tecrübe ve birikimde aslında bunlarmıdır? yoksa tecrübe ve birikim endişeler neticesindemi oluşur?
yolun yarısına çok yaklaşmışken hissedilmeye başlayan ve zamanın su misali akmasına sebebiyet veren durumdur. beklenecek bir şeyler olmadığını kavradığın anda başlar işin esası yaşlılık. söylenecek hiçbir şey olmamasına karşın hep konuştuğunda bilki yaşlanıyorsun.
Her insanın başına gelecek olan durum. Engelleyecek bir ilaç üretilmedi henüz. Zamanı durdurabilecek bir güç yok. Tadını çıkarmak gerek. Ne demiş Kenan Doğulu " Her yaşın ayrı bir güzelliği var , en güzel çağımdayım "
yaşlanmak bazıları için, geçen yılların ardından boş boş bakmaktır ardında hiç bir şey bırakamadan.
dünyaya bir şeyler bırakabilenlerse binlerce yıl genç kalır.
fatif sultan mehmet kaç yaşında derseniz, herkesin aklında hala 21 vardır.
çok güzel bişi.. ilk defa yaşadığım dönemi , yaşarken farkediyorum..
yaşlanma semptomları şunlar :
.yemek masasını kurmadan önce , hazır olsun diye çay demlemek
.dana eti yağlı olur , evdekilerin tansiyonu çıkar diye kasapla et pazarlığına girmek
.16 17 yaşındayken girmek için tanıdık gereken ve korka korka nüfus cüzdanı gösterilen yerlerde , artık sesi kadar ne kadar inceltirsen incelt nüfus kağıdı sorulmaması
.çayı demli ve şekersiz içmek
.önceden ben hippocampusla ilgili çalışcam başka bişi sikseler yapmam derken , okul bitmeye yakın ay ya dur ben hem çalışma imkanı çok hem de nöbeti az olan bi bölüm yazıyım demek
.kuzenleri mcdonalds götürünce , eskiden bişi olmasın diye girilen mcdonaldsın oyuncaklı kısmına girmeye yeltelenmeye , etraftaki manidar bakışlardan sonra çekinmek
.kardeşi gezmeye götürünce arkadaşlarıyla , başka masada bi dergi alıp oturmak , zira kendisi beni istemiyo artık
.kendini eskiden ; papatyalı tokalar , turuncu hırkalar , kedili kolyeler , kukuletalı şapkaları taksimde avnazurda terkosta fellik fellik ararken görmeye alışmışken bi anda mudodan , yargıcıdan kotondan "yaşa uygun abartısız giysiler" seçerken bulmak
.yemek yaparken ağır olmasın diye zeytinyağı kullanmak
.semizotu , bezelye , bamya gibi otsal ve yeşil yemekleri gayri ihtiyarı yemek ve daha trajediyi bundan da hoşlanmak
.her cuma gidilen taksim kafelerinin önünden geçerken , ben nası bütün istiklali taa eminönünden gelip turluyomuşum diye düşünmek
.gidilen mekanların hep aynı olması o kadar ki , bi süre sonra içeceği bile sormaya gerek duymuyolar
.arkadaşların sevgililerini değil , eşlerini anlatmaları. milletin tayini filan çıkıyo en çok da buna şaşırıyorum tayin ne lan ???
. doğumgünleri hediyelerinin ücretlerinin artması eskiden cadı şapkası hediye gelirken bana bi anda , gömlekler bileziklere döndü olay.
. iyice kemikleşen arkadaş çevresi.. eğer çok gezen ya da hayatına yeni insanları kolay alan biri değilseniz , çevreniz 25te belli.. lise arkadaşları, ilkokul arkadaşları , okul arkadaşları , işten tanıdıklar , aile dostları..
. komşular eskiden , annem evde yok feriha teyze diyince şıpıdık terlikleriyle usul usul evlerine geri dönerken , artık bi çay koy da içelim nası oralar diye , size misafir gelmeleri.
.ayrı eve çıkmak.. hem de baya gerçek bi ev yani fırını olan kettleı elektriği suyu filan sizin üstünüze olan. çok ilginç bişi.. ilk faturamı ibreti alem olsun diye saklıyorum..
.pazarları evden çıkmamamak.
.eskiden parmaklarımdan uzantılar çıkacak sms atmaktan diye korkarken , bi anda mesaj yazarken tuşların küçük gelmesi akabinde , sikerim ya dur bi arıyım şunu demek.
.insanların hitap şeklindeki değişim.. çocukken anneme babama torba taşımak için yardıma çıkardım bana tatlı kız filan derdi pazarcılar , şimdi abla bakla lazım mı diyolar.. hem abla hem bakla çifte kavrulmuş yaşlılık..
.eskiden gizlice evin önüne gelip serserilik yapan "çocuk"ların yerini yavaş yavaş , aileyle "hayırlı bi iş" konuşmaya gelen "adam"ların alması..
. iş aramak !!! yaşayacak yer aramak !!! araba almak için evrak toplamak !!! eş seçmek !!!
en kötüsünü en sona bıraktım , eskiden her karara karışan "şöyle yap bak döverim seni " diyen ailenin , artık "sen daha doğrusunu bilirsin yavrum" demesi.. yani kimse elini taşın altına koymak istemiyo..
ama kötü bişi diil.. hayaller filan küçülmüyo.. hayat bitmiyo yani.. sadece , neyin hayal neyin gerçek olduğu konusunda gerçeklere ayıyo insan.. sorumluluk artıyo tabii ama özgürlük de artıyo..
eskiden dandik içkilerle , iğrenç yemeklerle , kimileri için 3 kuruş etmeyen sevgililerle harcanan beden daha mühim oluyo.. insan değerleniyo kendi gözünde yani.. sonra tabii çocukluğunu özlediği için , gidiyo çocuk yapıyo onunla avunuyo.. süper bi sistem tuttum bunu
Eski resimlere bakıyorum. Yaşlanmak ne zor işmiş be abi. Gün geçtikçe geri dönemediğim anılarım çoğalıyor. Hele dostlar kendi yollarına dağılınca daha bir zor oluyor. Ne bacaklarının hantallaşması, ne göz kenarlarındaki kırışıklıklar, en zoru bu sanırım; Geri dönemediğin anıların çoğalması. Ve bunun üstüne tam Bülent ortaçgil den "Değirmenler"i dinlemenin zamanıdır. Ve tabi Nihat behram ın "Hayat berbat S*kimden nişan alın" sözünü aklından çıkarmadan dinlemenin zamanı.