bugün

Yaygın anksiyete bozukluğu,en az altı ay süreyle fobi,panik atakları, obsesyon ve kompulsiyonlar olmadan hemen hergün ortaya çıkan, bir çok olay ya da etkinlik hakkında aşırı derecede anksiyete ve üzülme ile karakterize olan bir durumdur.

Bu bozuklukta, belirgin bir nedeni olmayan kronik sinirlilik ve endişe duygusu vardır.

Klinik tanı belirtileri:

- Huzursuzluk,

- Aşırı heyacan ve endişe duyma hali,

- Çabuk yorulma,

- Düşünceleri yoğunlaştırmada güçlük çekme,

- Zihnin durmuş gibi olması,

- Uyku bozukluğu, (uykuya dalmakta ve sürdürmede güçsüzlük ya da huzursuz ve dinlendirmeyen uyku)

- Kas gerginliği,

Bu belirtilerin en az üçü ya da daha çoğu bireyin anksiyete ve üzüntüsüne eşlik eder.
Belirtiler herhangi bir organik bozukluğa bağlı değildir.

Yaygın anksiyete bozukluğunun, panik bozukluğuna göre daha az belirgin olması yüzünden, burada görülen otonomik belirtiler panik ataginkilere göre daha az ciddidir ve daha nadir görülür.

(Psikiyatrik destek alınması şarttır.)
Başıma peşpeşe talihsizlikler gelmesi sonucu kıyısında olduğum durum ve ruh hali. Sokağa çıktığımda başıma birşey gelecek miş hissi ve araba yolculuğunda kaza olacak hissi ruhumu ve bedenimi geriyor. Dışarıda ki insanlar pimpirik diye yorumluyorlar . Sonuçta herkes kendi yaşadığını biliyor.
Panik atağa giden yollardan biri olduğu konusuna kesinlikle katılıyorum. Yaygın anksiyete bozukluğu kişinin endişe ve kaygılarını kontrol edememesi durumudur. Kişi sebepsiz yere herşeyden korkabilir, örnek olarak çıldıracağım ya da aklımı kaybedeceğim gibi düşüncelere sahip olur. Bu kişilerin psikiyatrist eşliğinde terapi ve ilaç tedavisine ihtiyacı vardır. Keza bu yöntemlerle tamamen giderilebilen günümüzün yaygın hastalıklarından biridir. (bkz: kendimden biliyorum)
Başa çıkamayacak gibi olduğunuz zamanlarda, eğer ilaç da kullanmıyorsanız, göz kapaklarınızın üzerine bir süre bastırın ve yanınızda her daim küçük bir poşet taşıyın, nöbet geldiğinde poşete nefes alıp verin, * tabi bunu kısa bir süre yapın.Bir de ne olursa olsun kendinizi güvende olduğunuza ikna edin. Eğer olanağınız varsa bulunduğunuz ortamdan bir uzaklaşıp gelin. (bkz: hekimden sorma çekenden sor demişler)
şu günlerde kendi kendime tanısını koymuş bulunduğum hastalıktır. hayatımı cehenneme çevirmiştir. bu ne yahu? insan başına güneş geçince, başı ağrıyınca acaba beyin kanaması mı diye hastaneye koştururdu mu? karnı ağrıyınca, terleyince kanser tanısı koyar mı kendi kendine? bu nasıl bir şeydir, nasıl bir hastalıktır? durumum fizyopatolojik resmen. doktorlar çare bulamıyor artık, çaresiz ve tedavisiz bir vakayım. artık hastaneye gide gele ezberledim yolları, otururken bile sanki her an biri gelip kan alacak, serum takacak gibi geliyor. ne yapacağım, nereye başvuracağım bilmiyorum. nasıl evleneceğim ben bu endişelerle? adamı delirtirim ben. hergün hastayım, kronikleşti iyice. allah yardımcım olsun.
burada hastalığın çaresinin olmadığını falan söyleyen birini görürseniz bilin ki anksiyete nöbeti geçiriyordur. paniğe kapılmayın.

eski günlerimi hatırlıyorum da, uykudan müthiş bir dehşet hissiyle uyanma, sarhoş gibi olma, saçma şüphe ve düşünceler (deliriyor muyum, ilacın yan etkilerine bak ya ölürsem, ya x hastasıysam, niye böyle oldum, ya aslında komadaysam ve bu bir rüyaysa vs.), ve kaçınılmaz fiziksel belirtiler ( iğrenç bir mide bulantısı, halsizlik, uyuşma, terleme, üşüme, çarpıntı, sık idrar, depresyon da başlamışsa hissizlik ve anlamsızlık vs.)

evet ilaç sizi düzeltmez, sizin kendi kendinizi düzeltmeniz için fırsat verir. eğer ilaç sürülen bir yarayı devamlı kaşırsanız o yara asla iyileşmez.

soruları alabilirim.
işin acı kısmı bu iki teşhisi de alıp yıllardır uğraşan biri olarak ilaçların fayda etmediğini de söylemeliyim.
Dişler sıkılır, vücut kasılır. Hayattan zevk alınmaz, tedavi tamamlanamaz. Ama bu şekildede yaşanmaz. Doktor yanına gitmek en iyisidir.
Lustral 50 mg.
'sürekli devam eden ve durumla ilgisi olmayan bir korku/endişe hali'
bireylerin normal hayatlarında yaşamakta olduğu maddi, sağlık ve aile gibi konularla alakalı çeşitli endişeleri/kaygıları olabilir, bu normal bi durumdur ve benzer sorunlarla baş edilebilmesini kolaylaştırır.
fakat, yaygın anksiyete dediğimiz şey; bireyin hayat akışını bozar ve olumsuz etkiler. bu durumu yaşayan bireyler; başlarına gelen her olayın sonunda en kötü sonuçla karşılaşacaklarını düşünüp yoğun derecede endişe ve kaygı yaşamaktadırlar. örneğin; x kişisi, y kişisinin evden, herhangi bir yere gitmesini istemez, gittiği takdirde başına kesinlikle kötü bir şey geleceğine inanır ve yoğun endişe yaşar.
kendisini sürekli 'kötü bir şey olacak' diye şartlar, bu da günlük yaşantılarının akışında bozulmalara sebep olur.
dipnot: sıklıkla karşılaştığım, asla ihmal edilmemesi gereken ve sosyal hayatı ciddi ölçüde etkileyen bir rahatsızlık.
Sabah-akşam bu âyetleri Kur’an’daki aslından okuyan kimseye şeytan vesvese veremez ve yanına bile yaklaşamaz:

(Ya Muhammed!) De ki: Rabbim! Şeytanların vesvese (dürtü) lerinden sana sığınırım. Ve Rabbim! Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım. (Mü’minûn – 97 – 98)

Ayrıca sabah namazı ile yatsı namazından sonra Âyet-el-Kürsî, ihlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini okuyanlara da şeytanlar, cinler yaklaşamaz ve büyücüler hiçbir zarar veremez.

Eğer alınan bu önlemlere rağmen şeytan bir açık bulup yine vesvese (dürtü) verirse,
Yüce Allah buyuruyor:
Eğer şeytandan sana bir vesvese gelirse, hemen Allah’a sığın
(“Euzü billahi mine’ş-şeytânirracîm” de). Çünkü O (Allah) her şeyi işitendir, bilendir. (Fussilet – 36 )

Şeytandan bir dürtü geldiği zaman, hemen “Eûzü billahi mine’şşeytânirracîm” diye, Allah’ın rahmetinden kovulmuş (lânetlenmiş) olan şeytanın şerrinden Allah’a sığınmalı ve hafif sesle en az yedi defa bunu tekrarlamalıdır.

Şeytanın dürtülerini (sessiz fısıltılarını) duymamak için mutlaka bir şeyle oyalanmalı ve îmanla ilgili olumsuz soru işaretlerine, atalarımızın “it ürür, kervan yürür” sözünü uygulamalı yani şeytan ürüse de kesinlikle ona muhatab olmamalıdır.
Magnezyum ve b12 vitamini eksikliğide tetikliyor. Hemen antidepresana dadanmayın ilaç bağımlıları sizi.
hava değişimi etkili faktörlerden. tedavi olarak herşey olacağına varır cümlesini on kez tekrarlamalısınız ya da bir psikiyatri hekimine görünmelisiniz.
Paxera ile geçiştirmeye çalıştığım ruhsal bozukluk. Evet sadece gecistirmeyi başarabildim.
bu noktada söz, sözlüğe değil, psikiyatristlere düşer.