yavuz bülent bakiler

entry110 galeri1 video1
    1.
  1. dilde sadeleşme çabalarını arapça farsça olanlar kalsın ecnebice olanlar gitsin şeklinde algılayan , sanırım türkçeyi değil de osmanlıcayı sadeleştirmeyi amaç edinmiş birey.genelde ingilizce ve rusça sözcüklere bulaşır. daha fransizca bir sözcüğe müdahale ettiğini görmedim. ama niye etsin ki lisan-ı osmani arabi,farsi ve frengi dillerinden müteşekkildir diyenlerden olsa gerek.
    10 ...
  2. 2.
  3. aşağıdaki dizelerin sahibi olan türk ve türkçe sevdalısı kişidir.

    Azerbeycan

    Kuşluk vaktine kadar geceler boyu
    Savrularak okuduğum yine Şehriyar
    Ala ceylanlara benzer hep Azeri türküler
    Dinlediğim tar

    Ayrılmaz başımdan,bırakmaz beni artık
    Selamsız sabahsız bir efkar
    Ve yüreğim bin yıllık destanlarla tutuşur
    Büyür Azerbaycan kadar

    Azerbaycan
    Dedem Korkut şafağı
    Mübarek dilimi süt gibi sağar
    Bazen rüzgar olur iliklerimde
    Bazen yağmur gibi üstüme yağar

    Götür beni Aras, Al beni Hazar
    Oğuz'u Oğuzdan başka kim anlar
    Yaram derin merhemim yok, vaktim dar
    Bir destan yazar gibi yaz beni Hazar
    Duy beni Bahtiyar
    Duy beni Şahmar

    Geçen zaman üstüne, dökülen kan üstüne
    Kılıç - kalkan üstüne
    Ve ağzı köpüren, yeleli atlar üstüne
    Benim bir yeminim var
    Azerbaycan yüreğimde bir şahdamardır
    Ben Yakup gibiyim uzun yıllardır
    Onda Yusufumun kokusu vardır
    Ve hasreti, gönlümde, büyük Türkistan kadardır
    Ayettir kitabımda,bayrağımda rüzgardır
    Azerbaycan yüreğimde şahdamardır

    Şimdi Azerbaycan'da mevsim bahardır
    Türküleri yine,baştanbaşa efkardır
    Düşlerime yağan kardır
    Boynu bükük bir diyardır
    Yardır
    Ağzı köpüren atlar üstüne yeminim vardır
    Azerbaycan yüreğimde bir şahdamardır
    7 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. 5.
  7. 6.
  8. stv'de bir program sunardı eskiden. hala sunar mı bilmiyorum. türkçe aşığı ve bu duyarlılığı konusunda takdir edilesi, beğenilesi insan. ancak bir programında türk alfabesinde öz türkçe olmayan harfleri sayarak ve bu şekilde alfabenin yarısını ortadan kaldırarak dumura uğratmış şahsiyettir. büyük ihtimalle de haklıdır.
    3 ...
  9. 7.
  10. fethullah gülen'in telkiniyle samanyolu tv'de bir zamanlar türkçe üzerine program yapan osmanlıca hayranı kişi.
    2 ...
  11. 8.
  12. yavuz bulent bakiler

    Zannedildiği gibi osmanlıca hayranı falan olmayan, "dilde sadeleşme çabalarını, arapça farsça olanlar kalsın ecnebice olanlar gitsin şeklinde" de algılamayan dil aşığı.

    Onun osmanlıca aşığı olduğunu veya Fransızca sözcüklere müdahale etmediğini söyleyenler ya art niyetlidir ya da yazılarını okumamışlardır.

    yavuz bülent bakiler'in görüşleri, en basit ifadeyle "türkçeleşmiş türkçe" olarak özetlenebilir. Şöyle ki,

    1. yüzyıllar önce dilimize yerleşmiş ve artık türkçeleşmiş olan, tüm toplum tarafından yaygın bir şekilde kullanılan arapça ve farsça kelimeler kalmalıdır. çünkü o kelimeler artık türkçenin malıdır. zira her dil bir başka dilden kelime alır, başka dillere de kelime verir. mesela "kalem", "kitap", "ders" gibi kelimeler arapça kökenlidir fakat türkçeleşmişlerdir ve artık dilden atılamazlar. Oysa üçgen yerine "müselles", açı yerine "zaviye" demenin de bir anlamı yoktur. (Görüldüğü gibi, yerine göre arapça ve farsça kökenli kelimelere de karşıdır.)

    2. başka bir dilden -çok gerekiyorsa- kelime alınabilir, fakat başka bir dilden gramer kuralı almak Türkçeye ihanettir. mesela, "muhterem zât" demek varken, tamlamayı arapça kurallara göre "zât-ı muhterem" şeklinde kurmak yanlıştır.

    3. güzelim "şeref" kelimesi dururken fransızcadaki "honneur" dan bozma "onur" kelimesinin kullanılması dili katletmektir.(Görüldüğü gibi, Fransızca kelimelere de müdahale etmektedir.)

    daha birçok misal verilebilir. fakat anlamak isteyen için bunlar yeterlidir. Yavuz bülent bakiler, asla osmanlıca hayranı değildir. arapça ve farsça kelimelere kıyak geçip sadece ecnebi kökenli kelimelere savaş açtığını söylemek de yalandır, safsatadır.

    bir fikir adamı hakkında atıp tutmak kolaydır, ne var ki onu eleştirmeden önce bir zahmet yazılarına göz atmak, ne dediğini iyi anlamak lazımdır. sen aç televizyonu, kanallar arasında dolaşırken yavuz bülent bakiler'in programına tesadüf et, konuşmanın başını bilmeden ortasından biraz dinle, sonra sıkılıp kanal değiştir, ondan sonra da de ki "yavuz bülent bakiler programında şöyle saçmaladı, böyle saçmaladı..." hayır arkadaş, o saçmalamadı, fakat sen ortadan cımbızlanmış bir cümleyi yanlış anladığın için saçmalamış oldun. lütfen biraz dikkat! okuyalım, anlayalım, ondan sonra eleştirellim.

    edit: imlâ
    8 ...
  13. 9.
  14. ne hakkında atatürk düşmanlığından dava açılması ne fethullah gülen'e olan bağlılığı ne de faşizan fikirleri savunması tek kelimeyle bile umurumda olmayan şair dede. Nasıl ki ahmet kaya şarkı listemin daimi müdavimiyse işte bu amca da sıkıntılı gecelerimin biricik şairlerinden birisi! fikri, zikri osu veya busu gram önemli değil, aslolan şudur ki; bu kadar duygusal ve olağanüstü mısralar döktürebilen birisi kesinlikle kötü bir insan olmaz, aynen nazım hikmet veya necip fazıl'ın olmadıkları gibi...

    sözde senden kaçıyorum
    dolu dizgin atlarla
    bazen sessiz sedasız
    ipekten kanatlarla

    ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
    karşıma çıkıyorsun
    en serin imbatlarda
    adını yazıyorum
    bulduğun fırsatlarla
    yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
    başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
    sözde senden kaçıyorum
    dolu dizgin atlarla

    ne olur bir gün beni
    kapından olsun dinle
    öldür bendeki beni
    sonra dirilt kendinle
    çarpsam kara sevdayı
    en azından yüzbinle
    nasıl bağlandığımı
    anlarsın kemendinle

    kaç defa çıkıp gittim
    buralardan yeminle
    ama her defasında
    geri döndüm seninle
    hangi düğüm çözülür
    nazla, sitemle, kinle
    ne olur bir gün beni
    kapından olsun dinle

    şaşırdım kaldım işte
    bilmem ki nemsin
    bazen kız kardeşimsin
    bazen öp öz annemsin
    sultanımsın susunca
    konuşunca kölemsin
    eksilmeyen çilemsin
    orada ufuk çizgim
    burda yanım yöremsin
    beni ruh gibi saran
    sonsuzluk dairemsin

    çaresizim çaremsin
    şaşırdım kaldım işte
    bilmem ki nemsin!
    8 ...
  15. 10.
  16. gözlerin istanbul oluyor birden

    Seninle bir yagmur basliyor iplik iplik,
    Bir güzellik doguyor yüregime siirden.
    Martilar konuyor omuzlarima,
    Gözlerin Istanbul oluyor birden.

    Aksamlardan, gecelerden, senden uzagim
    Siirlerim rüzgardir uzak daglardan esen
    Durgun sular gibi azalacagim
    Bir gün, birdenbire çikip gelmesen.

    Sarkilarla geleceksin, duygulu, ince
    Yalniz gözlerime bak diyeceksin.
    Ellerim usulca ellerine degince
    Kaybolup gideceksin

    Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
    Bir elim seni silecek.
    Kalbim: Ebemkusagi; günde bin kere
    Senin için yeni bastan can kesilecek.

    Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
    Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
    Ne güzel binecegim vapurlari kaçirmak
    Yapayalniz kalmak iskelelerde.

    Seninle bir yagmur basliyor iplik iplik,
    Bir güzellik doguyor yüregime siirden.
    Martilar konuyor omuzlarima,
    Gözlerin Istanbul oluyor birden.
    9 ...
  17. 11.
  18. 12.
  19. cebeci istasyonu ve sen en harika şiiridir. osman öztunç yorumuyla daha bir muhteşemdir.

    cebeci istasyonunda bir akşam üstü
    incecikten bir yağmur yağıyordu yollara
    yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
    sıcak bir kara sevda
    yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
    acımsı, buruk.
    mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde
    sessizliği üstümüzden atamıyorduk
    bir saçak altında kararsız, yorgun
    saatlerce duruyorduk
    kimse görmüyordu bizi

    cebeci istasyonunda bir akşam üstü
    yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
    cebeci istasyonunda bir akşam üstü
    bir başka türlüydü bu insanlar
    sen bir başka türlüydün
    gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi
    gözlerin gözlerimde erimekteydi
    bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun
    beni bırakma diyordun

    meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam
    bir yalnızlık duyuyorduk
    ağlıyordun, ağlıyordun...

    cebeci istasyonunda bir tren
    nefes nefese soluyordu
    gerilmiş bir keman teli gibiydik

    ankara kalesi'nde bir eski çalar saat
    bilmem kaça vuruyordu
    bir yağmur yağıyor inceden ince
    içimizdeki binbir düşünce
    harmanlar misali savruluyordu
    islanmış bir ceylan yavrusu gibi
    tiril tiril titriyordun
    gitsek gitsek diyordun.

    yüreğimin atışından deli gönlümce
    sırıl sıklam, paramparça, permeperişan
    türküler söylüyordum
    ağlıyordun, ağlıyordun...

    şimdi, şimdi seni düşünüyorum
    cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin
    paramparça düşmüş gönül ufkuma
    iki yıldız gibi gözlerin
    gel ey ciğerime saplanan hançer
    gel ey yüreğime oturmuş kurşun
    göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan
    gel artık
    ne olursun
    6 ...
  20. 13.
  21. nazım hikmet hakkında aşağılık ifadeler kullanan, ahmet hakan ın deyimiyle soğuk savaş dönemi sağcısı kişi. nazım ın uçkur bekçiliği rolüne soyunmuştur, hayırlı olsundur.

    yazı ahmet hakan dan alıntıdır:

    Názım'ın uçkurunun peşine düşen adam

    YAVUZ Bülent Bakiler adlı bir "soğuk savaş dönemi sağcısı" var...

    Üstelik de şair...

    Adam, kafayı Názım Hikmet'le bozmuş...

    Türkiye gazetesinde yazdığı yazılarda şunu söylüyor:

    "Názım Hikmet alçak ve müptezel bir adamdı... Karısını başka erkeklerle paylaşırdı... Bu adama nasıl itibar verilir?"

    Bunu söylediği yetmezmiş gibi...

    Şu türden alçakça imalarda bulunmayı da ihmal etmiyor:

    Názım Hikmet'i savunanlar, "bir erkeğin, karısını başka erkeklerle paylaşma" eylemine destek çıkmış olurlar...

    Ne diyeyim bilmiyorum ki?

    Allah'ın "settar" sıfatını mı anımsatayım?

    "Edep yahu" mu çekeyim?

    Názım'a vatandaşlık hakkını tanıyanların Bakanlar Kurulu üyeleri olduğundan mı dem vurayım... Edebiyatın edepten geldiğine dair bir vaaz mı vereyim?

    Seneler evvel ölmüş gitmiş bir adamın arkasından "hamam dedikodusu" yapmanın Türkçe'deki karşılığından mı söz edeyim?

    Seneler evvel ölmüş gitmiş bir şairin uçkurunun peşine düşmenin ne türden bir kompleksi ifade ettiğiyle mi ilgileneyim?

    Bilmiyorum, bilemiyorum...

    Sadece şunu biliyorum: Bu "haysiyet celladı" adama, ne kadar ağır, ne kadar galiz ifadelerle hitap edersem edeyim, yine de içimde biriken eksiklik duygusundan kurtulmam mümkün olmuyor...
    6 ...
  22. 14.
  23. türkçeden aslında nefret eden, osmanlıca aşığı biridir bu adam. türkçesi olan ama arapça farsçdan girmiş sürüyle gereksiz gelimeyi hiç de eleştirmeyen , ama türkçelerinin kullanılmasına kızan adam.
    1 ...
  24. 15.
  25. Şairin Ana adlı bir kitabı vardır.Yıllardır durur kitaplığımda.Ana-Anne hakkında güzel şiirler vardır içinde.Ben Yavuz Bülent Bakiler'i çoktan ebediyete göç etmiş eski şairlerden bilirdim.Geçmiş yıllarda birden özel bir tv kanalında kendilerini Türkçemiz hakkında eleştirel bir programda gördüm.Aaa yaşıyormuş ya üstat dedim kendi kendime.Hiç unutmam.Bir keresinde tesadüfen izlerken Türkçeyi sala bindirip sele veriyorlar diye kızıyordu.Sal ve sel eklerinin dilimizde olmaığını söylüyordu.Nasıl olmaz üstadım? Kumsal-uysal kelimelerini yıllar ötesinden kullanmıyor muyduk biz? Edebiyatçımızın Türkçemiz üzerinde haklı olarak serzenişleri de vardı elbette.Uydurukça ve yabancı kelimeler istilası.Kastamonu'nun bir dağ ilçesinde bile bir tuhafiyecinin camında bir büyük yazı :" Big sale " Amma ve lakin üstat haklıdır çoğu sözünde.Dinlemek lazım.
    1 ...
  26. 16.
  27. bu adam sayesinde türkçeden nefret ve hayranlık duyulur.
    1 ...
  28. 17.
  29. sözün doğrusu kitabı yazarıdır. türküm diyen her bireyin okuması gereken kitap.
    1 ...
  30. 18.
  31. 19.
  32. radyo da yaptığı bir ara sıcak programda türkçe diye arapça kelimeleri yutturmaya çalışan sivaslı yazar.
    1 ...
  33. 20.
  34. 21.
  35. çok bilmişlik taslamak istemem ama iyi bir şair değildir. zira kendi düşüncesindeki üstadlar dışında pek fazla şiir okuduğunu düşünmüyorum. yaşı ilerlemiş de olsa okumadan yazanlardan. ha bir de şiirleri estergon kalesinde yazılmışa benzer. sıradan insanın "haydi ya allah" diyesi gelir.
    3 ...
  36. 22.
  37. 23.
  38. konuşmasıyla huzur veren,milliyetçi-mukaddesatçı bilge
    3 ...
  39. 24.
  40. 1936 sivas doğumlu olan,günümüzün en büyük şairlerinden biridir.
    2 ...
  41. 25.
  42. bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden,
    dağ başı yalnızlığı ölümden beter.
    hiç kimse aramasa sormasa beni
    sen gelsen yeter.

    huzur ellerinin güzelliğidir.
    gözlerin karşımda mutluluk denizi.
    her sabah soframızda ekmeğimizi
    sen bölsen yeter.

    yüreğim seninle yaylalar kadar serin
    ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
    yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
    sen dolsan yeter.

    bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
    bende sabır sende naz.
    gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz
    bir yüz görümlüğü sen olsan yeter.

    duymasa da hiç kimse şâir gönlümün,
    sende karar kıldığını...
    ve içimin şerha şerha yarıldığını,
    sen bilsen yeter.

    bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.
    çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.
    bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
    eğilsen yeter...
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük