bugün

27 ocak * * 1756'da avusturya'da dünyaya gelen, google'ın da sanatçının doğumunu bugün saygıyla andığı kült müzisyen. 5 aralık 1791'de hayatını kaybetmiştir.
250. doğum yıldönümü nedeniyle -başta bu yılı mozart yılı ilan eden avusturya olmak üzere- tüm avrupada adına etkinlikler düzenlenen besteci... (türkiye mi dediniz, hadi canım sizde... olsa olsa ağca yılı ilan edilir bizim ülkede)
müziğin zeki çozuğu.. her piyanistin başına geLdiği gibi erken yaşta hayatını kaybetti.. iyi bir müzisyen oLmasına karşıLık seksomanyak ve deLi bir insandı.. oLmadık anLarda küfür eder, yeLLenirdi.. yaptığı amiyane hareketLeri yakaLandığı bir hastaLıktan kaynakLanıyordu..

kraLın verdiği bir partide oLayLar çıkmış, bu oLayLardan faydaLanan mozart gözüne kestirdiği bir kızı masanın aLtında götürmüş orada işini haLLetmiştir.. öLdüğü zaman yaLnızdı.. kimsesizLer mezarLığına gömüLdü.. mezarında tek başına değiLdi.. onunLa beraber 7 kişi daha gömüLdü.. *
(bkz: alla turca) Alla Turca'nın bestelenmeside Türklerin viyana'yı kuşatmasının ve mehteran marşlarının etkisi olduğu söylenir.
(bkz: requiem for a dream)
klasik muzigin harika cocuk onur'u. ya simdi boylesi bir dehayi bu osurukla kiyaslamakla belki de saygisizlik ediyorum, ama turk halki mozart'i cep telefonu melodisi olarak taniyor be kardesim. operalari asmistir, zamanin otesindedir. die zauberflote'yi okulda azimli muzik ogretmenimiz* sayesinde calmis olan gruptan biri olarak sunu soylemek isterim ki* yeryuzunde daha basarili, ruhu daha derinden etkileyen eserler uretilmemistir muzik alaninda ve bence uretilmeycektir. populer alanda uretilen her sey gececek ama mozart yuzyillar sonra bile dinlenmeye devam edecektir. hem test cozerkene iyi geliyor, kafayi dinlendiriyor.
"Mozart müzik sanatında ulaşılmazlığın simgesidir. Şiirde Shakespear'in olduğu gibi. Onun sanat evreninde belirişi açıklanması olanaksız bir mucizedir."
J.W.Goethe
harika çocuk lakabıyla anılırdı kendisi. trt 2 de amadeus adlı filmde hayatı çok güzel anlatılımıştır. ayrıca o film oscar ödülüde kazanmıştır. osmanlı o zamanlarda avrupada bayaga ünlü oldugu için bunun adına bir beste yapmıştır ve kostümler her türlü şey osmanlı gibi yapılmıştır. kumaşalr ve diger gereçler türkiyeden alınmıştır...
mozart: spartak moskova da oynayan eski regginalı brezilyalı orta sahada futbolcusu

http://www.netonline.it/c...nto/curriculum/mozart.htm
küçük emrahın kankası olur.
(bkz: some people never die)
"bütün dahiler göklere uzanır.
mozart ise gökten inmiştir."
albert schweitzer. daha fazla söze gerek yok...
27 Ocak 1756'da Avusturya'da Salzburg şehrinde doğdu. Babası Leopold Mozart, Salzburg Başpiskoposluğu Saray Orkestrası'nda keman çalan, bir çok besteler ve keman için bir metod yazan bir müzikçiydi. Oğlu Wolfgang üç yaşına geldiği zaman kendisinden beş yaş büyük olan kızkardeşi Maria Anna (Nannerl)'ın çaldığı klavsen parçalarını belleğine yerleştirip kendi kendine çalmaya başlayınca ondaki mucizevi özelliği farketti, hele bir gün minik Wolfgang'ın eline geçirdiği bir nota kağıdına daha kullanmayı bile beceremediği kocaman tüy kalemle konçerto çiziktirdiğini görünce, ona ciddi olarak klavsen dersleri vermeye başladı.

Gerçekten de Wolfgang'ın iyi bir müzikçi olmak için doğuştan olağanüstü özellikleri vardı; kulağı bir kemanda bir notanın sekizde bir kadar akort düşüklüğünü farkedecek derecede hassastı ve çirkin seslere, gürültülere karşı tepkisi ise baygınlık geçirecek ölçüde şiddetlenebiliyordu.

Zaman geçtikçe Mozart'ın müzik yanında aritmetik ve resime de yeteneği olduğu ortaya çıkıyordu. Çevrede bu harika çocuğa karşı ilginin artması üzerine, babası bu erken doğan güneşten faydalanmak, çocuklarının sayesinde para ve şöhret sağlayabilmek için, oğlunu ve kızını yanına alarak Avrupa kentlerini dolaşmaya, konserler vermeye başladı. Wolfgang klavsen, keman ve org çalmadaki ustalığıyla, her şeyden fazla doğaçtan çalışlarıyla dinleyicilerini hayrette bırakıyordu. Müzik aletlerini çalmakta gösterdiği kolaylığa denk bir kolaylıkla beste de yapmaya başladı. Beş yaşında menuet, yedi yaşında konçerto ve sekiz yaşında senfoni meydana getirdi.

Yaşamının ilk oniki yılında babası ve kızkardeşi ile birlikte konserler vererek boydan boya dolaştığı Avrupa'da geçtikleri her kentte hayranlık ve ilgi topladı, saraylarda krallar ve kraliçeler önünde çaldı. Soylular, her defasında yeni bir eserle ortaya çıkan harika çocuk Wolfgang'ı dinlemek için yarıştılar, çağın ünlü ressamları Mozart'ların portre ve resimlerini yaptılar.

O günlerde Wolfgang'ı dinleyen ünlü düşünürler Voltaire ve Goethe, bu küçük çocuğun bir gün sanatının en büyük ustaları arasına katılacağından emin olduklarını söylediler.

Ondört yaşında iken, ilk opera eseri "Lucia Silla" Milano'da çalındığı zaman Mozart kendini opera sahnelerine de, üstelik operanın vatanı italya'da, kabul ettirmiş bulunuyordu. Papa tarafından kabul edilerek ona, o güne kadar sadece büyük ustalara layık görülen "Altın Mahmuz" nişanı ve şövalyelik beratı verildi.

Mozart, bilinci salt şarkı ve müzikten oluştuğu için kendisini o günlerdeki bu ihtişamlı olayların cazibesine kaptırmadı; sadece besteleri ile uğraştı, bu uğraşını durmadan inatla, ısrarla yürüttü.

Yirmibeş yaşına kadar rahat ve huzur görmeden o kentten bu kente dolaştı, han köşelerinde barındı, bazen yiyeceksiz kaldı, kar ve yağmur yağarken atlı yolcu arabalarında titreyip durdu. Bu meşakkatli yolculuklar esasen sağlıksız ve zayıf olan bünyesini oldukça yıprattı.

Mozart'ın hayret uyandırıcı; bir başka yönü de birbiri ardına geçirdiği tifo, çiçek ve mafsal romatizması gibi o zamana göre ölümcül olan hastalıkları atlatması, ama buna rağmen ürün vermeye devam etmesi ve keyfini hiç bozmamasıdır. Ablası Nannerl onun bu yolculuklarında "Ben ülkesini teftişe çıkan küçük bir kralım" diyerek kendince bir eğlence yarattğını, geçtikleri kasaba ve köylere bir takım uydurma adlar taktığını anlatır anılarında.

Kariyeri, onur ve şan yönünden parlak biçimde sürmesine rağmen maddi durumunu düzeltmedi. Yaşamı boyunca sonu gelmeyen para sıkıntısı çekti. Ona övgüler yağdıran krallar bile hasis davrandılar. Sadece dersler vererek ve halk konserleriyle yetinerek hayatını kazanmaya çalıştı.

Mozart'ın otuzaltı yaşını doldurmadan 5 Aralık 1791'de Viyana'da öldü. Cenazesi fakir cenazeler için uygulanan biçimde kaldırıldı. Mezarının nerede olduğu ise bilinmemektedir. Söylenenlere göre, Mozart'ın tanıdığı insanlar arasından sadece altı kişinin katıldığı katedraldeki cenaze duasından sonra bu küçük kafile şiddetli yağmur nedeniyle mezarlığa kadar tabuta eşlik edemeyince cenaze aceleye getirilerek dilenciler için ayrılan bir mezara gömüldü. En fenası, bütün araştırmalara rağmen bu mezarın yeri öğrenilemedi, tabutun nasıl olup ta sahipsiz kaldığı ise ölüm sebebi gibi hiç bir zaman anlaşılamadı. * *
amadeus adlı filmde hayatı anlatılan dahi besteci
çocukluğunu yaşayamadığı için bütün hayatı boyunca çocuk olan, dahi bestecidir. bestelerindeki op numaraları ile masonluğa gönderme yaptığı söylenmektedir.
aydın büke'nin mozart bir yaşam öyküsü isimli kitabında hayatı enine boyuna incelenmiş müzisyen. babasının * yeteneğini farketmesi üzere hayatı ablası ile yollarda geçmiş, gittiği her yerde * para kazanabilmek ve yeteneğini daha verimli şekilde kullanabilmek için soyluları ve güçlü insanları etkilemeye çalışmış.
klasik müziğin kralı. her müzisyene örnek olmuştur.
(bkz: http://www.historicalsense.com/Archive/Mozart1.htm)
bu sene ölümünün 250. yılı olan ve istanbul lisesi'nde de müzikali yapılmış olan büyük besteci.
klasik müzik dinlemek isteyenlere giriş için chopin'le birlikte tavsiye edilebilecek müzisyen. notaların terbiyecisi. viyana'nın turizminden çekilse oranın hayat damarının kopmasına sebep olacak avusturyalı sanat adamı .amadeus filmi mozart meraklılarına sunulacak en iyi eserdir. filmdeki gibi aykırı karakterinin gerçeğinde de olduğunu umduğum ve hayal ettiğim insan. requem'i fanilerin tadacağı ölümü sanki yaşatır .sevilir,sayılır...
tanrı'nın yeryüzüne düşen gölgesi.
(bkz: amadeus)
Doğumunun 250. yılı anısına bugün, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde özel bir günün düzenlendiği ünlü besteci. panelde, Barok Dönemden Romantik Döneme uzanan ve Klasik Dönem olarak adlandırılan süreçte, Mozart'ın önemi vurgulanacak, Aydınlanma Çağı ele alınarak Mozart döneminin sanatsal ve felsefi özellikleri de irdelenecek. ayrıca Mozart'ın alaturka olarak bilinen Türk stilindeki eserleri de ele alınacak. 1756-1791 yılları arasındaki 35 yıllık kısa yaşamına sığdırdığı ve müzik tarihini çok derinden etkileyecek yapıtlarının sonraki dönemleri nasıl şekillendirdiği konuşulacak.
ölümünün doğal sebeplerden olduğu bilinse de, ölümüyle ilgili enteresan bir söylenti yayılmış dahi besteci.
söylentiye göre, siyahlar giyinmiş ve yalnızca gözleri gözüken bir adam, mozart' ı ziyaret ederek ondan bir beste yapmasını istemiş, mozart ise kabul ederek çalışmalara başlamış. yine de bir türlü adamı aklından çıkaramamış ve bestesini tamamladıktan kısa süre sonra vefat etmiş.
bugün yaşasaydı muhtemelen melodik black metal icra edecekti.
asıl ismi wolfgang gottlieb mozart olan , daha sonra gottlieb ismini (daha romantik bulduğu için) amadeo ile değiştiren , kendisi amadeus ismini hiç kullanmamış olan besteci. tarihi kaynaklarda wolfgang amade mozart olarak görünmesi bu sebepledir.
amade , tanrı sevgisi demektir.