Işıkları sönmüş deniz fenerinden, ruhumuzu okşayan ağlak şiir kasetlerine ve sonrası SSayan'ın yamacına evrilenlerin taverna sanatı. Çöpü karıştıranı göremeyip villasının önüne koyduğu kedi-köpek maması ile vicdanını rahatlatan insanların insanlığı. Bu ülkede sanatta, vicdanda, mizah da zor iş velhasılı. Herbiri birer vak’a ve vâkıâ. Bize kalansa siret ve suretimizin aynadaki yansıması vesselam.
Ne olursa olsun çoğu kişide şaşmayan terazi. Yoo basbaya şaşıyor diyorsan elbet bi gün devreye girecektir. Hiç girmiyorsa belasını peşinen bulmuştur zaten herkes rahat olsun..
sevgili türk dil kurumumuzda yer almayan kelime.
ülkece insanlarımızın kaybettiği bu hissiyatı kelime dağarcımızdan çıkaralı epey olmuş belli ki. 2005'dan beri 570 milyon insanımız bu kelimeyi aratmış ve tdk cevapsız bırakmış.
içimizdeki yargıçtır. huzur bulmak için vicdanımızın rahat olması gerekir. yoksa ondan kaçış yoktur.
vicdansız olanlar da var elbet. onlar, kendi vicdanlarını yok ederek yaşarlar. hatta mutsuz ettikleri kişi sayısı ile övünürler. onların mutlulukları, başkalarının mutsuzluğuna bağlıdır çünkü. ama gün gelir, vicdanları dirilir. işte asıl mutsuzlukları o zaman başlar.
Çok enteresandır. Ne zaman vicdanlı insanlar görsem tıpkı Tolstoy kitaplarındaki karakterler gibi hissediyorum kendimi. Nasıl söylesem hani, insan Neyle Yaşar kitabındaki melek Mihail nasıl ki Matryona' dan gördüğü vicdanlı davranış neticesinde Allah' ı hatırlıyorsa , Tanrı' yı etiyle, kemiğiyle her şeyiyle hissediyorsa. işte ben de nerede merhamet görsem, nerede iyi , güzel, düşünceli bir yürek, sıcacık bir vicdana şahit olsam inanç duygum kabarıyor. Bence bu duyguların ve vicdanın farklı bir büyüsü olmalı.