an itibari ile yaşadığım durumdur...
kilo vermeye çalışıyorum ve bu konuda inanılmaz başarısızım...az önce 220gram köfte ihtiva eden bir adet burgeri gömmüş bulunmaktayım...yanında kemirilen patates kızartmaları ve şelale olup akan coca cola için yorum yapmak dahi istemiyorum ancak ketçap ve mayonez yemedim bu da bir başarı sayılmalı bence...
az insanda bulunan özelliktir. çok kötü insanlar olduk, çok kötü. insanların kalbini kırıp pişman oluyoruz, buna vicdan azabı diyoruz. ancak defalarca ve hiç düşünmeden tekrar aynı hataları yapıyoruz. insanız, hepimizin hataları olabilir değil bu. tahammülsüzleştik artık, hiçbir şeye katlanamıyor, bencil hareketler sergiliyoruz.
çalışma hayatı içerisinde kimi zaman istemediğiniz halde gerçekleşen olaylar neticesinde içine düşebileceğiniz berbat durum. çalışma azmini düşürür ve işler beklerken entry girmenize sebebiyet verebilir.
Kanunların ve toplumun verdiği cezanın un ufak kaldığı, bedeni ve ruhu mengene marifetiyle işkencelerin en büyüğüne maruz bırakan duygu.
Duyarlı, ahlaklı ve erdemli insanlara mahsustur.
Büyük ya da küçük farketmez, yıllar geçse de, bıkmadan usanmadan kişiyi sinsi sinsi çimdikleyen, , unutmasına izin vermeyen, kabus gibi çöreklenendir.
Evrenin ve toplumun emniyet sübabıdır bir nevi.
Kendiyle hesaplaşmak, kendini sorgulamak ve yargılamak düşüncesi, özsaygısı olan her insanın ürktüğü eylemlerdir.
Pişmanlık duyulan bir olay ardından hissedilen üzücü bir azap duygusu. içiniz erir adeta. Neden yaptım diye iNSAn kendini yer bitirir. Geri dönüş imkanı olsa, o eylemi asla yapmazsınız.
Vicdan azabının güzel yanları vardır. En azından yaptığı hatanın farkına varan bir yüreğin sahibisinizdir. Böyle olmayan insanlar var çünkü bu hayatta. Vicdan sahibi olmayan varlıklar. Sizde bir vicdan olduğu için azap çekiyorsunuz. Bu sizin adınıza iyiye işarettir.
Yaptığım tespit için çekilen bir azaptır. Napıyım ama eksi vermiyo kimse. Sonra trol yerine orospu çocukluğu yapmam gerekecek diye saçma tespitler yapıyorum.
öğretmenliğimin ilk yılı. bir meslek lisesinde alan öğretmeniyim. dört öğrencimi okulda ki davranışlarından, derslere ilgisizliklerinden zaten sınav puanları da düşük olduğu için az önce bıraktım. bu dört öğrencinin ikisi bu sene sınıfta kaldıklarında örgün eğitim haklarını kaybediyorlar.
aslında e-okul'a notları girerken bile çok kararlıydım. diğer derslerden kaldıkları için ortalama ile de geçemediklerini notları girdikten sonra fark ettim.
çöktü bir vicdan azabı..
bir senedir ulaşamadığım, kazanamadığım çocukların şimdi okul ile ilişiklerini keseceğim. eğer ben çocukları geçirirsem ortalama ile geçebilecekler.
peki, öğrenciyi örgün eğitim sisteminde tutmak yarar mıdır zarar mıdır. sepette ne olursa olsun yolun sonuna kadar taşımalı mı yoksa sağlamları kurtarmak için çürükleri ayırmalı mı?
neden bir insan tüm şanslarını kaybedene kadar geleceği ile ilgili ilgisiz görünür ama dersten kaldığını öğrendiği anda bir sene boyunca zerre umursamadığı dersin hocasını dersten kalmasından sorumlu tutar?
gerçekten de hatalı ben miyim? yoksa olması gereken bu muydu?
bir insanın hayatını mı karartıyorum yoksa diğerlerini mi kurtarıyorum?