varoluşçuluk

entry133 galeri4 video2
    76.
  1. varoşculuk olarak serbest çağrışım yaptığımdır.
    1 ...
  2. 77.
  3. 78.
  4. Felsefe tarihinin belki de en fazla sağa sola çekiştirilen genresidir egzistansiyalizm. Kalıplaşmış tanımlardan kendimizi sıyırdığımızda ise, insanın ufkunu 75 katına çıkartan düşünce sistemi bütünüdür diyelim... (tüh gider ayak kalıplaştım)

    Hz.google kullanmayı bilen her insan evladı, bu akımın babasının kierkegaard olduğunu bilir. Benim kambur, artist, yakışıklı manevi abim, tam bir sokrates hayranlığı ile ironi kavramını şekillendirip, tarih yazmıştır. Felsefi bilgime güvenen ve kendi düşünsel felsefe sistemini geliştirmiş biri olarak (evet biraz hak edilmiş narsisizm her zaman iyidir) soren abimin toplu eserlerini okurken kafamın yandığını doruklarıma kadar hissettim.

    Şimdi abim, varoluşculuğu basite indirgediğimizde aşağıdakileri özetler; hayatta 4 çeşit varoluşun olduğunu söyler.

    1-) Yığın yaşamı (psikolojik) varoluş: "Ayşe bak, elelamin oğlu şunu bunu yapmış tü tü tü, veya bu mekan kalabalık, kesin kalitelidir bak bütün millet burda ayin yapıyor" tarzında çıkarımlarla karar verdiğimiz anlar vardır ya hani, sürü psikolojisi olarak adlandırdığımız; işte bu durumsallık kierkegaard'ın ilk varoluş biçimidir. Bu yaşam biçiminde kişi toplumla özdeşleşmiştir.Bir birey olarak kendi varlığından habersiz olan kişi, sosyal norm ve standartları, iyi ve kötünün belirleyicisi olarak kabul eder.

    2-) Estet varoluş: Estet kelime anlamı olarak, kendi götünden uydurduğu bir kavramdır. Günümüzde bunu, elitist ve hedonist combosu olarak düşünebilirsiniz. insanın hazzın peşinden koşan, kendisini iyi hissettirren hemen hemen bütün eylemleri yapmasını öğütler. Bunun içerisinde mutlak anlamda cinselliği koyabilirsiniz zira, kendisi dünya tarihinin en efsanevi baştan çıkarıcılarından biridir, belki de en iyisi... Bu alan en geniş anlamda "kendin için yaşama" veya dolaysız yaşam alanıdır. Toplum zerre kadar umrunda değildir.

    3-) Ahlaksal varoluş: Estet yaşam biçiminin: yorucu, doyuma asla ulaşılamayan ve bir süre sonra tatminkar bir sergileme oluşturmadığından ötürü, kişinin estet varoluşu terketmesi anlamına gelir. Ahlaksal varoluş akıl, kendini adama ve denge ile karakterize edilir. Bu varoluş aşamasında; birey yanlızca kendisi için değil, her için en iyisini düşünerek eyleme geçer.

    4-) Tanrısal Varoluş: Bu alan bütün eserlerinde dinsel varoluş diye geçer fakat bunu tanrısal olarak yorumlamak, kierkegaard'ı anlamaktır. ilahiyatçı olarak lanse edilse de, soren katıksız bir deisttir. Ahlaksal varoluşun bir süre sonra ahmaklarla uğraşmaktan başka bir işe yaramadığını düşünür ve dünyevi hayattan mümkün mertebe elini eteğini çekerek, tanrıya ulaşmayı amaçlar. Şu bir gerçektir ki; kierkegaard kadar tanrıyı arayan, içselleştirmeye çalışan başka bir düşünür bulamazsınız.imanın olanaklı olması için nesnel olarak kesinlik bulunmadığı halde, kişinin bu belirsizliğe rağmen tanrıya tutkuyla bağlanılması gerektiğine inanır.

    Kısacası varoluş sistemi ilk olarak psikolojik olarak başlar ve kronolojik olarak tanrısal varoluşla son bulur. Kierkegaard inatla bu sıralamaya bağlı kalınmasını ve bireyin bu varoluş aşamalarının birer birer tecrübe etmesi gerektiğine inanır. "Hakikat özneldir, öznel hakikattir." deyişini çoğu zaman yineler. Onun için hayat bir anlam bulmak ve o anlam için var gücüyle mücadele etmektir.

    Bana kattıklarının anlamı sonsuzdur manevi abim... Her neredeysen (muhtemelen hiçliğin uçsuz bucaksız boşluğunda huzur bulmuş.) bana mektup yazmayı sakın unutma, sonra sana trip atarım ona göre!
    2 ...
  5. 79.
  6. L'etranger'de "Marie'nin benden sonra başka bir meursault'yu öpecek olması" şeklinde en yalın ifadesini bulmuştur.
    1 ...
  7. 80.
  8. yaşam çığlığını notaya almaya çalışan insanın vaveylasıdır. çaba daha güzel bir ölüm içindir. malum olan şey, madem doğmuşuz bari güzel ölelim demektir. basit tanımlamalar gibi görünse de derinlerde birikmiş, varlığı bilinen ama tadı bilinmeyen su gibidir varoluşçuluk.
    2 ...
  9. 81.
  10. okursanız doğruluk payı ve hoşgörü bulunur varoluşculukta. Ama türk toplumu okumaz boş verir gavur icadi diyin geçilecek olan felsefe akımı.
    1 ...
  11. 82.
  12. bir hastanın iyileşmesi gerekiyor. ve yapılacak ilk şey hastaya, hasta olduğunu kabul ettirmektir. çok basit bir tıbbi prensip gibi gelse de, sartreye ilham kaynağı olan formül budur işte. önce hasta kendi teşhisini yapsın tedaviyi veya reçeteyi biz veririz.

    ağır bir hastalığın cisimleşmiş halidir insan. var olmak dayanılmaz bir hastalıktır. helede düşünme gücü kendisinin farkına varacak kadar gelişmiş olan insan adı verilen hayvan türüne mensupsanız. bir kedi olmak insan olmaya kıyasla çok güzeldir oysa. tek yapacağınız fareleri yakalamak ve olabildiğince satanist nüfusu az yerlerde gezinmek. işte bu kadar hepsi. varlığınızın sırtınıza yüklediği basit yükler bunlar.

    insan olmak bunun dışına çıkmayı, dışını içine, iç dünyasını gerçek dünyaya uyarlamayı gerektirir. hangi hayvan kendine ''ben neden varım ki?'' sorusunu sorar insandan başka?

    yanıldık biraz, bazı insanlar o sorunun muhatabıdır. insanda bir hayvandır dedi darwin. yemek, içmek, üremek ve uyumak dışında farklı bir şey yapan kaç insan var dünyada? yüz kişinin parmak sayısını geçer mi sizce? bence değil.

    ayrıntılar bir yana ben neden varım sorusunu sormaması gerekir insanın. cevabı olmayan sorular deliliğe verilen ilk selamdır. neden varım ben? anne baban seks yaptığı için. tamam teşekkürler. keşke bu kadar basit olsa. neden ve nasılı karıştırmanın muazzam güzelliği...

    hayat anlamsızdır. doğumundan ölümüne milyarlarca şans faktörünün yanında olmasıyla insan varlığını idame ettirir. balkonda otururken bir maganda kurşunu yemediği için, banyoda yere düşüp beyin kanaması geçirmediği için, seks yaparken kalp krizi geçirmediği için... üç noktayı koydum, siz biraz daha devam edin benim midem olasılıksal varoluşa dayanmıyor daha fazla.

    yine çok saptım ben. ama sapmakta varoluşsal bir eylemdir. böylece oyalanıp hayata saçmalamak bazında anlam katıyorum. hayat anlamsızdır dedi sartre. ve insan kendi anlamını kendi yaratmak zorundadır. bir seri katilin anlamı cinayet işlemektir, bir fahişenin anlamı tanımadığı insanlarla kağıt parçaları karşılığında seks yapmak ve bir filozofun anlamı kuramlar üretmektir. ve elbette insan özgürdür. kendi kendisini köleleştirecek kadar hemde.

    varoluşçuluk yüzme bilmeyen insanın, hayat denizinde tutunduğu tek kütük parçasıdır. o kütük çürüyecek ve parçalanacak elbet. işte o zaman nihilist çırpınışlar dalgalara karşı koyamayacak. iyi boğulmalar sevgili insan.
    2 ...
  13. 83.
  14. Sarte'nin dediği gibi "varoluşçuluk" bir çeşit hümanizmdir.

    Özneyi özden önce tutar. Bireyin özgürlüğünü esas alır.
    3 ...
  15. 84.
  16. ağlayan çocukların eline sussun diye oyuncak verilir ya, işte varoluşçuluk bunu biz aptal büyüklere yapma felsefesidir. özgürlük, eylem, zaman, toplum, tarih... tüm bunlar bir yana varoluşçuluk asıl olarak bireyi hayata bağlamayı amaç edinmiş bir çırpınış felsefesidir. peki ama hangi bireyi? sevgilisi olan, arkadaşlarıyla eğlenen, ailesini seven, mutlu ve hayattan beklentilerini olan bireyleri değil elbette. bunlar zaten hayata wifi ile aynı odada bulunan bilgisayar gücüyle bağlanmışlardır. varoluşçuluğun amacı; kendi hiçliğinin farkında olup, kendini başka birisine fırsat vermeden, kendi elleriyle yenilgiye uğratmış kişilere dokunmaktır

    yenilenlerin felsefesidir varoluşçuluk; isteyerek bilerek ve belkide tek çare olarak yenilgiye koşmuş bireylerin.

    evet hayat anlamsızdır; her eylem, her düşünce kısacası her şey altında hiçliği taşır. ''şey''lere üstlerindeki ince yanılgı tabakasını kazıyıp bakınca kocaman bir anlamsızlıkla karşılaşır insan. önce kendini sonra diğerlerini yok eder. giderek daha çok kendi içine kapanan, dış dünyaya daha az ihtiyaç duyan, yaşayan bir ölü ortaya çıkar. bunu farkeden sartre son bir çare olarak ortaya fırladı; hastasını tedavi etmek için önce hasta olduğunu ona kabul ettirmeye çalışan bir doktor edasıyla: ''evet sevgili dostum hayat tümüyle anlamsızdır, tarih koca bir çöplüktür. ama bu vazgeçeceğin anlamına gelmez, gelmemelidir. eğer hayat anlamsızsa bu belkide senin hayata anlam katman gerektiği manasına gelir. hiçlik her yerdeyse, devinimle-hareketle hiçliği delip varolmanın hazzını elde edebilirsin. çalışmak, yaşamak, çabalamak varoluş hastalığına tek ilaçtır. kısacası sen bir hiç olarak doğdun ve bunu ancak sen bitirebilirsin'' dedi bizlere. keza kendisi de hayattan duyduğu bulantıyı unutmak ve yok etmek için hayatı boyunca siyasetin içinde kalmış, katı bir hümanist tutum sergilemiştir. bu durum evinin 2-3 defa bombalanmasına neden olsa da hiçlik daha ağırdı elbette, hiç vazgeçmedi bu tavrından.
    4 ...
  17. 85.
  18. Varoşçuluk diye okuduğum başlıktır.
    2 ...
  19. 86.
  20. dinmeyen hareketler bütünüdür. insanın kendini oluşturup dünyanın akışında biricik nokta halini alması, sonsuz harekettir.
    1 ...
  21. 87.
  22. (bkz: edip cansever) (bkz: turgut uyar) (bkz: ahmet oktay) bu akımdan yazınsal olarak etkilenmişlerdir.
    3 ...
  23. 88.
  24. 89.
  25. edebiyatta sartre, camus, kerouac eserlerinde bitmek bilmez bir enerji, süreklilik olarak kurgulanmış akım.
    1 ...
  26. 90.
  27. anı yaşayanların felsefesidir.

    varsak, an için varız, mirim varlık ki her an aşk ile kucaklanmalı. mutlu olmak için illa bir sebep mi olmalı. her şeyin bir vakti mi olmalıdır hep.

    hülasa; her şeyi bir kenara bırakıp, "sevişmede ki gerçeği aramaktansa, gerçeklerle sevişmeli değil midir an içerisinde"...
    1 ...
  28. 91.
  29. 92.
  30. 93.
  31. 94.
  32. 95.
  33. kant, sartre, nietzsche, dostoyevski gibi duayenleri akla getiren felsefe türü.
    1 ...
  34. 96.
  35. nedense truman show ile çok özleştiririm.
    birisi nedeni açıklar herhal.
    (bkz: pls)
    1 ...
  36. 97.
  37. götü yayıp yatmak değil, varoluşundan dolayı tüm insanlıkla ilgili sorumluluk duymaktır. (haftasonları alkol serbest)
    0 ...
  38. 98.
  39. optimistik nihilizm gibi bir şey. ilgilenenler mutlaka john cruickshank'in albert camus ve başkaldırma edebiyatı adlı kitabını okumalıdır.
    0 ...
  40. 99.
  41. insandır ki kendisini nasıl yaparsa öylece var olur, değerlerini kendi yaratır, yolunu kendi seçer. yeryüzünde insana yol gösterecek, kendisinden başka hiçbir şey yoktur. insan, kendi kendisini yarattığı için, özgür ve sorumlu olmak zorundadır.

    varoluşçuluk, nesnel varlığı insansal varlığa, insansal varlığı kişisel varlığa, kişisel varlığı da kişisel düşünceye indirgemekte ve zorunlu olarak idealizme varmaktadır.

    evren, insana karşıdır, mantıksal olarak anlaşılmazdır ve ölüm gibi fizikötesi bir anlaşılmazlıkla son bulmaktadır.
    0 ...
  42. 100.
  43. varoşçuluk diye okuyarak entelektüel neyim varsa çöpe attım şu an. sistem kilit.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük