uyuşturucu arzını kesmek çok radikal ve arada yaşın da yandığı önlemlerle olur ki okul içindeki öğrenci/satıcılar ve işin içindeki polislerin ayağını kim kıracak dedirten bol keseden atmasyon.
talebi kesmek lazım eğitimle.bu noktada da başlatmamak bıraktırmaktan basittir.
bir yandan 15 yıldır iktidar olunduğu halde bu zaman zarfında yaşanan hiçbir sorunun sorumluluğunu üstlenmezken, diğer yandan da hamaset edebiyatıyla hesapta çok mühim bir sorunu "kestirme yoldan" çözmenin olumsuz sonuçlarının sorumluluğunu bizzat üstüne alıyormuş gibi yapma şeklinde enteresan bir yaklaşımı ortaya koyan bir çağrı. tabii içişleri bakanlığı gibi çok önemli bir konumda olup da, hukuk devleti, kanunun üstünlüğü, devlet adamı sorumluluğu gibi şeyler yerine orman kanunu çağrısıyla sorun çözme vurgusu yapmak ne iştir, o da apayrı bir konu da, sorgulayacak ortam kaldı mı memlekette acaba?
Bunun bir üst modeli Bakanlığı kapatıp ülkenin bütün iç olaylarına halkı, özellikle eli sopalı halkı görevlendirmektir.
Ezberci kafasıyla sorunların üstesinden bu şekilde gelmeye çalışan düşünce yoksunu, hukuksuz, halkı kışkırtan bakan görevden hemen alınmalıdır.
Uyuşturucu problemi öyle iki tokat bir bacak kırmayla hallolsaydı insanlık bu beladan çoktan kurtulurdu. Bakınız ortaçağ, bakınız engizisyon, bakınız derebeylik. insanlığın şiddetine bak bakabildiğin kadar
Uyuşturucu problemini torbacıyla bertaraf etmek, çözmeye çalışmak aslında ben bunu çözmüyorum, yiyin birbirinizi demektir.
Senin görevsizliğin insanları suça sürükleyip katil mi edecek?
Uyuşturucu demek : Çok büyük bir yapılanma, büyük bir insanlık suçu, kara para, karanlık bir ticaret, cinayetler silsilesi demektir. Torbacılar bunun sadece tezgâhtarlarıdır.
Baronları tek tek bulup, dönemeyecekleri bir şekilde cezalandırıp yok etmek başta size düşer Sayın Bakan. Halk, hukuk sınırları içerisinde size zaten yardımcı olur.
Ayrıca uyuşturucu batağına düşen evlatlara sahip çıkmak ve onları korumak da bütün toplumun görevidir.
Bağımlı çocukları bir otobüse tıkıp Adıyaman'da bir tarikat çatısı altına yığmak da faydalı bir çözüm değildir.
Çocukları koruyalım, Amatem'i insani şartlarda ve kalıcı tedavilerle yeniden yapılandıralım.
Ülke çapında en tepeden ve hukukumuzdan başlayarak el ele vererek bu sorunu daha sağlıklı bir şekilde çözebiliriz.
Bu ülke sınırları eleğe dönmüşken, turizm adı altında götü boklu her turisti ülkeye doldururken de olayı çok geniş bir anlamda ele almanız gerekmektedir. Çünkü bu ülkenin çocukları dersaneye, namaza gitmekten başka bir şey bilmemektedir.
Son olarak şu flakka'yı ülkemize sokan muhabir bozuntusu piçin ayaklarından başlayıp kafasına kadar kırmak istiyorum.
Uyuşturucu, pedofili, kadına, erkeğe ve çocuğa şiddete hayır.
DEVLET MEMURLARININ GÖREV VE SORUMLULUKLARI:
(Değişik madde: 12/05/1982 - 2670/4 md.)
Devlet memurları kanun, tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen esaslara uymakla ve amirler tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü ve görevlerinin iyi ve doğru yürütülmesinden amirlerine karşı sorumludurlar.
Devlet memuru amirinden aldığı emri, Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, memur bu emri yapmağa mecburdur. Ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene aittir.
Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.
Acele hallerde kamu düzeninin ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.
iç işleri bakanına bak daha tabi olduğu kanundan haberi yok.
öyle sakat bir açıklama; öyle iki ucu boklu bir söylem ki bu, nereden baksan tutarsızlık..
toplumda kutuplaşma yaratması kaçınılmazdı ve ufak ufak da başladı..
şimdi bu bıçak sırtı söyleme ilişkin ben çıkıp da ;
olur mu kardeşim öyle dalga?! polis devleti mi, muz cumhuriyeti mi bura amk? hukuk devletinde işler böyle mi yürür yahu? suç veya suçlu ne ise; haklarında şikâyet ve/veya ihbar varsa gerekli müdehâle yapılır ve suça karışan yahut suçluluğu iddia edilen kişi ve de kişiler yargıya teslim edilir; sonrası kanunlar ölçüsünde karşılık bulur...
desem, birisi de dikilir karşıma ve;
bakan'a helâl olsun ; adam doğru söylüyor aga! bir ikisinin sağlam kolunu bacağını kıracaksın ki bir daha musallat olamasınlar çoluk çocuğumuza!
hem sen uyuşturucu satanları mı destekliyorsun, vatan haini misin amk?! senin çocuğuna satana sen ne yapardın; gevşek gevşek konuşma!?
der ve al sana yoktan tartışma..
öte yandan hadi diyelim polis, çocuklarımıza yapılanın intikamını almak için sopalayacak belli ki satıcıları.. yani okul çağındaki pırıp pırıl evlatlarımızı zehirleyen bu engereklerin cezasını orada kesecek (ki ellerine sağlık) de be amk burada ne diye suçlu ayırımı yapılıyor?!
amaç çocuklarımızı korumak ve onlara zarar verenleri anında sućüstü cezalandırmak ise bu çocuklara tecavüz edenlere, onları taciz edenlere de yapsa aynı şeyi!
onların da oracıktı skini kessin mesela!
kaldı ki uyuşturucuya bulaşan ćocuğu tedaviyle falan sağlığa kavuşturursun da ya ırzına geçilen çocuk ne olacak?!
he illâ da birilerinin ayakları kırılacak ise bu tacizci tecavüzcü piçler olmalı! amına koy oracıkta! maalesef çocuğu kirlenmemiş yapman mümkün değil ama içi soğur insanın en azından.
uyuşturucu satıcılarına dokunmayın demiyorum elbette ama çocuklar üzerinde hangisi daha kalıcı etki, silinmez izler bırakıyorsa o puşta da aynı şekil muamele edilsin! birini sik at ama öbürü ( ki bence daha kötü ) ićin kanunlar ne derse o vs de..
olmaz. ne vicdana ne kanuna ne de insanlığa sığar bu..
hukuk niye var, adli sistem niye var? polis hem kolluk, hem yargı, hem de ceza infaz gücü mü? böyle kepaze bir işlem olur mu?
sonra niye düdük makarnası gibi davranıyor medeni ülkeler bize diye ağlıyorsunuz!?
Sevgilinin eski sevgilisini bir temiz dövmek istiyor ama yapamıyorsanız artık cebine beş - on gram bir şey koyar polise ihbar edersiniz . polis almaya geldiğinde döverken siz de arada " ulan uyuşturucu satmaya utanmıyor musun, bizim de çoluğumuz çocuğumuz var." der 2-3 de siz vurur rahatlarsınız.
banane kardeşim ben de 9 yaşında kız çocuklarına kadın muamelesi yapıp tecavüz edenlerin ve kuran kurslarındn erkek çocukları bademleyenlerin bacaklarını kırıp siklerini kesip ağızlarına tıkıp suçu da içişleri bakanımız süleyman soylu'nun üstüne atmak istiyorum.
bu sapıklar da torbacılar kadar tehlikeli değil mi sonuçta?
neden oç ayrımı yapıyoruz?
Polis bir suçluyu adliyeye çıkarırken suçlunun kameralara karşı gevşek gevşek konuşması sahi sizi hiç rahatsız etmiyor mu? Cmk gibi bir garabet var çünkü. Çünkü tutuklama tedbirleri yetersiz kalıyor. Çünkü Yargıtay yerel mahkemenin kararlarını onama mercine dönüşmüş. Ve evet cezalar caydırmıyor.
Hal böyleyken polis, olması gereken bir kanun adamından daha çok cehennem zebanisi gibi davranıyor. Yakaladığı, takip ettiği, koşturduğu, kovaladığı adam bir kapıdan giriyor öbür kapıdan çıkıyor.
Keşke sokaktaki lallik tiplerin geçmiş suç kayıtlarını görme imkanınız olsa. Lan bu kamu zararlısı nasıl insan içine çıkabiliyor diye kafayı yersiniz amk. Ama çıkıyor işte. Seninle trafikte tartışan, üstüne çamur sıçratan, sözle taciz eden hep bu tipler. Bunlar en basit örnekler. Olay fiziki arbedeye dönüştüğünde bu koduumun apaçisinin seni kör bıçakla deşmeyeceğinin garantisi yok.
işte bu yüzden hergün yüzlerce polis sokakta senin yüzünü görmeye tahammül edemediğin tiplerle yüz göz oluyor. işinin gereğinden farklı olarak bu yüzlerce polis en az o suçlular kadar tabiri caizse yırtık olmak zorunda.
Çinde kurşuna diziyorlar hukuken hemde kanun emriyle. Biz içişleri bakanından kanun bekliyoruz. Ama sadece torbacılara değil. Uyuşturucu ticaretinin ağa babası aşiret millet vekillerine de. isterse bunlar akp nin içinden çıksın. Polisin yakaladığı 3-5 kilo eroinle bu işler düzelmiyor sayın bakan. idam şart. Dengir denen şerefsizi biz unutmadık daha. Ayak kırmak hafif sayın bakanım asacaksın. Asacaksın ki o körpecik fidanların ahı yerde kalmasın.