insanımız fiyat algısını yitirdi, x bir şeyin piyasa fiyatından ziyâde ederinin o olduğunu sorgulamaktan kaçınır olduk iyice.
Bir çakmak misal 30 lira olmuş amk!? Satıcıya sorunca da diyor ki:
'her şey ucuz da bir bu mu pahalı'?.
O zaman da doğru söylüyor diye düşünüyorsun; ister istemez.
Ya da orta kalite bir ayakkabı için 1.600 lira etiket koymuşlar, 'bu kadar da olmaz' deyince; 'o paraya iki kişi bir akşam iftar ediyor, ayakkabı da olsun o kadar' deniliyor!
Yahut çok piyasa hâkimiyetin olmasa, çat diye girip pat diye alıp çıkıyorsan herhangi bir şeyi; heryerde 100 lira olan şeye o anda 300 lira deseler gıkın çıkmıyor, 'olmuştur o kadar' deyip geçiyorsun..
Olası bir islamafobik algı pompalaması muhtemel hâdise.
islâmi hassasiyetleri yüksek toplumlar bu meseleyi böyle okumaz, öncesiyle ve nedeni niçiniyle değerlendirmez; direkt islâma saldırı olarak değerlendirirler.
ibâdetin gizlisi makbûl iken; âleni ibâdetin de içinde yaşanılan toplumun kamu düzenine ve toplumsal sosyo sistemine entegre olabileni makbûldür ayrıca..
Namaz kılanlar; kendilerine uygun bir alan bulamadıkları için mi böyle bir yol seçtiler yahut hindistan makamlarına bir tepki olsun diye mi bunu yaptılar bilmem; doğrusu yanlışı burada değerlendirilir ama Hint polisinin de bundan tahrik olup şiddete yönelebileceği ihtimâller arasında değerlendirilerek kalkışılmış olsa gerek..
ibâdet haktır, kişisel tercihtir vs vs tâbi ama bunu yaparken de karşıdaki azınlık ya da çoğunluğun da muhtemel tepkilerini iyi bilmek gerek. Misâl iran'da uluorta incil dağıtırsanız halk gaza gelir linç yersiniz yahut hristiyanların yoğun olduğu bir bölgede Hz. isa aleyhinde propoganda yaparak Hz. Muhammed lehine güzellemeler yaparsanız yine bölge halkı radikallerinin sinir uçlarına dokunursunuz!
Tebliğ de ibâdetin kıstaslarından sayılabilir temelinde yükselen inanç sistemlerinde bu tarz kaygan zeminler tehlikeli olabilir.
Hint polisinin bu yaptığı tasvip edilemez ama tahrik unsuru açısından bakıldığında da şiddete dayalı tepki vermeleri de sebep sonuç ilişkisine bağlanabilir.
Adını tam hatırlamıyorum ama bir filmde hafızama kazınan şöyle bir replik geçiyordu :
'senin inanç özgürlüğüne saygı duyuyorum ve hatta bunu yaşayabil diye canımı veririm ama senin inancın gereği yaptıkların benim özgürlük sınırıma dayanırsa işte o'na dur derim; sen de buna saygı duyacaksan seni kardeşim bilirim..'
ilaç kullanımına sıcak bakılırsa apranax fort isimli ağrı kesici ilaç bunun için birebirdir.
Ötesini tanımam!
Parolmuş, arvalesmiş, vermidon, gripinmiş, majezik falan hepsi traş bence..
Apranax candır, gerisi heyecandır.
Bu sene Ramazan kışa denk geliyor diye sevinirken, nasıl olduysa oldu; kış da yaza denk geldi?!
Mevsim normalleri nispetinde 'Serin serin oruç tutar, suya lokmaya hararetlenmeden iftarı eder; darlanıp bunalmadan temiz temiz akşamı ederiz' diye düşünürken havalar aldı başını gidiyor, yaradan ın işine akıl sır ermiyor!
Sanırsın temmuz, Ağustos..
Cemreler de zâten tezcanlı gibi patır patır düşüyor.
Yüce Rabb'im vardır bir bildiğin elbette ama o sene; bu sene gibiydi sanki de..
Genç Kiracılarından bir kaçı; yaptığın / yapacağın muhtemel fahiş kira artışını aylarca öde"ye"meyip kendi mülkünün kapısında alacağının dilencisi olunca gençler s.kinde olur o zaman dayı..
Bahse konu ilgili pozisyonda; Kasımpaşalı oyuncu kolunu öyle hızlı toptan sakınmış ki ağır çekim tekrarını dâhi izlerken ben bile kendimi tutamayıp refleks olarak kolumu âni oynatmış bulundum da parmaklarım arasındaki sigaram pantalonuma düştü amk! Düşünün ki ne derece ikna olmuşum, anlayın ki nasıl da inanmışım o kolun o topa deymediğine; değmemek için çaba sarfedildiğine..
Velhâsıl buna penaltı diyen ; pazartesi ilk iş olarak bir göz doktoruna görünsün!
Tamam eyvallah edelim etmesine de mevzu boykot ise; öyle ne idiğü belirsiz, menşei israil mi yahudi mi olduğu muallak ürünlerin yanısıra buz gibi net somut çin mallarını da boykot edelim ki çin'in doğu türkistan'ın soydaş halkına ettiği zulme de tepki gösterelim! insani , vicdani duyar kasacaksak eğer kii insan mı kul mu demiyelim; alayına set çekelim!
Ankara büyükşehir belediyesi'nin çoğunluğu iktidar kanadı ya da yanlısı olan meclis üyelerinin inisiyatifi ile mi yoksa doğrudan muhalif başkan Mansur Yavaş'ın bizzat yetkisisiyle mi alındığı bilinse daha kolay eleştri yapılabilir zannımca..
Zira bu karar; ilk ihtimal temelinden yükselmiş bir karar ise zart zurt Mansur yavaş'a saydıran iktidar lehtarlarını vites küçültmeye iter, ya da Mansur yavaş'ın bu meselede tek başına aldığı bir karar ise de o durumda da meclis üyelerini sorumlu tutanların ağzını kapar.
O açıdan bu durum netleşmeden öven olmayın; söven olursunuz, söven olmayın; kendinizi öven tarafta bulursunuz..
Öneriler arasında mantıklı ve kesin çözüm olarak gördüğüm; saldırgan bir köpekle parka dalmak fikri olabilir gibi aslında.
Aklıma yatmadı değil ama yasaklı ırk bunlar anam babam, lazım olunca bulunmaz ama olmadık yerde de gölgen olurlar! Sonra da buraya; 'parka dadanan saldırgan başıboş köpekler için çözüm' diye başlık açarken bulmayalım kendimizi.?!
Mahalle bekçilerini çağırmak da bir çözüm olabilir ama ara ki bulasın?
Yine de üşenmeyip, derdimizle dertlenip iki kelâm eden ve zihninin kavislerindeki parlak fikirlerinden mahrum etmeyen her bir yazara can ı gönülden teşekkür ederim.
Rabb'im; yüreğinizden geçeni tez nâsibiniz etsin, nâsibinize düşeceği de gönlünüze râzı eylesin.
Ateist arkadaşlar da eksik olmasın, kozmos size pozitif enerji yüklesin..
Neyse , bulacağız bir çâre bakalım, dertler büyükse Allah da büyük! Elbet bulunur bir yol..
Edit 2:
Dayak önerisi olan arkadaşlara geç kalınmış bir ek bilgi geçeyim:
Geçen hafta c.tesi gecesi; bu bahse konu ahlaksızlar çetesinin benzer hâdiselerin dozunu arttırmalarından sonra mahalle sakinleri olarak ( kadınlı adamlı.. ) parka inildi, bir kaç tane piç yakalanıp hırpalandı, sağlamca silkelenip tartaklandı!
Aradan bir gece sonra da, duyumumuza göre; akşamüstü işten dönen bir apartman sâkininin önü; bu yavşaklar çetesi tarafından kesiliyor ve adamcağıza kuduz köpekler gibi saldıracaklarken yakın yerdeki bir imalatın çalışanları tarafından bir şekilde bu kitapsızlar çemberinden alınıyor!
Kiminin elinde sustalı, kiminin belinde silah, kiminin dilinde küfürlerin olduğu bu belâ tiplere ne polis ne de şiddet çare olmuyor velhâsıl.
Güzellikle konuşmak gerek, tatlı dille yaklaşmak vs şeklinde insancıl davranışlar da defa defa denendi bir de..
Site içine taşınmak, uzaklaşmak fikri de güzel bu arada ama anlamıyoz ki, ingiliçce!
Öyle bir bütçe de yok, öyle bir geri vites de zirâ!
Katil olmak ile delirmek arasında gidip gelmenin bir sonu olmalı!
Edit:
Polisin defalarca gelip parkın etrafında turladığını, onlar gelince çocukların kaçıştığını ama polis gider gitmez hemen tekrar geri geldiklerini hatırlatırım ve bu kez de apartmanlara dönerek 'buraya polis çağıranların anasını bacısını... ' diye koro hâlinde küfür edip tehditler savurduklarını hatırlatırım..
Oturduğunuz apartmanın dibinde, sokak ortasında bir çocuk parkı düşünün..
Bu parkın da etrafındaki asfaltın hemen dibinde çevrelenmiş onlarca dip dibe apartman olsun ve bu apartmanların balkonları da istisnasız bu parka yönelik olsun ve bu apartmandaki dairelerden birinde yaşadığınızı varsayın..
Düşünün ki ; bu parkta her akşam yediden sonra gece yarısı birlere, ikilere varana kadar onlarca oniki on sekiz yaş aralığında çocuklar doluşuyor ve bu orospu evlatları bağıra çağıra küfür ederek konuşuyorlar, sürekli kavga dövüş içindeler, bazı bazı da kaşarın birini bulup kucaktan kucağa banklarda gezdiriyorlar..
Balkona mütemâdiyen mahalle sakinleri bağırıp uyarıyor, zırt pırt polis gelip iki siren öttürüp gidiyor, sonra yine aynı ahlaksız, terbiyesiz durum devam ediyor!
Mütemâdiyen siz de çıkıp bağırıyor, ikaz ediyorsunuz ama o an için kimisi 'tamam abi' derken kimisi de arsızca küfür ederek karşılık veriyor!
Çıkıp ağzını burnunu kırmak istiyorsun bu kez de başta eşin olmak üzere apartman sakinleri frenliyor; 'aman uğraşma, başını belâya sokma, bulaşılmaz bu hapçılara' diye engel oluyor..
Şimdi siz söyleyin dostlar, bu durumda ne yapmak gerekir? Bu mahalle piçlerinden parkı kurtarmanın yolu yok mu?
Bu psikoloji insanı katil eder mi etmez mi, bu yavşaklar akıllanacak derken insan kendi delirmez mi?!
Hayvanların çiftleşmesinden tahrik olup mastürbasyon yapılan abazanların olduğu bir ülkede ; TRT de kendince bu müsveddelere malzeme vermek istememiş olabilir.
Ya da ne bileyim; baba evde belgesel izlerken yanındaki çoluk çocuğunun olası sorularına muhatap olmasın diye de olabilir, her şey olur ama aynı TRT kurumunun çocuk kanalında maysa ve bulut isimli çizgi filminde eşeğe arkadan yaslarcasına bir an'lık bir görüntü vardı meselâ, bilinçli bir derin algı yapılıyor denilmişti, bilinç altına hayvanı pornografik aşılama çabası filan diye söylemler olmuştu! Muhafazakâr tutum mu teknik olağan rutin mi mi bilemedim şimdi.
Emekli olan insanların; aktif çalışan maaşlı insanlar gibi bazı sosyal ve finansal ihtiyaçları olmaması gerektiğini düşünen insanların olduğunu öğrendiğimiz bir başlıkta daha beraberiz sevgili dostlar..
Olm, harbiden salak mısınız yoksa cahilliğinizden mi böyle düşünüyorsunuz?!
7500 lira lan! 30 gün boyunca nasıl idâre edilir ulan bu parayla!?
'Empati nedir, günün birinde herhangi birimiz de bu dip maaşlarla koca bir ay tamamlamak zorunda kalır mıyız' diye hiç mi düşünmüyorsunuz be kardeşim?
Emeklinin tek derdinin; kira + faturalar + yeme içme vs olduğunu sanmayın! Hadi 8 milyon emekli bu parayla ite kaka kıt kanaat 30 günü bitirdi de e be embesil; bu insanın hiç mi evindeki öte beri arıza yapmayacak, hiç mi bu dede ya da nine torun tombalağa harçlık vermeyecek! 'Baba çok sıkıştık, bize bir kredi çekebilir misin' diye hiç mi telefon almayacak; yine kendisi gibi dar gelirli yaşayan evlatlarından? Maaşının belli kısmı kredilere gitse, birazıyla kredi kart rutin 'asgarisi' yatırsa, ayda bir iki de dandik kıyma alsa, kirası, fatuları, ilaç muayene parası, günlük ekmek gideri zaten olsa, sigarası varsa, düğüne çağrılsa ve takı takmak zorunda kalsa vb vb diye uzayıp gidecek bu listeye can mı dayanır be amk! Olm, b.kun yenilmeyeğini bilmek için tatmak gerekmez! illâ bu avuntu maaşla geçimi tecrübe mi etmeniz gerekiyor; bu vâhim durumu anlamanız için?! Rabb'im sizleri bu çaresizliği tatmak zorunda bırakmasın diyeceğim ama içimden de gelmiyor! Vicdanlarınız emekli olmuş sizin belli, insanlıktan emekli olalı da epey olmuş üstelik!
Textil fabrikalarının belli bölümlerinde geçerli olan durumun öznesi olan kişidir. Zamanında açılsaydı bu başlık; '8 senelik deneyimimle şahsım olan kişidir' diye yazardım ama şimdi -mişli geçmiş..
Kötü mü oldu ? asla!
Karşı cinsten pek çok sağlam arkadaşlıkların, vefâkar dostlukların ve kardeşçesine kuvvetli bağların temeli hep o ortamda atılmıştır benim adıma.
Allah'a şükür çok güzel insanlar tanıdım, çok iyilikler gördüm, nice paylaşımlarla insanlık adına derin hatıralar biriktirdim.
He bir de , sayelerinde çok güzel bir ilişkim oldu, evlendim bu vesileyle; dünya iyisi bir eşim ve devamında da aslan gibi de bir oğlum oldu.
Allah hepsinden râzı olsun, acıyı da bölüştük yeri geldi; mutluluğu da üleştik gün oldu. Hatta onların dışında kalan azınlık erkek nüfustan göremediğim delikanlılığı , adamlığı vs desteği kadın arkadaşlardan gördüm desem yeridir; en basit bir örnek verecek olursak eşimle kaçarak evlenmemizdeki en büyük destek ve yardımı onlardan gördüm.. Eşimle kaçarak uzaklaşma ve nihâyetinde nikâhlanma sürecinde gelişen silahlı kovalama, tehditkâr tacizlere hiç biri de gaz kesmedi üstelik!
Çocukkken 'hadi aslanım göster amcalara pipini' diyerek gazlanan, böyle böyle zaten erkek egemen olan ataerkil toplumun öncelikleriyle pohpohlanıp arşa çıkarılan ve tüm bunlara bağlı olarak kadına 'evinde aşçı, yatakta fahişe, sokakta hanımefendi' sıfatlarından öte bir gözle bakamayan insan müsveddelerinin; henüz allah'ın nazarında bile sorumluluk yüklenmeyen bir kız evladı, yavşakça eğlence anlayışıyla masa üstlerinde oynatmalarını konu eden rezil düğün.
'Aman ne güzel bıcır bıcır gerdan kırıp göbecikler atıyor'dan öte buram buram kokuşmuşluk, ağır ağır iğrençlik teması barındırıyor neresinden baksan.
Pedofili , her yerde.
Halkın yarısı bu fikirde, doğru olduğuna kalıbımı basarım!
CHP bin adı dâhi geçince tüyleri diken diken olan; ağzından birdenbire küfürler boşalan, dinsizliğinden girip ahlaksızlığından çıkan bir sürü tanıdığım var.
CHP ye yapıştırılan ; dinsiz, imansız , Allah kitapsız , gavur tohumu , terörist , hain , din düşmanı , devleti zarar ettirenler vs vs pek çok etiket varken hangi birini söküp atacak, hangi yafta ile uğraşacaklar?!
Bu vb bahse konu fişlemelerden kurtulmanın tek yolu da ilk etiketi yapıştırarak bunu kamuoyu önünde pervasızca haykıran kişinin çıkıp o etiketi bizzat kendisinin sökmesidir. Kim karalamışsa ancak o aklayabilir yâni. Gerisi boş! CHP yönetimi istediği kadar kendini paralasın, istediği kadar 'biz sizin bildiğiniz gibi değiliz; biz hâin değiliz, bizi yanlış tanıyorsunuz' vs vs diye derdini anlatmaya çalışsa da nâfile. O iş artık maya tutmuş belli, ne nefretin önüne geçilebilir ne de inandırıcılık zerkedilebilir belli çoğunluğa..
Erkan Tan bir Erkan baş iki.. Bu ikisine oldum olası ısınamadım.
ikisi de hiç ama hiç samimi gelmiyor nedense bana..
MV adaylığından çekilme olasılığı da bu yüzden düşük ihtimal.
'O günün şartlarında, o zamanın konjonktürel koşullarında, siyasi manevralarla söylenmiş bir söz idi; ilk demecimin verildiği dönemde ince'nin geri adımı gerçekleşmedi, yoksa o gün için dediğime gelseydi ben de gereğini yapardım. şu an için böyle bir vazgeçiş hem içinde bulunduğum oluşumun karar mekanizmalarına hem de şahsıma inanmış güvenmiş yoldaşlara ihanet olur'..
Meâlinde bir şeyler söyleyebilir, açıklama yapma gereği duyarsa o da..
ikinci turda; Muharrem ince ve Sinan oğan'ın cumhur ittifakı lehine yön değiştirmesiyle adalet ve kalkınma partisi'nin zaferi ile neticeleneği kanaatindeyim.
Ama ilk tur kıran kırana, başa baş geçer; millet ittifakı bunu Hdp oyları ile sağlarken cumhur ittifakı da bunu son dönemde erdoğan'ın peşpeşe açıkladığı müjdeler ile sağlayacaktır zannımca.
AKP'li siyasilere soru sormaya cesareti olmayan, muhtemel riskleri göze alamayan gençlerin; 'fazla acımasız ve fütursuzca yaklaşımlarla' bunun acısını muhalif siyasilerden çıkardığı program.
Her ağızna gelenin düstursuzca söylenmesi, özgür söylemler kisvesiyle kalabalığın gazıyla sazın ele alınması; konu muhalif konuklar olunca daha da hâd sınırlarını zorlar hâle geliyor bu programda.
'Sayın bilmem ne, efendim bilmem kim'.. diye diyes öze başlamakta dâhi kıvranacak tiplerin 'daha az tehlikeli' siyasilerin karşılarına oturtulmasıyla bir anda avı parçalarcasına bekleşen yırtıcılara dönüşmesi içler acısı.
iktidar mensubu, destekçisi herhangi bir 'daha fazla tehlikeli' siyasilere benzer tepkileri gösteremeyecek olan çoğu interaktif izleyici mikrofunu eline alınca her sözü her perdeden edebilmeyi cesaret, özgür düşünce sanıyor ki bu sadece kişisine göre değişkenlik gösterebilecek bir cesaret kıvılcımı.
Sözün özü belli kesime iki lâf etmeye gözü kesmeyenler, bu pasif cürreti önlerine çıkarılan konuklara karşı fazlasıyla cesurca kullanılıyor; kim ne kadar pay koparabilirsem derdine düşmüşçesine saldırıyor ki demokrasi, hür düşünce ifâde bu değil.
Lisan ı münâsip diye bir şey var, oraya getirilen her insana her lâfı etmek delikanlılık, adamlık değil!
Sor, öğren, sorgula, kıyasla ama ilk kez karşına 'oturtulan' x birine de böyle kıraathâne dayısı gibi ağzına geleni söylemek hoş değil.
Geçmişte şunu dediniz, buna şöyle bakıyordunuz vs vs diyere, cazgırca çemkirerek bir yere varılmaz, yarın için ne diyor, vizyon ve program içeriği nasıldır vs vs gibi temel rotalarla ilerleyebilirsek o zaman mevzular açığa çıkar sahiden.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/2303977/+
Ölen kadınların; cesetlerine tecavüz edilmesini ve cansız bedenlerin sapkın girişimlere maruz kalınmasını engellemek amacıyla ;
defin işleminden sonra mezarın üzerini , açılmasını zorlaştıracak şekilde mazgalvari bir ızgara demirden tertibatla kapatarak kilitle de sağlamlaştırma durumudur.
Sağ iken bekâret kemeri , ölünce bekâret mezarı !
Tecavüze yeltenen için nasıl bir yokluk söz konusu bilmiyorum ama Pakistan hükümeti gerekli görmüş ki böyle bir tedbir alma gereği duymuş.
Ama bunu sadece kadınlarla sınırlandırmamak gerek zira bu derece gözü dönmüş, azgınlıktan kuduran nefsine söz geçirememiş kahpe çocuklarının kadın cesetlerine ulaşamayınca erkek cesetlerine hatta hızlarını alamayıp hayvan leşlerine de hâlleneceklerini düşünüyorum zira bu Allah kitapsızlar için farkeden bir şey olmaz zannımca; onlar için cuhu çekilmiş cansız et parçası nihâyetinde!
Ve bu millete mensup
insan müsveddelerinden ülkemizde de oldukça var.
Allah ıslah etsin ne diyim, yaşayana saygısı olmayanın ölene saygısı da olmazmış belli ki.
Bu kıyastan bağımsız bir konuya değinmek istiyorum ki bu beni fazlasıyla rahatsız ediyor, oldum olası..
Şöyle ki :
Bir ülkede kamu hizmetlerine alternatif olarak özel sektör tasarrufuyla bir ikinci ihtimal oluşmuşsa bu o ilgili devletin ayıbıdır bence.
Özel hastane, özel okul, dershaneler vs vs gibi ekonomik gücü olana yönelik özel hizmet sağlayan oluşumlar bana göre "devletin bahse konu alanlarda yetersizliğinin, niteliksizliğinin bir göstergesidir; 'benim gücüm bu kadar, bizim çapımız bu,parası olan ya da işine gelmeyen üst segmente çıkabilir, yapacak bir şey yok' deme şeklidir".
Kıyas yapılacaksa da parası olan özele gitsin, sabrı ve bekleyecek bolca zamanı olanın da devlet hastanelerinde Allah şifâsını versin.
