ulysses

entry31 galeri2 video2
    26.
  1. yazıldığı 20. yy.'ın en önemli romanı olarak sayılır bu kitap. gerçi gelmiş geçmiş en önemli roman diyeni de az değildir. kaldı ki çoğu insan bu kitabı alıp 1-2 sayfa, benim gibi dirayetli okurlar ise 30-40 sayfa okuyup pes ederler koyarlar kenara. tabiri caiz ise "okunmasın diye yazılan bir kitap"dır.

    kitap homeros'un odysseia'sını dublinde geçen bir güne -ki o gün 16 haziran 1904'dür" uyarlar. evet 800 küsur sayfa tek bir günde geçmektedir. gününü işte geçiren bir reklamcı leopold bloom'un kafasından izleriz o günü.

    edebiyattan dinlere kadar her yere yapılan göndermeler kitabı en zor kitaplar arasına ilk sıralara taşıyan konulardır. bilinç akışı deninlen yazım tekniği kullanılmıştır ki faulkner veya virginia woolf gibi yazarlar etkisinde kalmıştır bu kitabın.

    kitabın zorluğu, çeviren zat nevzat erkmen'in bir de ulysses sözlüğü çıkarması ile onaylanmıştır ki bu sözlük de oldukça kalındır.

    baya baya bir bilgi birikim gerektirir ki benim yaşımda birinin * bu kitabı tam olarak anlayıp tadına varacağına inanmıyorum. ha kaldı ki şu sömestır da yani vizeler finaller bittikten sonra bir kez daha deneyeceğim okumayı. sözlüğünü falan alıp girişicem yani. gene olmuyorsa 10 sene sonra falan bir daha denerim.

    gelişmeleri yazarım dostlar 2-3 ay sonra falan gene uplarım başlığı.
    1 ...
  2. 27.
  3. Bir adet yabancı erkek ismi. Bir adet James Joyce romanı. Ve bir adet de bu: (bkz: ulysses moore) James Joyce okumasam da aklıma buhranlı, zeki, yalnız ve içki sever bir irlandalı geliyor düşününce adamı.(daha önce hiç James Joyce romanı okumadım)
    0 ...
  4. 28.
  5. bir entel için değil ama duyarlı gerçek bir edebiyat aşığı için overrated bir eser. özellikle yasunari kawabata'yı yaşamış bir ruh için edebi duyarlılık anlamında kıyaslanamaz bile. bilinç akışı açısından; ingeborg bachmann'ın malina ;virginia woolf'un dalgalar eserlerindeki baştan sona hakim olan o musiki, şiir gibi derin, iz bırakıcı akıştan, içine alıştan da eser yok malesef. elbette farklı, o dönem için ilginç ama tek başına (tüm şöhreti, okunamaması vs hariç) saf edebiyat ve duyarlılık olarak ele alınınca öyle derin bir iz ve his bırakmıyor ruhta. misal bendeki en unutulmaz etkisi ikincil bir etkiydi. 3 ayda anca bitirdiğim ulysses, yanında yirmi kitap okumamı sağlamıştı. joyce'un bazı çevrelerce yerlere göklere sığdırılamayan bu bol şöhretli eseri hakkında virginia woolf'un ilk izlenimleri şöyle:
    ''ulysses'i bitirdim, bence karavana. deha var içinde, diye düşünüyorum; ama ikinci sınıf. kitap dağınık. acımtrak. kurumlu. görgüsüz, sadece bildiğimiz anlamda değil, edebi anlamda da. yani, birinci sınıf bir yazar, yazmaya numara yapmaya gerek görmeyecek kadar değer verir; irkiltmeye; perendeler atmaya gerek görmeyecek kadar. okurken hep tüysüz bir mektepli geldi gözümün önüne, her yanından zeka fışkırıyor fakat o kadar kendi kendiyle meşgul ve bencil ki başı dönüyor, abartılı, yapmacıklı, gürültücü oluyor, elini ayağını nereye koyacağını bilemiyor, iyi yürekli insanlar onun için üzülüyorlar, sert kimselerse sadece ona kızıyorlar; insan, büyüyünce geçer umarım, diyor; ama joyce 40'ında olduğuna göre bu hiç mi hiç mümkün görünmüyor. dikkatli okumadım; üstelik sadece bir kere; kitap da karmakarışık; bu yüzden kuşkusuz erdemlerini birazdan fazla ayaklar altına aldım. binlerce minik kurşun yağıyor, dökülüyor insanın üzerine; ama insan tam suratının ortasından ölümcül bir yara almıyor hiçbir zaman - tolstoy'dan aldığı gibi, mesela; ama onu tolstoy'la karşılaştırmak hepten saçma. ( 6 eylül 1922 bir yazarın güncesi - virginia woolf)
    ''ben bunları yazmıştım ki, l., amerikan nation dergisinde çıkmış, ulysses'le ilgili çok zekice bir kitap yazısı tutuşturdu elime; ilk kez kitabı çözümleyen bir yazı; ve benim bulduğumdan çok daha etkileyici bir hale getiriyor kitabı; gene de ilk izlenimlerde doğruluk ve kalıcı bir gerçeklik payı olduğunu düşünüyorum; bu yüzden benimkileri iptal etmiyorum. bölümlerden bazılarını yeniden okumalıyım. ola ki, bir yazının nihai güzelliği çağdaşları tarafından hiçbir zaman hissedilemiyor; ama gene de, bana kalırsa çağdaşlarını sersemletmesi gerekir, ki ben sersemlemedim. ama şu da var, bunun için çaba göstermedim de şu da var. tom'un övgüleriyle fazlaca kışkırtıldım.''
    ( 7 eylül 1922 bir yazarın güncesi - virginia woolf)

    son tahlilde virginia woolf ile aynı fikirde olduğumu öğrendiğim şu an yıllar önce okuduğum ulysses'le ilgili unutamadığım şey hakkında aynı noktadayım. ulysses tek başına, bir edebi eser olarak ulaşılamaz bir zirve, emsalsiz bir hazine değil ama ikincil etkileriyle yarattığı dalga mühim. şöyle ki bana yanında ethica gibi derin bir eser dahil 20 kitabı çok rahat okutmuştu. zira, bilinç akışının en yetkin ve şiirsel eserlerini yıllar sonra vermeleri için woolf ve bachmann 'a ilham vermiş olması mümkün. yani edebi olarak değil ama mühendislik olarak, bilinç akışının en yetkin örneklerine, şiir gibi emsalsiz eserlere kuantum sıçraması yolunu açmış gibi duruyor, yazar bilinçaltında. aynı dalgalar ve malina eserleri gibi da vinci'nin simplicity is the ultimate sophistication- tanımına ses olmuş şiirlerin çağlamasına su taşımış diyebiliriz. ama tabii ki ortada 19.yy'da yazılmış böyle buyurdu zerdüşt gibi igauzu şelalesi bir eser var ki bunu nietzsche'nin mühendislik dehasına ve coşkun şairliğine bırakmamız gerekiyor . posbıyıklım her zamanki gibi unique...
    3 ...
  6. 29.
  7. Amerikalı eski bir generalin soyadıdır.
    0 ...
  8. 30.
  9. kayıp zamanın izindeyle birlikte, ölmeden bitirmeyi hedeflediğim diğer roman.
    ben kötü bir okuyucu değilim.siz yazarken abartmışsınız sayın yazarlar.
    0 ...
  10. 31.
  11. Gevşek bir şekilde Odyssey'i temel alan bu modern edebiyat dönüm noktası, 1904'teki sıradan Dublinlileri konu alıyor. Dublinli Leopold Bloom, arkadaşları Buck Mulligan ve Stephen Dedalus, eşi Molly ve yardımcı karakterlerden oluşan göz kamaştırıcı bir oyuncu kadrosu olan Joyce'un hayatından tek bir günü yakalıyor. Kelt lirizmini ve bayağılığını muhteşem uç noktalara itiyor. Büyüleyici deneysel teknikler, iç monologlardan coşkulu kelime oyunlarına ve dünyevi mizaha kadar uzanır. 20. yüzyıl edebiyatında büyük bir başarı.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük