bugün

bakırköy incirli'de bulunan hastanedir.
bakırköy incirli üst geçidinin incirli ayağında konuşlanmış özel hastanedir.
spinoza'nın, tam adı "ethica ordine geometrico demonstrata" olan ve beş bölümden (tanrı, zihin, tutkular, kölelik, özgürleşme) oluşan temel yapıtı.
jacques lacan'ın başucu kitabı.
hayalleri süsleyen, içine dalınıp tüm güzelliğini, bilgeliğini hissederek mümkün olduğunca içselleştirilip hayata yeniden doğmayı sağlayacak özel kitap.
spinoza gerçekten büyüksün...
etika geometrik düzene göre ayrılmış ve beş bölüme ayrılmış olan

--spoiler--
sürekli okunacak ve hep yeni dersler çıkaılacak kitap.
--spoiler--

--spoiler--
o kendi duygulanışlarının şuuruna sahiptir.; nitekim, bir bedeni olduğunu ve beden hayatının hangi şartlarda sürüp gittiğini gözlemle bilir. fakat bu bir çeşit bilgi ise de, son derece eksik ve kederli bilgidir, kederlidir, çünkü eksiktir; şuur edinmek, gerçi insan için ıstırap çekmek değilse de, hiç değilse edilgin olmak, zor altında bulunmak, güdülmek, çoğu kere yük altında kalmaktır. filozofun elinde, kurtulmak için nasıl bir araç vardır? onun işi, hayatını biraraya getiren arazlardan, asıl kendi varlığını meydana getirmektir...
--spoiler--
Benedictus de Spinoza isimli Portekiz Yahudisi yazarın eseri. bu kitap insanın aklına felsefenin ulaştığı sonuçların birer önyargıdan ibaret olduğu düşüncesini getiriyor.
önemli noktalardan birisi şudur; spinoza'nın etika'sı üzerine erken yargılar verilmemesi gereken nadir kitaplardan birisidir. insan yaşamı, tanrı'nın varlığı ve tanrı'nın insan üzerine etkisi ve önemi konularında temel saydığım bölümler üzerine kuruludur ve gayet basit karşılanabileceği gibi üzerine bir şeyler söylerken çok da hata yapılabilme ihtimali vardır ve bunun nedeni ise; spinoza kavramlarının yeterince oturmadan aktarılmaya çalışmakla bir alakası var.

gene önemli noktalardan birisidir ki; nadir kitaplardan diye bahsederken söylediğim şey; bazı kitaplar vardır, defalarca okunması gerekir çünkü büyük bir düşünce yöntemini kapsarlar ve bir kaç okumayla bu düşünce kolayca algılanamazdır. bu nedenle etika üzerine bir şeyler söylemekten çok okunması gereken kitaplardandır.

büyük bir özveri gerekir, bu diğerlerinden ayrılan(özellikle platon) yeni düşünce yöntemi için(aslında 17. yy olsa da hala yenidir çoğumuz için).. bütün bir ömre sığabilecek bir bütünlük vardır ve ilginç bir yöntemle(felsefeye has ama unutulmuş bir yöntem olarak) gözlemle elde edilmiş, akılla(us) sağlanmış bir yöntemdir.

bir yandan beni düşündürür ki; okuması için bile bu kadar özverili olmak gerekirken, gözlemleri bu denli akılla bir araya getirip kendi kendini kanıtlayan bir kitap(mefhum) yaratabilmiştir bir insan.

ilginçtir; bir çok kez spinoza'yı yanlışlama hatasına düşerek önermelerine saldırsamda, gerek hakimiyetsizliğimden, gerekse aksiyom ve tanımlamarından başlamak gerektiği çıktı karşıma.. büyük bir felfsedir(düşünce yöntemi, mefhum) ve ancak spinoza'nın ortaya koyduğu yöntemle yıkılabilir ki buna gerek de yoktur.
iyi ve kötü:
"Bizler bir şeyi arzularken onun iyi olduğuna hükmettiğimiz için arzulamayız, tam tersine, o şeyi arzuladığımız için ona iyi deriz; dolayısıyla kaçındığımız bir şeye de kötü deriz. O halde her birimiz neyin iyi, neyin kötü olduğuna ve neyin daha iyi, neyin daha kötü olduğuna kendi duygularımızla karar veriyoruz, yani salt kendi bakış açımızla bir değerlendirme yapıyoruz. Böyle olunca da aç gözlü bir adam kucak dolusu gümüşe iyi derken yoksulluğa kötü diyebiliyor. Kıskanç bir insana başkasının mutsuzluğu kadar cazip gelen bir şey yokken, başkasının mutluluğu kadar da üzücü gelen başka bir şey olmuyor; yani işin aslı, her birimiz herhangi bir şeyin iyiliğine, kötülüğüne, yararlılığına ya da yararsızlığına kendi duygularımızla karar veriyoruz."
(XXXIX. Önerme: herhangi birinden nefret eden kimse ona kötülük etmeye çabalayacaktır, tabii bu çabasından ötürü kendisinin başına daha büyük bir kötülük gelmesinden korkmuyorsa; ama aynı mantık gereği, herhangi birini seven kimse de sevdiğine iyilik yapmaya çalışacaktır.)
Spinoza, aşk etiğini yazmış. Hiç bir aşk sonsuz olmadığından, başucu kitabı olamaz. Onun yerine tanrı sevgisinde etik konulu kutsal kitabı tercih ederim. Veya mitolojik ödüller daha etkileyici. insanları şımartan tanrısallaştıran prometheus hariç. Pek çok tanrı prometheusa yeniktir etik yoksunu prometheus. Öğrencim olsa, kulağını çekerim ikisini birden hemde.
ethica ordine geometrico demonstrata

geometrik düzenle gösterilen ahlak.

spinoza'nın, öklid geometrisinde olduğu gibi geometrik yöntemler kullanarak, önce tanımlar yaparak, sonra önermeler ve sonra bütün bunlardan sonuçlar çıkararak tümdengelim sonuçlarla ortaya koyduğu eserinin adı.

eser, aristoteles'in erdemler tanımında, örneğin cesaret erdemindeki cesaret ve korkaklık arasındaki dengeyi bulma ölçüsündeki geometri anlayışın devamı olduğu düşünülebilir.

keza metafizik açıdan da olsa özdekçi bir birciliği yani monizmi geliştirmiştir. bu açıdan da vahdet-i vücud düşüncesine ve panteizme benzemektedir.

kitabın ikinci bölümünde yazdığı ekte:

"'insanlar kendi isteklerini belirleyen nedenleri bilmedikleri için kendilerini özgür sanırlar. çevrelerindeki her şeyin kendileri için yapıldığını kafalarına koymuşlardır. bundan ötürüdür ki, kendi özgürlüklerine benzer güçlü bir özgürlüğün hep kendilerini düşünüp kendileri için çalıştığına inanırlar. bu üstün varlığın, ne kendisini, ne nedenini, ne de düşünce biçimini belirler. bundan ötürüdür ki, ona kendi biçimlerini, kendi nedenlerini, kendi düşüncelerini yakıştırırlar. birbirlerinden ayrı görünen bunca tapımların özeti budur. bütün bu yanılmaların zorunlu sonucu olarak, ona tapmakla onu hoşnut ettiklerini sanırlar. doymak bilmez hasisliklerini doyurabilmek için tüm doğayı hizmetlerinde kullanmak isterler. tanrı da elbet onların hizmetinde olmalıdır. tapmak gerçekte hizmete çağırmaktır. bu yanlış peşin ön yargının zorunlu sonucu da onları ereksel nedenselliği aramaya sürüklemiştir. insanlar kendi mutlulukları için doğa da buldukları birçok şeylerin yanında fırtınalar, depremler, hastalıklar, kötülükler gibi canlarını sıkan birçok şeylere rastlamışlardır. ya bunlar nedendi? bunlar da tanrılara gerekli saygının gösterilmemesindendi herhalde. kısırdöngüye girilmişti bir kez. tap ve iste. tapınmanı çoğalt ve isteğini arttır. deney durup dinlenmeksizin, bu yanlış uslamalara karşı kendini gösterdiği ve her gün milyonlarca örnekle iyilikler ve kötülükler sofularla sofu olmayanların başına aynı oranda geldiği halde, insanlar kendilerini bu boş peşin yargılardan kurtaramazlar. tanrıları içinden çıkılmaz bir çelişkiyle, hem iyi hem kötü saymak daha usa uygun bir sistem kurmaktan kolay gelmiştir. buysa insanları tanrı yargısının sonsuz ölçüde insan usunun üstünde bulunduğu kuramını yerleştirmeye götürmüştür. eğer nesnelerin ereksel nedenselliğini bir yana bırakarak, özlerini ve özelliklerini gözönünde tutan matematik bilimler insanlara doğru yolu göstermeseydi bu karanlık içinde boğulup gidebilirlerdi. gerçekte ereksel nedensellik bir kuruntudan ibarettir. doğa belli bir ereğe göre değil, kendi doğasından gelen bir zorunlulukla davranır."

zeka ve sezgiyi bilginin en üstün biçimi saymış, insansal davranışların kişisel çıkar ve savunmayla yönetildiğini ileri sürmüş, halk yığınlarının tarihi belirlemedeki büyük rolünü kavramamış, sadece kahraman kişilerin özgür olabileceğini ileri sürmüş.

yanılgıları dahi büyük dehasını gölgelemez. spinoza kurgusal insan düşüncesinin büyük aşamalarından biridir.

einstein kendisine sorulan "tanrıya inanıyormusunuz?" sorusuna şöyle cevap vermiş: "spinoza'nın tanrısına inanıyorum, kendini var olan her şeyin yasal uyumu içinde gösteren, ancak insanlığın kaderi ve yaptıklarıyla ilgilenen bir tanrı'ya değil."