türkiye ekonomisi

    380.
  1. Gitgide daha da kötüye gitmektedir ne yazık ki. Bakana, cumhurbaşkanına sorsan uçuyoruz derler. Bıkmadılar milleti keriz yerine koymaya. *
    14 ...
  2. 311.
  3. Gün geçtikçe kötüye giden, verilen vaadleri, kişi kendi beyni ile düşünüp analiz ettiğinde, daha da kötüye gidecek olan ülkenin standartlarını belirleyen durum.
    12 ...
  4. 3.
  5. özellikle son yıllarda, istihdam yaratmayan ve ancak rakamsal olarak yüksek bir büyüme oranı tutturan ülkemiz ekonomisidir. öyle ki, ülkemizin rekor seviyede büyüyen ekonomisinde yaratılan gelir, maalesef, yeni iş alanlarının yaratılmasına değil, spekülatif sermayeye aktarılmıştır. bunun sonucudur ki, ülkemiz, sıcak para akışının en yoğun olduğu ülkelerden biri konumuna gelmiştir. ancak, bu para akışı, ekonomik değerler açısından negatif bir durumdur. nitekim, sıcak para ya da spekülatif sermaye, giriş yaptığı ve yerel parasını aşırı değerlendirdiği ülkelerden (ki bunların son örneği de ülkemizde yaşanan devalüasyondur) aynı hızla * çıkabilmekte ve doğan sermaye boşluğu, yerel paranın bir anda muazzam değer kaybetmesine ve döviz değerlerinin katlanmasına yol açmaktadır. ki bu oluşum, kısaca bir ekonomik krizdir. ülkemizde de 1999 ve 2001 krizleri bu şekilde oluşmuştur.

    öte yandan, çin'i bile geride bırakacak seviyede büyüme rakamları yakalayan ülkemiz, işsizlik oranlarında ancak bu yıl * içerisinde bir düzelme yaşamıştır. ancak, rakamsal anlamda, uzun bir aradan sonra, çift haneli rakamların altına düşen işsizlik gerçeği yansıtmaktan yine uzaktır. çünkü, oran düşmesine karşın yaratılan iş sayısında bir değişim yoktur. bir başka deyişle, aynı oranda iş varken, daha fazla insan iş bulmuştur. takdir edersiniz ki, bu ancak, mevcut işlere yeni bireyleri almakla gerçekleşecektir. ancak, yeni iş de yaratılmadığına göre, bu azalmanın nedeni şüphe taşımaktadır.*

    tüm bunların yanında, ülkemiz ekonomisi, enflasyon oranlarında büyük bir azalma ve ihracat oranında muazzam bir sıçrama yaşamıştır. enflasyon oranındaki bu düşmede, enflasyon ölçüm tekniğinin ve enflasyon sepetine alınan ürünlerin değiştirilmesinin etkisi olmasına karşın, asıl etken küçülme politikasıdır. nitekim, devletin piyasadan iyice elini çekmesi ile, enflasyon gerilemiştir ki bu da beklenen tepkidir. ihracatta sağlanan artış da dikkat çekicidir. ancak, genel ihracat oranının dışında, 7 eylül 2006'da türkiye istatistik kurumu'nun yayınladığı bültende de belirtildiği üzere, ihracat miktar endeksinde %9,2'lik bir gerileme yaşanmıştır. bunun dışında, ihracatta sağlanan artışı sadece rakamsal olarak değerlendirmek de son derece yanlıştır. nitekim, ihracata konu olan malların da irdelenmesi gerekmektedir. ülkemiz ihracatında ağırlık ,gümrük birliğine girildiği tarihten itibaren hammadde ve ara mallardadır. bir başka deyişle, ülkemiz, ürünlerin hammaddelerini ya da asıl ürüne yardımcı yan ve ara malları üreten bir taşeron konumundadır *. bir diğer önemli rakam da ithalat rakamlarıdır. ülkemiz, ihracatta sağladığı artıştan daha yüksek düzeyde ithalatını da artırmaktadır. bu sadece son yıllara özgü bir gelişim olmayıp, gümrük birliği sonucunda gerçekleşmiştir. ithalatımızda ağırlıklı mallar ise, tüketim malları ve imalat sanayinde olmaktadır. ne yazık ki, bu süreç tamamen dış ticaret dengesini bozan ve dış ticaret açığını arttırıcı bir etki yapmaktadır.

    kısaca, ülkemiz, diğer ülkelere * hammadde ve ara malları yani işlenmemiş ya da yarı-işlenmiş mamulleri satmakta ve ancak karşılığında, aynı ülkelerden işlenmiş malları almaktadır. ve tabi ki, üretim süreci içerisinde, bir malın değer zincirinin uzunluğu ile fiyatının doğru orantılı olduğu gerçeği de göz önünde bulundurulursa bu ürünlerin fiyatı da yüksek olmaktadır. yani biz; bizim yetiştirdiğimiz hammadde ile yapılan ürünleri, diğer ülkelerden satın almaktayız. hem de ab'ye girmeden gümrük birliği'ne dahil olduğumuz için bu ithalatı, bir bakıma mecburen ab ülkelerinden yapmaktayız.
    9 ...
  6. 141.
  7. soru: türkiye bir tarım ülkesi midir?

    cevap: hayır değildir. ürettiğimiz ürünler bize yetmiyor. ihrac edebildiğimiz fındık, kayısı vs ürünler zaten temel tüketim maddesi değil. rusyaya, arap ülkelerine narenciye ve sebze mebze satılıyor ama pek bir kıymeti harbiyesi yok. üstüne üstük buğday, fasulye gibi temel besin maddeleri kanadadan, brezilyadan, ispanyadan bilmem nerelerden ithal ediliyor. mazot pahalı, teknoloji kullanımı düşük, fiyatlar istikrarsız... köylerde insanlar tarlayı ekip zarar etmektense boş bırakmayı tercih eder oldu. hasılı köylü kan ağlıyor.

    soru: türkiye bir hayvancılık ülkesi midir?

    cevap: hayır değildir. et fiyatlarındaki yükseklik malum. hayvancılığın büyük kısmı extantif yani demode yöntemlerle yapılan cinsten. modernizasyon yok. gelir düşük olduğu ve hayvan bakımı zor olduğu için hayvancılık gitgide geriliyor. karkas et ithal ediyoruz.

    soru: türkiye bir turizm ülkesi midir?

    cevap: gibi gibidir. avrupanın en fakir insanları bize geliyor. oteller boş kalmasın diye alles incloude yerlerde kalıp çekip gidiyorlar. para bırakmadıkları gibi ortamların kalitesini de düşürüp zengin turisti de kaçırıyorlar. kendi yağında kavrulan bir turizm sektörü var yani. ülkeyi kalkındırmaktan çok uzak.

    soru: türkiye bir sanayi ülkesi midir?

    cevap: haaaayyyıııııır. değiliz arkadaş. üç beş basit şey üretiyoruz. büyük sanayi kuruluşlarının çoğu yabancı firmalara ait üretim üsleri. kendimize ait katma değeri yüksek markalarımız yok. arçelik, vestel ayarında otomobil, bilgisayar, sanayi makinaları vb üretim yapmaktan çok uzağız. kendimizi kandırıyoruz.

    soru: türkiye bir ne ülkesidir?

    cevap: tüketim ülkesidir. araplar gibi sadece harcamaya kanalize olmuşuz. ama büyük bir farkımız var. adamlar petrolü satıp harcıyor. biz kredi çekip harcıyoruz. yani aslında bize ait olmayan bir parayı harcıyoruz. üstelik medya bizi maymuna çevirdiği için bu harcama çılgınlık seviyesinde. tabletler, telefonlar, kıyafetler, arabalar...

    allah sonumuzu hayretsin. rahmetli özal ve erbakan ülkeyi sanayileştirmek için çok uğraştı. malesef başarılı olamadılar, yahut ömürleri vefa etmedi. şimdiki hükümetin zaten olayla yakından uzaktan ilgisi yok. hala ayakta durmamız ilginç gerçekten.

    tarık tufanın dediği gibi, her şeye esirgeyen ve bağışlayan allahın adıyla başlayan birileri var diye batmadık daha galiba.
    8 ...
  8. 321.
  9. uçuyorrr, ekonomi bakanımıza göre süperiz de fitch yine notumuzu düşürdü. acaba başka ülke ilgilimi süperiz açıklamaları yapıyor yada bizim bilmediğimiz başka bir türkiye daha mı var?
    7 ...
  10. 25.
  11. recep tayyip erdoğan'ın dünyanın hiçbir yeri ve nereden nereye kalıplarını kullanarak, makarna, çay, simit hesabı ile açıkladığı ekonomidir. -kendisinin pek sevdiği kalıpla kendisine sesleneyim, dünyanın hiçbir yerinde ekonomi çay, simit, makarna ile açıklanmaz-

    sanal bir büyüme vardır, maliyetlerin yükselmesi, aşırı değerli türk lirası politikasına bağlı olarak ihracatın, ithalat karşısında atak yapamaması, buna bağlı olarak üretimin düşmesi, çalışanları işten çıkarılması gözle görülür şeylerdir.

    tayyip erdoğan, her seferinde 2001 krizinden dem vurmakta ve ısrarla enkaz teslim aldığını söylemektedir. işin ironik tarafı, bu enkaza karşı uyguladığı politikayı, yine 57. hükümet'in uyguladığı ekonomik politikanın noktasına, virgülüne dokunmadan uygulamasıdır.

    diğer taraftan, 2001 krizi; 1,5 yıl öncesinde resmi olarak 30.000 kişinin hayatını kaybettiği, milyarlarca dolarlık zararın ortaya çıktığı bir sürecin etkisinde ortaya çıkmış bir sonuçtur. 57. hükümet'in elbette bazı hataları vardır ancak, unutulmasın ki, 17 ağustos'ta bu ülke tarihinin en büyük kaybını yaşadı belki de...

    bugün bir 17 ağustos olsa, 2001'den kat be kat beter duruma geliriz, bu da ekonomimizin durumu konusunda bir karşılaştırma yapmamızı kolaylaştırır.

    ayrıca, %25'lik ötv, 2004 yılında depremden kaynaklanan zararı gidermiştir. recep tayyip erdoğan adamsa -bakın adam değil demiyorum- çok övündüğü bu ekonomide, 2004 yılında görevini tamamlamış olan ötv'yi kaldırsın... kaldırsın da görelim icraatını?
    6 ...
  12. 448.
  13. Halihazırda Alım gücünde kübayla aynı düzeyde olan, hatta milimetrik olarak gerisine düşen ekonomidir.
    (bkz: yoksulluk içimizde)
    6 ...
  14. 304.
  15. beyler, bayanlar samanı ithal eden bir ülkenin ekonomisinden bahsediyoruz lütfen.
    6 ...
  16. 83.
  17. akp'nin başarılı olduğu söylenen konu. neymiş efendim, borç ödenmiş. pekiyi, gerçek bu mu?

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/442108/+

    57 inci hükumet'ten 170 milyar türk lirası borçla aldıkları devletin kasasından peşkeş özelleştirmelerle borcu nereye getirmişler? 31 mart 2013 itibarıyla 537,2 milyar türk lirası.

    her ülke kısa ve uzun vadede borçlanabilir. bunda sıkıntı yoktur. sıkıntı borçlanmanın nedeninde. 367 milyar tl artan borç nereye gitmiştir?
    istihdam yaratılmadı. türkiye'de işsizlik eskisinden bile büyük bir sorun. kurulan onca tabela üniversitesinin amacı eğitimli nesiller yetiştirmek değil, işsiz ordusuna katılımı ötelemek. işsizliğin en çok üniversite mezunu kişiler arasında görülmesi de bunun en açık kanıtıdır.
    ülkede yaşam standardının yükselmesine mi harcandı? 10 yıl öncenin ekonomik kriz ortamında bile, belli bir azınlık dışında kalan, çoğunluğun yaşam standardı bundan daha yüksekti. asgari ücret ve taşeron işçilerin sırtına binmişler, kene gibi kanımızı emdikçe emiyorlar. 10 yıl önce açlık sınırının altındaki insan sayısıyla bugünü karşılaştırın; söylediğimi daha iyi anlarsınız.
    ülkenin savunması mı geliştirildi? yoooo!

    iyi de 367 milyar tl'yle ülkenin nesi gelişti? hiçbir şeyi!

    367 milyarın gittiği tek bir yer var: yandaşların cebi. havadan varsıl edilen, hiçbir özelliği ya da birikimi olmayan bir avuç yandaş için harcandı bu kadar para. türkiye'de kapitalin el değiştirmesi için harcandı. karşıt ve muhaliflerin gasp edilen malları hiç pahasına eşe dosta peşkeş çekildi. kamu kurum ve kuruluşlarını, tekelleri, yolları, elektriğimizi 2-3 yıllık kârları karşılığında sattılar.
    sürekli maraza çıkaran duble yol ve birkaç yüz kilometrelik hızlı tren dışında türkiye'de tek çivi çakılmadı.
    6 ...
  18. 271.
© 2025 uludağ sözlük