bilime din ve siyaset değerse kimyasını bozar. bilimi bilim yapan tarafsızlığı çünkü. din ve siyaset bir ideolojidir ve bunlar her zaman yanlı olur bilime etki ederse bilimi de o sığ kalıplarına sokmaya çalışacak ve bilim bu sefer onay merciyi olacak.
din ve siyasetten eğitim kurumlarını arındırıp salt bilim yapmadan bilim gelişmez.
tabi ki bilim salt da gelişmez. bilim, sanat, hukuk, bir toplumda her şey ancak ancak özgürlükle gerçekleşir. bir toplumda bilim zirve yaşarken sanat yerlerde sürünmez. bunlar toplum dinamiği içinde bağlantılıdır.
dinsel doğmalar toplumdan silinip özgür bir toplum yaratılmalı ve aklı hür materyalist bir bilim toplum yaratılmalıdır. aksi halde bilim nah gelişir.
14 şubat yüzünden tabisi de. herkes 14 şubata kadar bir sevgili bulmalıyım gayretinde bilim milim kimsenin sikinde değil ki. bulan da yılların abazılığının acısını çıkarmak da.
geliştiğini göremediğiniz için. aslında gelişiyor. vestel telefon üretiyor, satın alıyor musun? hayır. gidip iphone alarak abd'yi, samsung alarak güney kore'yi, sony alarak japonya'yı zengin ediyorsun. aselsan, otokar, bmc gibi türk markalar var. aselsan devlet hadi. otomobil üretmiyoruz belki yıllık satış hedeflerine ulaşamayız ve zarar ederiz korkusuyla ancak kamyon, otobüs, tır üretimlerimiz var. askeri araçlar, milli tüfeğimiz(nato testlerinden tam not alan tek tüfek bu arada), pilotun bakışlarıyla bile yönetebildiği helikopterimizi, ihamızı kendimiz üretiyoruz. yok şu parçasını şuradan bu parçasını buradan alıyoruz demeyin, herkes aynısını yapıyor. son teknoloji ürünlere baktığımız zaman çok azı yüzde yüz yerli üretimlerden oluşuyor.
düdüt: eksilediniz ama gerçekler bunlar. siz öyle zannettikçe ve söylendikçe aslında memlekete bilmeden fayda sağlıyorsunuz. halk nabzı yoklayan yurt dışı sayenizde aslında olmayan şeyleri var gibi, olan şeyleri yok gibi hesaplayarak bölgemizde yanlış kurgular gerçekleştiriyorlar. işlem ağacının bir yeri hata verdiğinde de sonuç illa ki hatalı çıkıyor.
tüm bunlar haricinde izmir dokuz eylül üniversitesi öğrenci ve öğretim üyeleri tarafından tamamen şeffaf ve kağıt biçiminde güneş enerjisi panelleri geliştirildi. cad alanında uzun yıllardır geliştirilen netcad yazılımından pek haberiniz olduğunu sanmıyorum. tamamen yerli sermaye ve imkanlarla geliştirilen bir yazılım bu. ancak yeterli değil. kendi depolama, yazılım, görüntü ve yonga teknolojimizi üretebilmemiz gerekiyor. yani o avuç içi kadar olan devreleri üreterek dünya çapında farkımızı ve ağırlığımızı ortaya koymamız gerekiyor. japon, güney kore, çin ve rusya ile büyük teknolojik bağlar kurmuş durumdayız, yakında meyvelerini de alırız. dışarıya teknoloji alanında açılmamıza karşı çıkan, tamamen yerli olsun kafasında olanlara şunu söylemeliyim ki, dünya'da herhangi bir ülke zaten bu söylediğinizi yapmadı ve yapmıyor.
Bilimsel çalışmalarıyla, adı sanı duyulmaya başlar başlamaz, paçasından çekilerek alaşağı ediliyor, bu iki.
desteği bulmak, yardımcı araç gereç, ortam, bilgi..vs kaynaklarına ulaşabilmek için, hint fakiri gibi kapı kapı gezip yardım dilenmek gerekiyor, bu üç.
Bırakın bilimi, iki satır kitap okumaktan aciz bir milletken, ilimle bilimle işimiz olmaz, bu dört.
Mutsuz ve huzursuz bir toplumken, karnımız aç, kıçımız açıkken bilim filan düşünemiyoruz, bu beş.
Harala gürele dinln kurcalanması, sömürülmesi, hayattaki tek gerçeğin din olgusu inancı ve zannı sebebiyle, ilime, bilime, sanata akıtılması gereken birçok kaynağın kurutulması, bu altı.
Osmanlıda bakarsak buyuk bilim insanları, alimler din bilen insanlardır aslında dine Biraz önem verilse doğru yetiştirme tarzı öğrenirse aslında bir sorun kalmayacak ama hep laiklik adı altında tek dertleri din düşmanlığı, laiklikği ise dinin etkisinin azaltılması olarak düşünen insanlar sağolsun bir bok geliştiremiyceğiz.
bir ülkede ekonomi kötüyse, demokrasi yoksa ve özgür düşünce baskı altında ise ne bilim gelişir ne sanat.
rahip ve aynı zamanda gök bilimci olan italyan bruno nun , copernicus ve galileo ile tanışıklığı vardı. onların fikirlerine katılıyordu. görüşleri nedeniyle sürekli cezalandırılıyor ve oradan oraya sürülüyordu.
bir gün bir soylu ile tartışınca kendini Engizisyon mahkemesi nde buldu. ve şunları söyledi:
- ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne bunu ifade etmekten korkarım. aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşta her daim tarafım belliydi. bundan dolayı sürekli zorluklarla karşılaştım.
gördüğü işkencelere rağmen düşüncesinden vazgeçmedi ve sürekli mahkum oldu.
özgür düşünce yok. bilim ve sanata destek yok. güce boyun eğmeyen insanlar yok.
tanıdık geldi mi?
kuran i kerim i okumaktan aciz olup alimlerin her sözüne inanan bi toplum olduğu sürece gelişmez. Geçen de sordular Hindistan mi yakın Mars mı diye herkes Mars dedi ya la. Nasıl gelişsin bilim.